Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Murat Tuncel’le ‘Trakya Güneşi’ üzerine ‘Tarih bilincimizin gelişmesi hayli engellenmiş’ Dünya tarihinin son büyük imparatorluğunun Anadolu’dan Trakya ve Balkanlar’a geçişini anlatan Trakya Güneşi‘ndeki tüm tarihi karakterler, Murat Tuncel’in sözcükleriyle okura iç dünyalarının kapılarını açıyor. Tuncel, epik dili sayesinde bazen bir dağı, güneşi, bulutları, bazen de kuşatılmış bir kalenin içinde ve dışındakilerin korku ve umutlarını konuşturuyor. Tuncel’le kitabı üzerine söyleştik. ? Merih GÜNAY rakya Güneşi, Osmanlılar ana başlığı altında yayımlanacak seri romanların ilki. Bu ilk kitabınızda Osmanlıların Anadolu’dan Trakya ve Balkanlar’a geçişini anlatıyorsunuz. Sizi bu zorlu, riskli ve uzun çalışmaya başlatan etki nedir? – Edebiyat başlı başına zorluklarla dolu bir sanat dalı. Edebi türlerin de ayrıca kendi doğaları içinde zorlukları var. Roman türü kimilerine göre her şeyi içinde barındırır görülse de aslında fazlalığı kabul etmediği gibi türlerin en tuzaklısı da. Tarihi roman yazımı ise bu tür içinde özel bir konuma sahip, çünkü yazarına özel tuzaklar kurar. Bütün bunları bilerek böylesi zorlu ve sorumluluk isteyen bu işe kalkışmamın en önemli iki nedeni var. Birincisi, bizim tarihi romanlarımızı bizim yazmamız gerektiğine inancım, ikincisi de bugüne kadar yazılı tarihi romanlarımızın hemen hemen hiçbirinin dünya edebiyat sahnesinde görülecek kadar güçlü ve kabul edilir olamayışı. Bunlardan başka yıllar önce Azra Erhat’ın bir makalesinde dediği gibi “Bu topraklar üzerindeki taşları konuşturmak” isteği beni bu zorlu çalışmaya iten başka bir nedendir. “KONUYA ÇOK BOYUTLU VE TARAFSIZ BAKMAYA ÇALIŞTIM” Peki, Trakya Güneşi’ni neden okumalı okuyucu? Bu sorunuza ilk romanın önsözünden bir alıntı yaparak yanıt vereyim. Orada okuyucuya seslenirken “Bu romanları okurken okuyucu Osmanlı yayalarının ayak bastığı her yere onlarla gidecek, ahiyanirum, bacıyanirum ya da gaza birliklerinin serdengeçtileri gibi hiçbir engel tanımadan gece gündüz ilerleyecek, şövalyelerin ölüm makineleri akıncı delileriyle serüvenden serüvene koşacaklar. Ama koşarken de her adımının ötesinde kendilerini bekleyen yeni ölümleri merak edeceklerdir. Okuyucular bu romanları okurken, romanlardaki metinlerin bir roman metninden çok şey olduğunu kısa sürede anlayacak, bazen felsefeye yolculuk yaparken, bazen sosyolojik olayların içinde kendiSAYFA 4 3 MAYIS man olamaz. Bu romanlardaki karakterlerin çoğu bilinen karakterler olduğu için benim fazla katkım olmadan sayfalardaki yerini aldı. Çoğu bilinen nitelikleriyle var. Bilinmeyen ve yeni yarattıklarım ise bilinenlere meydan okuyacak niteliklerdedir. O nedenle bir anlamda tüm karakterlere eşit mesafede durmayı tercih etmiştim. Fakat Trakya Güneşi’nde baş kahraman olan Süleyman Paşa ile kır atı en fazla beni etkileyen karakterler oldu. “BUGÜNE KADAR İSTEDİĞİM TÜM KAYNAKLARA KOLAYCA ULAŞTIM” Edebiyatın çeşitli türlerinde eserler vermiş bir yazarsınız. Tarihiyle gurur duyan ama aslında tarihini pek de bilmeyen bir toplumda tarihi roman yazmanın, yazarın diğer türlerdeki eserlerine yansıması nasıl olur? Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, belirlemeniz çok doğru ve çok önemli. Şimdi sokağa çıkın, taksiye bindiğinizde tüm taksi şoförleri, kitapçıya gidin tüm satıcılar, eli kalem tutanlar, eli kalem tutmayanlar, sanatçılar(!), doktorlar, avukatlar, mimarlar, askerler, siviller, toplumun her kesiminden rastladığınız tüm insanımızla konuştuğunuzda hepsi birer tarih sever ve tarih bilimcisi gibi konuşur. Tarih hepsinin de gurur kaynağıdır. Onların bu doğal haklarına elbet de hiçbir şey söylemeye hakkımız yok. Fakat onlar konuşurken arada bir iki bilinçli soru sorduğunuzda ezberlerinin hemen bozulduğunu, bildiklerinin sadece kulaktan dolma bilgiler olduğunu ve sevgilerinin de konuştukları kadar olduğunu anlarsınız. Bu romanları yazmaya başladığım günden beri tanık olduğum olaylar bunu bana çok iyi öğretti. Romanları yazma hazırlığı süresince araştırmalarımı derinleştirdikçe tarihle ilgili çok yeni şey öğrenince anladım ki tarih bize okullarda çok yüzeysey öğretilmiş. Tarih bilinci öyle yüzeysel verilince de tarih sevgimiz de ona göre olmuş. Bunun yanında bir de kendi yazdıklarının doğruluğuna inanan ve inanılmasını isteyen bazı yazarların tarihimizi tapulaması da tarih bilincimizin gelişmesini hayli engellemiş. Ben bu romanlarımla ders vermeden okuyucularımın tarih bilincinin artmasına küçük de olsa bir katkıda bulunmak istiyorum. Bu küçük katkıyı yapabilirsem kendimi başarılı sayarım. Bu romanları yazarken edindiğim bilgiler de sanırım bundan sonraki yazacaklarımın daha da zenginleşmesine katkıda bulunacaktır. Romanınız tarihi kitapların, filmlerin yıldızının parlak olduğu bir döneme denk geldi. Süleyman Paşa ne zamandır zihninizde dolaşıyor? Bu dönem gerçekten hangi yayınevinin kataloğuna baksanız bir ya da birkaç tarihi kitabın yayımlandığını görüyorsunuz. Böylesi bir ilginin olması memnuniyet verici bir durum. Ama bu durumu pozitif olarak da değerlendirenler olabilir, negatif olarak değerlendirenler de. Ben romanlarımı okuyucunun begenisine bırakıyorum. Onlar mutlaka okudukları diğer romanlarla benim romanlarımı karşılaştıracaklardır. Ben yaptığım işin ne kadar sorumluluk gerektirdiğinin bilinciyle bu romanlar serisini yazıyorum. Ayrıca bizim yazdığımız tarihi romanların da dünya edebiyat meydanında salınarak gezmesi benim için önemli. Süleyman Paşa’nın seksenli yılların ortalarından beri zihnimde dolaşıyor olduğunu söylersem çalışmamın ciddiyetini de, ne kadar ? T lerini bulacak, bazen tek boyutlu tarihtopraklar üzerinde yaşanmış sosyal yaler üzerine düşünürken, bazen arkeoloşamları verirken de sosyolojiyi oluştujinin gizemli kazılarına katılacak, bazen ran toplum ve toplulukların bize bırakArapşah’ın, bazen Yezdi’nin Timur’uytıklarına sahip çıkmaya çalıştım. Bunları la yüz yüze gelecek, bazen İbni Halyapabilmek için de romanlarımda iki dun’un özdeyişlerini mırıldanacak, bayönlü bir kurgulama yaptım. Bu hem zen Antiphon’un düşünce denizinde romanın biçimine hem de içeriğine zenyüzecek, çoğu kez de Osmanlı ilimdarginlik kattı. Ayrıca okuyucuya roman ları, beyleri ve padişahlarıyla söyleşekahramanlarımın niteliklerini karşılaşceklerdir. Tabii onların görünen ve götırma olanağı verdi. rünmeyen çevreleriyle de” diye kısa bir Trakya Güneşi’nde sizi en çok etkiaçıklamam var. İşte bu yazılanlar nedeleyen karakterler hangileri? niyle ve okuyucu kendini zenginleştir Romanda okuyucunun kabullenebimek için bu romanları okumalı. leceği ve okuyucuda kalıcı olacak ka Osmanlı’yı anlatan tarihi romanlar rakterler yaratmak benim için çok genellikle Osmanlı cephesinde geçer, önemli. Bu nedenle bir karakteri yaratasiz Trakya Güneşi’nde her na kadar çok sıkıntı çekerim. Karakiki tarafa da neredeyse eşit teri yaratırken onun karşıtını da düolarak yer vermiş, olayları şünürüm. Eğer yarattığım karakter her iki tarafın gözü ve bakıromanın baş karakteri olacaksa şıyla anlatmışsınız. Bir taonun karşıtı olan karakter de ona rafta Süleyman Paşa, diğer eşit niteliklere sahip olmalı diye dütarafta Palaiologos ile Kanşünürüm. Çünkü bir karakter kahratakuzinos ve yakın çevrelemansa onun mücadeleye gireceği ri. karşıtı da en az onun kadar becerikli Bu roman serisini yazve hünerli olmalı. Öyle olmazsa zamaya karar verdiğim zaten yarattığınız karakter de kahraman yazacağım romanların yazılmış diğer romanlardan farklı olması gerektiği düşüncesini benimseyerek çalışmaya başladım. Bugüne kadar yazılan romanlar söylencelere dayalı, tek tek kahramanlar yaratılarak yazılmış ve genelde ötekileştirme kültünü işleyen anlatılardı. Ben böyle kolaycı bir yöntemle ağırbaşlı edebiyata ihanet edemezdim. O nedenle yıllar süren araştırmalar sonunda yazmaya karar verdiğim bu yapıtlara hem edebi bir kimlik verebilmeye hem de olayların geçtiği coğrafyadaki sosyolojik yaşamların da bir haritasını çıkarmaya çalıştım. Bu da benim konuya çok boyutlu ve tarafsız bakmamı sağladı. Karşıtlıkları vererek karakterleri okuyucu usunda kalıcı kılmaya çalışırken bizi ve bizden öncekileri de ötele Murat Tuncel romanında Osmanlıların Anadolu’dan Trakya ve memeye dikkat ettim. Bu Balkanlar’a geçişini anlatıyor. ? uz mi libolu’y tığım g mezarı halkınc mezarı Kemal daki Sü rını gör vakti d en güze ti olun kahram düşme yıllar b duğu iç man ka leyman da kald unuttu Paşa o dolaşıy rekli ar bilirim Bir çok ilgi yayımla çok far yasında na’nın, trenma yiz? Eve yaşam ö romanl rih ve f nım ola için çok söyledi rundan ? 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1159 CUMH