28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

avcılar Güney nci tür üğüimli biedenle yönetiahkemeırılan kurulbu iki ğu göın buörgüİspanü yapılansuplaıların u gibi. şmanın sındada önerrının aklarıyargınlarda erektiğiksek rev yadan seçsterilen le öğrem. a Sosyal üş olma? sus oldülün diği. dığı ve n değer ımda, üş olma 2012 YUNUS NADİ KARİKATÜR ÖDÜLÜ: Şevket Yalaz ‘Savaş ve barış, ayrılmaz ikili...’ 2012 Yunus Nadi Karikatür Ödülü’ne değer görülen Şevket Yalaz, karikatürüne, “Vurdumduymazlıkla karşılanan içsel bir acıyı haykırma hali” diyor. Yalaz, savaş konulu karikatüründe sigaradan referans alıyor. ? Ceren ÇIPLAK ncelikle bu ödülü almak size ne hissettirdi? Mutluluk ve gururu bir arada yaşıyorum desem hiç de abartılı sayılmaz. Nedenine gelince, Yunus Nadi Ödülü benim için kendime hedef belirlediğim bir ödüldü. Çünkü, Cumhuriyet gibi köklü ve büyük bir gazetenin düzenleyip de vazgeçmediği bir prestij içeriyor ne de olsa... Karikatürünüzde, savaşa karşı söyleminizi, sigara paketlerindeki ölüm uyarılarından almışsınız. Nasıl oluştu bu fikir? Ben sigara denen bu mereti, uzun yıllardır kullanıyorum. Hem de insanı ölüme götüren nedenlerden biri olduğunu bile bile. Bakın, bu “bile bile” noktası çok önemli oldu benim için ve birdenbire buldum konuyu. “Madem ki sigara öldüren bir şey, savaşlar da insanları bile bile ölümlere, tarifsiz acılara sürüklemiyor mu?” düşüncesiydi özneyi oluşturan... Savaş ve barışı, sigarayla karşılaştırın desem... Savaş ve barış birbirinden ayrılmaz bir ikili. Tıpkı, sigara ve ölüm gibi. Basit bir görsel ikilemin peşinden koştum ben ve bana özgün bir metafor oluşturdu gibi geldi, sevdim. Sanırım hem gülümsetti, hem de acıttı bazı beyinleri. Bir karikatürcünün de istediği, aradığı bu çelişki değil midir? Tüm bu kapitalist düzen içinde insanları yüzde 90 ölüme götürdüğü bilinen bir nesne tüm çabalar ve dayatmalara karşın alabildiğine büyük bir hızla artar ve yayılırsa ve dahi yasaklanma cesareti gösterilemiyorsa, korkunç bir rant kapısıdır. Tüm dünyayı yüzyıllarca onmaz acılara, sefilliğe ve açlığa yönelttiği bilinen savaşların da insanoğlu için neden hep durmadan ve yeniden başvurulan bir yöntem olduğu da aynı paralel kapsamda incelenmeye değer bir rant olduğu gerçeği vardır benim için... Bu karikatür neyin dışavurumu? Bu bir karikatürcünün, vurdumduymazlıkla karşılanan içsel bir acıyı haykırmasıdır. Tüm dünya yaşadığı savaşların ne türlü bir acı olduğunu bile bile neden hala savaşıyor? Neden insanları bile bile ölüme gönderiyor? Neden savaş karşıtı kuruluşlar buna seyirci kalır? Bu karikatür bu nedenlere yanıtların bir diğer parçasıdır... Dijitalleşme günümüz karikatür sanatına nasıl yansıyor sizce? Dijitalleşme her ne kadar yaygınlaşıyorsada, karikatür sanatında bence kalem tarihe karışmaz. Doğaldır ki, bu benim söylemim. Karşı duruşlar olabilir elbette. Ama bence kalem, kâğıt ve beyin üçlüsü kurulmadan bu iş yapılamaz. Üçlüdeki kalem yerini teknolojiye dönüştürse de bence her zaman bir kuruluk yaşanacaktır. Kurşunkalemin kâğıt üzerindeki gezinti sesini duymayı yeğlemişimdir hep. Ama, teknolojiyi dışlıyorum anlamı çıkarılmasın bundan. İpad’lerle olmasa da, bilgisayarlardan yardım aldığım oluyor Ö çokça... Ama işlerimin özü kâğıt ve kalem... Bir karikatürcünün en iyi “dostu!” kâğıdıyla kalemidir. En çok ‘Savaş bağımlılık yapar, başlamayın’ sözü dikkatimi çekti... Güzel!.. Sevindim.. Bakın karikatür amacına ulaşmış demek ki. Sizin dikkatinizi çeken detay, tümün içinde benim asıl vermek istediğim iletiyi barındırıyor. Askerlerin üzerindeki tüm etiketler belki aynı acıyı dillendiriyor ama o “savaş bağımlılık yapar, başlamayın” sözü can alıcı olsun istedim. Karikatürünüzle, aynı zamanda, savaş endüstrisine de gönderme yapıyor musunuz? Elbette yapıyorum. Bakın gayet normal, bana “savaş endüstrisi” diye bir tanımlama yapıyorsunuz. Ağzımıza ne de güzel yerleşmiş değil mi? Bu endüstride üretilen maddenin bir satışı, harcanması ve bir getirisi olması gerekiyor değil mi? Hep sorarım kendime, sigara bunca yardım kuruluşlarına rağmen bırakılması sadece bireye özgü bir yaptırım gücüyse, (ki ben öyle düşünüyorum.) savaşlar da sadece bireylerin, dolayısıyla toplumların vicdanlarında bitirebilecekleri bir olgudur... Sizin karikatürünüzü, mizahınızı ne yönlendiriyor? Toplum ve insan vicdanının genel geçer doğrularının öğretileri doğrultusunda, bana ve yaşadığımız dünya üzerindeki doğrulara, değerlere ters gelen her noktadan yola çıkıyorum... İstiyorum ki, bu dünya savaş ve acılarla daha fazla incinmesin. Bu da sanmıyorum ki bir diğer insanın arzusu olmasın...? şmet onusu k işlev un araştım. gibi r, fikirda bük sosmların evrimtihat ci kast ört TeFedemerkeTürkçü silciledönenı çöörnek 2012 YUNUS NADİ FOTOĞRAF ÖDÜLÜ: Bülent Suberk ‘Fotoğraf çekerken içgüdüsel hareket ediyorum’ Daha önce ulusal ve uluslararası fotoğraf yarışmalarında da ödüller kazanan Bülent Suberk, 2012 Yunus Nadi Fotoğraf Ödülü’ne layık görüldü. Suberk’le fotoğraf serüveni ve kazandığı ödül üzerine söyleştik. ? Levent GENCELLİ otoğrafla ne zaman nerede tanıştınız? İlkokulda okuduğum 1970’lerden itibaren babam National Geographic dergisine aboneydi, yazılar yabancı dilde olduğu için ben sadece fotoğraflarına bakardım, dergide dünyanın birçok ülkesine ait fotoğraflar etkileyiciydi. Fotoğrafla asıl tanışmam 1989’da BUFSAD’ın (Bursa Fotoğraf Sanatı Derneği) düzenlediği fotoğraf kurslarıyla oldu. Üniversitede öğrenci olduğum yıllarda ders yoğunluğu nedeniyle 2006’ya kadar fotoğrafa ara verdim. Dijital teknolojinin fotoğraf alanında yarattığı olanakla aynı yıldan itibaren fotoğrafla fırsat buldukça tekrar daha çok ilgilenmeye başladım. Türkiye deki fotoğrafçılığa bakışınız nedir? Şüphesiz dijital devrimin fotoğrafçılığa yansıması, fotoğrafa ulaşabilmeyi ve teknik işlemleri kolaylaştırdı. Bu açıdan bakınca foCUMHURİYET KİTAP nda r görülönemi F le layık eni bi. En az ğer şey simlerin bir y 1917minde lışıyorr. Raa gözvrim omuza yesinde farklı r. Bu m. ? 1160 toğrafla uğraşanların sayısında nicelik anlamında bir artış yaşanıyor. Bu durumun fotoğrafçılığımıza etkilerini olumlu yönde göreceğimize inanıyorum. Ama bu olumlu gelişmelerin uzun vadede olacağını düşünüyorum. Şu an yaşadığımız nicelik olarak artışın uzak olmayan zamanda hızla nitelikte de bir artışa dönüşeceğinden eminim. Hem ülkemizde hem yaşadığım şehir Bursa’da yetenekli arkadaşlarımız var, zaman içinde yavaş yavaş gün yüzüne çıkacaklardır. Ülkemizin dört bir köşesinde fotoğraf dernekleri hızla çoğalıyor, etkinliklerin ve bu etkinliklere katılanların sayıları artıyor, bunlar çok güzel gelişmeler. Türk fotoğraf ustalarının dünya fotoğrafçıları arasındaki yeri size göre nedir? Ülkemiz fotoğraf ortamı yönünden çok zengin, çok kısa mesafelerde kültürler, doğa bir anda bambaşka olabiliyor, bu açıdan çok şanslıyız bence. İnsan ve kültür çeşitliliğimiz, zenginliğimiz ve köklü geleneklerimiz fotoğrafçılarımızı hayatı yani bu zenginliği görüntülemeye doğal olarak yönlendiriyor. Bu açıdan ustalarımız dünyada fotoğrafçılar içinde insanı ve hayatı en iyi aktaran fotoğrafçılardır. Burada önemli bir eksikliğin, fotoğrafçılarımıza devlet desteğinin sağlan masında olduğunu düşünüyorum. Fotoğrafçılarımızın fotoğraf çalışmalarına Kültür Turizm Bakanlığımızın destek vermesi önemli, Daha fazla fotoğraf alınabilir. Fotoğrafçılarımız fotoğraf kitaplarını yayımlatabilmek için cüzi miktarlardaki tutarlar için sponsor arayışı içinde zaman harcıyorlar. Fotoğrafa yeni başlayanlara neleri önerirsiniz? Bence fotoğrafta yetenek önemli bir unsur, bunun yanında ilerlemek için fotoğrafı sevmek ve ustaların fotoğraflarını izlemek ve incelemek gerekiyor. Teknik olanaklar fotoğrafta bir gereklilik. Objektifin, makinanın iyi olanı zor şartlarda kolaylık sağlayabilir ama ekipman tek başına bir anlam ifade etmiyor. Sadece fotoğraf üzerine değil her konuda okumak gerekli. Fotoğraf çekiminde önemli olan konuyu algılamak, farkında olmak, hızla seçip ayıklama yapmak; sonuçta bilinen tanımıyla yürek, göz ve beyin düzleminde fotoğrafa dönüştürmek. Mekânlar bizi her yönden 180 derece sarmalamışsa oradan fotoğrafın nerede olduğunu hızla tespit etmemiz gerekli. Seçenekler sonsuz ve buradan fotoğrafı seçip tespit etmek için algılayabilmek, farkında olabilmek gerekiyor bunun yarısı içgüdüselse diğer yarısı da birikimlerimizdir. Fotoğraf görüşünüz nedir? Fotoğraf çekerken içgüdüsel hareket ediyorum. Konuyu fark ettiğimde anlık olarak kompozisyonu ve bakış açısını kurarım, bunun yanında fotoğrafta insan öğesinin bulunmasını isterim. Duygu aktarımının önemli olduğunu düşünüyorum. Işık bir fotoğrafın en önemli unsuru. Fotoğrafçılıkta anı yakalama, zamanın içinden kesit alabilme olanağı fotoğrafta ışık kadar önemli bence. Fotoğraflarımda hikâye olmasını, izleyenlerin bakışlarının tek bir noktada değil fotoğrafın tümü üzerinde gezinmesini sağlamaya çalışıyorum, bunun için çok katmanlı ve ayrıntıları içeren fotoğraflar çekmeye çalışıyorum. ? MAYIS 2012 ? SAYFA 21 SAYI 1160 10
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear