24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

VİTRİNDEKİLER Anonymos – Sanal Âlemin Korsanları/ Hazırlayan: Sabri Kaliç/ Maya Kitap/ 128 s. Anon’lar adlarını duyurdukları ilk günden beri dünya gündeminde. WikiLeaks, Wall Street, Arap Baharı gibi olaylarda, devletlere ve büyük şirketlere karşı protestocuların yanında yer alıp, internet üzerinden siber saldırılar düzenleyerek dikkatleri üzerine çektiler. CIA, Pentagon, FBI gibi ABD’nin en güçlü kurumlarının yüksek derecedeki güvenlikli web sitelerine, Türkiye, İspanya, Yunanistan, İsrail, İsveç, İran, Tunus ve Suriye gibi birçok ülkenin resmi web sitelerine yaptıkları saldırılarla, internet ve medya sansürüne karşı savaştılar. Peki, kendilerine ‘Siber Aktivistler’ diyen, neredeyse dünyanın her yerinde polis tarafından aranan bu insanlar kim? Türkiye’de ve dünyada Anonymous hakkında yayınlanmış ilk araştırma olan bu kitap, Anon’lar üzerindeki sır perdesini aralamayı amaçlıyor. Ay’da Buluşalım/ Selin Nazlı Ustaoğlu/ Pan Yayıncılık/ 144 s. “Ben bir 20. yüzyıl insanıyım Nazlı’cığım, insanlık tarihi boyunca meydana gelmiş bütün eşitsizliklerin acısını ve utancını duydum.” Bu satırlar Sadun Tanju’nun Paris Sorbonne Üniversitesi’nde tiyatro eğitimi alan torununa yazdığı bir mektuptan. Gençlerin bilgi bombardımanı altında yalnızlık çektiği ve yol bulmakta zorlandığı 21. yüzyılda Nazlı şanslı bir genç. Dünyayı tanımasını sağlayan, kendine yol bulmasını kolaylaştıran bir rehberi var çünkü. Bir mektubunda dedesine, “Her mektubunuzda kitapların verdiği bilgiler ve bir dedenin torununa esprili bir şekilde açıklamaları var. Ben bunları başka dede ve torunlar da görsün isterim” diyerek bu şansını diğer gençlerle paylaşmak istiyor ve “Ay’da Buluşalım” adlı bu kitapla paylaşıyor da... Basın dünyasının çınarlarından Sadun Tanju etkileyici birikimiyle okuyucuların karşısında. Ey Yıkılmış Hayaller Şehri/ John Cheever/ Çev.: Roza Hakmen/ Everest Yayınları/ 232 s. Amerika’nın Çehov’u olarak anılan John Cheever’ın Toplu Eserler’i yeni yayımlanan “Ey Yıkılmış Hayaller Şehri” ile okuyucuların karşısına çıkmaya devam ediyor. Toplu öykülerinin ikinci cildi olan “Ey Yıkılmış Hayaller Şehri”, Roza Hakmen’in yetkin çevirisi ile yayımlanıyor. Cheever okuyucularını zıtlıkları bir arada yaşayan evlere, odalara, zihinlere misafir ediyor bu öykülerinde. “Ey Yıkılmış Hayaller Şehri”, insanın değişmez arada kalmışlığının, yürek burkan güzellikteki öykülerinden oluşuyor. Ahmed Oğlu Şükrullah – Şükrullah’ın Risâlesi ve 15. Yüzyıl Şark Musikisi Tarihi/ Murat Bardakçı/ Pan Yayıncılık/ 274 s. 15. yüzyıl tarihçilerinden ve ilk Osmanlı tarihlerinden Behcetü’t Tevârih’in yazarı Ahmed Oğlu Şükrullah, aynı zamanda Türkçe olarak kaleme alınmış ilk musiki risalesinin de yazarıdır. Şükrullah Risâlesi’nin temelini, İslam musikisi ses sistemine bilimsel kimliğini veren 13. yüzyıl nazariyatçısı SafiyüdSAYFA 26 ? 29 MART 2012 dini Urmevî’nin ünlü eseri Kitâbü’l Edvâr ile 14. asırda yazıldığı sanılan ama yazarı tartışılan yine çok önemli bir başka risale, Kenzü’tTuhaf meydana geitir. Risale musiki konusunda verdiği bilgilerin yanı sıra aynı zamanda Türkçenin o dönemdeki gücünü, bilim dili olarak kullanılabilecek seviyede bulunduğunu, hatta musiki teorisi ve akustik konular gibi teknik ve karmaşık konuları da ifadeye yettiğini gösterir. Murat Bardakçı, bu kitabında Ahmed Oğlu Şükrullah’ın bugüne kadar eksik veya yanlış bilinen hayat hikâyesini ayrıntıları ile ortaya koyuyor. Risâleyi şerhederken de faksimile ve transkripsiyonlu tam metnini veriyor. Çözümleyici Eleştiri/ Semih Gümüş/ Can Yayınları/ 196 s. “Çözümleyici Eleştiri”, Semih Gümüş’ün ilk kez bir kitabın başlığına çıkardığı bir eleştirel yaklaşımı ifade ediyor. Gümüş, geçen yıllarda değişik dergilerde kaleme aldığı eleştiri üzerine yazılarını bir araya getiriyor bu kitabında. Böylece hem Türkiye’de yayımlanan önemli eleştiri kitaplarını mercek altına almış hem de kendi çözümleyici eleştiri anlayışını ortaya koyma fırsatı bulmuş oluyor. Semih Gümüş, eleştirinin artık kitaba ya da kitabın içeriğine odaklanamayacağını, bir metinden yola çıkan eleştirmenin yeni ve yazınsal nitelikler taşıyan başka bir metin yaratması gerektiğini öne sürüyor. Bu anlamda eleştirmenin de başka metinlere bağımlı olmayan, bir tür yaratıcı düşünce adamı olduğunu ortaya koyuyor. Kendine Ait Bir Oda/ Virginia Woolf/ Çev.: İlknur Özdemir/ Kırmızı Kedi Yayınları/ 124 s. “Kendine Ait Bir Oda”, Virginia Woolf’un 1928 yılında kapılarını kadınlara yeni yeni açmakta olan Cambridge Üniversitesi’ndeki kız öğrencilere hitaben yaptığı bir konuşması üzerine şekillenmiş. İngiltere’de kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmelerinden bir yıl sonra yayımlanan kitap o tarihten günümüze feminizm tartışmalarının locus classicus’u olageldi. Jane Austen ve Charlotte Brontë’den, kadınların niçin bir “Savaş ve Barış” yazamadıklarına; Shakespeare’in hayali kız kardeşinden bugün de tartışılmaya devam eden kadının yoksulluğu ve namusu başlıklarına, hatta yaratıcılığın doğasına kadar uzanan geniş bir yelpazede kalemini özgürce oynatan Woolf, kadınlara edebiyat alanında bir çıkış yolu gösteriyor. “Kendine Ait Bir Oda”, yapılan bu yeni baskısıyka okuyucuların karşısına çıkıyor. Harita ve Topraklar/ Michel Houllebecq/ Çeviren: Orçun Türkay/ Can Yayınları/ 350 s. Michel Houellebecq’in 2010’da ‘Gouncourt Ödülü’ kazanan, hem tam anlamıyla klasik hem de alabildiğine çağdaş diye nitelenen romanı “Harita ve Topraklar”; sanata, paraya, aşka, babaoğul ilişkisine, ölüme, iş hayatına ve turistik cennete dönüşmüş Fransa’ya dair çetrefilli bir labirentin içinden sesleniyor okuyucuya. Roman plastik sanatlarla uğraşan otuzlarındaki Parisli Jed Martin’in yirmi yıl sonrasını ve geriye dönüşlerle gençlik ve öğrencilik yıllarını anlatıyor. Houellebecq, kahramanı Martin’in yaşamı ekseninde de sanat dünyasının içlerinde sermaye odaklı güç dağılımının yanında, omurgasız kalmış bir toplumun eleştirisini yapıyor. Şişmanlayamayan Sumocu/ EricEmmanuel Schmitt/ Çeviren: Bahadırhan Bozkurt/ Doğan Kitap/ 64 s. Fransa’da çok okunan yazarlar arasında yer alan roman, öykü ve oyun yazarı EricEmmanuel Schmitt yeni kitabı “Şişmanlayamayan Sumocu”da, tinsellikle insanın kendini yeniden inşa edebileceğini, kendini aşabileceğini ve kendine hâkim olabileceğini anlatıyor. Yoldan çıkmış bir Japon ergenin öyküsünü anlatan “Şişmanlayamayan Sumocu”, okuyucuyu kendi hakkında düşünmeye ve kendi olmak için çabaya davet ediyor. Kitabın kahramanı 15 yaşındaki Cun, ailesini ve okulunu terk etmiş, Tokyo sokaklarında işportacılık yaparak geçinen, isyan ve nefret dolu, kavgacı bir Japon gencidir. Japonya’nın en ünlü sumo okullarından birinin başında olan Şomintsu çocuğa musallat olur, çöp gibi zayıf ve sırık gibi uzun olduğu halde, ‘Sende bir şişman görüyorum!’ diyerek onu ısrarla sumoyla tanışmaya teşvik eder. Cun, Zen yoluna girip ruhunu özgürleştirip kendini kabullenmesi halinde esenliğe kavuşacak, içindeki şişmanı keşfedecek ve ailesiyle ilgili gerçeği öğrenecektir. Çağdaş Alman Edebiyatı/ Gürsel Aytaç/ Doğu Batı Yayınları/ 524 s. “Çağdaş kapitalist dünyanın ve modem burjuva kültürünün acımasızlığı karşısında insanın güçsüzlüğünün, çaresizliğinin ve umutsuzluğunun âşina olduğumuz bu karamsar tablosu yeni degildir. Erken uyarıcılar her zaman vardır ve onlar dünyayı anlama biçimlerimiz ve hayat tarzınızla ilgili önemli ayrıntılara ışık tutarlar. İşte çağdaş Alman yazarları da böyledir. Mevcut haliyle insani varlığa ve bu varlığı oluşturan topluma, düzene, varoluşa bir başkaldırıyı, bir ülkeyi ya da bir teslimiyeti, bir kayıtsızlığı dile getirirler. Halen sürmekte olan bu zamanı, belki de hâlâ Rilke’nin, Kafka’nın, Thomas Mann’ın ve diğer yazı ustalarının gözleriyle görüyor, kalpleriyle duyuyoruz.” Gürsel Aytaç’ın bu çalışmasıyla da bu küçük ve sıradan kahramanların ve onların yaratıcılarının dünyasına bir giriş yapıyor okuyucular. Kitap yapılan bu yeni baskısıyla tekrar raflarda. Atatürk’ün İstanbul’daki Günleri/ Niyazi Ahmet Banoğlu/ Alfa Yayınları/ 756 s. “Atatürk’ün İstanbul’daki Günleri”; 18991919 ve 19271938 yılları arasındaki dönemi kapsıyor. Atatürk, bu yıllar içerisinde sık sık İstanbul’a gelir. İlk kez Harp Okulu’na başladığı günlerde geldiği İstanbul’da, hayata gözlerini kapayana kadar da yaşar. Bununla birlikte Atatürk’ün İstanbul’a her gelişi başlı başına siyasi ve kültürel bir olay olur: Üniversite ziyaretleri ve profesörlerle görüşmesi, sanat eserlerinin açılışları, deniz manevraları, prens ve prensesleri kabulü, gazetecilerle sohbeti, TürkYunan dostluk görüşmeleri, dil konuları üzerinde çalışmaları, Florya ziyaretleri, çok sevdiği halkıyla buluşmaları, Savarona yatında geçen altmış beş günü ve Dolmabahçe Sarayı’nın yetmiş bir numaralı odasında geçirdiği tedavi devresi ve ölümü... Tarihçi ve araştırmacı Niyazi Ahmet Banoğlu’nun, Cumhuriyet’in 50. yıldönümü için hazırladığı bu doküman kitap ise ilk kez kullanılmış orijinal fotoğraflar, metinler ve sadeleştirilmiş diliyle Atatürk’ün İstanbul’daki günlerini aydınlığa kavuşturuyor. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1154
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear