Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
il, ? rüyor şair… Bu iz onu “Cendere”ye getiriyor. Cendere: Dar, derin vadi anlamında burada… Sonra “Çıkış”… Ve “Dönüş: Gene Gizli Alanlar”dayız. Yani çok daha büyük, beş kitaplık bir yolculuk! İz sürmeyi, şiirin yani yaşamın izini, izlerini sürmeyi bırakmayacağım hayat beni bırakana kadar. benim urdaurgut … ma seamandıkça, rtaya. aşıyodaha e, hayaet biçeönea güzeden, çiyaratı a? çıp bir dolu sııntıyı örülen er… yaşına bamın araşından ölçeğinnemagaziçayalleriyim iyi bir … Evet, air olaarı kündan… benim n bir klanıyım kaldı bul’un pıp örnea bir nin hemanın gideGene de ğim nte) he “ŞİİR BİLİM GİBİ DEĞİLDİR, GELİŞİM GÖSTERMEZ, DEĞİŞİM GÖSTERİR” Gerçeği, insani olanı yırtıp geçen ve beterine pek bir gebe gün’le derdini anlatsın şair bu soruda… Dert ne kelime başının belalısı, Allahın cezasını veresi, hay canına yandığı gün’le derdini anlatsın demeli asıl… Düş kurmak globalleşmektir (şimdi anlamı piç edildiyse de) bir tamam… Dünyaya açılmaktır, diyar diyar, tarih tarih, satıh satıh, perde perde tamam… Yitirmediyse de düşlerini neler oldu/oluyor/olması olası o düşler kurduran, ülkülere ve sevdalara yelken açan şiire, o düşler kuran ve bizleri de ortak eden şairlere ve daha geniş perdede tüm biçemleriyle sorarsam şiir nasıl bir mevzi aldı/ alıyor? Elimizdeki en eski yazılı şiirler Babil’den… Kuzey Amerika Ova Kızılderililerinden Avustralya ve Okyanusya halklarına kaç bin yıldır söylene geldiği belli olmayan sözlü şiir… Alın bu şiiri örneğin René Char’ın şiirinin yanına koyun. Çağdaştır bu şiirler ya da şöyle söyleyeyim, şiir bilim gibi değildir “gelişim” göstermez. Değişim gösterir. Bugünkü şiir de böyle. Adı üstünde bugünün şiiri… O zamanlar nasıl bir malı, ilişair bu manın nde en e kuş mımın her zadaki izli giz“İz i ü ? 1154 “Evet, benim her şiirim, daha önce yazdığım bir şiire ileneklidir… Taa başından beri. Her kitap da birbirinin içinden çıkarak var oldu. (...) Her şeyden önce kendi yaşamımın izini sürüyorum. Ben başkasıyım her zaman şiirde. Sonra şiirin açtığı yoldaki başka şairlerin izini sürüyorum gizli gizli. İzleklerinin izini sürüyorum…” diyor Güven Turan. mevzi aldıysa bugün de öyle alıyor. Hayatın önünde, karşısında, içinde, dışında. Hem var edici hem yok edici. Hem kendini aşındırıyor, hem kendini öldürmeden, mumyalamadan ölümsüzlüğünü yaşıyor. Feyyaz Kayacan, son mektuplarına “Yaşasın Şiir!” diye başlardı… Yalnızlık ile mesafesi nasıl ‘İkinci’nin? Nasıl baş ediyor ve/veya etmiyor “İkinci”? Nasıl kavilleşiyor hem geçen zaman ile hem yalnızlıkla? Bu şiirler, ellinci yaşıma yaklaşırken yazılmaya başlandı… Yalnızlık daha mı fazla bunlarda? Sanmam; ilk toplu şiirlerde de var. Hep var… Yalnızlık benim için olumsuzluk değildir; aksine aranan, seçilen, yeğlenen bir şeydir. Kendiyle baş başa kalabilme ustalığıdır yalnızlık. Yalınlığın izdüşümüdür bir bakıma. Ben asıl iki kişilik yalnızlıkları severim. İki kişinin baş başa kalınca “oh, nihayet yalnız kalabildik” demesini… Bu aşktır. Anglosakson şiirinin sizdeki izi, imini anlatır mısınız? Ortaokuldan başlayarak İngilizcenin içinde oldum. Üniversitede de İngiliz, Amerikan edebiyatı okudum ve okul bittiğinde de bırakmadım peşini bu edebiyatların. Hele şairlerin peşini hiç bırakmadım. İzlediğim pek çok genç şair var. Yenilerini keşfetmek de heyecanlandırıyor beni. Eskiler arasında gözden kaçırılan, bugün ihmal edilen şairleri de bulup yakalamak gene benim büyük keyfim. Ama sadece İngiliz Amerikan şiiriyle de yetinmedim, yetinmiyorum. Sözlü şiir geleneğinden Avrupa şiirine, Japonya’dan Güney Amerika’ya merak ediyorum şiiri ve izlemeye çalışıyorum. Bir de takıntılı olduğum şairler var. Örneğin René Char, örneğin Paul Celan gibi şairleri az çok okuyabildiğim özgün dilleriyle bulabildiğim bütün çevirilerin karşılaştırarak okuyorum. Neden daraltayım şiir dünyamı sadece Türkçeyle, sadece İngilizceyle? Dünya şiir dolu! Yeni tasarılarınızı sorarak bitirelim söyleşimizi? Şu beş kitaplık “Gizli Alanlar”dan sonra, o şiiri çoğaltma tehlikesine düşmek üzere olduğumu fark ettim. Tedbir: Roman yazmak. Ben roman yazmayı da severim aslına bakarsanız, öykü yazmayı sevdiğim gibi. Şiir kadar da ciddiye alırım romanı da öyküyü de. Şimdi sonuna doğru yaklaşan bir roman var elimde. Roman yazarken kalem alıştırmaları dışında (hiç terk etmemeli şiiri; çok alıngandır şiir; bir savsaklarsanız bakmışsınız ki o terk etmiş sizi) şiirle sadece kafamın bir köşesini ona ayırarak yeni bir şey bulmasını beklerim. Kurduğum bir öykü kitabı da var. Romandan sonra ona geçeceğim. Şiirle öykü yan yana yol alabiliyor. Durun bakalım… ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr İkinciToplu Şiirler (19942010)/ Güven Turan/ Yapı Kredi Yayınları/ 260 s. 29 MART 2012 ? SAYFA 11 ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1154