Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ş iir Atlası CEVAT ÇAPAN Odip MANDELŞTAM/ Şiirler/ Çeviren: Ahmen Emin ATASOY irminci yüzyılın yetiştirdiği büyük Rus şairlerinden biri olan Osip Emilyeviç Mandelştam, 3 Ocak 1891’de Varşova’da dünyaya geldi. Mandelştam, Ekim Devrimi öncesinde yeni yeni edebiyatçılarla tanıştı ve yakın ilişkiler kurdu. Kırım’da M. Tsvetaeva, M. Voloşkin vb. şairlerin evlerine birkaç kez konuk oldu.1933 güzünde kaleme aldığı bir şiirden dolayı 1934’ ün Mayıs ayında tutuklandı. Buharin’in yaptığı savunma sonucunda cezası hafifletilerek Çerdıyn na Kame’ye gönderildi. Orada iki hafta kaldı, ne ki sağlık durumu iyice kötüleşince hastaneye kaldırıldı. Ülkenin en uzak doğu bölgesine gönderildi. Vladivostok Sürgün Kampı’ndaki hastanede 27 Aralık 1938’de tarihinde yaşama veda etti. V. Şklovski, Mandelştam’ı: “O acayip bir adamdı… çok zor bir karakterdi… heyecan vericiydi… dâhiydi…” sözleriyle betimlemeye çalıştı. Eşi Nadejda Mandelştam ve çok yakın dostları tarafından korunan şiir ve yazıları 1960’tan sonra dünya yüzü görmeye başladı ve günümüze değin tüm yapıtları yayımlandı. *** Elimin kulu eğirmen Sessizce dönmekte fır fır. Süratini artırırken Benden kuvvet almaktadır – Bu eğirmen. Her şey karanlık gerçekten Dünya karışıklığı fiilen Hep benim elimden sanki; Yarattığım bu çevrimden Kendimi de çekemem ben, İstesem de durmaz ki – Bu eğirmen. *** Ne de yorgun, ilerleyen bu atlar, Fenerlerin ışığı da ne kirli! Yabancım da olsa mihmandar zatlar, Biliyorlar gideceğim menzili. Ben onlara sığınmışım şu anda. Üşüyorum, üstelik de uykum var. Çok ani bir sarsıntıyla virajda Önüme saçılan çil çil yıldızlar. Başım sıtma ateşleri içinde Ve buz tutması bir yabancı elin, Ve hayalim sık bir çamlık peşinde Bugüne dek kesin hiç görmediğim. LATERNA Laternanın acı dolu yüreği Yaralı sesiyle, kırgın ve üzgün – Çirkin yüzlü bir hayalet örneği Ruhuna korku salıyor güzün. Şarkıların özündeki vakarı Uyandırabilmek için büsbütün, Santimental renkli heyecanları Müziğe katmalı puslu ve özgün. Ah, bugün ne denli sıradan bir gün! Ne bir coşkusu var, ne heyecanı – Beynime yer etmiş keskin bir düşün. Bence çakmaktaşı özüdür ömrün. Ben bileği taşı – kurtaran yani: Serbest dönen – devinimin hayranı. ‘Ben bileği taşıkurtaran yani: Serbest dönendevinimin hayranı’ Y A.V. Kartaşev’e O, rahipler içinde levit (*) denen civanmert, Tutardı nöbetini sabah geç vakte kadar. Gece, Yahuda zulmü taşırken azar azar Korkunç bir hal alırdı harabevari mabet. “Kaçın,” dedi rahiplere, “sarı renk alarm verir, Fırat’ın gecesinden hemen birlikte kaçın!” Yaşlılar dediler ki “ Telaşlanmayın sakın, Siyahsarı,Yahudi halkının sevincidir.” O genç ırmak sahilinde yanımızdaydı yine Cumartesi mum yakıp bizimle ağlıyordu; Yedi kollu şamdandan aydınlık yağıyordu Kudüs karanlığıyla hiçliğin üzerine *** Ma voix aigre et fausse... (P. Verlain) (**) İçtenlikle sana şimdi Söyleyeceğim: Her şey saçma –şeri brendi,– Canım meleğim. Güzellik tüm bakanlara Parlarken par par, Benim önümdeyse kara, Pis bir utanç var. Helen’i Yunan’dan çalan Dalgadır – özgür, Benim ağzıma yapışan – Tuzlu köpüktür. Bir boşlukta can verecek Dilim damağım, Hep yokluğu gösterecek Orta parmağım. Oyun, cümbüş, şarkı, içki – Sonu yok bunun; Melek Meri, kokteyl ne ki, Şarap buyurun. İçtenlikle sana şimdi Söyleyeceğim Her şey saçma –şeri berndi,– Canım meleğim. EMPRESYONİZM Ressam leylak çiçeğinin Baygınlık faslına girmiş Dalga dalga titreştirmiş. Sesini her zarif rengin. Yağlıboya katmanında Sezdirmiş boğucu yazı – Mor bir beynin gür avazı Cemreleşmiş al kanında. Mor gölgeler halka halka Sönüyorlar kibrit gibi Sanki aşçıların piri Hep güvercin kızartmakta. Ve beşiğe benzetilir Bitirilmemiş duvaklar Ve bu güneşli odaklar Artık arıların evidir. *** Kertik isfendar pençesi Yıkanırken dar tünekte, Kelebeğin ince izi Duvarını fresklemekte.. Canlı camiler tanırız Ve düşündüğüm şey şu an: Belki biz Aya Sofyayız Sayısız gözlerle bakan. ? (*) Yahudi rahibi (**) Benim sesim keskin ve yapmacıktır … P. Verlain (Fr.) REİMS İLE KÖLN … Kutsal bir mabedi var Köln’ün de kendine has, Bitirilmemiş ama, yine de müthiş cazip Ve orda çam ormanıyla bütünleşmiş bir rahip Bu eşsiz güzellikten bir an olsun ayrılmaz. Ve gelip çattığında dehşetin o anları, Koyu sis kent göğünü kaplarken sessiz sessiz: “O Reimsli kardeşimi söyleyin neylediniz?” Diye inler ve sorar Almanların çanları. *** CUMHURİYET KİTAP SAYI 1147 9 ŞUBAT 2012 ? SAYFA 21