Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Gazeteciyazar Miyase İlknur ile “İlhan Abi”mizi konuştuk ‘Hep bir derviş gibi yaşadı’ çuk’a ulaşarak uyarıyorlar. Ve baba albaylıktan emekli oluyor. Arada da şaka yollu kızdırıyor onları “sizin yüzünüzden böyle oldu” diye. Ulus ve Akis’te imzasız yazılar yazıyor sonrasında İlhan Abi. “Neydi İlhan Abi’yi bu kadar önemli ve değerli kılan? Şöhreti mi, gücü mü, çalıştığı gazetenin imtiyaz sahibi olması mı? Yoksa bilgeliği, yarım yüzyılı aşan bir süre sol ve aydınlanmacı düşünceye “Pencere”sinden tuttuğu projektörle yön vermesi, birkaç kuşağın kişiliğini ve fikri altyapısını şekillendirmesi mi? En karmaşık görünen olaylar karşısında şaşmaz sağ ve sol duyusu mu? Fikirlerinden zerre ödün vermeyen dik duruşu mu? Entelektüel birikimini güç odaklarının hizmetine sunup sayılı varsıllar arasına katılmaktansa halkının hizmetinde olup derviş gibi bir yaşamı tercih etmesi mi? Ergenekon iddianamesinde öne sürülen ‘1 numara’ olmadıysa da mesleğinde ve aydınlanmacı fikriyatta ‘1 numara’ olmasına karşın mütevazı kişiliğini yaşamı boyunca sürdürmesi mi? Sanırım onun değerini ve önemini belirleyen, bu özelliklerin toplamıdır.” Böyle yazıyor, gazeteciyazar Miyase İlknur manevi babası İlhan Selçuk’u tüm yönleriyle anlattığı kitabının girişinde ehilce. Ben daha ne ekleyeyim? Miyase İlknur ile İlhan Abimizi konuştuk. SAYFA 14 ? 25 EKİM “Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum kapama gözlerini...” Ahmed Arif ? Gamze AKDEMİR çeriği açar mısın, öyle biyografi gibi bir biyog Ayrafi değil. dın aile ortamından başlayarak çevresinde, gazetede gelişen olayları ve Türkiye’de cereyan eden siyasi kültürel olayları birlikte yazdım. Sadece büyük bir yazar değil, aynı zamanda büyük bir dava adamı söz konusu. O nedenle kitap hem İlhan Selçuk’un yaşamı, hem Cumhuriyet gazetesinin 60’tan sonraki tarihi, hem de Türkiye yakın tarihi niteliğine büründü. Özel yaşamı nasıl ele alınıyor kitapta? Özel yaşamını sadece onun hayatının bir parçası olarak gördüm. Özellikle mektupların ışığında İlhan Abi’nin eski eşi Mevhibe Hanım’ı ölünceye kadar sevip, saymaya devam ettiğini, ayrıldıktan sonra da hep sahip çıktığını, ne kadar müşfik, vefalı ve zarif bir insan olduğunu anlatmaya çalıştım. Keza büyük aşkla bağlı olduğu Handan ablayla evliliği, mektuplaşmaları, sonra benim de yakından şahit olduğum Handan ablanın hastalığı sırasındaki o hüzünlü süreci, eşine gösterdiği olağanüstü ihtimamı yazdım. ‘KÖTÜ BİR TÜCCARDI AMA...’ Şimdi Babıâli’ye birlikte adım atalım İlhan Abi ile… Dergiler dönemi… Anlıyoruz ki İlhan Abi kötü bir tüccar! Öyle. Dergi kuruyor batıyor, matbaa kuruyor batıyor! Tabii, 1952’den 1958’e kadar kur2012 İ duğu üç dergi ve iki matbaası batmış hem de dergileri yüksek tirajlara ulaşmasına karşın. Bu hem ticareti bilmemelerinden ki İlhan Abi ticaretten hiçbir zaman anlamamıştır hem de DP hükümetinin baskıcı uygulamalarından da kaynaklanıyor. Mizah dergisi “41 Buçuk”la giriyor Babıâli’ye. 1952’de “Estetik” adlı matbaayı kuruyor. Aynı zamanda “41 Buçuk”un mesul müdürlüğünü de üstleniyor. Kısa sürede en çok satan mizah dergisi olmasına karşın ömrü beş ay oluyor. Sonra kendisi de eski bir futbolcu olan İlhan Abi, Osman Asaf Kermen’le günlük bir spor gazetesi çıkarıyor. Yanında haftalık mizah dergisi “Dolmuş”u da çıkarıyorlar, onun da ömrü üç yıl oluyor. Ardından Turhan Selçuk ve Aziz Nesin’le ortak “Karikatür” dergisini çıkarıyorlar. O da uzun süreli olmuyor, yerini “Taş Karikatür”e bırakıyor, o da davalara, toplatmalara dayanamıyor ve 1958’de borca batırıyor hepsini. Bu dönemde İlhan Abi ve Semih Balcıoğlu askere alınıyor. O borçların, senetlerin orijinalleri bende var, 62’ye kadar uzanıyor ödenmesi. Senetler, Turhanİlhan Selçuk ve Aziz Nesin üzerine. O arada Nesin’in üzerine pek mal varlığı yok, çoğu eşinin üzerine olduğu için, icra yoluyla el konamıyor. O da Turhan Abi’nin borç hanesine yazılıyor. Fakat sonra Nesin’in bir piyesi sahnelenince icra memurları gişeye gidip gelirlere el koyuyorlar. Askerdeki İlhan Abi’nin borçlarını da Turhan Abi çalışarak ödüyor. Oğullarının tüm bu kararlı mücadelesi babalarının terfisine bile mal olmuştur. Menderes’e yakın kişiler Kasım Sel ‘ASKERDEYKEN DARBE BİLE YAPMIŞ!’ Askerdeyken İlhan Abi darbe de yapmış! Evet, vekâleten, çünkü ihtilalin olduğu 27 Mayıs gecesi Demirci’deki Astsubay Okulu’nda komutanı izinli, nöbetçi subay da İlhan Abi. Komutanı telefonda, “Derhal kaymakamlığa git ve kasabanın yönetimine el koy” emrini verince mecbur, tabancasıyla gidip yönetime el koyuyor. Askerlik dönüşü Doğan Avcıoğlu ile tanışmaları… Akis’te tanışıyorlar, dünya görüşleri çok örtüşüyor. Askerdeyken sürekli mektuplaşıyorlar, Ankara ve İstanbul’da da sık sık buluşuyorlar. Avcıoğlu “Yön” dergisinin altyapısını bu sıralarda oluşturuyor ve sonrasında Mümtaz Soysal’la birlikte hayata geçiriyor. İlhan Abi de bu planı ilk paylaştığı kişilerin başında. Yön bildirisi, 20 Aralık 1961’de “Yön”ün ilk sayısı ile 1041 aydının imzasıyla kamuoyuna duyuruluyor. Bu dev yazar kadrosu Türk basınyayın tarihinde hiçbir gazete ve dergiye nasip olmamıştır. Sonradan sağcı olan, sağ partilerden siyasete girip bakan bile olan aydınlar da imza atmış, Tunca Toskay, Sefa Giray gibi. İkinci Cumhuriyetçi isimler de var aralarında. Terhis olduktan sonra sırasıyla gazeteler dönemi başlıyor, Akşam, Tanin, Vatan... Bu arada Nadir Nadi’den bir kutlama telgrafı alıyor İlhan Abi. İlhan Abi’yi “Dolmuş” günlerinden beri yakından izliyor ve yine “Dolmuş”taki, çok beğendiği bir yazısı üzerine çekiyor o telgrafı. Kitaba o telgrafın orijinalini de koydum. Sonra Adana’dan okul arkadaşı Yaşar Kemal de iletiyor Nadi’nin görüşme talebini. Ve İlhan Abi’nin ilk yazısı, “Başlangıç” başlığıyla “Pencere” adı verilen köşesinde, 8 Nisan 1962’de yayınlanıyor. Vatan’daki köşesinin adı da “Onuncu Köy”dür. Ne ilginçtir ki şu anda İlhan Abi’nin “Pencere”sinin yerinde yazan Bekir Coşkun’un köşesinin adı da “Onuncu Köy”. Biraz kıyamet kopmuş? Epey. Çünkü komünist olarak görülüyor. Bir de Genel Yayın Yönetmeni Cevat Fehmi Başkut hep sol yazarları aldığı için gazetedeki sağ kanat bundan hoşlanmıyor. Babıâli’de de işte Ahmet Emin Yalman, Hür Vatan’da “Solcular, en ciddi gazetelerin köşelerine kadar sokulmuşlardır” diye yazıyor. Doğan Nadi, Niyazi Nun ve Ecvet Güresin ekibine göre de, Nadir Nadi, İlhan Abi ve Yaşar Kemal grubunca yönlendiriliyordu. İlhan Abi, Nadir Bey’i baba gibi severdi, ömrünce evinin salonunda baş köşede Nadir Bey’in portresi asılıydı. Nadir Bey’in saatini de kolundan hiç çıkarmadı. İki kişiden söz ederken ? yüzünde özlem dolu bir sevgi ifa Miyase İlknur ile İlhan Selçuk... CUMHURİYET KİTAP SAYI 1184