Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
OKURLARA Vassily Kandinsky’den ‘Sanatta Manevilik Üstüne’ Türk Edebiyatı’nın yaşayan en büyük romancısı Yaşar Kemal belki de birçoğumuzun bilmediği en iyi röportajcı da aslında. 1951’de başladığı röportajları bugün altmış koca yılı geride bırakıyor. Yıllar önce farklı yayınevlerinden çıkan bu röportajlar dizisi ‘Röportaj Yazarlığında 60 Yıl’ adıyla yayımlandı. Şilili yazar, gazeteci ve aktivist Luis Sepúlveda, “Dünyayı onlar, işçiler değiştirecek” diyor ve ekliyor: “Bir de öğrenciler!” Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelen Sepúlveda ile edebiyatı, işkenceyi, sürgünü ve daha iyi bir dünyaya olan inancı konuştuk. İnsan nasıl zalim olur? İçimizdeki zulmün nasıl farkına varırız? Benliğimizdeki zulmün üstesinden nasıl geliriz? Zalime nasıl teslim olunur ve nasıl karşı koyulur? Hitler, McCarthy, Humeyni zulmü kitlelere nasıl yaydı? Zulüm fikri milyonlarca zihne nasıl zuhur etti? Emre Kongar bu ve benzeri yüzlerce soruyu yanıtlıyor kitabında. Ayrıca kendini neden bencil diye niteliyor ve neden bu kitabı yazdığı için utanç duyuyor? Kongar’la yeni kitabı ‘İçimizdeki Zalim’i konuştuk. Enis Batur, Selçuk Altun’un son zamanların çok ses getiren romanı ‘Bizans Sultanı’nı değerlendiriyor yazısında. Romanın katmanları arasında Enis Batur rehberliğinde bir geziye ne dersiniz? Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr İçten geldiği gibi... Vassily Kandinsky’nin Sanatta Manevilik Üstüne adlı yapıtı, sanata dair düşünmenin öne çıktığı kült eserlerden. Sanatsal üretim sürecini anlamaya çabalayan ve kuramsal açıklamalarla görüşlerini ortaya koyan Kandinsky, kitabıyla bu alandaki gelişimin öncülerinden biri olduğunu da kanıtlıyor. Ë Ali BULUNMAZ anatta Manevilik Üstüne” ismiyle çevrilen ve Türkçede “Sanatta Zihinsellik Üstüne” adıyla ilk yayımlanışı 1993’e uzanan kitap, gelen eleştirilerden hareketle, çevirmeni Tevfik Turan tarafından yeniden gözden geçirilmiş. Burada tartışma yaratan, “Geist” kavramının kullanılışı; Türkçede hangi karşılığın ona uygun düşebileceğine yönelik “ufak bir anlaşmazlık.” “Geist”, felsefeciler arasında uzun zamandır gerilim yaratıyor. “Zihinsel” ya da “tin”le eşdeğer görülen, ancak tam anlamıyla tatmin edici bir karşılık bulunamayan haylaz bir kavram. Kitabın yeni baskısında buna “manevi” karşılığı uygun görülmüş. Nokta konulmuş sayılır mı, orası şüpheli. Çünkü kavramlar, hem anlam ve anlatım bakımından önümüzü görmemizi kolaylaştırıyor hem de zemini kaygan; her zaman yeni karşılıklar aklı çelebiliyor, bağlamları farklılaşabiliyor. Tevfik Turan, metne girmeden önce bu yeni çeviri için eskisiyle karşılaştırmalı bir kavram lejandı koymuş, önceki çeviride yer alan eksiklikleri görmek bakımından önemli bir katkı. ANLAMA BİR BOY ÖNDE 1912’de yayımlanmış olması, Sanatta Manevilik Üstüne’nin öncü bir kitap olduğunu gösteriyor. Sıkıştığı anlarda çağrışımları ve benzetmeleri kullanmaya yönelen Kandinsky, özellikle resimde soyut üzerine fazlaca kafa yoruyor; sorular soruları yanıtlar da yeni soruları doğuruyor. Kandinsky’nin sanat söz konusu olduğunda bir boy öne çıkardığı şey “anlama.” Yoksa “sanat olsun diye” yapılmış herhangi bir şey, iç titreşimleri sıfırlayabileceği gibi yaratının son derece bayağı bir biçimde “hoş” ya da “olağanüstü” bulunmasına da yol açabilir. Sadece zamanının çocuğu olan veya olacak bu tür bir sanatın gelişim göstermesi ya da herhangi bir kapı açması beklenmemeli. Kandinsky için ilerleyen ve anlaşılan sanatın en önemli ayakları, gören ve yaratan sanatçının yanında, gören ve gördüğünü anlamlandıran kişi. Buradan bakıldığında yazarımızın gözü yükseklerde; (“üstün” “S değil) “üst” bir sanatçı, hatta sanat düşüncesi dikkat çekiyor. Bunu da ileriyi görmeye bağlıyor. İleriyi görmekten anladığı, doyuma ulaşmayı sağlayan yaratıların ortaya konması. Ona göre hangi sanat dalıyla uğraşılırsa uğraşılsın, iç derinliğe inebilmek ağır basıyor. Kandinsky, bu çabaya el verenleri “manevi piramidin oluşumuna katkı sunan, gıpta edilmeye değer bir işçi” diye niteliyor. Dolayısıyla sanatçı, “insan ruhunu amacına uygun biçimde titreşime geçirme gücüne sahip kişi” kimliğiyle karşımıza çıkıyor. ZİNCİRLERİNİ KIRMIŞ SANATÇI Bunlarla beraber Kandinsky’nin tartıştığı bir başka şey, maddi unsurun mu yoksa soyutun mu ağır bastığı. Soyut konusunda biraz kuşkucu: “Sanatçıya bugün salt soyut biçimler yetmiyor. Bu biçimler ona kesinlikten fazla uzak geliyor. Kendini böyle sadece, kesinlikten uzak şeylerle sınırlandırmak ise saf insani olana kapanmak ve ifade imkânlarını yoksullaştırmak demektir.” Kandinsky, her ne kadar soyuta şüpheyle yaklaşıyorsa da, sanatçının kısıtlanmasına karşı çıkar ve onun “kendini ifade etmek adına her biçimi kullanabileceğini” söyler. Bir anlamda zincirlerinden veya onu kısıtlayan her şeyden kurtulması gerektiğini savunur: “Bir ‘ekol’e bağlı kalmak, bir ‘yön’ peşinde koşmak, bir eserde ‘ilkeler’ ve belli, zamana özgü ifade araçları aramak sadece sapmalara yol açabilir ve anlayışsızlık, karanlık, dilsizlik doğurmadan edemez. Sanatçı ‘kabul görmüş’ ya da ‘kabul görmemiş’ biçime karşı kör, zamanın öğreti ve isteklerine karşı sağır olmalıdır. Gözünü açıp içsel hayatına dönmeli, kulağı hep sorunluluğun konuşan ağzına dönük olmalıdır. O zaman, izin verilen bütün araçlara yöneldiği kadar büyük bir kolaylıkla, bütün yasak araçlara da yönelecektir.” Anlattıkları ne kadar bol ayrıntı barındırırsa barındırsın ve yaratılarda hangi renk, biçim ya da nota kullanılırsa kullanılsın Kandinsky’nin dikkat çektiği en temel konulardan biri uyum. Ona hayat verecek kişi elbette kendi ruhunun derinliğini keşfetmek durumunda olan sanatçı. Hayatta değilse bile alanında özgür sanatçı, Kandinsky’e göre “söyleyeceği bir şey olan kişi”dir. Sanatı, manevi değerlerin betimlenmesi şeklinde tanımlayan Kandinsky için bütün sanat dalları, yapısal olarak birbirinden ayrılsa da hepsinin gelip dayandığı yer, insan ruhunu arıtması veya yükseltmesi, daha da ötesi harekete geçirmesi. O zaman, Kandisnky’nin dediklerinden yola çıkıp gündüz vakti elimizde fenerle böylesine bir sanatı tam anlamıyla içselleştirmiş sanatçılar aramaya koyulalım… alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr http://bulunmazali81.blogspot.com Sanatta Manevilik Üstüne/ Vassily Kandinsky/ Çeviren: Tevfik Turan/ Haylaz Sanat/ 144 s. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Turhan Günay Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 Yerel süreli yayın Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1108 12 MAYIS 2011 SAYFA 3 Vassily Kandinsky