25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Nazır Şentürk ile araştırmalarını ve yapıtlarını konuştuk ‘İnsanın değişmeyen özünün peşindeyim’ İstanbul Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nü on dört yıldır sürdüren Nazır Şentürk, bürokrat kimliğinin yanı sıra kaleme aldığı araştırma ve öykü kitaplarıyla da tanınıyor. Yazı ile yakın teması ve özellikle masallarla göbek bağı, çocukluğundan miras ve hâlâ ilk coşkusuyla devam eden Şentürk, yapıtlarıyla ödüller almış ve kimi yapıtları “edebi” ve “ilmi” eser statüsünde tescillenmiş. UNICEF Gönüllü Temsilcisi ve Uluslararası PEN Yazarları Federasyonu üyesi. Şentürk ile araştırmalarını ve yapıtlarını konuştuk. mek Teknem Diplomam” diye bir şiirle başlamıştım o mektuba. Akademiden mezun olduk, Onur Kumbaracıbaşı, “Kalkınmanın Sosyal Sorunları” dersimize geliyordu ve bize sıklıkla “gelişmekte olan ülkelerin önündeki en büyük engel bürokrasidir” diyordu. Ben mezun oldum, diplomamı almaya gittim, diplomam o hocamın imzasını bekliyordu yani bürokrasi bekletiyordu beni ve benim gibi birçok öğrenciyi. Ben de bunun üzerine taşlama içeren şiirli bir mektup yazıp Hasan Pulur’a gönderdim, o da yayımladı. Hatta iki gün sonra Evren’in kızı da diplomayı alamadı diye başlık attı. Hoca da Hasan Pulur’u arayıp “haklısınız” demiş ve benim mektubum yüzünden bir gecede 1700 diplomayı imzalamak zorunda kalmış. Diplomamı almak için gittiğimde makamına beni kabul eden hocamın yüzü epey asıktı “İşte bizi tüm Türkiye’ye rezil eden öğrencimiz” demişti. AZİZ NESİN’İN ÖĞÜDÜ İlk memuriyetinize Makine Kimya Endüstrisi’nde başlıyorsunuz. Bir gel git yaşıyorsunuz ve orada da yazı hep var… Evet, ilk o. Otuz iki kez devlet memurluğu sınavına girdim kazanamadım, Hasan Pulur’a onu da yazmıştım. O da yine bir yazısında anlatmıştı bunu. Makine Kimya’da dokuz ay çalıştım oradan Çatalca Tarım Kredi Kooperatifi’ne, sonra yine Makine Kimya’ya döndüm oradan da Kırşehir Valiliği’ne gittim. Yazı tabii sürdü, sürmez mi? Orada yerel gazetelere röportajlar yaptım, yazılar yazdım. O dönemde Başbakanlık Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün, Anadolu basınını özendirmek için düzenlediği yaNAZIR ŞENTÜRK’ÜN KİTAPLARI rışmaya katıldım. Parklarda boyacılık yapan ve çoğu iyi öğrenci olup ekmek parasını çıkarmak zorunda kalan çocuklardan yola çıkan “Boyayan Eller Büyüyen Eller” röportajımla 2 bin 900 gazeteci arasından ikinci oldum. Pazarda ürettiklerini satan, ayrıca hayvan pazarında da besledikleri hayvanları satan kadınlardan yola çıkarak yaptığım “Pazarcı Analar” röportajımla da mansiyon kazandım. Sürekli yarışmalara katıldığınız dönemde Aziz Nesin size bir tavsiyede bulunuyor. Neydi o tavsiye? Ben 897 sayılı Çatalca Tarım Kooperatifi’nde çalışırken bir gün Aziz Nesin geldi. Müdür yoktu ben ilgilendim kendisiyle “Hoş geldiniz üstadım buyrun” dedim. Şaşırdı ve dedi ki “Böyle memurlardan yazarlara iltifat pek gelmez, hani pek tanıyan da olmaz” dedi. Ben de “Aman üstadım ben bütün kitaplarınızı okudum, üslubunuzun hayranıyım” dedim. Buyur ettim bir çay söyledim. Oturup konuşurken yazılarımdan, okumaya ve yazmaya ilgimden bahsettim, sürekli yarışmalara katıldığımı söyledim. İşte o zaman “Yarışmada kazanmak için yazacaksan hiç yazma. Derece alayım diye yazacaksan hiç başlama bu işe. Kaleminle yüreğin birbiriyle bağdaşmalı başka türlü olmaz” dedi. O beni çok yüreklendirdi ve tabii öğüdüne saygı duymakla birlikte yine de kendimi tutamayıp yarışmalara katılmaya devam ettim. “KURALLARDAN ÇOK HAZ ETMEM” Kırmızı Karıncanın Anıları kitabınız ile UNICEF Emek Ödülü kazandınız. Dayanışma duygusunu pekiştirmeyi amaçlayan sosyal mesajlar içeriyor çocuk Babıâli VakanüvisleriTarihi Yazmanın Gereğinden Doğan Devlet Tarihçiliği/ Nazır Şentürk/ Doğan Kitap/160 s. Babıâli ve SadrazamlarıBir Cihan İmparatorluğunun Kaderinin Belirlendiği Yer/ Nazır Şentürk/ Doğan Kitap/ 223 s. İstanbul Valileri/ Nazır Şentürk/ Doğan Kitap/ 240 s. İstanbul’dan İnsan Öyküleri/ Nazır Şentürk/ İnkılâp Yayınevi/ 136 s. İstanbul’dan İnsan Öyküleri 1/ Nazır Şentürk Tekin Yayınevi/ 144 s. İstanbul’dan İnsan ÖyküleriBabıâlinin Kamburu/ Nazır Şentürk/ Bizim Kitaplar Yayınevi/ 280 s. Ë Gamze AKDEMİR kuma edimiyle ilk temasınız çok küçük yaşlarda başlıyor, İnce Memed ilk okuduğunuz kitap… Doğru, İnce Memed’i 11 yaşımda okumaya başladığımda, o zamanlar Kırşehir’de yaşadığımız Gölhisar Mahallesi’nde elektrik yoktu. Elektrik 1979’da geldi. Rahmetli babam Mehmet Şentürk de kışın odun kırardı, yazın da çayır biçerdi, bizi öyle geçindirirdi. Okuma yazmayı da askerde öğrenmiş bir kişiydi. O nedenle okuma yazmaya ilgi duymamızdan mutlu olur bize hep teşvik ederdi. Ben İnce Memed’i okumaya başladığımda, bir gün babam yattığım odaya geliyor ve bakıyor ki elimde kitapla uyuklamışım. Gaz lambasını da söndürmüyor sadece kısıyor. Sabah kalktığımda gaz lambasının kısık da olsa yandığını görünce babama neden söndürmediğini sorduğumda, “Geceleri uyanıp tekrar okuyorsun diye söndürmedim” diye yanıt vermişti. O beni çok etkilemişti, öğrencilik yıllarımda ne zaman tembellik yapma duyusuna kapılsam babamın o lambayı kısması, o inceliği gelirdi aklıma ve beni ders çalışmaya motive ederdi. Bizim eve gazete girmiyordu, Muhittin Diken adlı babası başçavuş olan bir arkadaşım, babasının okuduğu gazeteleri biriktirir bana getirirdi. Ben o gazeteleri ilanlarına kadar okurdum. Bir de çocukluğumdan bu yana mesela masallar severdim. Ardahan doğumluyum, Doğuluyum ben. Oralarda yaygındır masal anlatmalar. Çocukken anneannemden özellikle de kış geceleri sayısız masal dinlemişimdir, hatta artık yorulurdu ki anlatmaktan ama ben sonunu merak eder, ısrar eder didiklerdim anlatmaya devam etmesi için. Hiç bıkmazdım, masalların bende yer edişi ve sonraları çocuk kitapları yazmaya yönelmem o günlerden kalmadır. Hasan Pulur’a bir şiirli mektup yazıyorsunuz üniversiteden mezun olunca. Ortalığı epey karıştırıyor o mektup ayrıca ulusal basında çıkan ilk yazınız da bir anlamda. Anlatır mısınız? Evet, Hasan Pulur’a “Ah Benim EkSAYFA 14 7 NİSAN O kitaplarınız. Hem bu çocuk kitaplarınızı hem de aynı şekilde mesajlarla bezeli İstanbul Öyküleri kitabınızı konuşmak isterim. Kırmızı Karıncanın Anıları’nın bendeki tortuları çok eskilere dayanır. Okullar tatil olduğunda 510 tane kuzumuz vardı, yazın onları otlatırdım. Otlatırken karınca yuvalarını çok dikkatli izlerdim, “at karıncası” denilen, siyah karıncalardan daha iri olan kırmızı karıncalar vardı. İmece usulü dizilir, bir uğultu çıkara çıkara giderlerdi, kulağımı yaklaştırır onları dinlerdim. Sonra önlerine hep engeller koyardım, o zaman yollarını değiştirirler bir şekilde yine buluşarak yüklerini birlikte taşırlardı. Ondan yola çıkarak yazdım. Ormanlar kralı arslana karşı birleşen canlıların, zayıfların güçlerini birleştirmesinin anlamını ortaya koyan bir masaldır. Sayın Talat Halman çok beğendiğini, Ezop masallarıyla özdeşlik içerdiğini söyledi. Sadece çocuklara değil büyüklere de mesajlar verdiği, seslenildiği değerlendirmesinde bulundu sağ olsun. Kitapta dayanışma var, başkaldırı var, kavga var sonunda dostça bir duruşla uzlaşma var. Sevdalı Fare kitabımda da ormanda yangın çıkartmak isteyen bir avcıya karşı birleşen tüm orman canlılarının mücadelesi vardır. Yine dayanışma duygusunu pekiştiren, mücadelenin anlamının ortaya konduğu ve sonunda barışın, uzlaşının olduğu masallardır. Çocuklara doğa sevgisinin yanı sıra bu duyguları da aşılar. Kel Kedi kitabımda da sosyal mesaj açık; depremde ailesini kaybeden ve başı yanıp kel kalan bir kedinin mücadelesi anlatılır. Bir pedagog arkadaşımın da dikkat çektiği gibi kitaptaki şu söz özetler aslında masalın özünü; “Minicik bir pirenin bile yapabileceği bir şey varken” diyor Kel Kedi. Yani herkes kendine düşeni yapabilir, küçükler de büyükler de. Yine dayanışmaya, şefkate, sevgiye çağrıdır. Bu kitaplarımla ilgili yani Sevdalı Fare ve özellikle de Kırmızı Karıncanın Anıları kitabımla ilgili sonra aynı şekilde İstanbul Öyküleri kitabımla ilgili otoriteye bir başkaldırı olduğuna ilişkin değerlendirmeler yapıldı ki doğrudur. Benim yapımda da vardır, kurallardan çok haz etmem. Diğer ödülleriniz… Sizin de belirttiğiniz gibi Kırmızı Karıncanın Anıları kitabım 2005’te UNICEF Emek Ödülü’nü aldı. 2006’da kitabın 10 bin YTL’lik gelirini UNICEF’e bağışladım. Ayrıca UNICEF gönüllü temsilcisiyim. 2010 Ümit Kaftancıoğlu öykü yarışmasında da “Zurnacı” isimli öyküm üçüncülük ödülünü aldı. Kitaplarınız “Edebi” ve “İlmi” eser olarak da onaylandı. Evet, “İstanbul’dan İnsan Öyküleri”, “Dalda Uyuyan Serçe” ve “Kırmızı Karınca’nın Anıları” ve daha sonra ¥ Kırmızı Karınca’nın Anıları/Nazır Şentürk/Doğan Egmont Yay./46 s. Sevdalı Fare/ Nazır Şentürk/ Doğan Egmont Yayıncılık/ 56 s. Kel Kedi/ Nazır Şentürk/ Doğan Egmont Yayıncılık/ 32 s. Dalda Uyuyan Serçe/ Nazır Şentürk/ Bu Yayınevi/ 76 s. Fotoğraflarla Nutuk’tan CumhuriyetMustafa Kemal Atatürk/ Nazır ŞentürkKöksal Çiftçi/ İstanbul Valiliği/ 192 s. Ansiklopedik, Fotoğraflı, Belgesel Nutukİlk Gününden Son Gününe Kurtuluş SavaşımızMustafa Kemal Atatürk/ Köksal ÇiftçiNazır Şentürk/ Milli Eğitim Bakanlığı/ 192 s. ¥ sın Es tabım d Bakanlı PEN Y “HAL AMC Bab tizliğiyl belirttiğ bağlam gi kayn Eve cıyım. İ si’ndek çok aka dım. Bu nusund lendiren görev y tarihini rahmet bıâli kit tırın” d manlı’n zam bu sela bir ile ilgili şa’dır, m da duru görev y temel b yen insa taya ko dım. Bab mesela nin tutt lardan y Eve bilinen resmi d nemin o tarihçin burada Osman rev yap İlk v tarihlen On Tarihi i Paşa’nı araştırm Batı gü Ama bi düşüyo ayrıntıla kuşakla bunu sa lendiriy lerini al nuncus en üretk Cevdet “SAD DRA Bab da sada okuyor nin koş mercek nın tam okuyun Tam mesela şa’nın h rıştırır. leyman kendisi Sokak’t taja baş Cumhu tiyorum yapmak “önce b gel” de 2011 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1103 CUMH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear