Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
oğlu nda irleri orumüş, şilden ndan dri ve dipeğişikyıttaki bakır r Yakitaadan/ şar ise söyleşideki kadın sesinin Eve Griliquez’e ait olabileceğini söylemiş. SÜRPRİZLİ KİTAP ¥ madıklarını açıklamışlar. Esin Af alışma, uduğu rklılıkKızıler nı dikamamış. arak ndi Searıldıken aha Haya tabn ön iç laşılıhmi’ye gâr bı’den se kaye Berkklenen kadın lduğu Nâiği Dino. ¥ ol ı şiyör bain elerittiyal” şiie n Nâzım’ın siyasal olaylar, FransaCezayir meselesi hakkındaki görüşleri, tarihle ilişkisi, şiir ve çevirisi hakkındaki görüşleri, etkileşim içinde olduğu Eluard, Aragon gibi şairler, gençliğe duyduğu güven ve yakınlık gibi birçok konuyu içeren söyleşide gençlik için ne güzel şeyler söylüyor: “Gerçekten, her yerde muhteşem bir gençliğimiz var. Küba’daki hareketi bu gençlik yaptı, Kore’de, Türkiye’de bu gençlik mücadele etti (...) Ayrıca, kendimi de son derece genç hissediyorum, onlarla (gençlerle) birlikte hissediyorum, onların uğraştıkları sorunlar benim de sorunlarım; onları kaygılandıran her şey beni de kaygılandırıyor; ben kendimi dedelerinden çok onlara yakın hissediyorum.” Yine söyleşide Mayakovski ile 1922’nin son günlerinin Moskovası’nda bir otel odasında nasıl tanıştığını bakın nasıl anlatıyor: “Küçücük bir odaydı ve içerisi öyle dumanlıydı ki insan önünü zor görebiliyordu. İçerideki herkes bağırıyordu. Ama bir bas ses bütün bu haykırışların üstüne çıkıyordu, bir çan sesi gibi hepsini bastırıyordu. O çan sesini işitmekle kalmadım, çan kulesini de gördüm, deyim yerindeyse. Dev gibi bir çan kulesi. Sonra bizi tanıştırdılar, onun Mayakovski olduğunu söylediler.” Şair, Mayakovski ile ilgili sözlerine devam ederken, o dönemde bizdeki şiir seslendirme biçimini de anlatıyor ve sözlerini hiç anlamadığı halde Mayakovski şiirinin onda yarattığı yepyeni bir etkiye işaret ediyor: “Sonra, şiirlerinden birini söylemesini rica ettim. Çünkü bizim devrimizde şiirler daha çok şarkı gibi okunurdu, büyük şairimiz Yahya Kemal’in stili böyleydi, her dize nostaljik ve oryantal bir şarkı gibi uzatılarak söylenirdi, çok neşeli şiirler bile biz söylediğimizde çok hüzünlü bir hal alırlardı. Mayakovski şiirlerinden birini söylemeye başlayınca ki hiçbir şey anlamıyordum, kafama darbeler iniyor gibi oldu, enerji doluydu, çok dinamikti. O zaman birdenbire anladım ki o, bir merdiven çıkar gibi yazan bir şairdi…” Esin kaynakları ile ilgili verdiği yanıtta tüm tarihten etkilendiğini ama yine de çağıyla ilgilenmeyi tercih ettiğini söyleyen şair, tarih üzerine yazdığı birçok şiir olduğunu belirttikten sonra “Mesela çok uzun bir şiirim var, ‘Şeyh Bedreddin’ diyor, Türk köylülüğünün deyim yerindeyse ilk sosyalist hareketiydi bu.” Kitaptaki diğer sürprizler ise şiir okurları için çok sevindirici. İlk kez ortaya çıkan iki Nâzım şiiri! Nâzım’ın “Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden” dizesiyle başladığı şiire henüz ne Türkçe ne de başka bir dilde olan herhangi bir kaynakta rastlanmamış: “Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden/ gölgem gibi demiyorum/ çünkü hasret yanımdaydı zifiri karanlıkta da/ ellerim ayaklarım gibi de değil/ uykudayken yitirirsin elini ayağını/ ben hasreti uykuda da yitirmiyordum/ bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden/ açlıktı, su suzluktu demiyorum/ sıcakta soğuğu, soğukta sıcağı aramak gibi de değil giderilmesi imkânsız bir şey/ ne sevinç ne keder/ şehirlerle bulutlarla türkülerle de ilgisiz içimdeydi dışımdaydı/ bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden/ zaten elimde ne kaldı bu yolculuktan/ hasretten gayrı.” Kayıtta “Bir ucu bir kuyuda kaybolan rüzgârlı bir şosede” dizesiyle başlayan şiir sadece Rusça’da yayımlanmış; Rusça çevirilerde 27 Eylül 1960 tarihli olarak belirtiliyor (Nâzım Hikmet, Sorok Let, 19211961, İzbrannie Stihi, Hudojestvennaya Literatura Yayınevi, Moskova (SSCB), 2. Baskı, 18.5.1964, s. 360361): “Bir ucu bir kuyuda kaybolan rüzgârlı bir şosede/ bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak/ yüzü saçlarıyla örtülü kavuşma saatımızın/ bir de ağır yürüyor ki deli olmak işten değil/ bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak/ ben de telefon direğine bağlıyım kollarımdan/ yüreğim de yorgun mu yorgun duracak nerdeyse/ bir de alnıma bir su damlıyor aynı yere artsız arasız/ bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak/ ben de seni düşünüyorum da seni düşünüyorum/ ben de seni düşündükçe o da ağırlaştırıyor/ yürüyüşünü bu böyle giderse yıkılabilirim direğin dibine/ o yanıma varmadan.” SES VE YAZI Her iki şiir de Nâzım’ın okuyuş vurgulamaları dikkate alınarak dizilmiş. Şair kayıtta, onuncu sırada ve en sonda olmak üzere iki kez okuduğu “Denizin üstünde ala bulut” dizesiyle başlayan şiirle birlikte 56 şiir okuyor. 55 şiirini durmaksızın okuduktan sonra “Saman Sarısı” olarak bilinen ama kayıtta “Bir Garip Yolculuk” olarak geçen şiire sıra geldiğinde ara vermek istiyor. “Üstad, bundan sonra uzun bir şey var, bekle olur mu? Biraz dinleneyim…” Kitap bu şiirin hem kayıttaki versiyonunu hem de YKY baskısını (Nâzım Hikmet, Bütün Şiirleri, YKY, Birinci Baskı, Nisan 2007, s.17481761) içeriyor. Görünen daha doğrusu işitilen o ki “Saman Sarısı” epey değişikliğe uğramış, üstelik kayıtta şiirin ikinci bölümü de yer almıyor. Zaten Nâzım başlangıçtaki konuşmalarında bunu ifade ediyor: “Bu bir parça, bitmemiş, sonunu bitiririz inşallah, bitirince de okuruz.” Nâzım’ın okuduğunda Vera Tulyakova’ya olan ithaf “saygılarımla”, ikinci versiyonda “derin saygılarımla” olmuş. Nâzım bu şiiri belki yorulduğu için daha hızlı bir ritimde seslendiriyor. Bir de aradaki konuşmalardan anlaşılıyor ki Nâzım Hikmet hızlı konuşan biri, belli ki düşüncesi dörtnala. Büyük İnsanlıkKendi Sesinden Şiirler için Bedri Rahmi’nin telif haklarının ait olduğu Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ile Nâzım Hikmet’in telif haklarına sahip olan Yapı Kredi Yayınları’nın ve vârislerin bu anlamlı işbirliği oldukça dikkat çekici ve takdir ile teşekküre değer; pek sık rastlanan ve rastlanacak bir iş hiç değil. Büyük İnsanlıkKendi Sesinden Şiirler/ Yayıma Hazırlayan: Ruken Kızıler, M. Melih Güneş/ Yapı Kredi Yayınları ve İş Bankası Kültür Yayınları/ 100 s. 17 MART 2011 SAYFA 19 1100 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1100