Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
T K 6 MAYIS PERŞEMBE endisini, “Ben önce ‘arada bir’, sonra ‘sürekli’ okurunuz olan Türkçe savunucusu bir Cumhuriyet okuruyum.” diye tanıtan İhsan Doğan “gerçekleşmek, gerçekleştirmek” sözcüklerine dikkat çekmiş iletisinde. Dikkat ettiğinde insanı hasta edecek kadar çok kullanılıyor bu sözcükler. İyisi mi İhsan Doğan’ın mektubundan okuyalım: “Bir süredir toplumun hemen her kesiminde, özellikle de gazete yazı ve haberlerinde, televizyon ve radyolarda gerekli, gereksiz, ama insanı bıktıracak kadar sıklıkla (Bir keresinde okuduğum bir gazete haberinde aynı tümce içinde 3 tane saydım.) GERÇEK kökenli sözcükler kullanılıyor. Kullanılıyor da demeyeyim, üstümüze başımıza, kulaklarımıza, gözlerimize sokuşturuluyor. Maç GERÇEKLEŞTİRİLİYOR, toplantı GERÇEKLEŞTİRİLİYOR, yangın GERÇEKLEŞİYOR, görüşme GERÇEKLEŞİYOR vb. Öylesine korkunç bir salvo ki kendinizi sakınmanız olanaksız. Artık, ‘yapmak, gitmek, gelmek, başlamak, düzenlemek’ vb. sözcükler konuşma ve yazı dilinden kovulmuş durumda. Hani, derler ya, muz, ne niyetle yersen, o tadı verir. Bu ‘gerçek’ kökenli sözcükler de öyle oldu. Nereden geldi, kim sokuşturdu dilimize, gerekli miydi, gerekliyse bugüne kadar neden kullanmadık da şimdi aniden birdenbire kullanır olduk, anlaması güç. Bu konuyu daha önce ele alıp almadığınızı bilmiyorum. Eğer, aldınız da ben görememişsem, yinelediğim için affınıza sığınırım, almadınızsa görüşünüzü öğrenmek isterim.” Daha önce ele aldım; ama ne önemi var? Bir şey düzelmedi ki! “Yapmak” sözcüğünü olur olmaz kullananlar, tam da “yapmak” eyleminin kullanılacağı yerde onun yerine “gerçekleşmek / gerçekleştirmek” diyorlar. Nedenini anlamak zor. Daha kibar mı bulunuyor, daha kolay mı, daha ne? Bilmiyorum. Nereden çıktı, nasıl bu kadar dolandı dillere, onu da bilmiyorum. İhsan Bey’in verdiklerine yeni örnekler eklemeye gerek yok. Herkes istemediği kadar duyuyor zaten. Günlük dilde de “gerçekten” sözcüğü öyle bir yaygınlaştı ki! Herhalde çeviri yoluyla geldi; ama bir geldi pir geldi. İnandırıcılığı artırmak için kullanılıyor, şaşma bildirmek, soru anlamını pekiştirmek için… Kullanılmadığı yer yok. Bu sözcüğü kullanmalarını yasaklasanız kimileri tek laf edemeyecek. Zaten çok az sözcükle konuşup yazıyoruz; bir de tek sözcüğü, ilgili ilgisiz her anlam için kullanırsak dili yoksullaştırmış olmuyor muyuz? ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER ergilere biraz zaman ayırsam iyi olacak. “Dil ve Edebiyat” ile “Patika”nın bakmadığım birçok sayısı var. “Bağımsız” edebiyat dergisi değil, “aylık haber analiz dergisi”. “Gerçemek”, Taşeli yöresi kültür ve düşün dergisi. “Kurşun Kalem” var, İzmir’den, iki aylık edebiyat dergisi. “Edep”, Ankara’dan; “Karayazı”, Adana’dan; “Şehir”, Devrek; “Alkış”, Kahramanmaraş; “Tay”, Karabük’ten. “Sincan İstasyonu”, Sincan Ankara’dan; “AfrodisyasSanat” İzmir’den, “Şiir Saati” Alanya’dan, “Beşparmak” Söke’den, “Gediz” Manisa’dan ve “Ayraç”, “aylık kitap tahlili ve eleştiri dergisi” İstanbul’dan. Bugünü dergilere ayırdım; ama bir gün yetecek mi acaba? ynı konulara kısa aralıklarla dönmek istemediğim için Mustafa Yıldırım’ın ‘Ne ... ne…’ bağlacının kullanımına A değinen mektubunu bekletmek zorunda kaldım. Yıldırım, Kemal Ateş’in Gösteri dergisinde, “‘Ne ... ne’ bağlacı ile kurulan cümlelerin yüklemlerinin hep ‘olumlu’ olması gerektiği de yaygın bir dil hurafesidir.” dediği yazısından alıntı yapmıştı. Bu bağlacın kullanıldığı bütün tümcelerin olumlu yüklem alması gerektiği konusunda yaygın bir görüş var. Ateş, yazısında bu yaygın görüşe karşı çıkıyor, TDK’nin bile bu konuda yanıldığını söyleyerek örnekler veriyor. Mustafa Yıldırım da Kemal Ateş’in görüşüne karşı çıkıyor. Ateş’in verdiği örnek tümcelerin olumlu yüklemle de kullanılabileceğini söylüyor. Ateş’in, “Ne sinemaya ne tiyatroya, hiçbir yere gitmedim.”, “Ne Ahmet’i ne Mehmet’i, kimseyi görmedim.” tümceleri için, “Bu tümceler yapı yönünden ortak yükleme bağlanmış sıralı tümceler ve bana kalırsa anlatım bozukluğu içeriyor.” deyip doğrularının şöyle olması gerektiğini söylüyor: “Ne sinemaya ne tiyatroya GİTTİM, hiçbir yere gitmedim.”, “Ne Ahmet’i ne Mehmet’i GÖRDÜM, kimseyi görmedim.” Böyle de söylenebilir elbette; ama Ateş’in örneklerinin benzeri sözlüklerimizde de var. Türkçe Günlükleri’nde bu konuyu uzun uzun açıklamıştım. Üzerinden epey bir zaman geçtiğine göre konuya yeniden dönebiliriz. Önceki açıklamaları TDK’nin Türkçe Sözlük’ünden aktarmıştım; şimdi Kubbealtı Lügatı’ndan bakarak yazıyorum. “Ne… ne…” bağlacının hangi durumlarda olumsuz yüklemle kullanılacağı şöyle belirtilmiş: D 9 MAYIS PAZAR 10 MAYIS PAZARTESİ a) Fiil bu bağlaçtan önce gelirse: “Benimle böyle konuşamazsınız, ne sen ne arkadaşın.”, “Bir gün dedim ki istemem artık ne yer ne yâr / Çıktım sürekli gurbete gezdim diyar diyar” (Yahya Kemal) b) Şartlı birleşik cümlelerde şart anlamı taşıyan cümlelerin başına gelirse: “Ne annesi ne babası çocuğu görmeseydi başı derde girecekti.”, “Ne yemekte ne de yemekten sonra konuşmasaydık bu işi halledemezdik.” c) Cümlede olumsuz anlam veren başka bir kelime bulunursa: “Ne büyükleri ne küçükleri onu asla affetmeyecek.”, “Ne Ankara’ya ne İzmir’e hiç gitmedim.” d) Bazı zarf fiillerin olumsuz haliyle kullanıldığı zaman: “Ne anasını ne babasını görmeyince uyumadı.”, “Elinde ne malı ne parası olmadığından ticareti bıraktı.” “Ne… ne…” bağlacının kullanıldığı her yerde yüklemi olumsuz yapmak, kimi anlatım olanaklarını ortadan kaldırıyor. “Ne… ne…” bağlacı, “hem… hem…” bağlacının karşıt anlamlısı olarak kullanıldığında yüklem olumlu olur; ama sözlüklerde sıralanan yukarıdaki durumlarda olumsuz yüklemle de kullanılabilir, diye bir sonuca bağlayalım. laş Gürpınar, “vazgeçmek” sözcüğünün neden bitişik yazıldığını sormuştu. “‘Hissetmek’ neden bitişik ya da ‘sarf U etmek’ neden ayrı biliyoruz; ama vazgeçmek sözcüğü bize öğretilen bitişik yazılma kurallarına uymuyor. Çeşitli forumlarda bu konuyla ilgili bir tane tatmin edici açıklamaya rastlamadım. Bitişik yazılır deyip geçiyor herkes; ama niye?” “Ad+yardımcı eylem” biçiminde yapılan bileşik eylemlerde ses türemesi ya da hece düşmesi varsa o bileşik eylem bitişik yazılır. Gürpınar’ın “biliyoruz” dediği kural bu. “Vazgeçmek”in neden bitişik yazıldığına ilişkin bir açıklama ise kitaplarda yer almıyor. Ben derslerimde ve dilbilgisi kitabımda bunu, “vazgeçmek”i oluşturan sözcüklerden ilkinin; yani “vaz”ın tek başına kullanımı olmadığı gerekçesiyle açıkladım hep. “Mahvetmek” sözcüğü de “mahv”ın (artık) kendi başına kullanımı olmadığı için bitişik yazılıyor olmalı. ? www.feyzahepcilingirler.com / feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız/İst. 12 MAYIS ÇARŞAMBA B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını; bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Serdar Koçak’ın Don Kişot Yayınları tarafından yayımlanan bir şiir kitabının adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şiir kitabından bir alıntı ortaya çıkacaktır. 1 K 2 C 3 K 4 I 5 E 6 G 7 A 8 I 9 G 10 C 11 B 12 C 13 K 14 C 15 C 16 C 17 A 18 K Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU H. “... Mani Padme Hum” (Asaf Halet Çelebi’nin bir şiir kitabı). 51 26 19 F 20 I 21 D 22 I 23 A 24 G 25 C 26 H 27 I 28 C 29 I I. Baştan savma yazmak. 30 C 31 K 32 I 33 C 34 G 35 A 36 B 37 J 38 C 32 27 73 43 68 20 29 41 22 46 39 J 40 E 41 I 42 D 43 I 44 G 45 D 46 I 47 G 48 K 49 K J. Şaşma ve korku anlatan bir ünlem. 50 K 51 H 52 E 53 G 54 G 55 G 56 K 57 B 58 A 59 C 72 37 60 39 Tanımlar ve sözcükleriniz: A. İlk İslam halifesi Ebubekir’in unvanı. 60 J 61 F 62 G 63 D 64 F 65 G 66 D 67 K 68 I 69 G 70 G 71 E 72 J 73 I 74 F 75 B 76 A 77 C 78 K K. “Kış İkindisinin Evinde” ve “Konuştuğumuz Gibi Uzaklara” adlı yapıtları da yaratan yazar. 35 7 76 17 58 23 78 18 50 13 49 48 B. Eski Yunan’da tanınmış ünlü masalcı. 15 2 59 38 28 77 F. Oğulcuk, embriyon (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). 1 31 67 56 3 75 57 36 11 D. “... umumiye” (Osmanlı dış borçlarının ve bunu yöneten idarenin adı). 61 19 74 64 C. “Jamanak gazetesi çıktı mıydı / yaşlı kadınlarla sütyeşili martılar / hanendelere şiir yazan pek eski her kuşak / ve ... ... odunlukta tutsak” (Serdar Koçak’ın Pervazda adlı şiir yapıtından). 1056. sayının çözümü: A. AYRIK, B. G. Duygu Asena’nın bir romanı. 43 21 45 66 8 63 E. “... velakin” (ancak, bununla beraber). 47 44 62 9 54 24 70 53 6 34 55 69 65 NEYÇE, C. LEİPZİG, D. AGRARİZM, E. ROGER MOORE, F. İRİS MURDOCH, G. NUREYEV, H. TİGİ, I. ERİYİK, J. TS, K. İSMET ÖZEL, L. Ğ, M. İPSİZ. 25 16 30 10 12 33 14 5 52 71 40 Metin: “ayrı mevsimlerden giriyoruz geceye tarihi tanık gösteriyoruz kimliğimiz geçersiz Prospero” SAYFA 47 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1057