25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

D ergiler edebiyatın soluk aldığı kültür ortamlarıdır. Nice ozan, nice yazar dergilerden geçerek kendini kanıtlar. Dergi yönetmeni de edebiyatı denetleyen 0i gibi görür kendini. Etkili bir bildiriyle çıkan nice dergiler vardır. Daha yolun başında yarışı bırakmışlardır. Uzun yola çıkmayı göze alan kimi dergiler kendilerini yenilemek zorundadır. “Varlık”ın değişik evreleri vardır. Yaşar Nabi’den sonra “Varlık”ı yönetenler zamanın koşullarına göre dergiyi yenilemek gereğini duymuşlardır. Geçen yıl yayımına son veren nice edebiyat dergisi vardı. Bunlardan biri de yayımına “nokta” koyan “Virgül” oldu. “Virgül” Ekim 1997’de yayımlanmaya başlamış, 12 yıl boyunca 131 sayı çıkarak edebiyatta iz bırakan bir dergi olmuştu. Dergiye kişilik kazandıran Orhan Koçak gibi bir yayın yönetmeni vardı. eğinmeler MUSTAFA ŞERİF ONARAN Yine de kendinde düğümleme kendini Kibritin fitile değdiği yerde duran Dermansız mevsimlerin ağarmasından Dikelmiş halklarına bak.” Enindesonunda edebiyat bir kurgu işidir. Bir düşüncenin oluşması aşamalarını yazıya dökmek her ne kadar yaratıcılık isterse de, o yaratıcılık usta işi bir kurguyla biçimlenir. Alaattin Topçu bir yıl aşkındır Ankara’da, “Kurgu Kültür Merkezi”nde, önemli edebiyat etkinlikleri düzenlemişti. Şimdi de KURGU dergisini yayımlayarak gerçek kültür ortamının böyle bir dergiyle yaşatılacağını göstermiş oldu. Alaattin Topçu’nun 20 yılı aşan bir yayıncılık serüveni var. Dergi çıkarmanın yayın yönetmeninin işi olduğuna, yazı kurullarının bölünmeye yol açan birer aldatmaca sayıldığına inanıyor. Kimi konularda kendi çözümleyeceği bir durum varsa, “gizli hakem”lere danışması gerekecekse, onların dergiye karışması söz konusu olmayacaktır. Göstermelik yazı kurullarına bakılırsa Alaattin Topçu’ya hak vermek gerekecektir. Dosya konusu olarak “Kurgu ve Yaratıcılık” dergide önemli bir yer tutuyor. Burhan Günel, edebiyatın dili kullanma hüneri olduğunu anlattığı yazısında, yaratıcı üstdilin önemi üzerinde duruyor. (KURGU, Sayı 1, “Sanatsal Yaratıcılıkta Bir Örnekleme”, MartNisan 2010). Kuşku yok ki önemli olan nasıl anlatılacağını bilmektir. Ama neyi anlatacağını bilmek de önemli değil mi? Özcan Karabulut’un romanı “Amida Eğer Sana Gelmezsem”i inceleyen Tülay Akkoyun bu konu üzerinde duruyor (Nasıl Anlattığı Kadar Neyi Anlattığı da Önemli Olan Bir Roman: Özcan Karabulut’un Amida’sı). YENİ KUŞAK DERGİLERİ Cemal Süreya’nın son şiir kitabı SICAK NAL yeni bir edebiyat dergisinin adı olmuş. Derginin yayın yönetmeni Süreyyya Evren, kitabın adını dergi adı olarak kullanmakla yetinmemiş, Cemal Süreya’nın adından çıkardığı ‘y’ harfini kendi adına ekleyerek “3 y’li Süreyyya” olmuş. SICAK NAL’ı, dergi çıkarmanın ustası olan Cemal Süreya’ya saygı borcunu ödeyen bir dergi olarak karşılayalım. SICAK NAL, edebiyattaki bir eksiği tamamlamak amacıyla çıkıyor. Her yazar kendinde bir ayrıcalık görmez mi? Her yazar kendice bir eksiği kapatmanın izini sürmek istemez mi? Derginin yayın yönetmeni Süreyya Evren de böyle bir eksiği tamamlama çabasındadır: “Dolaşımdaki onlarca dergi yeterli değil. Hâlâ bir eksiklik söz konusu. İşte o eksikliği de biz şimdi kapatacağız” (SICAK NAL, Sayı 1, “Sıcak Nal Kapıya Asılmaz”, MartNisan 2010). “Sıcak Nal” yeni kuşak edebiyatçıların sesini duyuracak, kendilerini kanıtlamalarına olanak verecek bir dergi. Arif Ay’ın dergisi EDEP “insana karşı insanı savunan” bir dergi. Nuri Pakdil’in anlayışını koruyor. Hani Mehmet Âkif’in birtakım ozanlar için, “Edebiyata edebsizliği onlar soktu” dizesi vardır ya, EDEP, tartışmaların da belli bir düzeyi olması gerektiğini anımsatıyor. EDEP öylesine ilgi görmüş ki, önümüzdeki sayılarda sayfalarını çoğaltmak gereğini duyuyor. EDEP, kendi gerçeğini anlatarak körleşmeyi kaldıracağını umuyor. Akköy gibi bir yerde dergi çıkarmaya doymayan Güven Pamukçu’nun AKKÖY edebiyat dergisinden sonra, AKBÜK Şiir Gezi Çeviri dergisi ile SÖKE Öykü Roman dergisini de yayımlamaya başladığını anımsatayım. Yeni dergilerin kültür ortamımızı daha bir güçlendirdiğine inanalım. ? Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz: Yeni dergiler rendiğime göre; yapısal özelliklerine, konularına göre bir sıralama yapmış. Ali Akyurt yıllığı şöyle tanımlıyor: “Arslanbenzer’in yıllıkları ise daha az (ortalama 70) şairden bir yahut birden çok şiirin alındığı, bütünsel bir Türk şiiri tablosu çizme çabasında, şairler hakkında kısalı uzunlu yorumlar yapan kitaplar. Başlıklara yansıyan Yeni Hece Şiiri, NeoEpik Şiir, Yeni Biçimci Şiir gibi anlayışı ya da hareketi merkezli başlıkların yanı sıra, Direniş Şiirleri, Doğa ve Memleket Şiirleri gibi başlıklar. Bu sonuncu başlıklar okuyucuya Kahramanlık Şiirleri, Aşk Şiirleri gibi tematik antolojilerden tanıdık gelebilecek bir durum.” Şiir yıllığında böyle bir sınıflama olunca, bu sınıflamanın dışında kalan şiirler yılın şiirleri olma özelliğini kazanamayacak mı? ZALİFRE YAZILARI Hüseyin Avni Cinozoğlu’nun danışmanlığında, Safranbolu’da çıkmaya başlayan bir dergi. Zaten Zalifre, Safranbolu’nun tarihsel adı. Mehmet Sarsmaz, Veysel Çolak ile Bâki Asiltürk’ün yıllıkları üzerine değinmelerde bulunurken yıllıklardaki şiir seçimini etkileyen tartışmaları da anımsatıyor. Mehmet Sarsmaz söz dalaşına yol açabilecek böyle yazıları seviyor. Bu yazılar gerçekten şiir yıllıklarının içyüzünü gösterecek nitelikte midir? (ZALİFRE YAZILARI, “İki Şair, İki Yıllık”, Mart 2010). “Akatalpa”, yılların birikimiyle şiirde sözü olan bir dergi. Ama Bursa’da geniş bir edebiyat çevresi var. Daha nice edebiyat dergisini besler. Hilmi Haşal yönetiminde geçen yıl aramıza katılan ELİZ, şiirde kendi sözlerinin geçerli olduğunu kanıtlamak istiyor. Gene Bursa’da 5 yıldır Metin Güven’in yönetiminde yayımını sürdüren ONALTIKIRKBEŞ de bir başka şiir dergisi. Derken yeni yılla birlikte Nuri Demirci’nin yayın yönetmeni olduğu yeni bir dergi Bursa’nın edebiyatta yeri olduğunu gösterdi: ÇİNİKİTAP. Değişen toplum edebiyatı da değiştiriyor. Buna bir yozlaşma gözüyle mi bakmamız gerekir? “Özyazı”da Nuri Demirci bu savruluşu şöyle anlatıyor: “Her alanda, her zeminde, her anlamda durdurulamayan bu savruluşun ortasındayız. Bizi anlamlı kılan, var olduğumuza işaret eden bütün değerlerin içi hızla boşalıyor, boşaltılıyor. Değişimden dönüşüme, dönüşümden başkalaşmaya yönelen yabancı bir hayatı, bu hayata yabancılaşarak yürüyoruz” (ÇİNİKİTAP, Sayı 1, OcakŞubat 2010). Nuri Demirci yönetimindeki ÇİNİKİTAP’ın bizi birbirimizden ayıran çatlağı aşacak bir köprü olacağına inanmalıyız. ÇİNİKİTAP’ın nitelikli yazarları bu umudu veriyor. KURGU İLE GELEN KAR, yeni yılla birlikte, Güngör Gençay’a saygı borcunu ödeyerek, yeniden çıkıyor. “Yaşamı Umuda Uyarlama Ustası” olarak nitelendirilen Güngör Çençay’la Kadir İncesu’nun yaptığı uzun bir söyleşi var. Yaşamanın içinden geçen gerçekçi şiirlerinde, şiirleriyle bütünleşen yaşama savaşımında Güngör Gençay’ı tanıyoruz (KAR, Sayı 1, OcakŞubat 2010). Güngör Gençay’ı “Bakmak” şiirinden bir bölümle anımsayalım: “Yaşamak kök salmaktır hayata D Edebiyat ortamı böyle bir kitap eleştiri dergisine gereksinim duyuyor olmasaydı AYRAÇ diye bir dergi yayına başlamazdı. AYRAÇ da VİRGÜL gibi şiir öykü ürünleri yayımlamayan, kitap eleştirisine yer veren bir dergi olarak yayın dünyamıza girdi. AYRAÇ, yazarların ilgisine sunduğu yazıda, ille de güncel kitaplardan söz etmenin gerekli olmadığını belirtiyor: “Yazıların son çıkan kitaplar hakkında yazılmış olması zorunluluğu yoktur. Başucu eserlerinden ya da çok önceden basılmış herhangi bir kitaptan yola çıkarak yazacağınız inceleme, eleştiri ya da tahlil yazılarınızı da yollayabilirsiniz. AYRAÇ, kitaptan yola çıkarak bir dünya inşa etmeye, bir perspektif kazandırmaya, imgelerle donanmış bir yolculukta hakikat arayışı içinde olmaya çabalayan bir dergi olacaktır.” (AYRAÇ, Yeni Bir Eleştiri Hayali Ayraç’ta Kuruluyor, Mart 2010). AYRAÇ’ın Mart 2010 sayısı, Nietzsche ağırlıklı. Ayrıca iyi kitabın zamanı geçmez sözüne uyarak Gonçarov’un Oblamov’u, Nabakov’un Lolita’sı, Halide Edip’in Kalp Ağrısı üzerine de incelemeler yazılmış. Oblomovluk, Lolitacılık güncel romanın da eskitemediği sorunlar. Derginin genel yayın yönetmeni Şahin Torun böyle bir eleştiri dergisinin gerekliliğini şöyle açıklıyor: “Eleştirinin olmadığı yerde, popüler olan her daim kazançlı çıkıyor. Hal böyle olunca yazılı veya görsel medyada, birbirini kollayan insanların oluşturduğu lobiler de edebiyatın çıtasını belirleyebiliyor.” Şahin Torun, Orhan Pamuk’la ilgili kuramsal bir eleştiri yapılamadığından da yakınıyor. Bu yıl yayımlanmaya başlayan “Roman Kahramanları” dergisiyle AYRAÇ’ın örtüşen özellikleri var. “Roman Kahramanları”nda ünlü bir romandaki baş kişilik için bir dosya açılıyor, değişik görüşteki eleştirmenler, ruhsal yapısını ele alan uzmanlar, o kişiliği değerlendiriyorlar. ELEŞTİRİNİN BOYUTLARI Edebiyat dergilerinin belli bir alanda derinleşmesi ayrıntıların daha iyi belirmesine yarıyor. AYRAÇ’ta Ali Akyurt, şiir yıllıkları geleneğine değindikten sonra Hakan Arslanbenzer’in şiir yıllığı üzerinde ayrıca duruyor. Hakan Arslanbenzer’in “Türk Şiiri 20082009” başlıklı yıllığını göremediğim için sözünü edememiştim (Cumhuriyet KİTAP, 22 Nisan 2010). Ali Akyurt’un yazısından öğ Mustafa Şerif Onaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1054 SAYFA 22
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear