25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

O ocuk edebiyatı denince akla gelen ilk ad Gülten Dayıoğlu’dur. Onun kitapları çocuklara okuma zevki vermek yanında iyi insan olmayı, dünyaya sevgiyle bakmayı, insanlara saygı duymayı, yardımseverliği, dostluğun gücünü ve daha nice iyi niteliği de aşılamıştır. Birçok iyi okurun okuma zevkini Gülten Dayıoğlu’nun kitapları ile edindiğini biliyoruz. Gülten Dayıoğlu, bu yıl 75. yaşını kutluyor. Sanıyorum, Yaşadıklarım ve Düşlediklerim (Altın Kitaplar) bu önemli yaş dönümünde kendisine verdiği bir armağan. “72 Kitap, Bir Hayat” alt başlığını taşıyan eser Dayıoğlu’nun kitaplarının izini sürerek anlattığı yazarlığının öyküsü. Gülten Dayıoğlu, 72 kitabının yazılış öykülerini, konularının nerelerden kaynaklandığını birbirinden ilginç anılarla, anekdotlarla anlatırken aslında hayat öyküsünü anlatmış. kuduğum Kitaplar METİN CELÂL Yaşadıklarım ve Düşlediklerim Ç Gülten DayıoğGülten lu’nun ilk öyküsü 15 Dayıoğlu yaşındayken, 1950’de Afyon’da Kudret gazetesinde yayımlanmış. İlk kitabı 1963’de yayımlanan Bahçıvanın Oğlu’ymuş. Gülten Dayıoğlu’nu okurlara tanıtan kitabı ise ikinci eseri Fadiş. Fadiş, bilindiği gibi çağdaş çocuk klasiklerinden. 1971’de ilk kez yayımlanan Fadiş, onlarca yıldır çocukların başucu kitabı olmaya devam ediyor. Kült bir kitap. Dayıoğlu’nun ilkokul üçüncü sınıfta, öğretmeninin yazarlık yeteneğini keşfetmesiyle başlayan yazarlık serüveni 73. kitabı ile başarıyla sürüyor. Gülten Dayıoğlu, tek tek kitaplarının öykülerini anlatırken çocukluk yıllarından başlayarak yaşamöyküsünü de anlatmış oluyor. Çünkü o kitapların yazılış süreçlerinde yaşanan acı ve tatlı olayların yanında, hemen her kitabı yazarın yaşadıklarına, gözlemlediklerine dayanıyor. Gülten Dayıoğlu, bir yandan öğretmenlik yapıp, çocuklarını yetiştirirken bir yandan da kısıtlı zamanlarda eserlerini yazmaya çalışmış. Yazarlık mücadelesi ile geçim derdi, iyi çocuklar yetiştirme, mutlu bir aile hayatı sürdürme kaygısı birbirine karışmış. Gülten Dayıoğlu’nun açık yürekle anlattığı eserlerini yazma sürecini okurken onun ne kadar genç ve dinamik bir yazar olduğunu da bir kez daha anlıyoruz. Dayıoğlu, Fadiş’le başarıyı ikinci kitabıyla yakalamış olmasına rağmen “Ben oldum” demiyor, çocukların, gençlerin ilgi alanlarını, çocuk edebiyatındaki gelişmeleri yakından izleyerek her zaman en yeni ve en ilginç eserleri vermeye çalışıyor. Yeşil Kiraz, Mo’nun Gizemi gibi kitaplar bu anlayışın ürünü. Zaten başka türlü de kuşaklar boyu sürekli okunan, sevilen bir yazar olmak mümkün değil. Gülten Dayıoğlu gerçekçi, araştırmacı, yazdığı konuda derinlemesine bilgi sahibi olmak isteyen bir yazar. Bir yerden söz ediyorsa mutlaka orayı görmek, orada bulunmak istiyor, bir konudan söz edecekse en ince ayrıntısına kadar araştırıp öğrenmeden rahat etmiyor. İnsanoğlununu yaşadığı hemen her şey, dünyanın her yöresi onun ilgi alanında ve kitaplarının konusu. Yaşadıklarım ve Düşlediklerim eserlerinin yazılış öyküleri aracılığıyla kendi kaleminden Gülten Dayıoğlu’nu tanımamızı, hayat öyküsünü, anılarını okumamızı sağlıyor. İyi ki varsın Gülten Dayıoğlu! Nice 75 yıllara... KİTAP İÇİN 2 Selçuk Altun yazarlığının yanı sıra, belki de ondan da önce iyi bir okurdur. Okuduklarından, düşüncelerinden damıttığı görüşlerini, kıssaları, aforizmaları, küçük ve çarpıcı alıntıları “herkes kitabı sevsin” arzusuyla Cumhuriyet Kitap’ta, Kitap İçin başlığıyla yayımlıyor. Haftalık olarak yayımlanan ilk bin madde Kitap İçin adıyla 2006’da Sel Yayınları’nda kitaplaşmıştı. O kitaptan sonra Selçuk Altun, Cumhuriyet Kitap’ta okurlarla ayda bir buluşmaya devam etti. İkinci bin madde de Kitap İçin 2 adıyla kitaplaştı (Nisan 2010, Sel yay.). Kitabın “Öz Söz”ünde de belirtildiği gibi bu kitap iyi bir kitap okurunun ve de yazaSAYFA 12 rın günlüğü gibi de okunabilir. Kitap İçin 2’de Selçuk Altun yine kıssalar, aforizmalar yazıyor ve okuduğu kitapları, gittiği kitapçıları, yaptığı seyahatlerden edebi ve kültürel küçük notları paylaşıyor. Ama bu kitaptaki maddelerde eleştirel, polemiksel yan daha ağır basmış gibi. Kendince haksız bulduğu uygulamaları, kof ve şişirilmiş yazarları, ahde vefa gösterilmemesini, değerli yazarların gözden ırak tutulmaya çalışılmasını keskin bir dille eleştiriyor. Polemik yaratacak cümleler kurmaktan kaçınmıyor. Sık sık belli konulara, belli isimlere dönmekten, onların yeni faaliyetlerini izleyip deşifre etmekten hoşlanıyor. Kitap İçin 2’nin ilk kitaptan biçimsel olarak da bir farkı var. Maddeler biraz daha uzamış. Artık ikiüç cümle yetmez olmuş, daha çok anlatmak ihtiyacı duyulmuş. Bunun nedeni belki konuyu gereğince anlatmak ya da okurun anlattıklarını ikiüç cümlede anlayamayacağını düşünmek olabilir. Kitap İçin 2 hem tiryakilerine sevdikleri yazıları toplu olarak okuma olanağı verecek, hem de yeni tanışacaklar için iyi bir fırsat yaratacak. Tüm kitapseverlere ve kitaplarla dostluk kurmayı arzu edenlere öneriyorum. BALERİNA’NIN ÖLÜMÜ İyi araştırmacı Sevengül Sönmez, Melih Cevdet’in eserlerinin izini sürmeye devam ediyor. Çağdaş Türk Şiirinin büyük ustası Melih Cevdet’in yayımlanmış deneme, roman ve tiyatro eserlerinden bir düzyazı ustası olduğunu biliyorduk ama öyküler yazdığı malumumuz değildi. Sevengül Sönmez dergilerde ve gazetelerde yaptığı incelemelerde üstadın hikâyelerini bulmuş. “Şimdilik” Melih Cevdet Anday’ın dergilerde kendi adıyla yazdığı iki öyküsü ve Murat Tek adıyla Akşam gazetesinde 19571958’de yazdığı yirmi altı öyküsüne ulaşmış. “Şimdilik” demesinin nedeni sanıyorum, araştırma sürdükçe başka öykülere de ulaşacağının işaretlerini alması. Melih Cevdet Anday’ın öyküleri Balerina’nın Ölümü (Mart 2010, Everest yay.) adıyla kitaplaştırılmış. Dergilerde kendi adıyla yazdığı iki öyküsü, eğer isteseydi Melih Cevdet Anday’ın iyi bir öykücü de olabileceğinin işaretlerini veriyor. Murat Tek adıyla Akşam gazetesinde 19571958’de yayınlattığı yirmi altı öyküsünü ise geçim derdiyle kaMelih Cevdet leme aldığını Anday sanıyorum. Sevengül Sönmez’in giriş yazısında da belirt tiği gibi kimi öyküler Murat Tek adıyla tefrika edilen romanlarıyla benzerlikler taşıyor ya da o romanlara esin kaynağı olmuşlar. Bu kısa öykülerde dönemin orta ve üst sınıf kentlilerin yaşamından genellikle gönül ilişkilerine odaklanan olaylar anlatılıyor. Bazılarının hoş anekdotların, hatta fıkraların tatlı dille öyküleştirilmesi olduğu bile hissediliyor. Akıcı dille anlatılan öyküleri hızla okuyorsunuz. Balerina’nın Ölümü üstadın külliyatını tamamlamak için edinilip, Anday’ın yapıtına ne kattıklarına fazlaca kafayı takmadan keyifli, eğlenceli bir kaç saat geçirmek için okunabilir. KATİL OROSPULAR Roberto Bolaño, son yıllarda, tüm dünyada ilgi çeken çok okunan, tartışılan yazarlardan. 28 Nisan 1953’de Şili’nin Santiago kentinde doğmuş. Çocukluğu Los Angeles, Valparaiso, Quilpe, Viña del Mar gibi kentlerde geçmiş. On üç yaşında ailesiyle birlikte Meksika’ya yerleşmiş. İlkRoberto gençlik yıllarını Bolaño Meksiko Kent Kütüphanesi’ne kapanıp okuyarak geçirmiş. 1973 yılında Salvador Allende’nin sosyalist reform sürecine katılmak için Şili’ye gitmiş. Pinochet’nin darbesinden sonra direnişe katılmaya karar vermiş, ancak kısa sürede tutuklanmış. Sekiz gün tutukluluktan sonra eski okul arkadaşı bir polisin yardımıyla serbest kalmış. Meksika’ya dönmüş ve Vahşi Hafiyeler‘de anlattığı yakın arkadaşı şair Mario Santiago Papasquiaro ile “Infrarealist şiir hareketi”ni başlatmış. Daha sonra düzyazıya yoğunlaşmış. İlk romanları 40 yaşında basılmaya başlamış. Vahşi Hafiyeler romanıyla Herralde Ödülü’nü (1998) ve Latin Amerika’nın Nobel’i olarak görülen Venezüella, Romulo Gallegos Ödülü’nü (1999) kazanmış. 2003 yılında, Barselona’da elli yaşında karaciğer rahatsızlığından ölmüş. Ölümünden bir yıl sonra 2004’te, 2666 adlı romanıyla İspanyolca yazılmış en iyi romana verilen Salambó Ödülü’ne layık görülmüş. Bibliyografyasından eğer yaşasaydı çağımızın en verimli yazarlarından biri olacağı anlaşılıyor. Katil Orospular’da (Şubat 2010, Çev. Peral Bayaz, Metis yay.) Bolano’nun on üç öyküsü yer alıyor. Bolano, bu kitaptaki öykülerde de kendi yaşamöyküsünden kaynaklanıyor. Yaşadıklarından, tanıdıklarından, tanık olduklarından yola çıkıyor. Mültecilerin yaşamlarına, başta edebiyat olmak üzere sanat dünyasında yaşananları yansıtıyor. Tabii ki dünya çapında büyük ilgi görmesinin tek nedeni eserlerinde anlattığı hayatın tek düzeliği içinde yaşanan ilginç ya da garip olaylar değil anlatım biçimi de... Sade, süssüz, zaman zaman sert ve ironik bir anlatımı var. ? Selçuk Altun CUMHURİYET KİTAP SAYI 1054
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear