Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Hiçler Kitabı, yeryüzü anılarından güvercin kanatlarına uzanan geçmiş şairlerin bütün kırık dizelerini göğsünde yağmur içi lirik bir dünyada büyüten, en usul harflerinde bile umutsuzluğun kapısında umudu ısrarla söyleyen dik başlılık izleğini sert sessizlerle taşıyor dizelerinde. Ë Yelda KARATAŞ “Bu kaçıncı neydi bahçe içinde/ çiçekleri ağaçları ve üzgün kuğu/ masalımı al çağır/ çağır beni, bul yakala yaz beni/ yaz yeniden asi bir eski kadını/ tarihe geçmeyen haydutluk defterini/ bu kaçıncı neydi şiir içinde” Ayşegül Tercan Ayşegül Tercan’dan ‘Hiçler Kitabı’ Ne güzel dizeler şiir içinde Ve hatta altını çizdiğinde dişiliğin, cinsiyetsiz bir sesin Ecevari başkaldırısının külhani sesi vuruyor sesin en eski belleğine. Ama külhaninin rengi giderek ağırlaşıyor! Diyeceksiniz ki; ne yani insan hiç gülmeyecek mi? Ece’nin Külhani sorularını bir resmin ölümsüzlüğü olarak içinde taşıyan Tercan, ‘hiçseme’nin önünde kucaklıyor bizi: “Fakat hangi hiç bitiştir, kim ne zaman nasıl bilecek/ al işte budur desem, inanmazsın/ yok şudur, budur, o değiller mi yineler” “p”,”ç”, “t”, “k” sesleri ile yaptığı aliterasyonların vurgulu sesi bir iç kanaması gibi çarpıyor zaman zaman yüreğinize; ç şiirinden birkaç dize çalıverirsek: “Çağ ki kendini büyük büyük aldatan çığ döngüsü/ elimin titrencinden korkan.” Yepyeni sözcüklerin yan yana geldiği kocaman bir hiçsizlik dünyası. Kapıkulu olmayı reddeden Ece’nin örgütlü anısı önü ve arkasında ‘çağdaş kent, değirmenlerinde ‘insan aklı’nın öğütülmesine karşı çıkan cesur bir kadın yüreği her dizede kahramanca karşılıyor bizi: “İlikle önünü iktidar hazırlığı ceket.” Sızlanmanın yerine korkusuzluğu ‘cengâverce’ koymuş Tercan: “Elinde iktidar karası bir çanta henüz ürkek/ bakış kolaçan dipnotu yok kestirme gider/ efendim malumunuz.” Bakışsız Bir Kedi Kara’nın izinde dik başlılıktan beslenen bir şiir yazıyor Ayşegül Tercan. İkinci Yeni’nin kahraman sesini ‘asma bahçeler’ de ‘ ölen ölür, unutur bellek/ çocuklar eğitilir, aman evladım/ sen bakma sağa sola, kendini kurtar’ ironisiyle büyüterek; ‘mezar taşlarının inatçı sabrı’yla meydan okuyor’ bütün ‘kuğu’lar gibi: “Ses verirken uçmak istiyorum/ ama ben uçmaaak istiyorum.” Her sesle her yağmurda ve çağda hiçsizliği ihmalsiz gören ve özünün belirlediği isyan sesini hiç oyalamayan bir oyacı ile karşı karşıyayız, ‘ç’ seslerine vurgun. “Alnın ortasını siyahlayan giz/ kurşun duruşlu yeni dünya düzeni/ sil baştan kadın öyküleri yalnızsız/ yeni masallar yazın yazarız yazalım/ ezik tınılar ninnisi ahlarını hangi/ dinliyorsa bebek anımsar mı kaç sır/ bu topraklarda kat kat yazgılanan acı/ değişen yeri işte tam şuramda/ kalkıp bir ağacın meyvesine duran gün/ gelince mi açar bahar dalları/ yalnız çocuklar bilir.” Çocuk ‘hiç’liğini öz yüreğinden şiir yapıp ‘çıkrık’larla kimsesizliğimize taşıyan Ayşegül Tercan’ın dizelerine selam olsun. ? Hiçler Kitabı/ Ayşegül Tercan/ Hayal Yayınları/ 78 s. Ayşegül Tercan üyük bir hesaplaşmanın ortasında kalıveriyorsunuz Ayşegül Tercan’ın dizeleriyle iç içe geçince. Öte çağlardan günümüze, felsefenin en içten çığlığı yükseliyor; neydi insan sahi şiir ile? Neydi dizelerde düşe kalka anlattığımız insan için insan içinde. Hiçler Kitabı, ‘bana çiçeklerini göster’inde ısrarlı, ‘yağmurdan kaçış’larında ‘suçsuz’ derin sesli bir çığlığı ‘Ayasofya masalı’ndan, ‘Mezopotamya resimleri’ne kadar zamanla hesaplaşarak bu coğrafyanın şiir yüzüne çiziyor: “Yeşil yapraklar çiziyorum boyalı kentlerde/ hadi, uçsun, hadi uçsun diye biri/ gri bahçeler üstünden’ Hiçler Kitabı, yeryüzü anılarından, güvercin kanatlarına uzanan geçmiş şairlerin bütün kırık dizelerini göğsünde yağmur içi lirik bir dünyada büyüten, en usul harflerinde bile, umutsuzluğun kapısında umudu ısrarla söyleyen dik başlılık izleğini sert sessizlerle taşıyor dizelerinde. İsmini görmeseniz, bir kadının şiirleri ile karşılaştığınız hakkında en ufak ipucu yok. Cinsiyetini özellikle belirttiği birkaç şiiri dışında: “Ne yani kadınlar hiç gülmeyecek mi/ bilerekten çocuklar gülüyordur için.” B Hiçler içinden bir ozan Ë Ömer TUNCER ç arka kapak bilgisine göre: “1965’te Adana’da doğdu, 1987’de anne oldu...” Bilgisayar mühendisi. Şiirleri, yazıları Şiirlik, Papirüs, İnsan, Lacivert, Yalınayak, Patika, Koridor, Bireylikler, Kum, Her Şeye Karşın vb. dergilerde yayınlandı. Toplumsal Ekoloji dergisinin yayın koordinatörlüğünü yaptı. Bu dergide özgün yazılarının yanı sıra makale çevirileri de yer aldı. 2007’den bu yana da Lacivert Öykü ve Şiir dergisinin yayın kurulu üyesi. Hiçler Kitabı, Ankara’da Hayal Yayınları Şiir Dizisi’nden Eylül 2009’da yayınlanmış. “Tanrıların Utandığı”, “Kırık Dökük Heceler”, “Dilsiz Dünya” başlıklı üç bölümden oluşuyor. Ayşegül Tercan yıllardır şiir yazıyor. Ama bu, yayınlanmış ilk kitabı. Bunca birikimden sonra sırada yazına katılacak birçok kitabı olmalı diye umutlanıyor insan. Dünyaya yepyeni bir kadın duyarlığıyla, anaç solukla bakan bir ozan. Dergilerde yayınlanmış şiirleri ya da yeni yazılmış olanlar, ne olursa olsun, art arda yeni kitaplarının yazınımızda doğması gereken bir ozan. Bir ozandan söz ederken bir şeyler anlatmaya çalışmak niye? Söz her zaman ozanların değil midir? “Eskiden bozma bu yeryüzü töreni/ temize çektim sızıyı ince nakışa döndüm/ gördüm üst üste kentler sil baştan talan/ antik masallara eğimli debdebeli çağ/ kafeslerde canhıraş yenilikler bir daha bir daha/ tükenip tükenip bozup yeniden/ paslı borazanı üfleyip yine/ baktım böyle olmayacak/ yarattım çalıyı baktım ki bahçe/ o eski geceden kalma uykusuz mehtap/ elinde gül makası elifine meyilli/ dedim parmak hesabıyla da doğardık/ kesirli büyür, ölürdük yaklaşık hesap/ şimdi üç masal elma çiziyor ağacı kuşu/ bir atın terkisinde kaç kişi hem de/ çalılıkta yaprak yinedir yeşil.” ? İ Zafer Aydın’dan bir tarih çalışması “Kanunsuz” bir grevin kitabı Zafer Aydın’ın yeni kitabı “Kanunsuz” Bir Grevin Öyküsü: Kavel 1963 Sosyal Tarih Yayınları tarafından okuyucuya sunuldu. Sosyal Tarih Yayınları, Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı’nın (TÜSTAV) yayın dizilerinden biri. TÜSTAV bugüne değin Türkiye emek ve sol tarihine ilişkin seksene yakın özgün kitap yayınladı. Emek tarihi kitapları TÜSTAV yayınları içinde önemli bir yer tutuyor. Kitap, Türkiye işçi sınıfı hareketi tarihinin efsaneleşmiş eylemlerinden birinin öyküsü. Ë Aziz ÇELİK grev yaptı. Grev bir işyeri uygulamasının değişmesinden, işyerinde uzunca bir süredir uygulanmakta olan kıdem ikramiyesinin yeni Genel Müdür İbrahim Üzümcü tarafından kaldırılmak istenmesinden kaynaklanmıştır. Ancak yeni Genel Müdür sadece işçilerin kıdem ikramiyesi haklarını kaldırmakla yetinmemekte, işyerinde uzun yıllardır örgütlü olan Türkiye Madenİş Sendikası’nın da altını oymaya çalışmaktadır. Böylece bir ekonomik kayba karşı bir hak savunusu olarak ortaya çıkan Kavel grevi, işverenin sendika karşıtlığı ve yeni sendikal yasaların hazırlığına denk gelmesi nedeniyle bir ekonomik grev olmaktan çıkmış sendika ve grev hakkının meşruiyetini savunan bir greve dönüşmüştür. Grev her anlamda bir geçiş dönemine denk gelmiştir. 1961 Anayasası grev hakkını tanımıştır ancak 3008 sayılı İş Kanunu’nda grev yasağı devam etmektedir. Dahası koalisyon hükümeti gerici ve sermaye yanlısı güçlerin engellemeleri yüzünden anayasanın öngördüğü grevle ilgili yasaları henüz çıkaramamıştır. Bu yüzden grev “kanunsuz” bir grevdir. Ancak T. Madenİş Başkanı Kemal Türkler’in “greviniz ka ¥ K SAYFA 22 avel grevi, 1960 sonrası emek tarihi anlatısında ilk akla gelen eylemlerden, emek tarihinin en tanınmış eylemlerinden biri. Türkiye Madenİş Sendikası üyesi işçiler 1963 yılının ilk aylarında Kavel Kablo Fabrikası’nda 36 gün süren bir CUMHURİYET KİTAP SAYI 1045