05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Filiz Özdem’le yazdığı çocuk kitapları üzerine ‘Anlatmak işaret koymaktır’ Her çocuk her an büyür; her yetişkin içinde tuttuğu farklı yaşlarındaki çocukluğu, o yaşları bugün süren çeşitli düzlemlerde paylaşır. Filiz Özdem, şiir, sanat yazısı ve romanlarıyla gündemde. Özdem’in, Kitap Kurtları İçin Hayvanlar Âlemi ve Kuşlar Bize Neler Söyler? adlı çocuk kitapları peş peşe yayımlandı. Özdem’le kaleme aldığı çocuk kitaplarını konuştuk. Ë Nursel DURUEL oğadaki Dostlarımız” alt başlığını taşıyan Kitap Kurtları İçin Hayvanlar Âlemi, bir dizinin ilk kitabı sanırım. Emine Bora resimlemiş. Arkasından neler geleceğini merak ediyorum... Evet, bu kitap “Kitap Kurtları İçin” yazmayı sürdüreceğim bir dizinin ilk kitabı. İkincisi de çıktı: Kuşlar Bize Neler Söyler? Üçüncüsü yolda: Tavşan Dağa Küserse, Kaplumbağa Koşarsa. Diziyi, yarattığı şahane hayvanlarla ve cana yakın, eğlenceli diliyle Emine Bora resimliyor. “GÜNÜMÜZ ÇOCUKLARI DOĞADAN KOPUK VE DAHA YALNIZ” Bu dizinin çıkış noktasında neler var? Aslında bu diziyi yazma fikri, son romanım Yalan Sureleri’ndeki bilge Dilruba Nine, kitap bittiği halde benden ayrılmayınca oluşmaya başladı. Bu figür sözlü anlatı geleneğinin bir simgesi olarak sürdü. Günümüz çocuklarının doğadan kopuk, bizim çocukluğumuza göre daha yalnız yaşaması, televizyon ve bilgisayarla, hız çağının aygıtlarıyla iç içe büyümesi temel bir mesele. Yalnızlıklarına vurgu yaparken yaratıcı olmaktan uzaklaşan bir tekrar ve tüketim kültürü içinde olmalarını kastediyorum, yoksa yalnızlık güzel ve üretici bir süreç. Hatta kitapta bazen yalnız kalmanın, bir köşeye çekilip kitap okumanın güzel bir şey olduğunu yazdım. Önlerine konan hazır, “hap” malzemeyle çocukların bir yandan hayal gücü daralıyor, diğer yandan kitap okumanın payı azalıyor. Üstelik hayat sürekli “hızlanıyor.” Böylece, hemen ve çabucak doyurulan meraklar, çabuk tüketilen şeyler kalıyor geriye. Bizim çocukluğumuzdaki oyunlar doğayla daha iç içe, haliyle daha yaratıcıydı. Zaman daha gevşek aktığı için algılarımız daha açıktı. Özellikle büyük şehirlerde aileler daralıp küçülüyor. Ben geniş bir ailede, hatta sülalede büyüyen bir çocuk olarak, bütün meşakkati ve sıkıntısına rağmen, bunun çok yararlı olduğuna, büyük bir zenginSAYFA 8 sinemaya, bilime, müziğe, folklora, el sanatlarına, coğrafyaya dek pek çok alanda rüyalarımıza, inançlarımıza, masallarımıza, şarkılarımıza, türkülerimize ve daha nice şeye sinmiş. Parçalı bir yapı içinde, çocukların sıkılmadan, nereden isterlerse oradan okuyabilecekleri şekilde yazdım. Yapıyı kurarken sözlü ve yazılı kültüre öncelik verdim. Anlattığım masalların kimini çevirdim, kimini aktardım, kimini de kendim yazdım. Ama sizin söylediğiniz gibi, kıpırdak bir yapısı var, pek çok alanda geziniyor “Kitap Kurtları İçin” dizisinin kitapları. Kuşlar Bize Neler Söyler? kitabında da çocukları düşünmeye, merak etmeye, oynamaya, katılmaya, gezip görmeye, öğrenmeye, bütün canlıların haklarına, doğaya saygılı olmaya ve sahip çıkmaya teşvik eden bir ton var. “EFSANELER İNSANOĞLUNUN HAYAL GÜCÜNÜN EN BÜYÜLEYİCİ ÖRNEĞİ” Bir başka kitap, Yeryüzünden Binbir Efsane: Bakır Dağlar, Kör Kuyular, Büyülü Kuşlar. İstanbul efsanelerinden biriyle başlayıp bir diğeriyle sona eren kitapta dünyanın dört bir yanından çeşitli efsanelere yer vermişsin. Çocuklar için yeniden kaleme aldığın bu efsaneleri kısa geçiş metinleriyle bağlamışsın birbirine. Böylece hem her biri bağımsız okunabiliyor hem hepsi bir bütün oluşturuyor. Efsaneleri nasıl seçtin? Bütünlüklü yapı kurmaya neden gereksinim duydun? Bir kurgu çerçevesinde, yeryüzünden gelip geçmiş büyük uygarlıklara ve Anadolu topraklarında yaşayan kültürlere ait efsaneler seçmeye çalıştım. Yaratılış, kahramanlık, aşk, yeraltı ve gökyüzü, dağlar, nehirler, kuyular, mağaralar, yapılar gibi, efsanelerin çıkış nedeni olan hemen her başlığa dair örnek oluşturabilecek, temsil edici özellik taşıyan metinler olsun istedim. Kutuplardan ekvatora uzanan bir coğrafyadan, Hint, Yunan, Çingene, Cermen, Türk, Kürt, Ermeni, Kızılderili, Aztek, Maya ve diğer kültürlerin efsanelerine çocuklarıngençlerin merakını kışkırtabilecek, bir kapı aralayabilecek ve sıkılmadan okuyabilecekleri uzunlukta yer verdim. Sonuna bir okuma listesi ekledim. Böylece, merak edenler efsanelerle ilgili kaynak metinlere de ulaşabilir ama tabii bu liste bir bibliyografya değil, benim kitabı oluştururken yaptığım okumaları gösteriyor. Efsaneler insanoğlunun hayal gücünün ve anlatma aşkının en büyüleyici örnekleri. Tarihsel bir perspektiften bakıldığında, çağlar boyunca insanın yeryüzündeki serüvenine de tanıklık ediyor. Ayrıca coğrafya ve kültürlerin nasıl birbiriyle harmanlandığını gösteriyor. Çocukların ve gençlerin bütünsel bir dünya algısı edinmesinde önemli bir etken efsaneler. Yeryüzünden Binbir Efsane’ye de gravür tadındaki desenleriyle Aysu Koçak eşlik etti. Söylediğiniz gibi bir ihtiyar bütün bunları bir silsile halinde anlatırmış edasıyla, aralara bağlayan metinler yazarak yaptım. Bu üslup da metni öznelleştiren bir tını taşıyor. Bu sanırım, çocukluğumda bana anlatılmasını sevdiğim biçim, benim de yine çocuğuma anlatmayı sevdiğim biçim. O nedenle kitabı oğluma adadım. Ayrıca onun sayesinde anneliği öğrenirken ben de bir zinciri, devraldığım bir anlatma geleneğini sürdürme olanağı buldum. Sonuçta anlatmak, işaret koymaktır. ? Kitap Kurtları İçin Hayvanlar Âlemi/ Filiz Özdem/ YKY/96 s. Kuşlar Bize Neler Söyler/ Filiz Özdem/ YKY/120 s. “D lik doğurduğuna inanırım. Ayrıca çalacak bir sürü kapın, dalacağın bir sürü hayat, dinleyeceğin pek çok hikâye vardır. Karışanın daha çok olması nedeniyle, kendin olmak için epey mücadele etmek gerekir ki, bu da az şey değildir, büyüme açısından devrimci bir çaba gerektirir. Geniş ailenin hem insan oluşuma hem de yazarlığıma büyük katkısı olduğunu düşünürüm. Buradan yola çıkarak diyebilirim ki, bence aile değildir kişinin cehennemi. Bir cehennem varsa, aslında o insanın kendisi. Geniş ailelerde, nineli dedeli hayatlarda, bir biçimde bir sözlü anlatı geleneği sürer. Beni en çok, konunun bu yanı ilgilendiriyor. Modern hayat koşulları içinde daralan aileler, çalışan anne babalar, büyük şehir insanının içinde bulunduğu yaşama telaşı, ister istemez ebeveynçocuk ilişkilerine de yansıyor. Çocuğumu büyütürken, bu sorunları elbet ben de yaşadım. Benim hayatımdaki kült figür dedemdir. Hem en çok hikâye dinlediğim hem de hayata dair en çok şey öğrendiğim kişidir. Dedemin torunlarıyla fizikselduygusal ve sözel anlamda yakın bir ilişkisi olmuştur hep. İlişki ve iletişim kurmanın, kendini ifade etmenin ne güçlü bir bağ olduğunu böyle öğrendim. Ben de çocuğumu büyütürken onunla bu tür bir ilişki kurdum; ona her zaman hikâyeler anlattım, onu dinledim. Sonunda harika bir genç adam oldu çıktı. Hikâyeler insanı her zaman meraklı olmaya kışkırtır. Üstelik, benim çocuğum da dört kuşağı birden görerek büyüdü, bu anlamda çok şanslı. Dedem ders çıkarılacak bir şey olduğu zaman, bunu çok dolaylı bir şekilde, hep hikâyeler anlatarak yapardı. Ama hiç unutmuyorum, bir defasında bize kızmış ve sesini yükseltmişti. Bu nadiren olan bir şeydi. Hepimiz çok üzülmüştük. Fındık ağacında çocuklarla bir kuş yuvası bulmuştuk, içinde yumurtalar vardı ve anne kuş yuvada değildi. Yumurtaları elimize alıp bakmış, sonra geri koymuştuk. Yuvasında yabancı koku alan anne kuş, meğer bir daha kuluçkaya yatmaz, yumurtaları terk edermiş. “İnsan kokusu kuş yuvasını bozar!” demişti dedem. Bu “insan kokusu” lafı, bende tuhaf bir şekilde yer etmiş. Demek insana dair her şey çok güzel değilmiş. Onun özünde kötülükle de mayalanmış bir yan varmış. O zaman, bilmeden ve istemeden de olsa kötülük yapmıştık. Bu olay, kötülük üzerine belki de ilk kez düşünmemi sağlamıştır. “İnsan eli değmesi” her zaman yapıcı, üretici şeylere sebep olmuyordu demek ki... Kitap Kurtları İçin Hayvanlar Âlemi’nde çocuklara doğrudan seslenen, onlarla konuşan, meraklarını kışkırtan bir üslup kullanmışsın. Öznelliğin getirdiği sıcaklığın yanı sıra kitabın zevkle okunmasını sağlayan bir başka özellik de son derece kıpırdak bir yapıya sahip olması. Hayvanlardan yola çıkıp çeşitli alanlara çengel atan, oradan oraya hoplayıp zıplayarak içerdiği bilgileri oyun tadında veren eğlenceli ve kalıcı bir kitap. Her okurun zaman içinde kendi merakına göre dönüp yeniden bakmak isteyeceği ilginç bilgiler, tuhaf bileşimler içeriyor çünkü. Bu yapıyı kurarken neleri gözettin, hangi alanlara öncelik verdin, anlatır mısın lütfen? Evet, çocuklara doğrudan seslenen bir üslup kullandım. Kendi çocuğuma anlatır gibi. Bu dizi, çocuklar için bir tür kültür tarihi çalışması sayılır. Şimdi hayvanlardan yola çıkarak yazıyorum. Hayvanlar dilden, haliyle gündelik dilden ve edeFiliz Özdem, kitaplarında çocuklara doğrudan seslenen, onlarla biyattan mimariye, tarihe, konuşan, meraklarını kışkırtan bir üslup kullanmış. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1083
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear