25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Namık Kuyumcu ile ‘Aşkın Rengi Siyahtır’ı konuştuk ‘Kitap, aşkın ve itirazın buluştuğu yer’ Aşkın Rengi Siyahtır, şiiriyle tanıdığımız Namık Kuyumcu’nun denemelerini içeriyor. Şair duyarlılığıyla dünyaya bakışını derinleştiren Kuyumcu, denemeleriyle insana açılan bir başka kapıyı işaret etmeyi amaçlıyor. Kuyumcu’yla kitabını konuştuk. Ë Çiğdem KOÇ şkın Rengi Siyahtır’ kısa sürede üç baskı yaptı. Dördüncüye ulaştı sanırım. Birçok yerde ve çevrede bu kitap konuşuluyor. Gerçek şiir okuru seni zaten şiirlerinden bilen ve izini süren bir okur. Ama düzyazılarının yer aldığı son kitabın oldukça hızlı girdi daha evvel seninle yolları kesişmemiş okurların dünyasına. Özellikle de kadın okurların ilgisi gerçekten çok büyük oldu? Kadınları bu kadar etkileyen ne oldu sence? Şair olarak, şiirin ve imge dünyasının derin duyarlılıklarında geziniyor olmam, yazıya, itiraza ve insana buradan bakabilmek olanağımı genişletmiştir. Şiirin çok derinleştiren ve rahatsız edecek kadar vahşi ve çekici açılımlarının olduğunu düşünüyorum. Sözün ve anlamın çok sıkı kurulduğu şiirler azdır. Ama o yüzden deli bir acıtıcılığı ve tekrarlanamaz farklılığı taşırlar. Düzyazıda bunu içermek ve anlamla buluşturmak zordur. Denemelerimde ne kadar başarabildim bunu bilmiyorum. Gösterilen ilgi, sadece kitabımın İsmi “Aşkın Rengi Siyahtır” olduğu için değil sanıyorum. Erkek egemen dünyanın argümanlarıyla, çok rahat ve ikiyüzlü bir yaşam sürdürüyoruz. Biraz daha zeki ve entelektüel olanlarımız; durumlarını akılcılaştırıp, anlaşılır, “haklı bir durum” fotoğrafı çıkartabiliyorlar. Hemcinslerimle bu ikiyüzlülüğü yaşarken; kendimi de içeren, yüzleşmek ve ipliğimizin pazara çıkmasını sağlamak sahiciliğindeyim en başta. İktidarlar zaten bütün anlamlarda erkek. İtaati zorunlu kılan tüm ilişki ve alışkanlık biçimlerine “itiraz” edebilmeliyiz öncelikle. Aşk için, aşktan yana bir yeni durumdan söz edebilmek için; içi boşaltılmış bütün kavramları sorgulamak ve yeniden tanımlamak gerekiyor. “Bilen abi”, “bilen abla” pozlarıyla ve köşe yazılarıyla da bu işler yapılmaz. Varoşta ve sınıfta kalırsınız! Okuyucuyu ve duyarlılığı bu kadar küçümsemeye kimsenin hakkı olamaz! Herkesi salak sayanların; önce kendisini sorgulaması gerekiyor. Bu tutum ve tavırları eleştiren yazılarım, sahiciydi ve kadınlar kendi itirazlarını buldular. Zaten Türkiye’de kitabı daha çok kadınlar okuyor. Erkekler okumuş gibi davranıyor! Burada da ikiyüzlülük var. Kitabın ismi ve ismin içerdiği güçlü etki de çok önemli ve dikkat çekici elbette. Siyah karanlık bir renktir aslında. Kaçmanın, kaybolmanın, günahın rengi. Ama sen bugüne dek hiç yapılmamış bir şekilde aşkı siyahla betimliyorsun. Nasıl ve neden? Siyah gizleyen olarak bilinse de çok dikkat çeken ve gizemin içinde gösteren bir renktir. İddialı bütün insanlar siyahı çok sever ve çok iyi taşırlar. Pandomimciler ve bazı oyuncular sahneye siyahla çıkarlar. Kitabımdaki “siyah”, bir renk tanımlamasından öte, bir durumun ve ilişkiler dinamiğinin gösterilmeye çalışılmasıdır. Bir aşk ilişkisi başlarken; kırmızı, pembe, beyaz, turuncu, sarıdır belki... Ama yaşanmaya başladıktan sonraki tek rengi siyahtır. Bu kötü anlamda değil; derinliğin, sürtünmenin, kaos’un ve değişimin diyalektiğidir ilişkiler tarihinde. Siyahı matem rengi olarak görmenin dışında, felsefi bir kavrayış algıyla yaklaşmak gerekir bu anlamda. Üstelik, herkesin beyaz olduğunu iddia ettiği yerde siyah olmak ve siyahta durmak iyidir... Bir aşka da en çok siyah rengi yakışır! AŞK VAR MI?.. Soru “Aşk” var mı gerçekten diye soracaktım... Ya da aşk ne? Herkesin dilinde dolaşan içi boşaltılmış bir sözcük mü? Sevişmenin bir bahanesi mi aşk? Yoksa senin dediğin gibi aslında başkaldırının ve kendimizle hesaplaşmanın tek ve gerçek hali mi? Divan şiirinde yaşandığı gibi Tanrı’ya ulaşmanın yolu mu, bir kandırmaca, bir illüzyon mu? Belki de bunların hepsi... Yaşayana ve algı biçimlerimize göre sıralamamız yer değiştirebilir. Aşkın ne olduğuna dair yapılan milyonlarca aforizmaya, bizim de ekleyeceğimiz çok şey olabilir. İnsanın karşısı tarafından (sevensevilen) başka türlü ve delice fark edilmek halidir biraz. Sevilmek ve önemsenmek ölçülerinin kaçtığı, varlığımızı kamaştıran, içimizi burgaçlayan ve mutsuz olSAYFA 14 ‘A mak için gönüllü vurgun yemiş duygularımızın işbirlikçi, provakatif halleri... Av avcı süreğindeyken beklenmedik bir atışın yerlerde süründürmesi... Tutku ve tutarsızlık tufanında duyguların ritmi bozuk dansı... İstemek ve elveda arasındaki gerilim... ipi kopmuş, kuyruklarında jiletler taşıyan tehlikeli uçurtma... Aşk hallerimiz... Bu kadar kıyamet koptuğuna göre “aşk” olmalı artık değil mi? Sevişmek için aşkı bahane edenler vardır elbet... Aşkı bahane ederek sevişenlerin de olduğu gibi… Aşksız sevişen erkekler çoğunluktaysa, bunları yaşadıkları kadınların da matematik olarak azınlıkta olamayacağı bilinmeli. Burada da ikiyüzlülüğe gerek yok! Başka kadının olduğu her yerde, her zaman; başka erkeler de vardır. Kadınlar gizleyerek yaşamak zorundadırlar. Yoksa, ilişkilerin kıyameti erken kopacaktır! Herkes aşkı da beyninin, yüreğinin ve ruhunun yüz ölçümleri kadar yaşayacaktır. Ortak bir reçetesi yoktur ve olamaz. Sonuçta bir yanılsama ve bunu sahicileştirme hali, gerçek kılma çabası aşk! Yol yokuş ve yolcular da yorgunsa; heyecan ve beklentiler, kamaşmanın ömrü ve çilesi de değişecektir kuşkusuz! Bir de toplumsal algının ortalama karşılıklarına takılmışsa ilişki; farklı düşünenlerin ve yaşayanların vay haline! BAŞKA TÜRLÜ BİR İTİRAZ Senin şiirinde hep aşk vardı zaten, ama daha evrensel, daha düşsel tabii ki daha da imgesel bir aşktı o. Son kitabında ise açık açık aşka dair yazdıkların, aşka dair biriktirdiklerin var. Şiir daha mı gizli anlatmayı seviyor yoksa aşkı? Bağıran çağıran birçok aşk şiiri yok mu ortalarda? Ezbere ve yaygınlaşmaya da uygunsa; tamamdır... Kes, kopyala, yapıştır! Yurdum insanının algısına denk düşüyor estetik ve sanatsal ayarı düşük ürünler. Düşünmeyi ve sarsılarak gelişmeyi istemeyen cemaate ve itaatkârlara; iyi şiir ulaşmaz zaten. İyi bir yazı da. Yazan kadar, okuyucunun da çabası gerekir, iyi bir ürünün paylaşılması için. An’a sıkışmış, hız ve tüketim çılgınlığına bir itirazdır aşkla ilgili yüksek metinler ve yüksek şiirler! Ezber bozmaya ve başkaldırıya ihtiyacı var yazınımızın. “Temiz aile çocukları” edasıyla ortalarda dolaşan ve birbirini tekrar eden kötü metinlere, yaşam reçetelerine; “aşkın ve ateşin çocukları”ndan başka türlü bir itiraz yükselmeli! Kolaycılığa düşen sözü de, anlamı da sahibini de bağışlamamalı... Kitabını “aşkın ve itirazın delişmen çocuklarına” adamışsın... Sen de o çocuklardan birisin biliyoruz. Ve kitapta aşk ve itiraz hep yan yana duruyor... Anlatır mısın biraz o çocukları ve aşkı bu kadar itiraza dair kılan duyguyu... Fark etmek ve edilmek halimiz aşka dahildir. Görmek, bilmek ve kavramak da itiraza dahil. Her türlü eşitsizliğe ve egemenlik ilişkilerine karşı bir itirazdır aşk! Farkında olmasak bile! ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1000
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear