05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

OKURLARA Bir önceki romanıyla Yunus Nadi Roman Ödülü’nü alan Mehmet Anıl, bugünlerde yeni romanıyla gündemde. Forbes Cinayetleri adını verdiği bu yeni kitabında Anıl, aşk ve bireysellik arasında kalmış Ferit Özerdem’in hikâyesini anlatıyor. Özerdem’in İzmir’de Forbes Caddesi üzerindeki Güneş Apartmanı’nında işlediği altı cinayetin çözülmelerine tanık oluyoruz. Hali vakti yerinde, İzmir’e bağlı Tepehisar’da doktorluk yapan Özerdem, kadınlarla tanışıklığının peşi sıra, düş ile gerçek arasında mutlu bir hayatın ardına düşer. Özerdem, tam da düş âlemine dalıp fantezilerinin dehlizlerinde yuvarlanırken, düşlediği kadınlardan biri karşısına çıkar, işin rengi değişir ve bir karar verme eşiğine gelir. Erdem Öztop Anıl’la yeni romanı üzerine söyleşti. TürkanTek ve Tek Başına adlı kitabında, Türkan Saylan’ın iç dünyasını, yakın arkadaşı Gökşin Sanal ile günlük, günce biçeminde mektuplaşmaları üzerinden anlatıyor Ayşe Kulin. Koşutunda cüzam ile olağanüstü mücadelesi kronolojik sırada yerini alarak çerçeveliyor kitabı… Satırlarda büyüyor Türkan Saylan… Genç kız oluyor, sonra eş, anne, can dost, idealist, hoca Türkan’a geliyor sıra. Kuşkusuz en çok da insan Türkan’ı okuyoruz… İnsan hayatına ve ruhuna koşulsuz adanmış bir yaşamdı onunki. Hep koştu… Hiç durmadı… Yılmadı… İyi ki vardı… Gamze Akdemir, Ayşe Kulin ile TürkanTek ve Tek Başına adlı kitabını konuştu. Bol kitaplı günler... eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr P ynı sözcüğü iki başlıkta kullanmış Gérard Macé: Geçen kış okuduğum, bu ilk yaz günlerinde yeniden elime aldığım iki kitabı: Belleğin Kızları (şiir, 2007) ve Bellek Karanlıkta Avlanmayı Sever (fotoğraf metinleri, 1993), on beş yıl arayla döndüğü yeri gösteriyor hemen. ervasız Pertavsız ENİS BATUR Fotoğraf ile düşünmek (1) A Yeni şiir kitabı, izleksel kesişmelerimiz ve ortaklıklarımıza (Kasper Hauser’den “Unutuş Meleği”ne) karşın, yakınlık duyduğum bir şairyazar üstelik, çok sarmadı beni. Bunda, taammüden yazılmış bir şiir kitabı özelliği taşıması (ya da okurken o izlenimi yaratması) payın büyüğünü temsil ediyor: ‘Program’a dayalı şiir yazısından hemen sızan bir ‘yapım zorlaması’ boyutu oluyor. Belleğin Kızları, dize şiirlerinden oluşuyor; oysa, buram buram deneme kokusu geliyor arkadan. Türler arası ihlallerden ve geçişimlerden çekinmeyen biri yapıyor şu gözlemi. 1993’ün kitabı nasıl sımsıkı, öte yandan. Fotoğraf çektiğini biliyorum Macé’nin, “iyi” fotoğraflarına rastladım, baştan uca dolgun bir yazı geliştirmiş burada, imrendiğimi gizleyecek değilim. Macé’yle aynı kuşaktanız (yanlış anımsamıyorsam üçdört yaş büyük benden); Quignard kadar üne kavuşmadı, benim gibi bir avuç okuru var besbelli, geride durmayı yeğliyor. Ciddi talihi: Gallimard ve Fata Morgana, yayıncıları; onca yıl geçmiş aradan, raflarda rastlanıyor kitaplarına. Bu talihi hak ediyor yazdıkları, o ayrı; ben ötekiler için hayıflanıyorum biraz: Has edebiyat adına. Bellek Karanlıkta Avlanmayı Sever, fotoğraf üstüne okuduğum en güçlü metinlerden birkaçını barındırıyor. Tarihten soyutlanmayan, tarihçi bakışına hiç teslim olmayan bir yaklaşım getirmiş Macé: Asıl, imgenin ve imgelemin evrimine ilişkin bir sorgulama ekseni kurmuş kitabı boyunca. Fotoğraf çekmenin bakışın ontologyasını nasıl değiştirdiğini gösteriyor. Dünyaya ve hayata yönelik yepyeni geometrik düzenlemeler getiren bir buluş, bir araç. Gerçekten de tuhaf bir göz daha, objektif. Kadraj/çerçeve yaratma disiplininde onunla boyatan bir atılım barınıyor. Panoramikle, 6x6’yla, polaroidle, şimdi varılan noktada, biribirilerini sonuçta bütünleyen, ama ayrı ayrı, odaklaşma farklılıkları sıralanıyor. Fotoğraf çekmek, çektirmek ile fotoğraf(ı) okumak, yazmak arasında duruş alıştırmaları geliştiriyoruz. Öznenin statüsünü belirleyen konum ve açılar. Fotoğraf ile düşünülebilir mi? Ne soru! Soruyu bir de Derrida’ya sokularak tartmak bir yol. FOTOĞRAF İLE DÜŞÜNMEK (II) İlk basımı Atina’da (1996) yapıldığı için görmediğim ‘yeni’ kitabı (2009, Galilée) Derrida’nın, JeanFrançois Bonhomme’un 34 siyahbeyaz fotoğrafı üstüne kurulu, yaklaşık 60 sayfalık bir metinden oluşuyor: Klişe okumaları. Çevrilmesinin hemen hemen olanaksız olduğunu düşündüğü bir cümlenin etrafında dönüyor kitap; bana kalırsa, asıl çeviri olanaksızlığı başlıkta başgösteriyor: Demeure, Athènes. Fransızcada hem kelime, hem fiil çekimi barınıyor “demeure”de okumamıza ya da duymamıza bağlı olarak: İlkini, “felsefenin oturduğu yer” diye düşünüyorum ben, emin değilim; ikincisini uyduruyor olabilirim, gelgelelim Derrida yazısı izin veriyor buna: Dilek kipinde “kalıcı ol (kal), Atina” aşırıyorumsa aşırıyorum. Sonuçta, Osmanlıcaya sığınmayı dayatıyor kelime: “İkametgâh, Atina” türünden uygun bir çözüm aramak belki de en doğrusu. Fırdöndü cümle: “Nous nous devons à la mort”. Neredeyse bekinerek üzerinde duruyor Derrida, çevrilemezliğinin. Duraksamadan yaklaşık bir karşılığına ulaştığım için Türkçede, duraksıyorum! “Kendimizi kendimize borçlu kılıyoruz ölüme”, yoksa cümleyi yanlış anladığımın göstergesi mi?! Ulaştığım dilbilgisel arıza, özgün dildekini karşılıyor gibi geliyor bana. İşte felsefenin fotoğraf ile buluşma noktası: Böyle bir metin yoktur diyemem, ben rastlamadım. (Sözgelimi Deleuze’ün imge odaklı metinleri farklı bir düzlemde duruyor). Fotoğrafçı, hem özne konumunda, hem konu konumunda Derrida’nın metninde. Olay, Atina’da cereyan ediyor burada olayın yerine “felsefe(yi) yapma olgusu”nu yerleştirebiliriz. Pek çok yerde, şehirde felsefe yapılmıştır ikiüç bin yıldır, Atina başka: Nasıl oraculum’un asıl yeri Delfoi’daki bir yarıksa, philosophia’nın ikametgâhı öyle Atina: Bugün orada oturmasa, çoktandır göçmüş, taşınmış, yer değiştirmiş olsa da. Fotoğrafların bu koşulu gösterdiğini gösteriyor Derrida, okumasıyla okumasında. Atina yolculuğu öncesi, elinde Bonhomme’un “klişeler”i (başlığa çekmeyi aklından geçirmiş onu), hazırlanırken, merkezlerden birine, günümüz Atinası’ndan bir enstantaneyi yerleştirmiş hemen: Arkalarında Akropolis, gezmenlerin fotoğraflarını eski usul şipşak makinasıyla çekmeyi beklerken dalmış bir fotoğrafçı figürü bu. Uyukluyor, düşünüyor, düş görüyor olabilir görüntüdeki adam: Zamanın, an’ın hem orasında, hem burasında, ama tam neresinde seyrediyor. Bu merkezi sonuncusuna, düşünde ölümün o gün değil de bir sonraki gün geleceğini gören Sokrates’e bağlayan hat üzerinde, aslında tek bir sözcüğün, kavramın ağına dolanıyor Derrida: Ölüm. Fotoğraflarda oturanlardan biri hayatsa, çünkü, yanı başındaki o. Yeryüzünün başka hiçbir noktasında, şehrinde bu denli varolmamış felsefenin, filozofun ölümü. Mezar taşlarının, lahitlerin, başı yok olmuş yontuların yanı başında, Atina sokaklarından gündelik yaşam kesitleri: Üst üste binen, iç içe geçmiş zaman tabakalarının tam ortasında çakıp sönen şimdiler. Sokrates’e, bir o kadar da Platon’a, Husserl’e ve Heidegger’e, adını anmamış ama bir şey değiştirir mi bu, Nietzsche’ye gidip çarpan cümleleriyle, bir tür ‘son ikametgâh’ eşiğinde dolaşırken, kendi kendisinin borçlusu olduğu ölümüne yaklaşmaya mı başlamıştı o sıcak temmuz gününde? Bir yerde, “istenen an”a sokuluyor Derrida: Fotoğrafı çekilecek, çerçevesi çizilmiş kesitteki yaşama alanından gelen ışığın duyarkatı üzerinde biçim alış süreci, yapılan işin özü, elde edilecek karşılığın belirleyicisi. Daguerrotype’den dijital teknolojiye, fiziksel düzlemlerde katedilen mesafe büyük. Fotografik koşul böylesine değişirken, felsefi koşullar aynı mı kaldı? Sokrates’ten Derrida’ya, yorumlamak yetmez/dönüştürmek gerekir diyen Marx dahil, yatak değiştirdi diyebiliyor muyuz, felsefe için? Demeure, Athènes: Nasıl dediğiyle evet, ne dediğiyle şüpheli, tıpkı fotoğraf’ın geçirdiği evrimdeki gibi, felsefede de, Sokrates ve Jacques, aynı yolun yolcusu olunduğunu, kalındığını söylüyor bana: Ölüm, başladığı ve bittiği yer felsefenin. İlk ve son klişe. ? Gérard Macé Derrida’nın, JeanFrançois Bonhomme’un 34 siyahbeyaz fotoğrafı üstüne kurulu, yaklaşık 60 sayfalık bir metinden oluşuyor: Klişe okumaları. TURHAN GÜNAY İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1035 SAYFA 3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear