Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Şiir Atlası CEVAT ÇAPAN Fernando Pessoa/ Şiirler/ Çeviren: Cevat Çapan Ama aslında, Yalnızca aşk mektubu Yazmayanlar Gülünçtür. Bir dönebilsem Aşk mektubu yazdığım günlere Bunun ne kadar gülünç olduğunu Düşünmeden. (Bütün üç heceden uzun sözcükler Anlaşılmaz duygular gibi Doğal olarak Gülünçtür.) 31 Ekim 1935 kaç şair var senin içinde? Ve nehir de bir şarkı söyler dersem, Çiçeklerde gülümsemeler ve nehirlerin akışında Şarkıların olduğunu düşündüğümden değildir bu... Böylece şaşkın insanlar çiçeklerin ve nehirlerin Gerçekten var olduğunu daha iyi anlasınlar diye yapıyorumdur bunu. Bazen beni okumaları için yazarak Onların vurdumduymazlığına feda ediyorum, Kendimle anlaşamasam da bağışlıyorum kendimi.. Çünkü ben, yalnızca o ciddi kişiDoğanın bir yorumcusuyumÇünkü o bir dil olmadığı için Onun dilini anlamayan insanlar var. Topla pılını pırtını Büyük Yolculuk için! Fırçaların ve makaslarınla ulaşılamayan O çok renkli uzaklığı da unutma. Topla pılını pırtını bir daha dönmemek üzere! Sen kimsin toplumda boşu boşuna var olduğun bu yerde, Ne kadar yararlıysan, o kadar işe yaramaz, Ne kadar gerçeksen, o kadar sahte? Sen kimsin burda, kimsin burda, kimsin burda? Yelken aç, bir şey almadan yanına, değişik kimliğinle. Bu insanlarla dolu dünyanın ne ilgisi var seninle? 2 Mayıs 1933 Fernando Pessoa, (Ricardo Reis) Sanki Her Öpücük Sanki her öpücük Bir veda öpücüğüymüş gibi, Gel aşkla öpüşelim, Chloe’m. Belki şimdiden o kaçınılmaz Boş tekneye çağıran el dokunuyor bize Ve bağlıyor bir demette Ne idiysek ikimizi Hayatın o yabancı evrensel bütünlüğüne. 17 Kasım 1923 “Yazgı korkutuyor beni, Lydia. Hiçbir şey kesin değil” Yazgı korkutuyor beni, Lydia. Hiçbir şey kesin değil. Her an bir şey olabilir ne isek onu değiştirecek. Bilineni terk ettiğimizde, tuhaftır Attığımız adım. Önemli nesneler korur Bilinen sınırları. Tanrı değiliz biz: körüz, korkarız, Yeğleriz bildiğimiz yetersiz hayatı Yeniliğe, o uçuruma. aha önce bu sayfada Portekizli şair Pessoa’nın (18881935) Alvaro de Campos imzasıyla yazdığı “Denize Övgü” adlı uzun şiirinden bir bölümü yayımlamıştık. Kendisiyle ilgili kısa tanıtma yazısında da onun değişik kimliklerle pek çok şiir ve düzyazı metinler yazdığını belirtmiştik. Bu hafta onun kendi adı dışında Alberto Caerio, Alvaro de Campos ve Ricardo Reis kimlikleriyle yazdığı bazı şiirlerin çevirilerini sunuyoruz. D Gülünçtür Bütün Aşk Mektupları Gülünçtür Bütün aşk mektupları Aşk mektubu olmazlardı Gülünç olmasalardı. Ben de aşk mektupları yazmıştım eskiden. Onlar da elbet Gülünçtü. Aşk mektupları, eğer aşk varsa, İster istemez Gülünçtürler. xxxv. “O yüksek dalların arkasındaki ayışığı” O yüksek dalların arkasındaki ayışığı Bütün şairlere göre daha çok bir şeymiş O yüksek dalların arkasındaki ayışığından. Ama ne düşündüğünü bilmeyen bana göreO yüksek dalların arkasında ayışığı Olan şey O yüksek dalların arkasında ayışığı Olmasından Fazla bir şey değildir aslında. Tanrılardan Tek Dileğim Tanrılardan tek dileğim Onlardan bir şey istememeyi bağışlamalarıdır bana. Mutluluk bir yüktür. Talih bir boyunduruk. İkisi de fazla rahat bir durumun göstergesi. Ne telaşlı, ne telaşsız, yaşarım ben Aldırmadan acılara, sevinçlere. ? (Fernando Pesoa) Suskun Havuzu Düşünüyorum Suskun havuzu düşünüyorum Sularını bir meltemin ürperttiği. Ben mi her şeyi düşünüyorum, Yoksa her şey unuttu mu beni? Havuz hiçbir şey söylemiyor bana. Meltemi hissedemiyorum. Bilmiyorum mutlu muyum, Yoksa mutlu olmak mı istiyorum? Ey sularda uyuyan çekingen Gülümseyen dalgacıklar, Neden biricik hayatımı yalnızca Düşlerden bir hayat yaptım ben? 4 Ağustos 1939 “Eğer ben öldükten sonra yazmak isterlerse yaşamöykümü” Eğer ben öldükten sonra yazmak isterlerse yaşamöykümü, Bundan daha kolayı yoktur. Yalnızca iki tarih konmalı: doğum günümle ölüm günüm. Bu ikisi arasındaki bütün günler benimdir. Kolayca tanımlanabilirim. Görmek yedi bitirdi beni. Duygusallığa hiç kapılmadan sevdim eşyayı. Gözüm hiç dönmediği için karşılıksız kalan hiçbir isteğim olmadı. İşitmek bile görmeme eşlik eden bir destek olmaktan öteye gitmedi. Her şeyin gerçek ve tümüyle birbirinden ayrı olduğunu anladım. Bunu gözlerimle anladım, asla kafamla değil. Bunu kafamla anlamak hepsini aynıymış gibi görmeme yol açardı yoksa. Günler uykumu getirirdi çocuklar gibi. Gözlerimi kapar uyurdum. Tek Doğa şairiydim ben, bunun dışında. Gülümseyerek Yavaş Yavaş Gülümseyerek, yavaş yavaş Süzülüp esti geçti o sokaktan. Aklıyla hisseden ben, hemen Yazdım yazılması gereken şiiri. Oysa ondan söz etmiyor şiir. Ne de büyümüş, ama küçük bir kız gibi, Nasıl yitip gittiğini sokağın Ölümsüz köşesinden. Denizden söz ediyor şiir; Köpüğü, acıyı anlatıyor. Yeniden okumak o amansız Köşeyi, suları hatırlatıyor bana. 4 Ağustos 1939 (Alvaro de Campos) “Tanımaya başlıyorum kendimi. Ben yokum” Tanımaya başlıyorum kendimi. Ben yokum. Olmak istediğimle başkalarının gözündeki ben arasındaki boşluğum ben. Ya da o boşluğun yarısı, çünkü orada da hayat var… Sonunda ben oyum işte… Işığı söndür, kapıyı kapa, son ver koridorda terliklerini sürüklemeye. Rahat bırak beni odamda tek başıma. Aşağılık bir yer bu dünya. Sokakta Gülen Çocuk Sokakta gülen çocuk, Rast gele duyduğun şarkı, Şu saçma resim, o çıplak heykel, Sınırı olmayan iyilik – Aklın eşyaya yüklediği Mantığı aşıyor bütün bunlar, Hepsinde sevginin payı var Bir dili olmasa da sevginin. 4 Ekim 1934 Topla Pılını Pırtını Bir Yere Gitmemek İçin Topla pılını pırtını bir yere gitmemek için! Yelken aç her şeyin her yerde rastlanan olumsuzluğuna Görkemli bayraklarla donanmış o düşsel, Çocukluğunun o renk renk minyatür gemileriyle. SAYFA 29 (Alberto Caeiro) xxxı. “Bazen çiçekler gülümser diyorsam” Bazen çiçekler gülümsüyor diyorsam CUMHURİYET KİTAP SAYI 953