Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
‘Modern Çağda Sanat...’ Az da olsa istikrarlı bir biçimde, uzun yıllardan bu yana sanat kitapları yayımlayan ve sanatsal faaliyetlere yatırım yapan Akbank, alana önemli katkılar yapıyor ve özellikle yayımlanması hayli pahalı yapıtları dilimize ve kütüphanemize kazandırıyor. Son olarak Amy Dempsey’in Modern Çağda Sanat isimli kitabını yayımlayarak, bu alanda önemli bir sis perdesinin dağıtılmasına katkıda bulundular. Ë Ahmet ÖZ 008 yılındayız ama hâlâ mistik düşünce egemen zihinlerimize, bazıları ne ilgisi var bu durumun yıllarla, yüzyıllarla diyebilir. Yurttaşlarına 80 küsur yıldır modernlaik bir eğitim veren ve Batılılaşmaya çalışan ülkemizde bu sorunun çoktan aşılmış olması gerekirdi, tabii eğitimimiz modern ve laikse. Her neyse, yazık ki bu mistifikasyon sadece “sıradan” insanımıza has da değil, aydınlarımıza da egemen maalesef. Olguları “göksel güçlere” ya da akıl dışı nedenlere başvurarak izah biçiminde tanımlayabileceğimiz mistifikasyon, insanın “gerçeklik”le kurduğu ilişkinin tersyüz edilmesidir. Bu düşünme biçiminin kaynaklandığı, dolayısıyla da açıklayageldiği ve temsil ettiği gerçeklik, “modern” insanın ve modern zamanların çok gerisinde, modern öncesi toplumlarda yatıyor. Sanat da, öteden beri mistifikasyonun en yoğun işlediği alanlardan biri. Yine göksel kavramlardan biri olan soyut “yetenek” sözcüğüyle tanımlanageldi hep sanatçı. Oysa bir dizi yordamın, binlerce yıllık geleneğin, atalardan devralınan doğal yatkınlıkların ya da çevresel koşulların bileşimiyle de tanımlanagelmekte bu kavram. Üstelik bu tanımlama biçimine dayalı yöntemler ve pratikler hayli işe yaramakta. Dolayısıyla, sanatçıyı öncelikle “doğru” bir sanatsal eğitimin içinde aramak gerekir. Eğer söz konusu olan eğitimse, elbette ki ilk akla gelen araçlardan biri de müfredat ya da kitap olacaktır şüphesiz. Yine yazık ki diyerek devam etmek zorundayım, Türkçemiz sanat kitapları açısından çokça yoksul hangi alanda zenginse! Ama son yıllarda “sponsorluk” kurumunun gelişmesi ve burjuvazimizin bu alanların önemini kavramasıyla birlikte kısmi bir kıpırdanmadan söz edilebilir. Elbette ki üniversite ve üniversiteli sayısındaki artışla birlikte güzel sanatlar eğitiminin yaygınlaştığından, dolayısıyla talebin arttığından da söz edebiliriz; tabii ki bu tür uğraşlara para harcayabilecek bir elitin varlığı da etken bu kıpırdanmada. Özetle, sanat kitaplığımızda ve etkinliğimizde gözlenebilir bir artış var ve çok sevindirici bir durum bu. Az da olsa istikrarlı bir biçimde, uzun yıllardan bu yana sanat kitapları yayımlayan ve sanatsal faaliyetlere yatırım yapan CUMHURİYET KİTAP SAYI 953 Akbank, alana önemli katkılarda bulunuyor ve özellikle yayımlanması hayli pahalı yapıtları dilimize ve kütüphanemize kazandırıyor. Son olarak Amy Dempsey’in Modern Çağda Sanat isimli kitabını yayımlayarak, bu alanda önemli bir sis perdesinin dağıtılmasına katkıda bulundular diyebilirim. Kitabında “modern” diye adlandırılan döneme damgasını vuran tüm hareket ve ekolleri hem de önemli eserlerinden örnekler vererek okura sunuyor yazar. Okurun, sanatsal ekol, üslup ile hareketler arasındaki farklılıkları ve geçişlilikleri de rahatlıkla izleyebilmesi için titizlikle hazırlanmış iç göndermeler, kısmen okumayı zorlaştırsa da, hem sanatçıları hem de ekol, üslup ve hareketlerin birbirleriyle olan ilişkilerini anlamak ve izleyebilmek için iyi bir kılavuz niteliğinde. Özellikle alanın profesyonelleri için altın değerinde bir kaynak. ‘Sırat’tan Sanata 2 BİÇİMDEN İÇERİĞE… Kitabın önsözünde, çalışmasının genel çerçevesini şu cümlelerle özetlemiş yazar: “Bu rehber kitapta toplanan 300 üslup, ekol ve hareket, bir araya getirildiğinde, Batılı resim, heykel, mimari ve tasarım alanlarındaki en kayda değer gelişmelerin bir tablosunu sunar. Keza, burada ele aldığımız konular, 19. yüzyıldaki empresyonizmden 21. yüzyılın yeryüzü sanatı, ses sanatı ve internet sanatına, genel hatlarıyla kronolojik bir sıraya dizilmiştir.” 19. yüzyılın sonlarından 21. yüzyılın başlarına dek yaklaşık yüzyıllık bir tarihsel kesiti ve bu tarihsel kesitin kayda değer sanatsal ekol, üslup ve hareketlerini titizlikle ele alan yazar, pek çok açıdan okuyanları tatmin edecek nitelikte bir yapıt ortaya koymuş: Öncelikle sanatın, sanatsal hareket, üslup ve ekollerin toplumsal tarihle, bilimsel gelişmelerle, kültürle, siyasal atmosfer ve ideolojilerle kurduğu çetrefil ilişkileri gayet iyi yansıtabilmiş kitabında. Sanatçıların biyografilerinin de yer yer analize dahil edilmesi, saptamaların bütünlüğü ve tutarlılığı açısından çok önemli. Yine önsözden aktararak devam ediyorum: “Kitabın belli başlı maddeleri modern sanatın en kayda değer üsluplarıyla hareketlerinin yüz kadarını irdelemekte: sanatçıların manifestolarındaki iddialara, sergilerin dramına, eleştirmenlerin yargılarına ve halkın beğenisine ya da öfkesine yer vermektedir. Çalışmamız, tarihsel ve kültürel konumlar, biyografik bilgiler ve sanatın kendisine dair çeşitli yorumları birleştiren kavramsal bir pers pektifle hazırlanmıştır. Sanat ne boşlukta yaratılmış olduğu ne de boşlukta alımlandığından, bu tür bilgilerin hepsi faydalıdır.” (Modern Çağda Sanat, Önsöz) Gerçekten de sanatın ya da sanat hareketlerinin ve ekollerinin bireysel olduğu kadar hatta belki daha da fazla toplumsal, siyasal, kültürel, bilimsel eyleyicilerle vücuda geldiğini, Amy Dempsey, vazıh (açık) bir biçimde ortaya koyuyor. Kim neye karşı neye taraftır; nerelerde birbirlerinden ayrılır nerelerde birleşirler; nereden nereye evrilmiş, savrulmuşlardır; hangi ekol ve hareket hortlağın dünyaya yeniden dönüşü gibi ne zaman, niçin ve nasıl değişerek yeniden dolaşıma girmiş, ardından da tarih müzesindeki yerini almıştır ve “modern sanat”, nasıl bir bütündür? Tüm bu soruların cevaplarını da bulmak mümkün Modern Çağda Sanat’ta. Kitaba bir sunuş yazan Hasan Bülent Kahraman da önemini vurgulamış bu durumun: “…Başlangıçta da belirttiğim gibi Türkiye’de modern sanat genellikle bir bütün olarak ve sadece ‘kanonik’ boyutuyla bilinmektedir. Modern sanat homojen, neredeyse üniform bir bütün olarak algılanmaktadır demek de mümkündür. Oysa ‘uzun’ tarihi içinde modern sanat, Dempsey’in alt başlığında vurgulandığı üzere ‘üsluplar, okullar ve akımlar’ doğurmuş, kendi içinde hem de çok parçalı bir yapı meydana getirmiştir. Bu, bir noktadan sonra izlenmeyi güçleştirecek kadar karmaşık bir dokudur. Dempsey’in kitabı bu farklılaşmaların getirdiği bütünü ve bütünün içerdiği farkları mükemmel bir açıklık ve dikkatle yansıtmaktadır.” (Modern Çağda Sanat, Türkçe Basıma Sunuş, Hasan Bülent Kahraman) Bu kadar da değil, tikel olgulardan yola çıkarak bütüne ulaşmamıza, tüm resme ilişkin bir yargıya varabilmemize ya da farklı biçimde söylersek genel eğilimleri ve saiklerini saptamamıza yardımcı olacak bilgileri de gayet iyi veriyor kitap. Renk skalasındaki değişimlerle sanatçıların renk kullanımlarındaki değişimler arasındaki ilişkiler, asansörün keşfiyle binalarda yaşanan değişimler, mimariden resme, heykele, fotoğrafa, yazına, sinemaya, süslemeye tüm sanatlar arasındaki kavram, yöntem ve pratik transferleri vs. vs… Kimi tablolar ve grafikler ya da iç göndermeler aracılığıyla, okurun zihninde beliren soruları somut ve sahici kanıtlarla izah ediyor ve tümüyle insani bir sürecin bütünlüklü fotoğrafını sunuyor yazar. Bu John Ahearn, Veronica and her mother, 1988. zor olandır: Her şeyi dışsal ya da içsel mistik güçlere havale ederek işin içinden sıyrılmaya alışık toplumumuzda, bir gün bu çalışmaların bizde de yapılabileceği, akademik, kültürel ve sanatsal vasatların oluşacağı günleri beklerken, en azından böyle metinlerin çevrilerek yayımlanıyor olmasına şükredelim. İNSAN BİR EKSİKLİKTİR… “İnsan bir eksikliktir” der Solon; tabii ki her insan yapımı işin eksiklikleri ve kusurları vardır. Şimdi eleştiri vakti… Sanatçıların ve sanat kuramcılarının canlı bir organizma olarak yaklaştığı ve analiz ettiği şeyi, sanat tarihçileri genellikle bir “kadavra” gibi ele alarak analiz ederler. Nasıl ki insan, kendisini oluşturan organ, kemik, kas, sinir ve sıvılardan daha fazla bir şeyi temsil ediyorsa; sanat da yordamlar, hareketler ve ekoller toplamından daha fazlasıdır. 19. yüzyılın son çeyreğini başlangıç noktası alarak, modern sanatın doğuşunu ve temel karakteristiğini serimlemek isteyen bir çalışmanın, toplumsal ve siyasal tarihle, 19. yüzyılda Avrupa’da yaşanan sınıf mücadeleleriyle “fazlasıyla” içli dışlı olması gerekir. Çok kanlı bir tarihtir bu; özellikle 1871 Paris Komünü günleri, şiddetin ve devlet “terörünün” bilinçlerde kapanmaz yaralar açtığı günlerdir. Öyle ki bu süreçte Fransız burjuvazisi, kendi halkını Prusya askerlerine vahşice kırdırabilmiştir. Ve bu kanlı mücadelelerin hemen ardından, tüm bir burjuva sanatına ve gerçekliğine karşı başkaldırı, Avrupa’nın hemen her tarafında dominant kavram ve pratik olarak karşımıza çıkar. Modern sanatı, kendisine asıl kimliğini veren bu olgudan (var olan günahkar gerçekliğe başkaldırı) ayrı düşünmek mümkün değildir. Dempsey’in, burada dikkatini parçaya yönelttiğini ve bu temel önermenin altını yeterince açık ve güçlü bir biçimde çizemediğini belirtmek zorundayım. Bu dönem, aynı zamanda kitle sanatı ve sanat ayrımlarının da kaynağında yatan, sanatın metalaşma sürecinin de başlangıç noktasıdır. Ve 20. yüzyılın büyük kısmı bu tartışmalara sahne olacaktır. Elbette ki başka eksiklikleri de var kitabın, ama aslolan sanat literatürümüzde ciddi bir boşluğu kapatıyor olması. Okurun, bu temel eleştirimi gözden kaçırmadan Modern Çağda Sanat’ı okuması, hatta dönüp tekrar tekrar okuması gerekiyor. Modern Çağda Sanat, bugün sanat adına yürütülen tartışmaların boyutlarının ve içeriklerinin daha iyi kavranabilmesine fazlasıyla katkıda bulunacaktır. ? Modern Çağda Sanat/ Amy Dempsey / Çeviri: Osman Akınhay/ Akbank Sanat/ 304 s. SAYFA 23 Kitabın çevirmeni Osman Akınhay.Charles Moore, Piazza d’Italia, New Orleans, 19751980. (Yanda)