25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Dünyadan ve Türkiye’den Güneydoğu’ya bakış: “Düşlerdeki Toprak” şim merkezlerini olabildiğince kontrol altına almak. Mücadelede tüm gayretleri birleştirmek”. Yazarın anlatımından ortaya çıkan resme göre, Güneydoğu halkı büyük çoğunluğuyla bölücü/ayrılıkçı harekete karşı mesafeli. Ancak örgüt halk üzerinde baskı oluşturarak bunu aşmaya çalışıyor. Bu nedenle bölgede halk arasında bu desteği gönüllü olarak sağlayanlar olduğu gibi zorunlu olarak sağlayanlar da mevcut. EĞER BÖYLE GİDERSE… Doğu Silâhçıoğlu,Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu “bölücü/ayrılıkçı hareket sorunu”nun bu haliyle sürmesi halinde, gelecekteki muhtemel gelişmeleri de sıralıyor. Buna göre; “hareket” daha geniş bir alana yayılabilir. Çatışmaların yoğunluğu artabilir. İnsan gücü kayıpları artabilir. Ekonomik kaynak tüketimi fazlalaşabilir. Mücadeleden sonuç alınması uzayabilir. Kamuoyu desteğinde azalma olabilir. Olumsuz iç siyasal gelişmeler doğabilir. Ülke varlığını tehdit eden dış siyasi gelişmeler ortaya çıkabilir. Türkiye uluslararası zeminlerde baskılara maruz kalabilir. Yazara göre, “bölücü/ayrılıkçı hareket” sorununun gelecekte alabileceği 5 ayrı şekil var. Bunlar aslında bugünden başlayarak “bağımsız devlet”e kadar uzanan bir çizgi üzerinde yer alan noktalar. Nedir bu noktalar? “Bugünkü yapı içinde yaşama; yerinden yönetim; özerk yapı; iki bölgeli, iki toplumlu federasyonun parçası olan federatif devlet; bağımsız devlet.” MERKEZİN AĞIRLIĞI! VE SARKAÇ ETKİSİ Kitapta bazı yerlerde geçen “ağırlık merkezi” tanımıyla da ilk kez karşılaşıyoruz. Bu terim askeri terminolojide çok kullanılıyor!.. Bu terime ilişkin yazarın “Clausewitz ve Ağırlık Merkezi” adlı şu incelemesine ulaşıyoruz. “Karşı karşıya olan tarafların yer aldığı bir resimde, mücadeleyi şekillendiren temel düşünce hasmın yenilgiye uğratılmasıdır. İki hasmın da düşüncesi bir diğerini alt edebilmektir. Doğru bir mantıkla bunu yapabilmek için taraflar iki sorunun cevabını ararlar: 1 Hasmın mücadele gücünün dayanağı (kaynağı) nedir? 2 Bu dayanak (kaynak) nasıl yok edilebilir? Resme biraz daha yakından bakalım: Mücadele içindeki her iki tarafın gücü bir noktaya dayanmaktadır. Bu nokta; mücadele gücünü oluşturan ve o gücün sürdürülmesini sağlayan olanaklardır. Bunların içinden biri temel dayanaktır. İşte bu temel dayanak ağırlık merkezidir. Ağırlık merkezi, mücadele gücünü oluşturan esas noktadır. Mücadele demek, hasmın ağırlık merkezinin etkisiz kılınması demektir. Sonuç ancak bu şekilde sağlanabilir.” “Ağırlık merkezi”nin mücadele sürecinde değişkenlik gösterebileceği belirtildikten sonra, bugün için örgütün ağırlık merkezinin “dış destek” ile “halk desteği” arasında gidip geldiği vurgulanıyor. Doğu Silâhçıoğlu, “Düşlerdeki ToprakGüneydoğu Anadolu” kitabı ile okuyucunun dikkatini Türkiye’nin kanayan bir yarasına yöneltmekle kalmıyor. Bilgilendiriyor, düşündürüyor, aynı zamanda çözüm önerileri de getiriyor. ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Düşlerdeki ToprakGüneydoğu Anadolu/ Doğu Silâhçıoğlu/ Cumhuriyet Kitapları/ 165 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 945 Hedef ‘Ağırlık Merkezi’! Doğu Silâhçıoğlu, “Düşlerdeki ToprakGüneydoğu Anadolu” kitabı ile okuyucunun dikkatini Türkiye’nin kanayan bir yarasına yöneltmekle kalmıyor, bilgilendiriyor, düşündürüyor, aynı zamanda çözüm önerileri de getiriyor. Ë Gamze AKDEMİR oğu Silâhçıoğu’nun, “Düşlerdeki ToprakGüneydoğu Anadolu” (Cumhuriyet Kitapları) adlı kitabı sözümüzün konusu. Bilgilendiren, düşündüren, aynı zamanda çözüm önerileri de getiren bir kitap elimizdeki. Terörle mücadele ve bölücü/ayrılıkçı hareketle mücadele farkını ortaya koyuyor. Türkiye’ye karşı; “Ilımlı İslam”, “Bölücü/Ayrılıkçı Hareket” ve “Büyük Ortadoğu” manivelalarını elinde tutan ABD de; 6 Ekim 2004 tarihli “Türkiye İlerleme Raporu”nda Türkiye’de yaşayan Kürtlere bir anlamda “etnik azınlık” statüsü verilmesini ifade eden AB de büyüteç altında. Sözde “Büyük Kürdistan” emeline sayelerinde verilen hızın, bu tırnak içindeki sözü hayal olmaktan bir adım öteye nasıl taşıdığı; Kürtlerle Yahudiler arasındaki tarihsel bazda gelişen yakın ilişkiler, ortak emeller de. MİLLİYETÇİLİĞİN GÖZÜ KÖR (MÜ) OLSUN? Milliyetçiliğin gözü kör olsun mu/oldu mu? Toplumsal ayrışma kaç koldan gerçekleşiyor? Ulusal Mücadele döneminde “Kürt sorunu”nun ele alınışını ve “birlikte yaşama arzusu”nun nasıl egemen kılındığını öğrenmek istiyorsak da okumalıyız bu kitabı… Bölücü örgütün en önemli kozları, legal, illegal kaynakları, uzantıları ve bilinmeyen metotları, Türkiye’nin, bölücü örgütün silahlı militan sayısını azaltmak için geçmişten bugüne kullandığı çeşitli mücadele alanları masaya yatırılıyor bu nedenle de. Sömürgen ülkelerin Bölücü/Ayrılıkçı Hareket’i Türkiye’nin siyasal açıdan şekillendirilmesinde bir araç olarak kullanma amacının nasıl tıkır tıkır işlediğini okuyoruz bir yandan. Derken örgüt ne telden öter! Örgütün terminolojisi, bu terminolojinin ana kodları nelerdir? Madde madde karşımıza çıkıyor. Büyük çoğunluğuyla Bölücü /Ayrılıkçı Hareket’e karşı mesafeli Güneydoğu halkının psikolojisi nasıl değerlendirilmeli? Güneydoğu’daki resmin olumlu yönde değiştirilmesi için neler hayati önem taşıyor? Bu bağlamda örgütün temel stratejisi ve bugüne kadar geçtiği aşamalar.. Örgütün “ağırlık merkezi” nedir ve nasıl etkisiz kılınabilir, sorularının yanıtına ulaşıyoruz ardından. HERKES İÇİN VARILACAK SON NOKTA!.. Doğu Silâhçıoğlu’nun “Düşlerdeki ToprakGüneydoğu Anadolu” kitabı, benzerleri arasında çok farklı bir yapıt. Sağlam bir mantıkla ortaya konmuş bir SAYFA 16 D inceleme!.. Türkiye’de çok konuşulan çok tartışılan, farklı adlarla ortaya konan bir sorunu irdeliyor. Anlatım tekniği açısından da ilginç. Bir inceleme nasıl yapılır sanki, onun örneğini de veriyor. Konuyla ilgili bilgi altyapısı ne olursa olsun, sorun karşısında durduğu nokta neresi olursa olsun, herkes için varılacak son noktayı işaret ediyor!.. Kitap, Türkiye’de değişik adlarla anılan ve geçmişi yıllar öncesine dayanan geniş boyutlu soruna önce bir tanım getiriyor: “Bölücü/Ayrılıkçı Hareket”!.. Sonra bu hareketin amacını açık ve yalın şekilde şu başlıklar altında ortaya koyuyor: “Türkiye’nin güneydoğusunda yeni bir siyasal yönetim şekli oluşturmak; daha sonra bu yapıyı, ‘Kuzey Irak’taki yerel yönetimle bütünleştirmek; ileri evrelerde bu yapıyı, İran ve Suriye’den koparılacak topraklarla genişletmek; sonunda ise “Büyük Kürdistan”ı kurmak!.” ‘BÜYÜK KÜRDİSTAN’ DÜŞÜ! Türkiye’ye karşı; “Ilımlı İslam”, “Bölücü/Ayrılıkçı Hareket” ve “Büyük Ortadoğu” manivelalarını elinde tutan ABD, sorunun içinde başrolde!... 6 Ekim 2004 tarihli “Türkiye İlerleme Raporu”nda Türkiye’de yaşayan Kürtlere bir anlamda “etnik azınlık” statüsü verilmesini ifade eden AB ise onun hemen gerisinde! Her ikisinin girişim ve yaklaşımları, “Büyük Kürdistan”ı düş olmaktan çıkarıp gerçeğe doğru götürüyor!.. “AB bugün Ortadoğu’ya verilecek yeni şekil için ABD ile aynı görüşü paylaşmaktadır. AB ayrıca bu yaklaşım içinde Türkiye’nin siyasal sınırlarını tartışmaya da açmaktadır. Bunu yaparken de, ‘Ermeni’ ve ‘Kürt’ olgusundan yararlanmaktadır. AB’ye göre siyasal açıdan yeniden şekillendirilecek bir Türkiye, Ortadoğu’nun yeni siyasal coğrafyasının oluşmasında öncü rolü oynayacak ve bölgenin yeniden yapılanmasına katkıda bulunacaktır” diye yazıyor Doğu Silâhçıoğlu. ABD’YE DİKKAT!.. TÜRKİYE’Yİ VURABİLİR! Ve ABD’ye dikkat, diyor: “ABD’nin günü geldiğinde, bazı AB ülkeleri başta olmak üzere bir kısım ülkelerle birlikte, bölgede Türkiye’yi de hedef alan bir askeri harekâtın altyapısını oluşturabileceği; böyle bir harekâtı örtülü/açık şekilde destekleyebileceği ya da bizzat bu hareketin içinde yer alabileceği ihtimal dışı görülmemelidir.” Doğu Silâhçıoğlu kamuoyunda nedense pek dikkat edilmeyen ve gözlerden kaçan bir noktayı vurguluyor: “Güneydoğu’nun birçok alanda geri kalmışlığı bir gerçek. Hiç kuşku yok ki Güneydoğu bu gerçeğin ortaya çıkardığı sorunlarla karşı karşıya. Ancak, benzer sorunlar Türkiye’nin diğer yörelerinde de var. Orta Anadolu’da, Doğu Akdeniz’de, Kuzey Ege’de ve Karadeniz’de de, Güneydoğu’daki yaşam koşullarına sahip yöreler var. Marmara’da Istranca’nın; Karadeniz’de Canikler’in; Akdenizde Toroslar’ın bir çok yöresinde; Ağrı Dağı yamaçlarındaki ‘Zillitaş’tan; Tendürek Dağı yamaçlarındaki ‘Binkaya’dan daha olumlu yaşam koşulları mevcut değil.” KÜRTYAHUDİ YAKINLAŞMASI Yazara göre, Ortadoğu coğrafyasında Kürtlerle Yahudiler arasında var olan ve geçmişten kaynaklanan İslamiyet öncesi ‘dinsel beraberliğin’ getirdiği yakınlaşma bugün de sürüyor. ABD bundan yararlanarak Ortadoğu’da İsrail’den sonra, onunla işbirliği içinde olabilecek ikinci bir stratejik müttefik yaratabilmenin peşinde görünüyor. Kitapta, Ortadoğu’nun karmaşık yapısı içinde sorunun 200 yıllık bir perspektifte hangi aşamalardan geçtiği okuyucunun bilgisine sunuluyor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlayan farklı amaçlı girişimlerin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş evresinde nasıl bir anlayışa dönüştüğü sergileniyor. Ayrılıkçılık düşüncesinin nasıl yok olduğu ve ulusu oluşturan unsurlar arasında birlikte yaşama arzusunun nasıl egemen kılındığı ortaya konuyor! BÖLÜCÜ NEYİ NASIL KONUŞUR? “Bölücü/Ayrılıkçı Örgüt” belirlemiş olduğu strateji doğrultusunda eylemlerini sürdürürken kendine özgü bir terminoloji de geliştirmiş. Meşru zeminlerde yasal olarak doğrudan ileri sürülmesi mümkün olmayan talepleri bu terminolojiyle ifade etmekte. İşte bu terminoloji içindeki bazı terim ve sözcüklerin anlamları: Ateşkes: Operasyonların durdurulması. Barış: Genel af çıkarılması. Siyasal çözüm: Yeni devlet yapısı için siyasal anlaşmaya varılması. Genel af: “Örgüt” kadrolarına Türkiye’de siyasal faaliyete katılım izni verilmesi. Demokratik çözüm: İki uluslu devlet yapısının kabul edilmesi. Demokratik cumhuriyet: İki uluslu yapıya dayalı federasyonun teşkil edilmesi. Anadilde eğitim: Türkiye’de iki resmi dilin olması. Kültürel hak: Bölgeye özerklik verilmesi. Yerel yönetim: Federatif devlet için uygun zemin yaratılması. Demokrasi: TBMM’de etnik milliyetçilikKürt milliyetçiliği güden siyasal partilere temsil hakkı verilmesi. Özgürlük: Özerklik tanınması, federatif devlet/bağımsız devlet kurulması!.. ÖRGÜTÜN YOLU YORDAMI… Mücadele zeminini büyük ölçüde kırsal alana yayan Örgüt’ün temel stratejisi de kitapta şöyle belirtiliyor: “Halk kitlelerini harekete geçirmek. Bölgede dayanak bölgeleri (harekât üsleri) oluşturmak. Politik ve askeri alanda dış desteği sağlamak. Silahlı gücü muhafaza etmek. Güvenlik kuvvetlerini etkisiz hâle getirmek. Yerle
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear