Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Okuduğum Kitaplar METİN CELÂL İlerleme raporu ve bandrollü korsan öylentiye göre, Orhan Pamuk, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a yeni romanı Masumiyet Müzesi’nden çıkar çıkmaz iki tane yollamış. Kitaplardan biri imzalıymış, diğerinde ise imza yokmuş, ama bir not varmış. Pamuk, bu kitabı imzalayamadım, çünkü gerçek değil korsan baskı, diyormuş. Bu, ironik mesajı alan bakan Günay, hemen harekete geçmiş ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile il denetim komisyonlarına korsanla mücadele kapsamındaki yasaların titizlikle uygulanması için yazı göndermiş. Yani, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) uyarınca yapmaları görevi yapmadıklarını hatırlatmış (6 Eylül 2008, Anadolu Ajansı). Emniyet kuvvetleri ve korsan yayın izlemesi amacıyla kurulan denetim komiteleri hemen harekete geçmiş. Peki, sonra ne olmuş? Orhan Pamuk’un son romanı Masumiyet Müzesi, Kültür Bakanlığı’nın uyarılarına rağmen korsan listelerinde bir numarada yer almış. Gazeteci Musa İğrek izlenimlerini şöyle anlatıyor; “Sabahın erken saatlerinde Eminönü’nde, Aksaray’da, Cevizlibağ’da ve Şirinevler’de karşılaşabileceğiniz korsan kitapçılar, zabıtalardan fırsat bulup tezgâhlarını uygun bir yere seriyor. Sıra sıra dizilen kitaplar, saat 09.00’a kadar alıcı bekliyor. Sonrasında ise zabıta baskınından korkanlar tezgâhlarını toplayıp ortalıktan kayboluyor. Kimileri akşam saatlerinde tekrar tezgâh açarken kimileri de bir sonraki gün için hazırlık yapıyor. 592 sayfalık ‘Masumiyet Müzesi’nin korsan basımının birazcık kısa olan boyu dışında aslından çok da farkı yok” (Zaman, 16.09.08). Korsanlar, belediye zabıtası ile kaçgöç oynayarak faaliyetlerini sürdürürken, emniyetin korsan yakalama çabaları biraz etkisini göstermiş olmalı ki, tezgâhlarda ve kitapçılarda 5 YTL’ye satılan korsan baskısının ardından, SAYFA 12 yumuşak karnı burası. Korsan yayıncıların yasal bandrole ulaşmasını önlemek için YAYBİR, sektörü yakından tanıdıkları ve kimin korsan olduğunu da zaten bildikleri için bandrol satma görevinin FSEK uyarınca kurulmuş meslek birliklerine verilmesini öneriyor. Bandrol satışından elde edilecek gelirle yasanın öngördüğü veri tabanını kurmaya da, daha sonra korsan takibi yapmaya, suçluları hukuka teslim etmeye de talipler. İLERLEME RAPORU Bildiğiniz gibi Avrupa Birliği her yıl Türkiye ile ilgili olarak bir İlerleme Raporu yayımlıyor. Raporda ülkemiz, basına yansıdığı gibi sadece siyasi konularda ya da fikir özgürlüğü açısından değil hemen her konuda inceleniyor. İncelenen konulardan biri de fikri haklar. Raporun bu bölümünün daha başında, “Türkiye, fikri mülkiyet hukukunun korunmasının ve icrasının dünyada en sorunlu olduğu ülkelerden biri olmaya devam etmektedir” deniyor (bkz. 2008 Türkiye İlerleme Raporu, 4.7. Fasıl 7: Fikri Mülkiyet Hukuku). Ve devam ediyor; “Türk Telif Hakları Yasası’nın cezai hükümleri, yeni Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’yla uyumlu hale getirilmek üzere değiştirilmiştir. Yeni hükümler, bandrol uygulamaları ve polisin korsan mallara el koymasına ilişin görev gereği yetkiler konusunda yasal öngörü ve uygulanabilirliği azaltmıştır. Bunun sonucu olarak, İstanbul, Ankara ve İzmir hariç, pek çok Türk şehrinde korsancılığa karşı icra durma noktasına gelmiştir. Bu özel hükümlerin taslakları hazırlanırken, fikri mülkiyet hukuku uygulayıcılarının (fikri mülkiyet hukuku alanında uzmanlaşan yargıç ve savcılar, fikir ve sanat eserleri kuruluşları gibi) görüşleri yeterince dikkate alınmamıştır. Bu nedenle, ilgili tarafların (yargı dahil), etkin uygulatmayı sağlayabilmek için, cezai hükümlere getirilen bu değişiklikleri daha iyi anlamaları gerekmektedir.” Avrupa Birliği, “Telif Hakları Yasası’nın cezai hükümleri, yeni Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’yla uyumlu hale getiri”n demiş. Hükümet de bu işi hızlıca yapmak için konuyla ilgili meslek birliklerinin görüşünü almamış, her zamanki gibi alelacele bir değişiklik yapmış. Sonucunda, korsan yayınla mücadele durma noktasına gelmiş. Peki, Avrupa Birliği, kendi hatasını düzeltmek için ne öneriyor? O da yürütülen müktesebat programında fikri mülkiyetle ilgili 7. Fasıl’da yazılı; Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 2009 yılı içinde bir kez daha değiştirilecek. Biz yine yasayı tartışacağız, değiştireceğiz, düzelteceğiz. Bu arada korsanlar da rahatça mesleklerini icra etmeye devam edecekler. İlerleme Raporu’nun son sözü de şöyle; “Türkiye, AB sınırlarında yakalanan sahte ve korsan ürünlerin ana kaynaklarından biri olmaya devam etmektedir.” Korsanla mücadelede sürekli yasa değiştirmek yöntemi başarılı olmamıştır. Korsan yayın azalacağına artmıştır. Korsan yayını önlemek için yıllardır uygulanan bandrol sistemi korsan yayınların da bandrollenmesi ile çökmüştür. Yayıncıların, matbaacıların, dağıtıcıların ve kitapçıların zorunlu olarak alması gereken sertifika uygulaması sadece bir külfettir ve korsan yayını takip etmede hiçbir yararı yoktur. Bakanlık, Avrupa Birliği’nin taleplerine uyup sürekli yasa değiştirmek yerine sorunu bizzat yaşayan yayıncıların sözlerine kulak vermelidir. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 980 S Masumiyet Müzesi bandrollü olarak 10 YTL’ye satılmaya başlamış. Olayı haber alan İletişim Yayınları, “Buyurun size bandrollü korsan kitap” diye bandrollü korsan baskıyı Bakan Günay’a yollamış. Bakanlık da araştırıyoruz, diyerek yayınevine bilgi vermiş. Bu araştırma işinin çabuk gerçekleştirilemeyeceğini biliyoruz. Çünkü, FSEK’in 2001’de öngördüğü fikri mülkiyeti korumak amacıyla veri tabanı oluşturulması görevini bakanlık sekiz yıldır yerine getirmedi. Avrupa Birliği’nden veri tabanı kuracağız diyerek birkaç yıl önce alınan bir fon olmasına rağmen halen hangi bandrolün kime verildiğinin kaydının tutulduğu bir veri tabanı yok. Bu nedenle bir yazarı ya da yayınevini internete girip kitabındaki bandrolün aslında hangi kitaba ait olduğunu öğrenemiyor, fikri haklarını takip edemiyor. Bakanlık görevlilerinin yapacağı iş tek tek dosyaları açıp bakmak. Bakalım araştırmalarının sonucunda, Masumiyet Müzesi’nin korsan baskılarının üzerindeki bandrollerin hangi kitaba ait olduğu ve en önemlisi kimin tarafından bakanlıktan alındığı ortaya çıkacak mı? Türkiye’nin korsan yayınla mücadelesi sanırım yirmi yılı bulmuştur. Bu sürenin büyük bir kısmı yasaları değiştirmekle geçti. İlk değişiklik 1995’de mevzuatın Avrupa Birliği ile uyumlu hale getirilmesi için yapıldı. Cadde ve sokaklarda açıkça satılan korsan yayınları nedense toplayıp, satıcılar hakkında hukuki işlem başlatmayan kolluk kuvvetlerinin gerekçesi “korsan yayınla legal yayını ayırt edemiyoruz, hangisi korsan, hangisi değil bilemiyoruz” şeklindeydi. Korsanla legal kolayca ayırt edilebilsin diye bandrol icat edildi, tüm kitapların üzerine bandrol yapıştırılması zorunluluğu getirildi. Ama korsanla mücadelede yine de bir gelişme sağlanamadı. Bu kez mücadele etmemenin gerekçesi korsan yayının şikâyete bağlı bir suç olması nedeniyle, şikâyet olmadan kolluk kuvvetlerinin müdahale edemeyeceğiydi. 2001’de yasa yine değişti ve kolluk kuvvetlerinin şikâyete bağlı olmadan korsan yayını toplayabilmesi sağlandı. Yine mücadelede gelişme olmadı. Bu kez de gerekçe, yasada öngörülen cezaların çok ağır olduğu, bu nedenle hâkimlerin bu cezaları vermek istemediğiydi. 2004’te yasa bir kez daha değişti. Cezalar azaltıldı. O da yetmedi. KORSANA KARŞI SERTİFİKA Bu arada korsan yayın satışı azalacağına arttı, yüzde 40’lara ulaştı. Cadde ve sokaklar yetmeyince özellikle Anadolu’daki kitapevleri bu iş için kullanılmaya başlandı. Korsan yayınlar kitapçılarda bandrollü olarak satılmaya başlandı. Yayıncıların, Anadolu’daki il kültür müdürlüklerinin bandrol konusunda uzman olmadığı, korsan yayıncı ile legali ayıramadığı gerekçesiyle bandrolün müzik ve sinema ürünlerinde olduğu gibi tek merkezden, İstanbul’dan verilmesi gerektiği önerisi kabul görmedi. Bulunan çözüm, yasa uyarınca tüm kitapçı, dağıtım şirketi, matbaa ve yayıncıların bakanlıktan sertifika alması oldu. Bakanlığa bir sürü belge verildi, paralar ödendi, sertifikalar alındı. Peki, sertifika kullanımına ilişkin kontroller yapıldı mı? Hayır. Sertifika almış satış yerleri korsan yayın satıyor mu, diye kontrol edildi mi? Hayır. Yakalanan tüm korsan kitapların üzerindeki bandrollerin gerçek olduğu ve il kültür müdürlüklerinden alındığı ortaya çıkana kadar da bir dört yıl daha geçmesi gerekti. Şimdi, korsan kitaba bandrol yapıştıranların yakalanmasını bekliyoruz. Bakalım yakalanacaklar mı? Ama, bir ihmal ya da işbirliği ile bu bandroller korsanlara verildi ise cezai bir işlem yapılmayacağını biliyoruz. Çünkü yasaya göre, korsana bandrol satmak suç değil. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 81. maddesi ikinci paragrafı son satırı şöyle diyor; “Beyana müstenit yapılan bu işlemlerden bakanlık sorumlu tutulamaz.” Yayıncılar Meslek Birliği’nin (YAYBİR) yaptığı araştırmalara göre, korsanların bandrole ulaşması çok kolay. Bakanlık, yasal bir yayıncı başvurduğunda birçok belge istiyor, yani işini sıkı tutuyor. Ama, “Yazarım, benim bir kitabım var, onu bastırıp satacağım” dediğinizde öyle ince eleyip sık dokumadan bandroller veriliyor. Sistemin