05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cevat ÇAPAN Şiir Atlası amcası tarafından gece yarısı, siyahlar kasabasında on bir kişinin yaşadığı dörtodalı evlerinin oturmayatakyemek odasındaki bir masa altında. Uykudaydı diğerleri uygun olan her yerde. Boğuluverdi çığlığı becerince onu amcası. Fısıldıyordu durmadan, “Sakın söyleme kimseye.” On beşinde toplucageçildi ırzına dört sınıf arkadaşı tarafından güpegündüz sınıflarında üzerinde bir sıranın bin öğrencinin eğitim gördüğü okullarında. Ek binalar tarafında ufacık köşelerindeydi ötekiler. Çığlık atmıştı yüksekten. Susturdu çığlıklarını yumrukla her biri. Acıdan uyuşmuş, dinliyordu onları: “Akıllı olduğunu sanmaktan vazgeç.” On sekizinde flörtçegeçildi ırzına ilk erkek arkadaşı tarafından tam, gece10’dan önce beton bir kaldırımda sinema salonunun arkasındaki milyonlarca insanın hava aldığı, gezindiği bir kentte. Kendi, önemli işlerindeydi diğerleri caddelerde, köşelerde. Ağlıyordu usul usul düşündüğü anda çılgınca neyin kötü gittiğini ansızın özel, ilk arkadaşıyla, çünkü diyordu ki durmadan: “İspatla beni sevdiğini.” Yirmi altısında evlilikte geçildi ırzına kocası tarafından sabahın saat altısında üzerinde yataklarının çocuklarını emziriyordu bir yandan hiç kimsenin niçin diye sormayacağı yuvalarında. Diğerleri bakıyordu işlerine, her ne işse günün o saatinde. Atıyordu öfkesini içine emiyorken sütünü bebeği. Duymuştu dediğini, bir ara: “Sen, karımsın benim, öyle ya?” Kırkında, geçildi ırzına iki meslektaşı tarafından güneşli bir hafta sonu, öğleden sonra kendi katında, içeri giren birinin davetine böyle karşılık verdiği koltuğunda. Bitirilmişti iş, yazılmıştı rapor, meslektaşları ansızın tuzağa düşürdüklerinde onu. Diğerleri bakıyorlardı kendi işlerine her hafta sonu öğleden sonra yaptıkları. Çığlıkları ulaşmıyordu hiçbir yere. Sonuna kadar açtılar, müziği. Becerdiler sırayla, mırıldanıyordu her biri: “Pekala, patron kim şu anda? Daha yararlıdır bu şekilde, bu toplantı odası, iş yaşamında kullanmaktan, hey, Tatlım?” Altmışında, geçilmişti ırzına çok iyi tanıdığı komşusu tarafından yağmurlu bir pazar sabahı kiliseden dönüşte daracık yolda, mısır tarlalarının ortasındaki herkesin yanından geçtiği yılın özel günlerinde bu zayıf toplumda bu ufacık köyde köylülerin huzurlu, uyum içinde yaşadığı. Bakıyordu her bir köylü kendi işine, her ne işse yaptıkları yağmurlu bir pazar sabahında. Çığlık atamamıştı bile başına gelenlerin sarsıntısı uyuşturmuştu çünkü. Düş gördüğünü söylüyordu durmadan kendine farkında olsa da gerçeği duyduğunun sorduğunda adam ona: “En son ne zaman düzülmüştün, yaşlı kadın? Zevkini çıkar. Kim ister ki senin gibi eski bir paçavrayı.” CUMHURİYET KİTAP SAYI 926 Makhosazana Khosi Xaba/ Şiirler/ Çeviren: İlyas Tunç ‘Acaba ne kadar sürecek şansı, balığın?’ Makhosazana Khosi Xaba 1957 yılında Greytown, Kwazulu Natal’da doğdu. Ndaleni’de büyüdü. Inanda İlahiyat Fakültesi’ne kaydoldu. Edendale Hemşirelik Okulu’nda eğitim aldı. Sonra Zululand Üniversitesi Hemşirelik Eğitimi ve Yönetimi’nde lisansını tamamladı. Bu dönemde kendini politikaya verdi. 1986’da ikinci olağanüstü durumda sürgüne gönderildi. 1990’da ANC’nin (Afrika Ulusal Kongresi) Kadınlar Birliği’ndeki kadınların ilk grubuyla ülkesine döndü. Yazmaya yönelmeden önce Khosi, hükümetler dışı organizasyonlar için ulusal ve uluslararası alanda sağlık uzmanı olarak çalıştı. Cinsiyet, sağlık ve kadınların sağlık politikaları üzerine çok sayıda yazıları yayımlandı. Tutarlı bir şekilde şiir yazmaya 2000’de başlamasına rağmen, gençlik yıllarında Shakespeare şiiriyle tanışmıştı. Halen Wits Enstitüsü Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Bölümü’nde yazarlık yapıyor. Khosi Xaba, 2005’te henüz basılmamış Koşu (Running) adlı kısa öykü dosyasına Deon Hofmeyr Yaratıcı Yazarlık Ödülü verildi. Haziran 2006’da Witwatersrand Üniversitesi Edebiyat FakültesiYaratıcı Yazarlık diploması aldı. Çalışmaları, Timbila 2005 (Timbila Poetry, 2005), Isis X (Botsotso Publishers, 2005), Women in Writing (2003), Timbila 2003 (Timbila Poetry, 2003), Botsotso (Botsotso Publishers, 2004), LitNet, Poetry Net (Haziran 2006), South Africa Writing (2006, sayı:2), Green Dragon ve www.poetsagainstthewar.org.za’da sunuldu. Güney Afrika şiirinin önde gelen yayın ve dergilerinde üzerine çok olumlu eleştiriler yazılan ilk kitabı, These Hands / Bu Eller (Timbila Poetry, 2005) adını taşıyor. Bir feminist, yüreğini ortaya koyan bir eylem kadını olan Khosi, şiir ve yazılarında yaşam deneyimlerinden yararlanmakta, sözcüklere verdiği değeri, anlamı ön plana çıkarmaktadır. kurtarmak için parçacıklarımı boğulmaktan, atık borusuna batmaktan ya da? Mutfak önlüğünü de çırpacak mısın kibarca onuru kırılmasın, diye, kırıntılarımın? Göz atacak mısın dikkatle her yüzeyine mutfak dolaplarının bazı parçacıklarım çünkü dinlenebilir, orada? Cesaret edip uzanacak mısın havalandırma boşluğuna mutfağın ıslak bir bezle, silecek misin tozlarını içini, dışını, çevresini böylece, tamamen bir bütün olacağım, paketleyip atıyorken beni yaşamından, ilişkiler mezarlığının mimlenmiş boşluğuna KAHVERENGİ PELİKAN Dört gün sonra, limana yürüyüş yapmak olmuştu, seni burada arzulamaktan beni vazgeçiren. Gözetliyordum av peşindeki pelikanları, yakın, uzak kayıkların ışıkları, her yerde, yanıp sönüyordu karanlık sularında bir Key West gecesinin, erkenden. Dikilmiş duruyordum, çekerek nemli, ılık havayı, kocaman kahverengi kuşu izliyordum, aşağıdaki, dolduruyordu askeri gagasının torbasını, yana doğru, alta doğru, kocaman görünüyordu, gevşek, uçuk pembe, kapıyordu yiyeceğini, sabırsızmış gibi. Acaba, avlanıyor muydu, yeterince? Sonra ansızın, sen çıkmıştın ortaya. Kokunu almıştım, duyumsuyordum sırtıma değen göğüslerini, geniş sağ kolunu, sağ omzumun üzerindeki, duyumsuyordum, köprücük kemiğimde gezinen parmaklarını. Kim bilir, neredeydi sol kolun, nasıldı, yüzündeki ifade, acaba? Kolum kadar uzun bir gaganın koruduğu, aç aç bakan pelikan, kararlıydı tok karnına yatmaya. Islanmış mıydın, yoksa? Pelikandı, bir de, ufacık, koyu gri balıktı, güçlü kanatlarının birleştiği yerin sıcaklığında habire çırpınan. Acaba ne kadar sürecek şansı, balığın? Benim şansım kalmıştı benimle yürüyorken ağır ağır Simonton Caddesi’nden yukarı, Pearlsrainbow’daki odama doğru, yürüyüş tarzımı benimseyen ağır başlı gecede. Tadını çıkarmıştım baş döndürücü anların, teşekkür ettim kahverengi pelikana seni getirdiği için bana. BİR ÖMRÜN SUSKUNLUĞU Irzına geçildi yedisinde ÖZENLE DAVRANMAK Yarın, eğer, uyanırsam paramparça fırının üzerinde patlamış cam bir kâse gibi, kırıntılar halinde toplayacak mısın beni, santim santim çekerek eşyaları kenara? Didik didik edecek misin çatalkaşık çekmecesini patlama sırasında açıksa, çıkaracak mısın beni, döküntüler arasından düzeltecek misin, sonra, yeni baştan çekmeceyi? Fırından en uzaktaki noktalara bakacak mısın ufacık bir parça buluncaya kadar benden? Bir el lambası tutacak mısın karanlık köşelere, arkalara, sağa, sola? Eğilip çaktırmadan, uzanacak mısın koridorlara, kımıldamaz dolaplara? Yürüyecek misin usulca, belki, üzerime basarsın, diye, kaldıracak mısın? Zaman alsa da, özen gösterecek misin bir veda öpücüğüyle uğurluyorken beni? Dökecek misin gözyaşlarını lavobaya, kullanacak mısın parmak uçlarını SAYFA 24
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear