28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

? Ya ülkenin yüzde sekseninin nefret ettiği, farklı bir etnik kökene mensup, işbirlikçi olduğu tescillenmiş bir ismin yeni kurulan kukla devlete başkan yapılmasına ne demeli? Gerçekten de bu, inanılır gibi değildir! Caligula bile atını senatör yaparken eminim çok daha tedirgindi? Atınızı senatör yapabilirsiniz ama bunun arkasında durabilmek için bütün dünyaya karşı koyacak gücünüz olmalıdır! Bu yoksa, senatörün kellesini kaptırmakla kurtulamazsınız, tahtınız da şöyle bir sallanır! Atını senatör yapmayı düşünen, iki kere düşünmelidir o yüzden! Peki sizce, bu savaşı yürütenler Caligula’yı tanırlar mı acaba? İNSANLIK KOMEDYASI Tüm bu anlattıklarımızın yanı sıra, şöyle müthiş gülünç bir gerçeğimiz vardır ki; bu tam bir insanlık komedyasıdır. Yirminci yüzyıl boyunca ürettiği her türlü değerini silaha yatırmış ve dünyanın en büyük ordusunu kurmuş Sovyetler Birliği ve ünlü Kızıl Ordu’su bir el bile ateş edemeden teslim olmuştur. Benzer şekilde dünyanın çağımızdaki en güçlü ordusu olan Amerikan ordusunun da birkaç yılda işe yaramaz bir demir yığını haline dönüştüğünü gördük. Günümüzde savaşlar entelektüalizm yoluyla yapılmak zorundadır. Fakat Microsoft’un ülkesi Amerika, entelektüalizmden edebiyatı çıkarmış, yerine bilişimi koymuştur. Bu inanılmaz bir gaflettir. Çünkü edebiyat daima üstündür. Soğuk Savaş’ı kültürel propaganda ve yanı sıra "sosis, cola ve naylon çorap" tapıcıyla kazanmış olan Amerika, bu alandaki becerisini bugüne uyarlamakta hayli beceriksiz kalmaktadır. O yılların mükemmel propaganda kitapları vardı, her birine tek tek Nobel verildi... Onları açıp bir baksalar diyorum... Mesela İvan Denisoviç, mesela Gulag Takımadaları, mesela Dr. Jivago... Ve daha pek çok benzerleri...(Doğrusu harika da eserlerdir.) Acaba, bugünkü savaşı yürütenler, Soğuk Savaş sırasında Nobel sahibi olmuş görkemli yazarların yerine Naipul, Salman Rüşdi gibi büyük tepki ve infial toplamış figürleri koyarak ne yaptıklarını sanıyorlar? Ya da Coetze gibi asri Margaret Mitchell’leri.. (KuzeyGüney Savaşını, Güneylilerin gözünden anlatan "Rüzgâr Gibi Geçti"adlı ünlü "Soap Roman"ın yazarı kastediliyor.).. Eğer bu mantıkla propaganda işe yarasaydı General Grant o ünlü taarruz sonunda atını Güney’de değil, büyük bir ricat sonucunda, New York borsasına pek yakın olan Potomac Nehri’nin tuzlu sularında sulayabilirdi. General Lee onları oraya kadar kovalardı. Ondan sonra da borsa mı kalırdı, New York mu, yoksa Birleşik Devletler mi, onu bilemem? Kısacası bugünkü kültürel propagandistler Ku Klux Klan mantelitesi ile iş yapmaktadırlar. Ku Klux Klan mentalitesi işe yarasaydı, bunu hiç kuşkunuz olmasın Hitler en mükemmel şekliyle başarabilirdi. Ama bu olanaksızdır. Çünkü sadece insanlık dışı, mantıksız ve saçma değil, aynı zamanda ahmakçadır! Bu savaşı idare edenler, edebiyatın önemini kavramamış vasat kişilerdir. Olasılıkla, "önce söz vardı" diye başlayan Eski Ahit’i de Tekvin bölümünü de okumamış; okudularsa da anlamamış kişilerdir. Bu cehaletin ülkelerine maliyeti düşünülenden daha çok olacaktır. Bu savaşta işlenen hatalar arasındaki en önemlilerinden biri de şudur; FiraSAYFA 14 vunlar devrinden bu yana ilk defa İsrail’in katılmadığı bir topyekun savaşta İsrail dışındaki bir Musevi devlet adamına bir savaş organizasyonunda, yürütücü ve şahin olarak "bu denli aleni" görev verilmiştir. Wolfowitz’in bunu lider ve uygulayıcı edasıyla üstlenmesi inanılmaz bir gaflettir. Çünkü sırf bu yüzden dünyadaki antisemit hareket yeniden ateşlenmiş, başta Fransalmanya olmak üzere, komple Kıta Avrupası, Putin Rusya’sı, Müslüman Türkiye, Şii İran, Atlantik’ten Endonezya’ya tüm Sünni âlemi ve Kızıl Çin bu yeni muhalefette huşu ile birleşmiştir. Geriye Kuzey Amerika ile, hayatında topraklarında mantar tabancası bile patlamamış(!) iki üç ada devleti kalmıştır; kangurular ülkesi Avustralya ile "Hobbitler"’in vatanı Yeni Zelanda gibi... Bir de kuşkusuz, İkinci Dünya Savaşı mağlubu, "ordusuz"(?) Japonya. Bununla yetinmeyen Wolfowitz, Bağdat’ı ziyarete gitmiş ve anında bir roket saldırısına uğrayıp canını zor kurtarmıştır. Bir albayın ölümüyle sonuçlanan bu olay tam bir kavrayışsızlık öyküsüdür. Ardı sıra Wolfowitz güvercinler güvercini bir göreve (Dünya Bankası Yoksullukla Mücadele vs.) atandıysa da cin bir kere şişeden çıkmıştır. Trend dönmüştür. Görülen odur ki, bu savaşı yürütenler, Hitler’in hayaletinin dünya üzerinde hâlâ nasıl gezindiğinden bihaberdirler. Çünkü olasılıkla Kavgam’ı da (Mein Kampf) okumamışlardır, Avrupa’daki seçim sonuçlarını da izlememektedirler. Bunu hiç değilse Almanya’nın BadenWürttemberg eyaletinin Spayer kentindeki görkemli Dome’da (Kilise) mermerlere adı saygıyla kazınmış, köklü bir Alman ailesinin üyeleri olan Bush’ların bilmeleri gerekirdi. EBU GUREYB OLAYI Bir de Ebu Gureyb olayı var... Propaganda konusunda inanılmaz cahillikler sergileyen bugünkü tayfa, Arap kültüründe erkeklerin cinselliğe dair gururlarını kırarak onları etkisizleştireceğini ummuştur. Bu inanılmaz bir cahilliktir. Kuranı Kerim’i bir kere okumuş bir kişi bile, buradaki edimlere cezaların hangi mantıkla verildiğini görebilir. Kuran’da eşcinsellik Nisa Suresi’nin 16. ayetinde, Araf Suresi’nin 81. ayetinde, Hud Suresi’nin 77 ve 83 No’lu ayetinde, Hicr Suresi’nin 69 ve 72 No’lu ayetinde, Şuara Suresi’nin 165 ve 166. ayetinde, Neml Suresi’nin 55. ayetinde ve Ankebut Suresi’nin 28 ve 29 No’lu ayetlerinde ele alınmaktadır. Özellikle Ankebut Suresi’nde anlatılan Sodom olayında, Lut, içine düştüğü durumdan dolayı affedilmekte, bozguncular topluluğu ve zalimler mahkum edilmektedir. Yani, buradan kolayca çıkarılabileceği gibi, mağdurları değil, bu işi organize eden zalimleri lanetlemektedir inanç. Bu savaşı yürütenler savaştıkları düşmanın kutsal kitabını da okumamış olabilirler mi? Bu durumda, bu denli başarısız bir savaş idaresinin mümkün olamayacağını ön kabul olarak ortaya koyup bir an için olaya kuşku ile yaklaşmamız gerekmektedir. Yani, bu denli geniş imkânlarla bu denli yanlış işler yapılmasının mantıklı olamayacağı, bu yüzden olaylara başka bir bakış açısı getirmemiz gerektiğini düşünelim. Acaba ekonominin çarklarının dönebilmesi için sürekli savaş, düşük yoğunluklu bir savaşın sonsuza kadar sürmesi ve bunun getirdiği motivasyonla satış, ticaret olması mı hedeflen ? KİTAP SAYI 864 CUMHURİYET
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear