28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

? lıdır." Yeni güçler üretmek! Nasıl ve ne adına üretmek? Romanın irdelediği temel sorunsalla karşı karşıya kalıyoruz böylece. Prof. Çinta ve Prof. Kanga karşı çıkıyor bu görüşe. Başkan ise dediğinde ısrarcı. Genetik Araştırma Merkezi’ndeki kimi bilim adamlarını bilinmeyen bir yere götürüp kendi amaçları doğrultusunda çalışmaya zorluyor. Bilim ile siyasetin çatışması yaşanıyor bir kez daha. Dünya kuruldu kurulalı yinelenen bir çelişkinin sonuçlarını okumaya başlıyoruz. Çinta ile Kanga, çalışma arkadaşlarının gidip de gelmemelerinden son derece rahatsız. Ne yapacaklarını düşünürlerken, günün birinde kabak kendi başlarına patlıyor ve Devlet başkanı Karu, Genetik Araştırmalar Merkezi’ne baskın gibi bir ziyaret yaparak buradaki görev dağılımını altüst ediyor. Çinta’yı başkanlıktan uzaklaştırıp yerine yardımcısını getiriyor. Bununla da yetinmeyip Çinta ile Kanga’yı kaşla göz arasında "zorunlu konuk" yapıveriyor. Bir tür tutsaklık yani. Zavallı bilim adamları evlerine bile haber veremeden bilinmeyen bir yere doğru yolculuğa çıkarılıyorlar. Belli ki onları da, daha önce alınıp götürülen ve kendilerinden haber alınamayan bilim adamlarının baına gelenler bekliyor. ZENGİN AYRINTILAR Ve işte asıl gelişmeler bundan sonra başlıyor. Prof. Çinta’nın son anda karısına ulaştırmayı başardığı ilginç şifre, romanın yörüngesini çizmekte kullanılan zekice bir buluş olarak göze çarpıyor kitapta. Şifrenin yol göstericiliğinde ilerleyen Bayan Maray ve oğlu Sunda, onlara yardımcı olmaya çalışan Bayan Tisen, Sunda’nın arkadaşları Gayda ve Ebar… Her biri "Uçurumlar Vadisi" denilen gizli bir yere götürüldüğü anlaşılan iki profesörü kurtarmak için olağanüstü çaba harcıyorlar. Bu arada Karu’nun komşu ülkelerden birine saldırma planları giriyor devreye. Bir BİR TÜR KILAVUZ... türlü engellenemeyen savaşın öncesi ve Hüseyin Yurttaş’ın zevkle okunan, akıcı sonrası… bir dili olduğu herkesçe bilinen bir gerçek. Romanın ana iskeleti bu. Ama asıl zenDeğişik türlerde 60’ı aşkın kitap yayımlaginlik, iskeletin ete kemiğe büründürülmemış olmasından kaynaklanan kurgu ustalısinde yatıyor elbette. "GDO Ülkesi" bu ğına ve yaşamın farklı alanlarından besleaçıdan bakıldığında, zengin bir ayrıntılar nen gözlem gücüne, sağlam bir dil bilincini toplamı içeriyor. Serüvenin ilerleyişi sırade ekleyince ortaya eli yüzü düzgün metinsında ortaya çıkan açmazları yok etmek lerin çıkmaması olanaksız zaten. Son döiçin bulunan yöntemler, kitabı bilimkurgu nemlerde kılçıklı bir anlatım tutturan yaboyutuna çıkarırken bu yöntemlerin belli zarların alkışlandığını, hatta ödül aldığını bir bilimsel temele oturtulması çabası da gördükçe, kimi okurların "doğrusu bu gözden kaçmıyor. Bilimkurgu ile bilim aramu?" çelişkisini yaşamamaları için, "GDO sında her zaman tehlikeli bir ilişki vardır Ülkesi" gibi yapıtların bir tür kılavuz olazaten. Bu tehlikenin üstesinden başarılı rak değerlendirilebileceğini düşünüyorum. manevralarla gelmesini biliyor yazar. ÖzelKitabın doğru bir biçimde bölümlenmesi likle Uçurumlar Vadisi’nde olanların anlave her bölümün önceki bölümlere sağlıklı tıldığı bölümler, savaşın değişik aşamalabir şekilde eklemlenmesi, özellikle genç rında kullanılan yöntemler, oluşturulmaya okurlar için son derece yararlı olmuş. Bu çalışılan tuhaf ordunun askerleri, uyku satür kitapların kendine özçan larvalar… gü bir sürükleyiciliği, doBu tür yazılarda kitabın ğası gereği varken, bu içeriğini neredeyse olduğu şekilde ayrıca bir hız kagibi aktarmayı doğru bulzandırılmış olması da bir madığım için, serüvenin başka başarı olarak görühangi ayrıntılar ve çözüm lebilir. İnsanların doğayla yolları ile sonuçlandığını ilkurduğu sağlıklı ilişkinin gi duyan okurlara bırakıyobozulmasından rahatsız rum. Ancak şu kadarını olanların, gen alışverişinin söyleyebilirim; Hüseyin hangi şirketlerin amaçları Yurttaş, romandaki kahrauğruna kullanılabileceğinmanların çoğunun bilim den kuşku duyanların, yeinsanı olmasından dolayı ni yaratıklar oluşturan ül"büyü ve sihir" gibi fantaskelerin bu canlılar üzerintik öğelere başvurmadan de "patent" hakkı olup ol"belli bir mantığı" olan çamadığı tartışmasınreler yaratmış kitadan tiksinenlerin bın her bölümünkayıtsız kalamayade. "Şimdi yok cağı bir kitap ama gelecekte ola"GDO Ülkesi". bilir" düşüncesiyle Üstelik her yaşa baş başa bırakıyor Özellikle genç okurların bu seslenebilme gibi bizleri. Roman bakış açısını sorgulamaları, ayırıcı bir de özelkişilerinin çatışmahatta kendilerine dünya ve liği var. Artık söz larını yazarken açık çevre sorunları önünde sağlam okurun! ? açık yan tutmaması da ustalığından bir basamak edinmeleri GDO Ülkesi/ kaynaklanan olumaçısından işlevi olan bir kitap Hüseyin Yurttaş lu bir tavır. Yazarın "GDO Ülkesi". /İmbat Yayınevi durduğu bir nokta /160 s. var elbette. Bu CUMHURİYET KİTAP SAYI 844 nokta kitapta kendisini "kör kör parmağım gözüne" ısrarıyla belli etmese de, sonuçta olaylara hangi açıdan bakıldığı belli. Özellikle genç okurların bu bakış açısını sorgulamaları, hatta kendilerine dünya ve çevre sorunları önünde sağlam bir basamak edinmeleri açısından işlevi olan bir kitap "GDO Ülkesi". Bilimsel araştırmalar ile ahlak felsefesinin çakıştığı ya da çeliştiği yerleri bir kez daha gündeme getirmesi açısından da önemli. Bilindiği gibi bilimkurgunun bazı büyük izlekleri vardır. Uzay serüvenleri, geleceğe ya da geçmişe yolculuk, kıyamet günü, makineinsan karışımları vb.. Hüseyin Yurttaş uzak durmuş bunlardan, bambaşka bir konuyu ele almış. İnsanların dönüşüme uğraması, daha çok mutasyon bağlamında özellikle yabancı yazarlar tarafından zaman zaman işlenmiş olsa da, genetiği değiştirilmiş organizmalar açısından canlıların başkalaşımı, edebiyatımızda görmeye alışık olmadığımız bir çaba. Üstelik yalnızca insanın değil, öteki canlıların da doğalarına aykırı özelliklere sürüklendiği görülüyor kitapta. Yaşadığımız gezegenin gittikçe büyüyen ve her ülkeyi tehdit eden önemli bir sorununa karşı bir yazarın duyarsız kalmadığını görmek, bu bakımdan çok sevindirici. Gerçi yabancı değiliz buna. Hüseyin Yurttaş’ın özellikle "Kod Adı Mansur", "Kirli Tarih" ve "Yirminci Yüzyıl Ağıtları" gibi şiir kitapları, kimi öyküleri ve denemeleri bambaşka bir pencereden de olsa, benzer bir sanatçı tavrının ürünüdür zaten. Demem o ki, göstermelik bir tavır değildir bu. Gelip geçici hiç değildir. Bundan sonraki kitaplarında da yaşama tanıklık eden, kimi zaman müdahalede bulunan bir anlayışın izlerini bulabileceğimizi sanıyorum. Sorunlar böylesine katmerleştikçe, bu çizginin devamı sayılabilecek başka kitapların hazırlığı içindedir yazar belki de, onu zaman gösterecek. SAYFA 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear