Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? dan bir süre tatile çıkması tavsiye edilir. İngiltere’de BBC de aynı proje üzerinde çalışmaktadır ve senaryosunu beğendikleri için Winston’la çalışmak isterler, ama bir şartla; senaryonun bazı ana hatlarını değiştirmek, çekim yerini Irak değil, Amerika yapmak gibi. Tatilinin bitiminde Amerika’ya dönen Winston tutuklanır ve en ağır, sözde hapis cezasına aslında beş gün hücrede kalmak ve beşinci gün işkence edilerek öldürmek çarptırılır. Bu özel hapishanede yaşadığı deneyimler, terörle mücadele etmek için Irak, Suriye, İran ve Pakistan’ı işgal eden Amerika’nın gerçek yüzünü görmesini sağlar ve bir süre sonra Amerika’nın propagandalarında kendisinin de payı olması onu rahatsız eder. Artık Blush Yönetimi’nin savunuculuğunu yapmayı bırakır. Daha sonra gizemli bir kadın ve bilgisayar hekırları tarafından hücreden kaçırılır, Blush Yönetimi’ne karşı Direnç hareketinin bir parçası olur... Ara Perde/ Juan Goytisolo/ Çeviren: Neyire Gül Işık/ YKY/ 100 s. “Her şey gecenin köründe başladı: Uzaklıktan ötürü hafiflemiş, boğuk bir uğultu, inatçı bir kazma ya da elektrikli matkap benzeri” Yeni Roman’ın İspanyol edebiyatındaki sözcülerinden Juan Goytisolo’dan, “kurgusal deneme” tadında bir roman ‘Ara Perde’... Yazarın “yazınsal vasiyetim” diye adlandırdığı ve son kurgusal yapıtı olacağını söylediği bu şiirsel metin, evrensele taşınan bir anlatının izlerini taşıyor. Baba ve Piç/ Elif Şafak/ Metis Yayınları/ 376 s. Elif Şafak’ın son romanı ‘Baba ve Piç’, İstanbulSan Francisco hattında gidip geliyor. MüslümanTürk Kazancı ailesiyle Ermeni asıllı Amerikalı Çakmakçıyanların 90 yıla yayılan öyküleri iç içe geçiyor kitapta. Kederli bir geçmişi tamamen unutmak mı daha doğru, geçmiş bilincini beraberinde taşımak mı? Diğer yandan bir kadınlar romanı ‘Baba ve Piç’: Erkeklerin apansız ve açıklamasız ölüverdiği, geriye hep kadınların kaldığı bir sülaleden dört kuşak kadının hikâyesi… Anneannelerin, ciciannelerin, teyzelerin hafızalarıyla can bulan bir roman… Osmanlı Kapısında Büyümek/ Fazıl Gökçek/ İletişim Yayınları/ 214 s. Toplumunun tüm kesimlerine ve meselelerine duyarlı olan Ahmet Mithat Efendi, yapıtlarında Osmanlı’nın çok milletli yapısını yansıtmıştır. Osmanlı Devleti’nin pek çok sorunla yüz yüze kaldığı, reformlarla Batı karşısında siyasi bütünlüğünü ve varlığını sürdürmeye çalıştığı bir dönemde yazmış, bu sorunlara cevap aramıştır. Gayrimüslim nüfusun da önemli bir mesele olarak ortaya çıktığı süreçte, sorunu “Osmanlılık” üst kimliği içinde çözmek gerektiğini savunmuştur. Fazıl Gökçek, ‘Osmanlı Kapısında Büyümek’te yazarın hikâye ve romanlarındaki gayrimüslim Osmanlıların temsil biçimleri üzerinde duruyor. Modern Türk roman ve hikâyesinin ilk temsilcilerinden biri olan Ahmet Mithat Efendi’nin yapıtlarında gayrimüslim Osmanlıların hikâye/roman kişileri olarak nasıl yer aldıklarını inceleyerek, bu çok milletli yapının ve yazarın ideolojisinin yapıtlarına nasıl yansıdığını göstermeye çalışıyor. Ahmet Mithat Efendi’yi çağdaşlarıyla ve Cumhuriyet dönemi yazarlarıyla söz konusu mesele ekseninde karşılaştıran, Türk edebiyatındaki yerini ve özgünlüğünü vurgulayan titiz bir çalışma. SAYFA 36 Bir Varmış Bir Yokmuş/ Ayşe Kulin/ Everest Yayınları/ 304 s. “Bir Varmış Bir Yokmuş’un bir yüzünde gerçek yaşamdan alınmış öyküler, diğer yüzünde ise kurgulanmış öyküler var... Ancak Ayşe Kulin’in kitabın önsözünde belirttiği gibi hayal ile hakikat, kurgu ile gerçek kimileyin öylesine iç içe geçiyor ki... Bu iç içe geçişi en iyi dile getirecek biçim bu kitabı önlü arkalı, evire çevire okunacak bir kitap olarak tasarlamaktı. Biz de öyle yaptık, bir yanda gerçek öyküler bir yanda kurgular var ama hangisinin gerçek, hangisinin hayal ürünü olduğunu karıştırmak mümkün” diyor kitabı yayına hazırlayanlar. Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir?/ Doç Dr. Kemal Yeşilçimen/ Hayykitap/ 140 s. Bu kitap, yaşam tarzının nasıl oluşturulduğunu ve yaşam tarzını değiştirmenin sırlarını açıklıyor. Kitap için, “Ülkemizde sürdürülen sinsi sağlık savaşının milli felaket düzeyindeki sonuçlarını, nedenlerini ve köklü çözüm yollarını özetliyor. Derin irademizi ele geçirerek bizi köleleştiren ve ‘hasta adam’a çeviren küresel sistemi deşifre ediyor. Hayatı kolaylaştırma adı altında insanımıza hastalık üreten yaşam tarzını pompalayanların maskesini düşürüyor” diyor kitabı yayına hazırlayanlar. Yazgıların Tableti/ Reha Mağden/ Agora Kitaplığı/ 116 s. “Bu hikâyeler, bir çaresizlik ifadesiyse, aynı zamanda bir amaç arayışını ve bazıları da başka tür kader dolanımlarını İfade etme kaygımdan yazıldı. Hepsinin ortak yanı, Yusuf’un kuyusu kadar derin iç dünyalarına nüfuz etme çabasından ibarettir, bunun için yazıldı. Kötü bir insan olmayabileceğimi anlatmanın bir yolu olarak seçildi bu yazı macerası. Burada kendim neredeyim? Murat Davman mı benim, yoksa adı söylenmiş ya da söylenmemiş Yusuf’lardan biri mi? Beni tanırlar... Hem sanat, arınma olduğu kadar kandırma çabası değil mi? Hikâyelerimi üzüntüyle okumanızı dilerdim; üzülmekten korkmayarak” diyor Reha Mağden. Uygur Karızlarına Yolculuk/ Dursun Özden/ Kaynak Yayınları/ 128 s. Araştırmacıgezgin Dursun Özden, gittiği onlarca ülkede ve Anadolu’da, kaybolan etkin kültürleri araştırıyor. Son olarak Çin Halk Cumhuriyeti ve SincangUygur Özerk Bölgesi’ne yaptığı gezi kapsamında; Orta Asya’da birlikte yaşama kültürünü ve 2500 yıl önce Türkler tarafından yapılan ve “Bir Uygarlık Harikası” diye adlandırılan tarihi Karızları araştırdı. Tanrı Dağları’nda başlayıp Turfan havzasına uzanan, Takmakan Çölü’nün 110 metre altında ve toplam 5100 kilometre uzunluğundaki Karızlar, yeraltındaki Çin Seddi olarak tanımlanıyor. İnsanlığın en eski uygarlık miraslarından biri olan Karızlar, Batı merkezli araştırmacıların ve tarihçilerin tezlerini çürütüyor. Bu bulgular sonunda Türklerin; kara kıl çadırlarda yaşayan, bar bar, göçebe ve ilkel topluluklar olmadığı, daha Batı’da kent devletleri yokken Türklerin, yerleşik kent kültüründe ve ziraatçılıkta oldukça ileri gittiği ortaya çıkıyor. Çinli, Uygur ve Türk bilim adamlarının çalışmaları, Asya halklarının tüm farklılıklara karşın, Karız sayesinde “birlikte yaşama kültürü”nü özümsediklerini belgeliyor. İskitler/ B. N. Grakov/ Çeviren: D. Ahsen Batur/ Selenge Yayınları/ 380 s. Türklerin, Rusların, Kürtlerin, Pakistanlıların ve Aryanizm taraftarlarının sahip çıktıkları, ‘atamız’ dedikleri esrarengiz halk İskitler kimdir? Batı’da İskit, Doğu’da Saka denilen bu halkın kökeni Orta Asyalı olduğu halde başka halkların sahiplenmeleri neyle izah edilebilir? Grakov’un deyimiyle “Rus, Helen ve dünya medeniyetine çok şey hediye eden” İskitler asla barbar değillerdi. Yunanlılar sek şarap içmek istediklerinde garsona “Çek bir iskit!” derlerdi. Bu kitap, İskitler üzerine bir inceleme sunuyor. Şafakta Kızıl Gökyüzü/ James Gustave Speth/ Çeviren: Semih Türkoğlu/ Truva Yayınları/ 346 s. İklimler değişiyor. Birçok bitki ve hayvan türü yok oluyor. Yaşam için vazgeçilmez olan oksijen ve su kaynakları yavaş yavaş tükeniyor. Dünya geri dönüşü olmayan bir “cehennem”e doğru yol alıyor... Yale Üniversitesi Ormancılık ve Çevre Çalışmaları Fakültesi dekanı olan Speth’in tecrübeleriyle ortaya çıkan bu kitap, çağın en büyük sorunlarından biri olan çevre felaketinin ne boyutlarda olduğunu, bilerek ya da bilmeyerek yapılan yanlışları, hangi önlemler al(ma)dığımızı bir bir gözler önüne seren bir çalışma. Son yirmi yıldır sürdürülen uluslararası müzakerelere rağmen dünyayı korumak için girişilen çoğu çabanın başarısız olduğu konusunda uyaran yazar, bu başarısızlığın sebebini ayrıntılarıyla irdeliyor; hükümetlerin ve sivil toplumun sürdürülebilir bir geleceğe adım atabilmeleri için sekiz özel önlem sunuyor. 40 Yıl Önce 40 Yıl Sonra/ Gündüz Vassaf/ İletişim Yayınları/ 310 s. Gündüz Vassaf, ‘40 Yıl Önce 40 Yıl Sonra AmerikaRusya’da eğlenceli, mizahi, şiirsel bir dille çocukluk ve gençlik yıllarından yakından tanıdığı Amerika ile “sosyalizmin beşiği” diye merak ettiği Moskova’yı, 40 yıl sonra sadece anılarının izinden giderek değil, tekrar görerek, yaşayarak anlatıyor. 21. yüzyılın gönüllü totalitarizmine karşı dikkatimizi çekiyor. ‘68 kuşağının egemen düzene başkaldırısıyla “kapitalizmin cehenneminde sosyalist cennetin düşlerini kuran”, Moskova’da sarıldıklarını yitiren bir genç... Pentagon kuşatmasından Moskova gecelerine, aşklarına ve hayal kırıklıklarına, erotik politikadan komünist düşmanlığının paranoyak boyutlarına, Çeçenistanlı Timur’dan San Francisco’da Şükran Günü sofralarına, sürgündeki dayı Zekeriya Sertel’den Stalin’e, Nâzım Hikmet’e... “İzleyenlerin izlenen olduğu” Amerika’dan “Sosyalist düşlerden kapitalizm düşkünlüğüne” geçen Rusya’ya kadar uzanan 40 yıllık bir anılar zinciri, seyahat notları... Dünümüzle birlikte yarına bakan bir kitap. ‘40 Yıl Önce 40 Yıl Sonra AmerikaRusya’da Gündüz Vassaf, iki ülkeyle birlikte kendisinin de nasıl değiştiğini gözler önüne sererken, “gerçek özgürlüğü” temsil ettiklerini öne süren her iki zihniyetin de totalitarizmde, tutuculukta nasıl birleştiklerini Amerika’da, Rusya’da bulunmuş birisi olarak “içeriden bir bakışla” anlatıyor. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 841