Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Nesneler, nesnelerin kendi kendileriyle, uzamla, zamanla ilişkilenişleri, içlerinde, aralarında oluşturdukları dizilişler, sıralanışlar, nesnelerden kalkılarak ulaşılan soyutlayımlar, dönüştürümler sözcüğün tam anlamıyla sanatsal birer büyü gereciydi ilhan Koman'da. M. Sadık Aslankara Kitaplar Adası Çağdaş bir Leonardo: ları yüzünden kendisinden sonra gelenlerce alımlanamadığından bulgulan, yazık ki bir türlü gün yüzüne çıkamamış. Biitün bunlar, döneminde etkiler yaratabilmiş olsaydı, bu yalnızca bilim alanında değil, sanat alanında da yeni yaklaşımların ortaya çıkmasına yol açabilirdi. Yarım bin yıl önce bilim ve sanat alanında yaşanan bu şaşırtıcı parıltının, bugünkü bilim ve sanat çalışmalarımız yönünden hiçbir anlam taşımayacağı savlanabilir mi peki? Ya da Leonardo'nun yaşamından, onun sanat ve bilim alanındaki çalışmalanndan dersler çıkarılamayacağı? SANATLA BİLİMİN SONSUZLUĞUNDA... Yukandaki satırları, 67 Mart 1999'da III.LJlııslararası Belgesel Sinemacılar Konferansı'nda sunduğum, Belgesel Sinema dergisinin IlkbaharYaz 2003 tarihli sayısında da yayımlanan bildiriden aktardım. Niye mi? Yukarıda söylediklerimin benzerini tlhan Koman'ın (19211986) retrospektif sergisini gezerken de diişündüm de, onun için... Ne yalan söylemeli, tlhan Koman'ı tanımıyormuşum ben... Bildiğim ünlü Akdeniz yapıtı onun, sonra Leonardo'dan...'ı, bir de Anıtkabir'deki duvar kabartması... Bunların, onu tanımak anlamına gelmediği, gelmeyeceği gerçekliği sergiye adım atar atmaz yüzüme çarptı hemencc. tlhan Koman Retrospektif sergi kitabı da (YKY, 2005) kılavuzluk yaptı sergiyi dolaşırken. tlhan Koman geıçekliğiyle vüz yüze gelmek biiyülüyoı insanr. Leonardo da Vinci gibi yetkinliğe, ancak vetiniLnezlikle ulaşılabileceğini düşünüyor o da. Bir seminerden içeriye adım atmıştını sanki... Yo, hayır, bir kiinıe çalışmasıydı bu, bilimin, sanatın yapılabilirlik ilkelerine özgülenmiş... tstiklal Caddcsi baştan sona îlhan Koman'a ayrılmış gibiydi. Sergi, Fransız Kültür Merkczi'nde başlıyor Galatasaray'daki Yapı zi'nde genişleyin derinleşiyor, Tüncl'dc tsveç Büyükelçiliği'nin bahçesinde son buluyordu. Andığım iiç uzam da, balıçcsiyle, kapalı alanlarıyla birer "düşünce bileme merkczi "ne, "us'lanma merkezi"ne döniişmüştü sanki. Büyiık iştahla, doymak bilmez açlıkla İlhan Koman'ın zengin dünyasına dalmıştım. O büyiik yolculuğum başbyordu artık. L eonardo da Vinci'yi (14521519) "büyük" kılan sanatçı vanı belki, ama "önemli' kılan yanı, sanatı için yaptığı ön çahşraa, çalışma yöntemi, sonuçta sanatı kavrayışı bana sorarsanız. Leonardo'nun amacı, olgun sanat ürünleri ortaya koymak! Rcsimdc, doğadaki biçimin temele alındığı Rönesans döneminde, Leonardo "olgun" ürünler vermek için kolları sıvıyor ya, ilk önce doğayı, doğadaki işleyişi ve ilişkilcr bütününü, hem de tam anlamıyla kavramak gerektiğini görüyor. Bunun için perspektrfle başlıyor çalışmasına. Perspektifin yalnız başına yeterli olmadığmı görünce de matcmatik derslerine geçiyor hemencc. Ancak perspeKtif ve matematik çalışmalan sırasında doğayı aslına en uygun biçimde vermekten başka bir amacı yok! Yani, başlangıçta belirlediği amaçtan sapmış, yolundan ayrılmış değil. Bunlarla da yetinmiyor Leonardo. Anatomiye, fizyoloiiye, üziğe dck uzanıyor çalışmalarıyla. Gerçi Albrecht Dürer'in (14711528), Michclangelo'nun (14751564), Raffaello'nun (14831520) dabitkilervehayvanlar üzerinde ciddi çalışmaları var. Ne ki bu adların sanata bakışlarında, çalışnıa yöntcmlerinde, Leonardo'nun bilincinc sahip olmadıkları söylenebilir. Leonardo da Vinci, kas ve iskelet yapılarıyla sinir, sindirim, damar sistemleriyle ilgili gii/el araştımıa örnekleri de veriyor bu arada. Yanılgılan olmakla biıiikte, göz ve ııcnıa konusundaki çalışmalan ııa önemli onun. Ote yandan ceniııi ilk olarak çok iyı resmeden, yine ilk olarak enjeksiyon teknığini kulIanan, karşılaştırnıalı anatomi önıekleri veren, organların yapıları ve işlevleri arasında analojik bağlar kuran Leonardo. Bilim tarihçileri, Leonardo'nun, kalp damarlarındaki kapaklar üzerinde yaptığı çalışnıanın, kalbi pompaya bcnzetişinin zamanında öğrenilehilmesi durumunda, kan dolaşımının bulunuşunun William Harvey'e (15781657) dek uzamayacağı görüşünde birleşiyor. Araştırmaya, gözleme ve deneye önem vermekle yetinmeyip bir amaca, yarara, insanın gereksinimlcrim kaısıl.ımaya da yöııelıyor Leonardo, ç.ılışmalannda. Bu bağlamda, bilimsel çalışmaya, belki ilk kez mekanik Lıvıayışı da o sokuyor. Bunlar, giiniimüzden tam beş yü/.yıl ön fe insanlıga sunduğu düşüneeler, çalışmalaıonun. Onıın ıılaştığı bu sonuçlar, el de ettiği bu yoğun birikim, vardığı düzey, kullandığı ayna yazı İlhan Koman İLHAN KOMAN'LA YARATICILIĞA YOLCULUK tlhan Koman, Kristian Ronıarc'a mcktubunda şöyle diyor: "Sanat yapıtında görmeyi beklediğim içerik, son halkası yeni geleni karşılamak için hep açık olan bir zincirin parçası olmalıdır. Tıpkı bilim kavramları gibi. / Velhasıl, diğer'i içine alan bir sanat yapabilmeyi isterdim." (39) Sergi, Koman'ın bu dile getirişinin kanıtlanma alanlanna dönmüş. Nesneler, nesnelerin kendi kendileriyle, uzamla, zamanla ilişkilenişleri, içlerinde, aralarında oluşturdukları dizilişler, sıralanışlar, nesnelerden kalkılarak ulaşılan soyutlayımlar, dönüştürümler sözcüğün tam anlamıyla sanatsal birer büyü gereciydi tlhan Koman'da. Verimledıği yapıtların her biri, bunu kanıtlıyordu açık biçimde. Yapıtlarının önündc cekctimizi iliklerken ağzımız açık kalıyordu hep. Gerçekten de yaratıcılığa doğru onunla çıkılan yolculuk, köşesizliğe, sınırsızhğa, sonsıızluğa dönüşüyor her kezinde. İlhan Koman'a özgü düşünceler karşısında beynimiz de ileri geri harcketlenip toparlanıyor, ııs da bir açıdan bu yolculuğa katılıyor... tlhan Koman imzasını taşıyan aşağıdaki düşünceler, saltık ustan derlenen birer parmak bal olarak da alınabilir: "Sıradanlığa, özellikle de dcğiştirilemez ya da tartışılamaz gibi görünen kuramlara meydan okumaktan hoşlanırım. Bana göre, mevcut olan zaten eskimektedir. / Böyle kabullenilmiş kuramlardan bir tanesi de polihedraların katı ya da bükülemez bir yapıya sahip olduklarıdır. Oysa 1970 yılında yaptığım deneylcr sırasında sert olmayan, esnek bir forma sahip, 10 birleşme noktası olan vc 16 eşkenar üçgen şeklinde yüzü olan bir polihedron bulmuştum. Böyle polihedıon bazlı, hafif, katlanabilen inşaat malzemesi olarak da kullanılabilen birinılerin, uzayda kurulan mühendislik eseri yapılarda yararlı olabileceğini düşünmüştüm." (72) İlhan Koman bunlar kadar "çocukluğumuzdaki uçurtma kuyruğu yapımında kullanılan ana yapı"nın esinlemesiyle bunun türevleri üzerinde de duruyor. Koman, "çoğunlukla tek parça metal veya ahşap levha / parçadan başlayarak, kullanılan malzcmenin esnekliği(ni) zorla(y)arak" (76) oluşturuyor diziyi. Bunun gibi "tahtanın esnekliğini kullan(arak)" "ağaççıtalarını büküp dalga şekline sok(abiliyor) ve birbirlerine dik açılarda duran dört yüzeydcn oıuşan bir sütun elde etmek için temas noktalarından yapıştır(ıyor). Sonuçta ortaya sonsuzluğa doğru uzanan bir dalga imgesi çık(ıyor)." (84) Koman, Derviş adlı yapıtından kalkarak da şunları söylüyor: " 1970 yılında, yürümeyi andıran bir biçimde hareket edebilen heykeller üzerinde çalıştım. Ben bu heykellere 'Vandrande Gubben' (Gezinen thtiyar) dediın. Kare kesitli uzun tahta parçalardan inşa cttim bunları. (,..)Bu heykellere 'yürüme' yeteneğini ve yapılarındaki tahtaların her birinın bağımsız hareket edcbilmesi özelliğini kazandırdığımdan bcri, tahtanın esnekliği beninı için birbiıinden bağımsız parçalara sahip olmasından kaynaklannıaktauır." (86) tşte DÖylesine deha, böylesine enıek anıtı Koman, bir bilimci sanatçı! DEHAYLA EMEĞİN, BİLİMLE SANATIN EĞİK DÜZLEMİ... Mayıs'ta 9.Ankara Öykü Günleri'nde, genç öykücülerden Ozgür Soylu'yla söyleşimiz sırasında kıvılcımlar fışkıran dupduru bakışları, gcnç bir öykücüyle tanıştım: Nefise Abalı. Sonrasında dostum Ozgür anl.ıttı, genç övkücüler, aralarında toplulıık oluşturmıışlar. "Kaldırım I'aşlan" adını vernıişler gruplanna Toplulıık uvelerivle etkinliklerin arasında /aman zanıan oturııp kısa siıreli söylesiler yaptık. ()ykülerini okumamı istivorlardı, okııdum. Bu arada, Jaha iyi öykü yazabilmek için yapıl Kredi Kültür Merke kullanmış, bunların çok büyük bölümünü de tekrarlamıştı. "Üzülme," dedim, "artık biliyorsun, bundan sonra bu ayrıntıyı gözden kacıramazsın." Şu satırları Aydın Boysan'dan aktarıyorum: "Michelangelo'yu bir dostu ziyarete geldiğinde, heykellerinden birisini bitirmek üzere... Aynı dostu bir süre sonra yine ziyarete gelince, heykelde farklılık göremiyor ve sanatçıya, tembcllik ettiğini söylüyor. / Michelangelo karsı koyuyor: 'Şu bölümü geliştirdim, şurasını incelttim, gülüşü tatlıfaştırdım, kasları dana iyi belirttim, dudaklara etki gücü verdim...' Dostu, 'Güzel ama, bunlar hep ayrıntı' deyince sanatçı özetliyor: 'Olsun! Düşünceme göre, ayrıntılar mükemmelliği tamamlar, ama mükemmellik ayrıntı değildir." (Binbir Yaşam Sahnesi, Bilgi, 2005, 17) "... Keman virtüözü Sarasate'ye bir konuğu, 'Siz bir deha sınız' diyor, hem de bir müzik eleştirmeni. Sarasate adama boş gözlerle baktıktan sonra yanıt veriyor; Deha ha! Ben 37 yıl, günde 14 saat çalışmışım, adam kalkmış bana deha diyor." (Nerede Yaşıyoruz?, Bilgi, 2004,64) ilhan Koman retrospektif sergisini üç kez dolaştım. tlkinde Vildan Ertürk'le, Bilal Kaya"bay'la, ikincisinde Yıınus Nadi Roman Arnıağam'nı almaya gelen Burhan Cıünel'le... Bir kez de Meral Soylu'yla. Yetti mi peki? Hayır! Siz bu yazıyı okurken ben, bir kez daha buluşacağım tlhan Koman'la, büyük heyecanla. Çünkü sergi 30 Temmuz'a dek uzatılmış. Hiç kimse bu fırsatı kaçırmamalı derim! Genç yazarlar, şairler, sinemacılar, tiyatrocular, müzisycnler, ressanılar, yontucular, bilimci lcr, gönül bu kcz sizlerin <le katılmanı/ı diliyor İlhan Koman sergısine... Bilimle sanatın eğik düzlemınde yol al.ıbilmeni/, çağııı yü reği karartılmış evrenindc s.ınal, bilim yapabilnıeniz, kollaıını/.ı açıp kendini/ı dengeleyebilmeniz, önünüzü görebilmeniz için /onınlu bu1 • kü öyküsünde cok az SÖZCÜK ması gerekenlerin neler olduğunun arayışı icindeydi de gençler... Oturduk bir kıyıya, genç öykücüler grubuyla birlikte ueğerlendirmeye giriştik okuduğum ürünleri. Bu arada döndüm Nefise'yc, öyküsündeki sözcükleri ayrıştırmasını, sözgelimi verimini kaç sözcüğe dayandırdığını, bunlardan kaçını ilk kez kaçını çoklu biçimde kııllandığını saptamasının önemine değindim. Nefise, ertesi gün koşarak geldi. Düş kırıklığı icindeydi, çün