Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Lütfi özkök'le fotoğraf ve şilr üzerlne... r 'Sana serinde emmeliyet yoktur' lardan biri. Bir fotoğraf, biliyorsunuz, yıkandıktan sonra fotoğraf oluyor; yıkanana kadar binbir çeşide giriyor. Düşünün ne kadar çok ctken var. Maket fotoğraflarıyla başlamak ise bana elbette bir sezgi kazandırdı, orada ışığın ne olduğunu öğrendim. Zaten mizacım kontrastlara yatkın, ışık oyunlarını seviyorum. Işığın büyüsüne kapıldığım siyahbeyaz fotoğraflarımla oldukça ilgilenen oldu. Bana bir Fransız dedi ki, "Hiç nü fotoğraf çekmeyi düşünmedin mi?" Fakat fazla ilgilenmedim. Bütün fotoğrafçıların içten beslediği bir duygu, fakat vücuttan ziyade yüze döndüm. Portreciliğim yüzle başladı. Çocukluğumda bile yüz kronikleri yapardım. Bu merakla, tutkuyla ilgili bir durum olsa gerek. Portre fotoğraf böyle bir şey benim için, onun dışına çıkmadım fotoğrafta. Fotoğraf dışında ise bazen başka şeyler yapmak, röportaj yapmak, yazı yazmak istedim, bunlara da çabaladım, çünkü bence dümdüz yolda gidince yeknesaklığa düşüyor insan. Lütfi özkök, bir dünya fotoğrafçısı. ömrünü bu sanata adamış bir ustanın ülkemizdeki ilk fotoğraf albümü "Portreler" Dünya Kitapları tarafından yayımlandı. özkök'le fotoğrafı ve kitabını konuştuk. Merih Akoğul da kitabı değerlendirdi. n PmarCÜVEN ömer ŞİŞMAN •• zkök 'ün yasamında rastlantdann önemh bir aktör olduğunu söyleyebilir miyiz? Fotoğrafın ve Stockholm'ün hayatına birdenbire gırmesi mesela. Elbette rastlantıların payını düşünmek lazım. Rastlantı olmasaydı zaten Isveç edebiyatına ve Isveç şiirine giremezdim, giremeyince portre alanındaki ilk girişimlerim de olmazdı. İlk girişim Isveç şairlerini tanımakla beraber oldu. Ama ben de çoğu zaman rastlantılar yarattım. Zaten benim için şiir de fotoğraf da hemen hemen rastlantıyla başladı ve rastlantıyla bitti. Yani bitti derken, on sene önce makinemi rafa koydum. Karanlık odada... Yorgunluk değil de, yapacağımı yaptım, daha fazla onu geçemeyeceğimi anladım. Çünkü birçok tecrübe edindim, deneysel, siyahbeyaz resimler yaptım. Bunlar yorucu, bir hayli yorucu. Bunlar dışında tabii bazı güncel çahşmalar oluyor, çabuk istiyorlar, yayınevlerindengazetelerden. O zaman bir parçacık paniğe kapılıyorum ben. Açıkçası yorgun hissettim kendimi; otuz beşkırk sene... karanlık odada... bazen insanın kendi kendiyle konuşması o kadar kolay olmuyor. Sıparış fotoğraftan pek hoslanmıyorsunuz. • . Evet hoşlanmıyorum. Işin içine para girdiği zaman tüylerim ürperiyor, pek bir şey yapamıyorum. Şiir de mesela ısmarlama oluyor bazen, ama şiir oluyor O YENİ PROJELER Türkiye'deki edebıyatsanat ortamından uzakta olmanın bir baktma dı^ardan tzleyebılmenin size getirdiklerı/kaybettırkaranlığın içinden yadıklerı nelerdir?.. Bu uzun zaman ıçersınvaş yavaş doğmaya de "burayt" izlemekte sıkıntı yasadınız başlıyor yüz, çehre, mı?.. gözler, dudaklar. Tıpkı Ben hemen hemen aralıksız on beş çalıştığınız bir şiirde sene Isveç mektupları yazıp Isveç yazaryapmak istediklerinilannın fotoğraflarını çıkarttım. Bu arada zin yavaş yavaş kenditabii Türkiye ile daimi temasım vardı, mu sanki o zaman! Rastlantı ni ele vermesi gibi. Bu fakat daha sonra fotoğrafçüık yavaş yademiştiniz, rastlantılar ıki tasırada biiyük bir özelvaş temasımı uzatmaya başladı her tarafraflı oluyor benim yaşamımleşme oluyor. O yaratla. Hatta oradaki çevremle bile azaldı. da; bir, köşe başında rastlıyoma sürecinde her şey Çünkü karanlık odaya girdikten sonra rum, bir de kcndim peşinden şahsi oluyor. Gayet tadünyayla temasınızı bırakıyorsunuz ve koşuyorum rastlantının. Yabii tekniksiz olmaz, hayali temaslar başlıyor. O uzun fotoğbancı şehirlerde rastlantılaher ikisi de birbirini rafçılık, karanlık oda döncminde bazen rın peşinden koştum, adresbütünlüyor. Mizacım kendi kendime çok kızıyordum niye bu ler alıyordum, sonra kapılan j kaprisli olduğu için kadar kendimi ayınyorum dünyadan, ninı çalıyordum, kapı açılmazbazen çöp sepetine çin şairlerimi bırakıyorum diye. Sonra sa pencereden bacadan girmeye çalışıatılıyor kâğıt, bazen de "ah ne güzel baktım onlar da beni bırakmaya başladı yaptım" deyip ertesi gün onu da atıyoyordum. Öyle anlar oldu tabii. Fakat en zamanla. Fotoğrafı bıraktıktan sonra yirum. Sevinç anları, yaratma anları... Harahat fotoğraflarımı şairler arasında çekne eski dostlarıma, şiire döndüm ama yat. tim. Romancılarla sonra başladım, önce bir parçacık aşınma olmuştu dostluğum şairler. Fotoğraf a maket fotoğraflarıyla başla arasında, buraya gelmem beni gerçekten bir nevi yeniden doğma haleti ruhiyesidınız, daba sonra portre fotoğraf ın en FOTOÖRAF VE EDEBİYAT önemh isimlertnden bırı oldunuz. Çırak ne getirdi. Yeni projeler tetiklendi. Şim Fotoğraf ile edebiyat, daha doğrusu ji Itk döneminı nesne fotoğraflarıyla geçirdi gidince yalnızlığımı dolduracak bu ır arasında bir bağ kurduğumuzu, saırlig'i menin sıze değisik bir gözlem gücü kaprojeler, çünkü insan hayal ettiği müdnizin fotoğrafçıltğınızı besledığıni söyledetçe yaşıyor gerçekten. Buraya dönüzandırdığtnt düsünüyor musunuz? Bu yebilirız. Sizce bu bağın ardında şiir yeni başlangıan kendınıze özgü ışık oyunlarışüm beni gerçekten tahmin etmediğim ıfade olanaklannı sınayan ve çoğunlukla kadar heyecanlandırdı... Biliyorsunuz, nı gelistırmenizı sağladığını söyleyebilir mınımalıst bir tür olmasının etkısı var iki sene önce büyük bir sarsıntı geçirmiyız? nıu Bıraz bunun üzertnde duralım. Ayrıdim, eşimi kaybettim. O günden bugüne ilk olarak çocuklarımın ve hanımıca fotoğrafın stiri beslemesi de pekâlâ yalnızlığım çok derin boyutlara vardı. mın fotoğraflarını çekerek başladım asmüntkün Ne dersınız? Buraya gelişim hayatıma yeni, ummadılında. Sonra öbür modele geçtik; mimari ğım bir boyut kattı, bundan çok mem Daha çok, şiir fotoğrafımı besledi dimodellere, maketlere. Işte asıl orada nunum. Söylemiştim daha önce de, kökyebilirız. Fotoğraf da gayet tabii şiirleri teknik bilgiye muhtaç oluyor insan. Işık lerim yeşermeye başladı. Bu projeler besliyor. Entivisyonla çalıştım resimleri gibi. Yoksa bir portre çekerken bazen arasında fotoğraf kitaplarının yani sıra yaparken, o entivisyon şiirin yaratıcı taportre bumbuz, taş gibi oluyor, bazen şiir kitaplarının da olması beni eksiklerirafı. Birbirlerini tamamladılar tabii. Soncanlı oluyor. Bu da rastlantı oluyor. mi gidermeye yöneltti. ra karanlık oda yaratım sürecinin çoğunRastlantıdan açıldı ya başta söz, fotoğralukla gereksindirdiği mutlak yalnızlığı fın içiııde sağlıyor insana, tamamıyla yapayalnızde bir rastsın. ü diyalog, yalnızlık içindeki diyalog lantı yok resmin doğuşuna yol açıyor. Yani bir nemu sanki. vi parmak izi var. Her üslup bir parmak Milyarlarca izi değil midir? Ben kendime göre bazen olasılıktan melankolik bazen neşeli bir rııh haliyle biri. Art arresimler yaptım. Temasa bağlı oluyor, da akan an Rellsör Ellsabeth Marton'la 1991 (yanda). ikl eskl dost Oktay Akbal ve Lütfi Ozkök. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYFA 10 S AY I 7 37