25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

yoktu, mcvsim yazdı (Aşk Şiiri) Pck çok şiiri sevdaya dairdir. lstanbul'a bağlılığında da romantik yanı çalışır. "Sevkiyar" şiirinde askere giderken sevgilisinden ayrılmanın acıhğıni anlatır. Za man zaman önceden yaşadığı aşklara yanar, özlem duvar. Ama aşk; acısıyla, özlemiyle aşktır: Âşkı hasreti varsa kabulüm; başımla beraber; / SevdikJerim! halimi anlayın böylc yaz günleri! (Başka Türlü Bir Hiilya)' Eloğlu, lıayalın (toplumun, yönetimin) bir cilvcsi olarak diplomasız ressanıdır. Aıııa ayakta kalmasında (maddi vc mano vi) kendisine destek olnıuş bir uğraşıdır rcsinı. Belki de mesleğidir demeliydim. (bkz: Metin Eloğlu, Kuşla Gelen Kıırtlar, YKY, tstanbul 2001) Onun asıl mesleğı keııdisi olmaktı. Kendi.sı kaJmaktı. Orlıaıı Vcli, şiirin, başka sanat dallarımı bu laşınasma karşıydı. Kolav bir .şiir üretmiş görürıehilirama şıırin özıinü arayan biriy di. Başarısı da buradan gcliyordu. Başka bir sanatın, rcsmin, müziğin şiire bulaş masıııa, daha dogrıı.sıı şiirin bunlara yaslannıasına karşıvdı. Ama Eloğlu ressam, ne yapsa. ne kadar kaçabilir ki resimden! " Yosma" şiirinde bir tahloya çalışır gibi dir. Y( )SMA// Saçlarını boyamışsa ne çı kar / Yanağı benli, dudağı boyalı olsıın; / Koku siiriinsün, / Yanııııa gelsin kırıtaraktaıı. / Gö/.lcrinin o veşil rengi yok mıı? Ancak şiirinden yola çikarak onun ressaııı olduğunuanlamanın oldııkçazorol duğıınıı ıla teslinı ctnıek getekiı. îjiiriylc resmini avırnnşlır. Bıındasanınm Orhan Vcli'nin bakışı ctkili olnıuştur. Yok.sa öylc samyorıını, rcsinı ve oyıın onun şiirinde daha çok ycr alırdı. Metin Eloğlu bitirip yayımlamadığı ya da taslak olarak bıraktığı son şiirlerinde betinısel ve/ya sıralamafı şürlcrini siirdiirür. Bu şiirlerde .şiirin konusal sınırları pek geniş değildir: Su, oıtalık, çorba, koyıın, rakı, Usküdar, sıkıntı, lamba, ısı(nma), gece, et ekınek, çiçek, kuşlar, bıılııt, kamış, scn, clma, tanyeli, deniz, ikindi sııları, doğa, tarih, tstanbul vb. Son şiirlerinde, ilk şiirlcrindeki cıvıl cıvıl Eloğlu yerine sıkıntılı, sağlık sorurılarından söz edcn bir Eloğlu buluyoruz, "Yarım/Yamalak" şiiri kendisini yarım yamalak hissettiğinin rcsmidir: bir Uskiidar çeyteği / Bir sıkıntı ki tastamam // Derimde bir söniik ısı (Yarım/Yamalak) I )oğadaki canlılığı gözleyen Eloğlu, onlardan dirim çalmak istcr gibidir: ... Zambakların göbekleri arılı/Filbahriler geziniyor masada / Doğranmış gül lerin gö/.leri çakır / Menekşeliği sağlığıma bircbir / Içimin karıncalanmasına bi ıebir / Yanıacında lingatıyor katırtırnakları / (başlıksız) Onun şiirinde masmavi olan, mutluluk, dinamiklik simgesi gökyüzü artık bo zannıştır: Boz göktcn niye bembeyaz / Bir kunı diişüyor (Çöl) Sıkıntının kaynagına diriliğin azalnıası vanı sıra Jıiçlik, yalııı/lık dııygusu da cşlikcdcr. ()mürboyıısevnıek,sevilmekisteycıı Eloğlu, sevginin açık edilmcsindon yanadır. 1 lissetnıek ve hissettirmck istcr: Heın scni seviyorunı hcm hiç belli mi / tnsanın alacası (Salkım Saçak). Elog lu'nun bunguDİuğunu en iyi anlatan şiiri "Kınısc Yok'tuı: lavan arasında mi'rdivonde ayakyolun ca / Iivdc kiınse vok mu ağaçta / Daha doğrıısu arkandaki eski riizgârda / Durakta da nn kiııısccikler yok / Yok ya / Fırında çömlckçidc genelevde (.ukurcu nıa'da / ln cin top oynuyor ortalıkta / Faraşta siirahide tırçada / Ezik, çüriik çarık seslcrde / Şurda / Burda biri var galiba / Başka kimse yok mu / 1 liç kinıse / Geç miştf gelecekte / Pekâlâ bu şcnliğin adı ne C U M H U R İ Y E T K İ T A P Hani şu yaşamak dediğimiz o soyut ayna! FİLİZ ÖZDEM T Ressam Eloğlu: ürk şiirinin bıçkın, hırçın ağızlı şairi Merin Eloğlu'nun poetik gelece^i, gençük yıllannda kurumlarla kurduğu ıtaatsiz ilişkisıııtîe çoktan açığa çıkmışür bile! 1943'te cirdiğiGüzel Sanatlar Fakültesi'nde öğrendyKen siyasal nedenlerle iki ay tııtııklu kalınca okuldan kaydı silinir (1946). 1947'de akademiye gcri dönüp konuk öğrenci olarak derslere girer. Bu "konuk"Iuk hali, hayatla kurduğu ilişkide belki de gö&ek b; olur. Bir yabancıidc, köksüzlük ve dünyada eınanet aurraa h onun şiirinde en acılı ironiye "Yeğen" şiirinde ulaşır: "Bu çiçekler agannami!j teyzesi Su sulanmamış amcast kökler havada Nar kabuksuz ayvanın çekırdeği yok Haminnesi \mana binmiş bir azgın düve Buralar nercsi dayt" SONŞfettM Olgunluk yaslannda onu "Buralar neresi dayı" diye sormaya yönelten uzaklık, haliyle ilk gcnçlik yıllannda, henüz lisedeyken yazdığı "ALI.ER AU PAYS NÂTAL" şiirindeki "buralar*dan kalın çizgiletle ayrılır. "Sakin hayat negüzcl,/negüzel mavi bulııt./ Cene bizim buralar/ îşte park, işte çeşme/ Aynı kuşlar dallarda./ Ufkn daha yakınız buradan/ Gök daha üstünıüzde.../ Ah ne güzel yasamak/ Ne güzel yeşil yaprak!". "Buralar" ve "Eloğlu Mavisi' iki ana damar olarak girer şiirlerine. Akademiye dönüşünde ise askere alınır. Dısiplinsizliği yüzünden askerliğini ancak beş yüda bitirir. Hayatının ilerleyen yıllannda nebağlı olduğu Garipdlerle "Garip", ne Ikinci Yenicilerle" Yeni", ne de Toplumcu Gerçekçilerle "Toplumcu" savılabilir; benzemezliğiyle aynlır. Şiiri bu damarlarla beslenerek kendine özgü ve akuıılar üstü yerini bulur. Keskin, eleştirel ve alaycı diliyle bir yandan hayaa "yaşamak dediğimiz o soyut ayna" olarak algılar, bir yandan da duyarlı ama duygusal olmayan diliyle öfke duyduğu halleri ifade eder: "Tüm kemiklerim kıkırdaklaşıyordu az daha.../ Merdivenlere serili leş ışırganlan çiğneyiverdim;/ Ama yine de sinirime dokundu o palazlanmış kuğu./ Verin ağlaklara, verin ağlaklara, daha da gözyaşı verin!" Türkçeyi tadını çıkararak, tepe tepe kullanan bir şair olarak görülen Metb Eloilu, Radi Fiş'ın kendisiyle 70'lerde yaptığı bir söyleşide: "Her iilkede, belli dönemlerde, yazınsal modalann elebaşılığa kalkışması olağandır" diverek şöyle devam ediyor: "Bu çıkışların ilkelerine uygun ürünlerse, tezce 'popüler' olabilir. Içierinden en özlüleri, kalıcılığa da kavuşur, değer yargılannı etkileyebilir. Benim de son kitaplaruıu 'soyut' gönullüsü diye yorumlayanlar,eleştirenler az değil! Toplumsal sorunlara sıtt çevirdiğimi savlayanlar bile çıktı... Öysa, kanımca, özellikle çağ daş şiirimiz, dosdoğru bir 'somutlama'dır! Ozanın, kişisel yapısını, toplumdan algılarını, düşünsel ortanunı dolaylı da olsasaptar. Belki benim yaşama türünı, etkin toplumsal eylemlerin biraz ötesinde oluştu. Ama, madem ki Türlciye'de yasıyorum, onun gerçekleriyle yoğruluyorum, uğraşunın biçimsel özelliklerinden çok, özüne, anlamına, varoluş nedenincteki ayrtntılara eğilmek gerekir; çünkü, birey'le toplum'un iç içeliğindeki uyuşıımlar cıa, sürtüşmeler de oradadır. Bence şiire 'en güç sanat' denmesinin nedeni, tek gerecinin sözcükler, daha doğrıısu 'dil' oluşu. Son yülarda beni suçlayanlara bakıyorum da, kuşkuya düşüyorum Türkçeyi doğrudürüst bildiklerinden... İşte bu yüzden de onlara 'meram anlatabîlecek durumda değılim. Anlayamadıklanna da hemen basıveriyorlar damgayı: Soyut'tur! Kişisel beğenilerini, nesnel eleştiri aiye sunarcasına... Mehmet Taner'in yayına hazırladığı; Eloğlu'nun sağhğında yayımlanan 12 kitabımn, yayımlanmanıış gençlik şiirlerinin ve el yazılı defterlerinden taranarak seçilmiş son cafışmalarının da yer aldığı Bu Yalnızlık Benim'in önsözünde, kı kitap adını Eloğlu 'nıın defterlerinde kalan bir şiirdeki bu dizeden alıyor; Eloğlu, taslaklann içindeki bu dizeye özel bir önem atfederek hemen yanı başına imzasını atmış, Mehmet Taner kitabın hazırlık aşamasını etkileyici biçimde anlatıyor: "Pek çok yeri içlennıe ile ya da geçmişi arayışla dolu olan ve bunların üzerinde kırgın, kızgın oir elektriğin dönüp durduğu" bu müsveddeler "müştemilatlı şiir konağının en sıcak, en sevgili, en dost odasını oluşturur. Münzevi, o aynalı geçitte çoğalır ve Efendi'yle Teknisyen orada yüzleşir. Yapıt anîaştıkça, ruh da onunla birlikte yücelir ve kendi parçalannın ânı beîirlediği kaynaktan fışkınr neşe. Azapla da tamamlansa metin, ödülün indiği ve dönüştürdüğü mekân orasıdır. İşte, bir başkasının müsvecıdeleri arasında, onlan yazıldıklan esrik kaligrafilerden sökerek dolaşuken, o işleın süreci, duygusal, giderek duyusal bir öteki'ne benzeme hali de alabiliyor ve onun eli, elinizin yanında belirebiliyor. Bu, sizi izinsiz doıaşnğınız malikânede olmak kaygısından da kurtanyor hem." Merin Eloğlu'nun dilinden bir "Hoşça kal": HADİADYÖ Scdefi elenmiş kumada bir mavi yeni&i Silker hrmtzmtm seyrek göklerin Bir su uyur tlıgmda hlanbul odastnm Bultıtm peykelerde zamkinoz kedileri Kızarl oğlurtı su raktrım geanisini Buzda kızart kiile baıı sınide sü'z tnsantn içinde bu dertler de var Belli belirsiz Bitlis'e giderken tutarDieppe'de inersin . • Sıkıntıh Eloğlu: tnc ağıı inim inım (başlıksız) Eloğlu'nda kadın, lstanbul ve elbettc onlara varan belkemiği gençlik, dinamik lik, yaşama sevinci, özdür. Istanbul'dan uzakta olmanın acısını duyar, özlemle anar: Ay değirmi / Istanbul ovasında şincik (Pü'skül) tstanbul'da eski alışkanlıklarını arar: Eskitlen ne güzeldi buralar / iskele aya zında bir çatlak kamış / Peynirli poğaçayla ayran gazoz içerken (Leylek) Doğal güzellik, kadın güzefliğiyle birlikte gider. Ama sevgilinin yokluğu çiçek lerin varlığını kapatır: Leylâk yok Leylâ zaten olmamış / lnsanın içi elbette eız ediyor / tşsiz güçsüz bir sabah erkencecik başlarken (Leylek) Ve sevgiliye özlem, eski gençlik, diri pünlerine özlem "Çengel" şiirinde dilek olarak dile gelir: Daha erkence gelsen / Gıine çevirsen su |iencereleri // Beni bir sudan geçirip durulasan / Aksamı etsek kajkıp gitmesen / ()yle ıızansak kerevete / Ustlekiler tavanı vursa daha / tepinsek / Pilavın da dibi tutmasa bari Ikinci Yeni izlerine son şiirlcrinde de rasrlanır. Bu şiirlerde de kopuk kopuk aıilatınuıu sürdürür: Ta oralardan Erzincan'a geçtik Salı / Yufka ayranla saframı zı bastırdık deli (Çöl) Aşağıdaki şiirde hem kiılilerin çokluğu hem de pek çok sevivi korumaya aldıgını ifade ederken dolaylı beıızetmelere başvurur. Ve şiirin anlamsalında ilişkili olan ama anlatımda mantıksız görünen bir ifadeye başvurur: Ne sevileri ttıza yatırılım taşlık serindir: Nice sevgileri rafa kaldırdım, senin sevgin yiizünden diye Esklyo Öztem: cek aıııa dize yapısı içinde sevişmenin, birlikte olmanın mekânına geçiveriyor birden. Bu yüzdcıı de ilk bakışta bizde anlamsız bir anlatım izlenimi ııyandırıyor. tkigöz odayı sildin süpürdün yuıulu arındı / Küllü suya yatırdın kirlileri panayır Ne sevileri tuza yatırdım taşlık serindir / Kilimli sofaya serdim döşeği / S, imdi gel yanııııa (Evdeki) Eloğlu toplumcu, paylaşuncıbiridirdc. Doğaya, doğal olana yakındır. "Serçe" şi irinde serçenin sesinden, nağmesinden yararlanmak için mülkiyetin gerekmeye ceğini, dışarıda bir ağacın üzerinde ölen serçenin şakımasınm; hem kendisine hem de başkasına ulaşabildiğini yalm, alavcı bir anlatımla sunar : Sizin evde kuş var mı / Bizde de yok / Ama şu ağaçraki serçe / Her sabah böy le ötiiyor / Yarısi size /Yarısı bize Ve "Elş Doğa" şiirinde doğayla, doğa daki canlılarla bütünleşir. Onların bir parçası, kendisi olur, doğa olur: Bakmn vın gülüp geçtigime / Biraz da doğavıııı ben // Kıımrulann nabzı hep bende atar Sonuc olarak, Metin Eloğlu anae şairlerimizden biridir. Vericidir. Ynkaladığı zcnginlik danıarının peşine düşmemiş, dağınık ve dağıtık kalmayı yeğlemiştıı. Dogrusu bu bir yeğleme de değildir. O; yararılışı, yapısı gereği öyledir. En garip şairlerimizden biridir, mevdanda bir meydan şairi. • Bu Yalnızlık Benim Toplu Şiirler (19511984)/Mt//« Elo&lu/Yapı Kredı Yayınları/5.İ6 s. SAYFA S Payiaşımcı doğafl) Eloğlu: Ikmci Yenici: Metin Eloğlu. esi ile birlikte bir sergide. Eloğlu rahat, emeksiz yaşam ve zoru na eıııekle, çileyle kazanımın celiskisini de işlemiştir. Ama son şiirlerinden henüz başfığını koyamadığı bir şiirinde bu çelişkiyi yakınmaya döniiştürür: îjimdi biitiin paramızı gel ortaya koyalım / Sen güle bülbüle harca / Bense böyle her gece / Sil 708 Yakınmacı Eloğlu: S AY I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear