Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ŞÜKRAN YÜCEL Fatmagül Berktay 'dan 'Tarihin Cinsiyetı T ek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın kitabıııın yazarı Fatmagiil Berktay, soıı kitabı Tarihin (jnsiyeti'nde ta rihi bugiine kadar tarihte unululmuş olan kadııılar açısından okumanın düşünsel temelini inceliyor. Insanlık nüiusunun en az yarısını oluşturan kadınların tarihteki ye ri neditV Çok az sayıda kadının tarihe geçtiğini biliyoruz ama bıı bulgıı gerçeğin ne katlarını ifadeediyoı ? Tarih şimdiye kadar nc kadar gerçekçi ve ncsnel davranmış ka dınlara vekadınlarla birliktediğer tiim ezilenlerei' 'I'arihi önc çıkartılan 'kahraman lar'ın değil de unutulmuş ve unutturulmuş ııice adsız insanın yazdığı gerçeği tarihçi lerin de ilgi alanına girmeye başladı. Walter Beııjamin'in deyişiyle "tarihin enkazı nın altında kalanlar" artık topragm üstüne gün ışığına çıkarılmaya başlanıyor. Elbctte enkazın en altında kalan kadınlara ait belgeler de luninist araştırmacıların gay retleriyle tozlıı arşivlerden çıkarılıp tarihteki yerlerini almaya başladılar. Tarih bugiine kadar hen Batılı, erkek tarihçiler tarafından yazıldı. Pek çok tarihsel dönem dc kölelerle aynı statüde yer alan kadınların tarih yaznıak için hiç şansları olmadı. Yalnız kadınların değil dünyanın Batı taralından 'uygarlık' götürme bahanesiyle sömürülen vegeri bıraktmlan lıalkJannın tarihi de beyaz 'insanlığın' uygarlık tarihi içinde yer almadı. Şinıdi tariiıin cinsiyetini, rengini ve 'gerçekliği'ni tartışmanın tam zamanı. Vebirsüredirdebuyapılıyor zaten. Kadınlar tarihi eniden yazarken Fatmagül Berktay kitabında kadınlann insan haklarını insan haklart hukukunda yeni bir açılım olarak inceliyor. Kadına karşı ayrımcılığı ve şiddeti yasaklayan yasalara ve uluslararası sözleşnıelerc imza konulmasına karşın pratikte toplumsal ve kültürel gelenek ve alışkanlıklar nedeniyle yasaların hayata geçirilememesi, somut bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. 'ıııc^um kadın' imgelerinegöz atmaktayarar var. Tarih boyunca kötülüğün simgesi olnıak durıımtında kalmış kadınların mitsel tarihine deginiyor Berktay: Eski Yunan'da 'gecenin kızları' olarak adlandırı lan demonlar, 19. yü/.yıJın vampir kızları, kan emieileri, Kont Dracula'nın kadınları, Salem'in cadıları, edebiyatın yıkıcı ve tehlikeli kadınlan, kara filmlerin femme fatallelcri crkek fantezisinin kötülük kaynağı olarak bicimlendirdigi imgeler olarak söylence olarak da kalmıyor, mahkeme kayıtlanııa geçen belgelerle 'tarih'teki yerlerini alıyorlar. Beyaz, modeııı ve ıasyonel Batı kendini tanımlamak için 'Dogu'yıı 'öteki' olarak kullanııken, hem liatı'ııııı hem de Dogu'nun 'ötekileştirmekte' birleştiği kimlik 'kadın' olmuştur. Türk modernleşmesinde bir simge olarak kullanılan kadına biçilen modern rol modeli, erkeklerin çizdiği sınırlar içinde var olmıış bir temsili kimliktir. Berktay, Osmanlıdan (^urnhuriyet'e feminizmi irdelerken bu kimliğin anaJizini deyapıyor. Kimlik politikasınınsınırlarında da lslamcı kadın kimliği'ni mercek altına alıyor. Bütün dünyada var olan parçalanmış kimlik sorunlarının, Doğu ile Batı'nın kavsağında olan bizdeiyice'öteki'Ierden 'öteki'ni beğen durıımıına gelişinde ki karmaşa da kadının bize özgü postmodern konumunun belirtilerintlen biri ola rak üzerinde düşiinülmesi gerekeıı bir boyut olarak kitaptaki yerini alıyor. Bazı cesur ve yaratıcı kadınlar, rotnanlarıyla, hikâyeleriyle, günliikleriyle, hatıra defterleriyle ve mektııplarıyla keiıdilerini ve yaşadıklarını anlatmamış olsalardı bugün bir kadın tarihinin peşine tlüşrnemiz çok daha giiç olacaktı kuşkusuz. Tarihte okuma yazma öğrenmeleri bile engelleıı miş olan, ancak ılalıa sanslı statiide doğmuş kadınlara tanınan bir ayrıcalık olarak düzenli eğitim görmeseler bile özel dersler alma şansına crişmiş kadınlar, Mary Wollstonecraft gibi kadın hakları için tııtkulu ve eoşkulu kitaplar yazarak kadın ta rihine benzersiz katkılarda bulundular. Fatmagül Berktay'ın belirttiği gibi, "Kadınlar için özyaşamöyküsü yazımı kendilerini tanımlamanın, ve kcndi deneyimle rine ve emellerine yabancı ya da düşnıan olduğunu düşündiikleri bir dünyaya kendilerini sıınmanın bir yolu olabilir. " Bu öyküler kuşkusuz onlara yol açmayan bir dünyanın zafer ve başarı öyküleri değildir. Ama sadeceyazılmış olmaları bile Dugiin bize kadınların geçnıişteki yaşamlarının ipuçlarını veriyor. Virginia Woolf, "Karanlıkta Kalanların Yaşamları" ad lı denemesinde, özyaşamöyküsünün "ezilenlerin edebiyat türii" olduğunu söyler ken kadınların kendine ait bir tarih yazmalarının ve bu dünyaya ilişkin eleştirel bir bakış açısmın başlangıcına da işaret ediyordu. Heidegger'le olan ıhşkisı nedeniyle Hannah Ârendt'iıı düşüncesinde yeni ve özgün olanın görmcztlen gelindiğine ıleğinen Berktay, Arendt'in 'çoğulhık' ve 'şiddetten arınmış bir kamusal alan' düşünee sine hayatını adayarak siyascteyaptığı bilgece katkıyı vurguluyor. Arendt, çogııllu ğıı 'yeryüzüniin yasası' olarak kabul ederek velarklılık, iletişim,diyalog, doğum ve özgürlük gibi kavramları öne çıkararak daha insani bir dünva isteğini de ortaya koy mııştur. Arendt'in 'özgürlük' anlayışı, insanın doğayı kesin egemenliği altına alarak Çernobil gibi çevre felaketleı ine sürükle diği negatil özgürlük anlayışı tleğildir. Herkesin remel farklılıklarının öne çıkarıldığı, bir ortaklıkta buluşulabildiği, "bir arayagelmesanatı"nın uygulanabildiği tlaha barışçil bir iitopik dünya hayali, Arendt'i Heidcgger'in karamsarlığmdan ayirır. Fatmagül Berktay'ın kitabında bizden de iki önemli kadın portresi yer alıyor. Bir >olitik önder, eylemci ve kadın olarak Be lice Boran ve yazar Suat Derviş. Cesaretleri, düşünceleri ve öncü kimlikleriyle öne çıkmış ve tarih yazmış kadınlar. Kıışkıısuz bu ömekler çoğalabilir. Berktay, feminist düşünceden yoia çıkarken, hazır reçeteler sunma kolaycılığına düşmüyor. Tarihin Cinsiyeti'nin amacı, farklılıklar temelinde birbirinin sesine kulak vermek, 'öteki'ni tanımak, bilmek ve anlamak... Berkiay'ın kitabı 'kadın' konusunda kadınların ve erkeklerin okııması gereken önemli bir başvuru kitabı. Açık seçik anlatımı ve akıcı diliyle ülkemizin aydın kadınlarının çoğu nun bile küçüııısediği, yok saymayı güvenceli saydığı kadın bakış açısını cesaretle ifade ediyor ve cinsiyetlendirilmiş bir tarihin, teorinin ve felsefenin izini duyguları bir kenara itmeyen bilimsel ve akılcı bir dille sürüyor. • "Kendl"ni Yazmak Tarihin bugiine kadar lıep erkekler tarafından yazıldığını ve iktidar aracı olarak kııllanıldığını vıırgıılayan Berktay, "kadın tarihinin hedelinin, kadınlan tarihe kazan dırmak ve kadınların tarihini de kadınlara kazandırmak" olduğıınıın altını çiziyor. Feminist tarihçiliğin açıkça taraflı olduğiı nun vurgulanmasının klasik bilinı anlayışımnsözde "tarafsızlik" iddiasına birmeydan okııma olduğunu ve kadın hakları miıeadelesiyle bağını ortaya koyduğunu söy lüyor. Berktav'ın kitabı, bir bilinı kadınının bilimsel bir araşrırmasi olarak vazıl mış olsa da, 'kadın tarihi' konusıı nedeniyleöznelliği de içercn heyecan verıei bir ça lışnıa. Çiinkü ya/.arın da başta (!ollingwood'dan alıntıladığı gibi, tarih, "kişinin kendisini bilmesi için"dir. Kadınlar ise ıızıın süre ketıdi tarinlcrınden dolayısıyla bel leklerinden yoksuıı bırakıldılar. Anıa kadınlar da larih vapıyorlar ve gün geçtikçe bıınıın daha la/.la bilincine varıyorlar. Kadınların tarih yazma yolıındagcrçekleştir diklcri ıızıın ve zorltı yürüyüşte ilerlemeleriııe, Falmagııl Berkiay'ın kitabı gibi ka dınlara belleklerini kazandıtan ve 'kadın tarilıi' üzerine duşüncc üreten ve ciddı arasrırma içeren teorik kitapların katkısı kuşKugötürnıez. Penelope'nin hergiin so küldüğü için yeni baştan örmek zorunda kaldığı dokunıası gibi tımarsız bir çaba de gil bıı. Toplutnsal tarih tarafından görmezden gelinmeye çalışılsa da, hakları iein OsnıanIı'datı bugiine mücadele veren kadınlan mızın tarihi lıer yeni gün yeni araştırmalarla sıı yüzüne çıkıyor. 1 5. yüzyılın sonıın da ve 16. yüzyılın başında eser vermiş Mihri flatun gibi kadınların bıı dünyada bıraktıkları izler silinecek gibi deöildir. Fatmagiıl Berktay kitabında kadınların insan haklarını iıısan hakları hukukunda yeni bir açılım olarak inceliyor. Kadına karşı ayrımcılığı ve şiddeti yasaklayan yasalara ve uluslararası sözleşmelere imza konulmasına karşın pratikte toplunısal ve kültürel gelenek ve alışkanlıklar nedeniyle yasaların hayata gecirilememesi, somut bir gercek olarak kai'îjimıza çıkıyor. Bıı kotuıoa Jaha verilecek çok mücadele oldu^u açık bir gerçek. Berktay kitabında kültürel göreceliği ka dın hareketi açısından sorguluyor. Feminizm içindeki farklı bakışlara da de&ine rek, larldı kültürlerden ve toplıımsaı statülerden kadınların tek bir potada değerSAYFA 14 lendirilmesinin mümkün olmadığını fakat bu kültürel rarklılıkları kabul ederck de kadınlar için ortak birtemel olıışturmanın mümkün ve geıekli olduSuntı savunııyor. Bu noktada Berktay, küresel, ıılıısal ve yerel düzeylerde krize ginnİ!; olan rnodernizınin öğretilerini sorgııladığı gibi Fost modernizıni de iki yönlü olarak tartışıyor. Postmodernizmin kıyıda kalmış, tarihin içinde unutulmuş olan ve nıarjinallcştirilmiij ötekilerin farklı seslerini ifade etmele rine olanak tanıyarak radikal uluklar açtıgını fakat aynı zamanda bu öteki sesleri 'dondurulmuş bir ötekilik' içine hapsederek iktidar taleplerinden ve olanaklarından uzaklaştırma tehlikesini barındırdığı na işaret ediyor. Berktay'ın bu tehlikeye kariji önerisi, "akla dayalı eylemi mümkün kılacak ortak bir tenıel" bulunması ve "birbirleriyle iletişim kurmalan"dır. Bıı nun içinde "ortak bir söyleme ihliyaç" olduğunu ve "böyle bir ortak söylemin, her bir grubun ve durunııııı benzersizli^ini farklılıklarmı sil meksizin hesaba katması" gerektıgini ek liyor. Doğu İİ8 Baü'nın Blrlestigi Yer HeUegger ve Aremtrte Özgürlük Küitürel Göpecellk Berktav i'vıvıısel ikridar ilişkılennı her biriniıı tarklı ve 6zgün durumuntl.ı kültürel ve toplunısal açıdan incelerken aynı zamanda kadınların ezilmeye dırenişi ne yol açaeak bir karşı kültüroluşturmalat ını sağlayacak bir teorinin gerekliliğıni vurguluyor. Bu kadınlara aynı zamanda vasak meyveyi ikinei kez tatma hazzını yaşatacaktıı. Dinsel söy lencede, Hav\'.ı Adem'i bilgi ağatın dan elmayı yemeye ikna ederek aslında tarihtcki ilk önemli ve büyük görevini yeıı ne getirmiştir. nğeı elma yenmemiş, olsaydı,'insanlık tarihi' de olmayacaktı. Ka dının sayesinde cennetten kovulan ve yeryüzüne lırlatılan insanoğlu, kadının yasak meyveyi bir kez daha yemesiyle yeni bir döııeme girebilir. Havva'nın günahı bağlamında Berktay'ın kitabında yer verdiği tarih içindeki Yasak Meyvenin Tadı t Fatmagül Berktay'ın kitabında blzden de Ikl önemli kadın portresl yer alıyor. Bir polltlk onder eylemci ve kadın olarak Behice Boran ve yazar Suat Dervls. Cesaretleri, dü;üncelerl ve öncü klmlikierlyle öne çıkmıs ve tarih yazmıs kadınlar. Tarihin Cinsiyeti / Valmagül Berktay / Metis Yayınlan / Eylül 2001 K İ T A P C U M H U R İ Y E T S AYI 7 15