Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ezilen Cinsin Laneti ya da Aseksüel Koloni MUSTAFA KÜPÜŞOĞLU lışılmadık deneysel roman tarzlarıyla edebiyat ortamına yenilikler taşımayı sürdüren Hikmet Temel Akarsu yepyeni bir roman serisiyle yine k.arşımızda. Bu kez roman serisinin adı Ölümsüz Antikite... Fakat yazarı dahi bu yeni serinin kaç cilt süreceğini bilemiyor. Sadece altı cilt olarak tasarladığı serinin birinci ve ikinci ciltlerini tamamladığını, üçüncü cildi yarıladığını ve dördüncü cildin taslaklarını hazırladığını söylüyor. Beşinci ve altıncı ciltleri yazmak konusunda henüz kararsız gözüken yazar, bunda projenin ilk yayımlanan ciltlerinin başarılı olup olmamasının da etkjli olacağını açıkça dile getiriyor. Olümsüz Antikite'nin birinci cildi Aseksüel Koloni ya da Antiope Telos Yayıncılıktan çıktı. ikinci cilt Siber Tragedya ya da Iphigeneia ise Ocak 2003 te çıkacak. Akarsu, tamamlayabildiği takdirde üçüncü cilt Casus Belli ya da Helena'yı Eylül 2()()Vte yayımlamayı düşünüyor. Dördüncü cildin ise şimdilik sadece adını biliyoruz: Yazgıyı Sevmek ya da Cassandra... Hikmet Temel Akarsu ile yeni dörtlemesi üzerine A Internette ilk profesyonel roman Hikmet Temel Akarsu'nun yeni romanı birçok ilke imza atmakta. 4 Ekim 2000 tarihinde "lstanbul.com.tr" adlı internet sitesinden yayına verilen eser, ülkemizde profesyonel bir romancı tarafından internette yayımlanan ilk telif roman olma unvanını taşıyor. Bu serüven sırasında eser, 547 ayrı kişi tarafından download edilmiş. Akarsu bunun azımsanmayacak bir sayı olduğunu düşünüyor. Eserin bir diğer özelliği, bir erkek tarafından yazılmış ilk feminist roman olması. Her ne kadar Akarsu en büyük feminist başyapıtların erkekler tarafından yazılabildiğini ve bunlar arasında kendısinin çok severek okuduğu Madame Bovary (Gustav Flaubert) ve Anna Karenina'nın da (Tolstoy) olduğunu iddia etse de Türk edebiyatında feminist romana el atan ilk erkek yazar unvanını da kazanmış oluyor. Aseksüel Koloni'nin bir diğer özelliği, günümüzde çok revaçta olan fantezi edebiyata farklı bir bakış açısı, bir tür ters okuma getirmesi... Akarsu, fantastik imgeleri giinümüz gerçeklerine taşıyarak yeniden tanımlayıp; tarih ve mitoloii yardımıyla yeniden yazıp, bir allegorik dizge olarak yeniden kurup, bugün yaşadığımız hayata felsefi bir yorum getiriyor. Aseksüel Koloni üzerinde çok konuşulacak, çok tartışılacak. Hafızalarda yer edeceğine ve özellikle "ezilen cins"(?) tarafından çok sevileceğine inandığımız bu "Seksist"(!) roman hakkındaki değerlendirmelerimizi burada keserek yazarı Hikmet Temel Akarsu'ya bu ilginç roman hakkındaki sorularımızı yöneltmek arzusundayız... Aseksüel Koloni adlt romantnızda bugüne kadarki yazarlık çizginizin oldukça dışında, gerçckçilik boyutundan bir hayli uzaklaşmts degişik bir öykü anlatmaktasımz. Fantastik edebiyatın kalıplanna da girmeyert bu romanda neyi amaçladt&ınızt, ne yapmaya çalıştığınızı öğrenebilır miyiz? Son dönemde edebiyatta gerçekçilikten kaçış, fanteziler dünyasına sığuıma SAYFA 10 sans ve sonrasında bu, Shakespeare dahil pek çok yazar tarafından yapıldı. Benim yaptığım, o kontekst içinde günümüz sorunîarına karşı yeni bir söz söyleyebilme çabası. Klasizmin kalıplarından yola çıkarak yepyeni bir söz söyleyebilme çabası. Bu romanda mitolojik öykülerden tamdıpmız Amazonlann günümüz hayatında kisilestırilmesi ve erkek egemen topluma karsı yadsıyıct, daha doğrusu isyancı duygularla harekete geçtnesi, haklannı savunması, hatta hatta üstünlük ele geçirip siddet uygulaması var. Tüm bu irrasyonel örüntü ile anlatılmak istenen nedir? Romanda biz normal bir şeyi anlatırsak kimsede ilgi uyandıramayız. Garip, şaşırtıcı, o güne dek karşılaşümamış, bazı arayışlara yanıtlar getiren bir öykünüz yoksa kolay kolay başarılı bir eser yazamazsınız. Benim Aseksüel Koloni'yi yazarken içinde olduğum duygular çok tuhaftır. Seksenlerden itibaren şahlanan feminist hareket doksanların ikinci yarısından itibaren büyük bir yenilgiyle karşı karşıya geldi. Ozgürleşen ilişkilerde ele geçirdikleri avantajları hovardaca harcayan kadınlar, zor kazandıkları hazineyi yani özgürlüklerini har vurup harman savurdular. Cosmo, feminist, özgürlükçü, eşitlikçi saiklerle harekete geçirip erkeklerden binyılların hesabını bir çırpıda sormaya kalktılar. Erkekler tehlikeye uyandı ve tahkim oldular. Kısa sürede ipleri tekrar ele alıp kadınları tekrar köleleştirme noktalarına doğru geriletmeye başladılar. Tüm bu olan biten içerisinde çok miktarda eserler verdi kadınlar. Hepsi degülünç, sefil, zavallı, budalaca romanlardı. Bunları gördükçe nasıl acıyordıım bilemezsiniz. Haklı bir dava nasıl bu denli çapsız bir şekilde savu nulabilir diye kendi kendime soruyordum. Sonunda bu işe el atmaya karar verdim. Doğrusu kadınlardan az sille yemiş, o feminist yıllarda az darbe almış, az itilmiş, kakılmış, harcanmış biri değilim. Kadınlar en çok en duyarlı erkekleri hırpaladdar o dönemde. Bu noktadaki kavrayışsızlık ve daima kalitesiz erkeklere teslim oluşları da affedilir gibi değildir. Ama yine de ben, edebiyatın muhaliflerin, yeniliklerin, ezilmişierin, haksızlığa uğrayanların, acı çekenlerin tarafında yüceldiğini bildiğim için, yüksek edebiyat yapmak yolunda, onları onlar adına savunmaya karar verdim. Başlangıçta o kadar da ciddi değildin. Ama eşeledikçe kadınların ne denli ezilip haksızlığa uğradıklarını daha sarsıcı bir şekilde gördüm. Sonuçta fantastik dünyadaki efsaneleri referans alan romanım ansızın iddialı bir tragedyaya dönüştü. Feminizmin en önemli yapıtlarından birini ortaya çıkardığıma inanıyorum. Hiçbirkadının kendi haklarını savunurken, benim onlar adına yaptığım kadar başarılı olabileceğine inanmıyordum. Aslında bundan, edebiyat adına, söyle garip bir gurur da duyuyorum: Edebiyat öyle bir şey ki, yeterince iyiysen dilediğin tarafı galip getirebilirsin. Tanrısal bir yeti yani... Sizce Aseksüel Koloni "seksıst" (cinsiyetçi) bir roman değil mi? Seksizm ttpkı rasizm gibi, faşızm gibi, yadsınması gereken bir fanatik tarz değil mu Evet; Aseksüel Koloni "seksist" bir romandır. Ama bu, benim de seksist olduğum anlamına gelmez. Aslında ben Aseksüel Koloni'de derinden derine hep kadınların giderek daha fazJa erkek olduğu, erkeklerin de giderek daha fazla kadın olduğu bir dünyayı anlatıyorum. Yani cinslerin gelecekte birleşip, bütünleşeceklerini ve bir olacaklarını arkaplanda sezdirmeye çabşıyorum. Ama öykümü anlatırken yeterince iyi olmak ve okurla edebi orgazmın doruklarına çıkmak adına her türlü fanatizmi en vandal şekilde devreye sokmaktan geri duymuCUMHURİYET KİTAP SAYI 664 Harcanan duyarlı erkekler Hikmet Temel Akarsu'nun yeni romanı blrcok İlke İmza atmakta. 4 Eklm 2000 tarihinde "Istanbui com.tr adlı internet sitesinden yayına verilen eser, ulkemizde profesyonel bir romancı tarafından internette yayımlanan ilk telif roman olma unvanını taşıyor. ve büyük metaforlarkurmagözdeydi. Oysa bu şekilde davranıldığında, Yirminci Yüzyıl'ın kapanışı sırasında yaşanan büyük acıların edebiyatın kayıtlarına geçirilmesinin ıskalanması söz konusuydu. O dönemde ben 19. yy roman kalıplarına geri dönerek, toı> lumsal, panoramik, betimleyici, tanıklık anlamına alınabilecek bir şeyler yapmayı sanatımın gereği olarakg ördüm. Kuşkusuz bunu yaparken tastamam 19. yy klasik edebiyatının kalıplarına bağlı kafmayıp bambaşka bazı edebiyat sanatlarını devreye sokmayı, bazı yenilikler ve buluşlar yapmayı denedim. O sırada kaçış, kopuş, yabancılaşma ve yalnızlaşma yolunda yürüyen pek çok yazar fantezi, antiütopya, bilimkurgu, tarihi roman, destan vs. yazıyordu. Bu yapılanı değersiz bulmuyordu. Fakat her şey bundan ibaret olduğu takdirde edebiyatın ne denli sentetik, insanlardan uzak, medeniyet yapıcı görevini bir kenara bırakmış bir hal alacağını görüyor, buna çareler bulmak mümkün mü diye kendi kendime soruyordum. Antiütopya yazarlannın yaptıkla rı esin kaynağı oldu bana bu konuda. Zamyatin, Onvell, Huxley gibi yazarlar... Onlar ütopyaya karşı bir şeyler yaparak bambaşka bir tür yaratmış ve edebi anlamda büyük bir kulvar, bir çağır açabilmişler, birer vizyoner edebiyatçı olabilmişler, insanlara gelecekten haber verebilmişlerdi. O halde bu, bugün de yapılabilirdi. O noktada ben, fantezinin tam tersini yapmaya karar verdim. Şöyle ki; fantezi edebiyatta günümüz meseleleri yokmuş gibi ekstrem bir süblimasyon yaratılır ve fantastik dünyaya, yani yalan bir dünyaya taşınır olaylar ve orada olup biter. Bu gereksiz, yararsız, anlamsız bir şey de&il dir. Ama büyük bir yabancılaşma efekti yarattığı da gerçektir. Ben buna karşı, insanlığın yarattığı en büyük fantastik dizgeyi bugüne taşımaya karar verdim. Yani onların yaptığının tam tersini yapmaya soyundum. Insanlığın yarattığı en büyük dizge, en büyük fantezi, dinlerin de doğumuna neden olan mitolojiydi. Ben mitolojideki fantastik karakterleri ete kemiğe büründürüp günümüz dünyasına taşıdım. Her şey bugünde geçiyor fakat tam da mitolojideki gibi... Dünyada bunu yapan Uk kişi değılim. Özellikle röne