22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

William Faulkner'ın düşşel ülkesinde bir yaşam Bir Güney Trajedisi: Abşalom, Abşalom! William Faulkner'ın tüm yapıtlarında olduğu gibi 'Abşalom, Abşalom !'da da anlatılanlar Güney'in sınırlarını aşar, evrensel bir nitelik kazanır. Sevgisizlik ve acımasızlık bir suç, dahası dinsel anlamda bir günansa bu, evrensel bir olgudur. Abşalom Abşalom'un kahramanının sevgisizliği ve acımasızlığının kaynağı, tüm Batı dünyasının belirgin özellikleri olan maddecilİK ve davranışlarda salt bu maddeciliğe hizmet eden bir mantıîhn hüküm sürmesidir. NECLA AYTUR bşalom, Abşalom !'da olaylar 183Vre William Faulkner'ın düşsel yöresi Yoknapatavvpha'ya gelerek Kızılderililerden elde ettiği topraklar üstündc büyük bir çiftlik kuran Tnomas Sutpen'in yaşamı ve öliimii çevresinde gelişır. 1909'da bölgede yaşayanlann bu olaylar konusunda bildiği az sayıda bazı gerçekler vardxr: Sutpen'in aldıgı 100 kilometrekarelik arazi, yanında gctirdıği Ingilizce bilmeven zenciler, kolları bağlı Fransız minıar, büyük bir azimle vc çalışmayla tamamlanan evin bir süre sonra nereden geldiği bilinmeycn ama görkcmlilıklcri Uc göz kamaştıran eşyalarla döşetilmesi, Sıırpen'in Jefferson'un yoksııl ama soylu ailelerinden biri nin kızı Ellen Coldlield ile yaptığı evlilik, bölgcnin başkenti ama aslında küçük bir kasaba olan Jefferson halkının düğünü boykot edişi, bu evlilikten doğan çocuklar, Henry ile Judith ve sonunda Sutpen'in ya vaş yavaş soylu ailelerce kabul edilmesi, Henry'nin yakındaki universiteye gitmcsi, tatildc cvc gctirdiği arkadaşı Cnarlcs Bon ile Judith'in nışanlandığı haberi, sonra Henry ile Bon'un aniden evden ayrıldıkla n, tç Savaş'a katıldıkları yolundaki söylentilcr, Sutpen'in tç Savaş'ta Albay oluşu, savaşın bitmesinden hemen önce Bon'la birlikte eve dönen Henry'nin daha bahçe kapısından girmeden Bon'u öldürüp ortadan kaybolması, daha sonra eve dönen Sutpen'in savaşta mahvolmuş çiftliğini kurtarmak için yeniden giriştiği savaşım ve üç yıl sonra kendi adamlanndan birinin onu paslı bir tırpanla öldürmesi. "Neden evlenemem." "Öldü de ondan." "Oldii müP" "Evet, ben öldürdüm." Quentin (üompson, Haı vard'da geçirdiği kış süresince ar kadaşı Shreve'le birlikte bu ko nuşmanın ardındaki gizi bulma ya çalı^acaktır. Bu insanlar nabil vaşamışlar, ne yapmaya çalışmış lar, ne uğurda ölmuşlcrdirı' Bütün bu olaylaıın ardında saklı olan gerçeklik nedir? Gençlergerçekliği bulmak amacıyla geçmiş olayları yorumlamaya girişırler. Ancak iki gencin olaylara bakışı, Bayan Rosa'nın anlattıkları, babası General Compson'un Sutpen'den duyduklannı kendi oğlu Quentin'e anlatan Bay Compson'un görüşleri ile ortaya çıkan farklı ba kış açıları toplumca kaba çizgileri ile bilinen olayların çevresinde giderek büyüyen, çcmberler çizer; Sutpen'in yaşamı ve kişiliği konusunda, karmaşık ve okurlarca yeni yorumlara açık, bir afi örer. Olayların bir bölümünün daha başlangıçtan bilinmesi, Quentin gibi okurun da clikkatinı bu olayların nasıl Jeğil de niçin yer aldığı sorusunda yoğunlajjir. Quentin'in olayları önce, yer ve zamanda bunlara cn yakın olan ve bu yüzden kendi duygularına kapılarak en çok çarpıtan, en hatalı bakış açısına sahip olan Bayan Rosa'dan, daha sonra da her şeyi bilmeycn Bay Compson'dan dinlemesi birçok gerçeğin ancak yavaş yavaş ve çok dolaylı bir Dİçimde aydınlanmasına yolaçar. Gcrçeklerin bir bölümüjıün bilinmeyişinin ya da yanlış bilinmesinin yanında olayları anlatanlar gibi yorumlayanların da bunlara karşı kişisel tutumları yansız değildir. Böylece, Faulkncr gerçcğin göreceliği konusundaki anlayışını yansıttığı gibi kendi istediği sonucıı çıkarmas.1 için okuru da bir ölçüde serbest bırakır. Anlatılanlarla Quentin ve Shrevc'in bunlara kattığı yorumlar birleştiğinde aşağıüaki öykü biçimlenir: Bir dağ köyünde dogan Sutpen çok çocuklu, yoksul bir aileden gelmiştir. Bu dağ köylerinin kendine özgü, Mississippi deltasındaki büyük çihliklcrindekindcn apayrı bir yaşama düzenı vardır. Orada toprak kimseye ait olmadığı gibi, biri çıkıp bir parçasma çit çekip buıanın kendisinin olduğunu söylese ona deligözüylebakılır. Başkalarına hükmetmek diye bir şey yoktur. Herkcs kendi işini yapar. Dağlardan dcltaya göç eden ailesi ile birlikte Giinev'in büyük çiftlikleriııin başlaJığı yerleıe ulasan Sutpen, birden o zamana kadar yabancısı olduğu bir yaşama diizeni ile karşılaşır. Burada katmanları kesin çizgUerle birbirinden ayrılmış bir toplum ve en alt katrnanlarda da zenciler vardır. Zencilerden baziları yoksul beyazlar kadar ya da onlardan ölümu çevresinde gelişivor w||||amFaulknennkltablmomas rckli olduğuna inandığı nitelikler, gözü peklik, güçlülük ve kumazlık kendisinde vardır. Sutpen mantıklı bir sonuca varır: Demek ki amacına erişmekte başanlı olmamak için hiçbir neden yoktur. Sutpen, Batı Hint Adalan'nda zengin ol ınak yolundaki düşüncelerini gcrçeîdeştirir. Kısa sürede, cesareti, çalışkanlığı, kararhlığı ile varlıklı bir Fransız çiftçinin yanında kâhyalığa kadar yiikselir, sonra da onun kızı ile evlenerek bir oğul sahibi olıır. Gele ceği için tasarladıkları gerçekleşmek yolun dadır. Ne var ki, çok geçmeden evlendiği kadının kanına zenci kanı karısmış olduğunu öğrenir ve kendi şatafatlı sözleriyle, "Elinde olmayan bir nedenle, planımın tatbikinde bana muavin ve müzanir olmadığını.hiçbırzaman daolamayacağınr anladığı karısını geçimini sağladıktan sonra, terk eder. Bir zamanlar kapısıııdan kovuldıığu soylu ve varhklı aileyi örnek alarak kurmak istediği Güney hanedanına zenci kanının karışması Sutpen'in kabul edebileceği bir şey değildir. ü n a göre tek mantıklı yol ora dan uzaklaşıp her şeye ycnidcn başlamaktır. A daha kötü koşullarda yaşamaktadırlar. ZenciJer bazen de Zengin çiftlik sahiplerinin iyi beslenmiş, iyi giyimli, yoksul beyazlara karşı küstah uşaklarıdır. Kendinden kat kat üstüıı bir yaşama düzeyi bulunan bir zenci uşak, on dört yaşındaki Sutpen'e hakaret eder. Baoastnın yolladığı bir haberi iletmek için büyük çiftlik evinin, daha doğrusu malikânenin, kapısını çalan çocuğu, sırmalı giysiıcr içindeki, ipek çoraplı, rugan ayakkabılı zenci uşak, mutfaK kapısına gitmesi gerektiği ni söyleyerek azarlar. Sutpen bu küçük dusürücii davranışın gururuna indirdıği darbe ile oradan uzaklaşır, bundan sonrası için ne gibi bir yol izlemesi gerektiği konusunda düşünmeye başlar. Bu davranışı, onun yapısındaki, karşılaştığı hcr güçlüğü, duygularını işc karıştırmadan, mantık yoluyla çözmeye çalışma özelhğini gösterir. Önce, dayanılmaz buldıığu bu hakaret karşısında yapabileceği şeyleri birer birer gözden geçirir. Kendisine küçültücü davranışta bulunan zenciyi ya da onun cfendisini vurup öldürmenin sorunu çözemeyeceğı sonucuna varır. Onlarla savaşmanın en iyi yolu o büyük eve^.o çiftliğe ve o zencilere sahip olmaktır. Üç ay kadar devam ettiöi dağ okulunda öğretmenin, bir kitaptan kendilerine yoksul adamların gemilerine binerek Batı Hint adaları denenbir yere gidip zengin olduklarını okuduğunu anımsar. Aynı şeyi yapmaya karar verir. Bu işi yapmak için ge Varlıklı Güney aHesl Böylece Sutpen, Jefferson'a Hint Adalan'ndan yeni bir başlangıc yapmak üzere gelmiştir. Biri Güneyli, öteki Kuzeyli iki genç yorumcu, üuentin'le Shreve'in imgeleminde yetmiş yıl önce Sutpen'in Jcfferson'da ilk göründüğü günle ilgüi şöyle bir sahne vardır: Sakin bir haziran sabahı küçük kentin tek otelinin balkonunda oturup sohbet eden Jeffersonlular başlarını kaldırıp meydana doğru baktıklarında karşılarında bir "yabancı" bulurlar. Sutpen, geçmişi, gelenekleri belli, tutucu bir toplum karşısına yalnız ve bilinmeyen bir öğe olarak çıkar. Kavgacı ya da övgüngcç olmadan kendini beğenmiş bir dunışu vardır. Daha sonraki günlerde de "kırılmış tabak parçalarını andıran" pervazsız, alaycı ve küçümseyen bir ifade taşıyan gözlcrle bakarjcrfersonlulara. Vakit kaybetmeden hanedanını kurmak için gereken adımları atmaya başlar. Sutpen'in Yüz Kilometresi adı ile anılan çiftliğini kurar, Ellen'le evlenir, oğlu Henry, kı zıJudith doğarlar. Henry üniversitede okuyacak, Juditn soylu bir ailcnin oğluyla evlenecek ve böylece Sutpen soylu ve varlıklı bir Güney ailesi kurmuş olacaktır. lşte tam bu sırada Henry bir tatilde eve arkadaşı Charlcs Bon'u getirir ve Sutpen'in planının çöküşü başlar. Charles Bon aslında Sutpen'in Batı Hint Adalan'nda terk ettiği melez karısından olan oğludur. Baba oğul karşılaşır lar ve Bon babasının kendisini tanımasını ister. Kimsenin anlamayacağı gizli bir iijaretle de olsa, babası kendisini tanımazsa, Bon, Henry'nin arkadaşı olarak girdiği evde, kendi kız kardesinin gönlünü çelerek onunla evleneceği tendidini savurur. Sutpen'in zenci kanı kansmış bir oğlu olduğunu kabul etmesi, on dört yaşında geleceği için yaptığı plana göre, olanaksızdır. Bu evlifiğe engel olmak için, Bon'un zenci olduğunu değil, ama Henry ile Judith'in kardeşi olduğu gerçeğini, Henry'ye açıklar. Bon'u çok seven Henry, babasınıyalancılık la suçlar, Bon'la birlikte evden çıkıp gider. Hepsi ayrı ayrı yerlerde, o sırada çıkan Iç Savaşa katılırlar. Henry kendini kardeşlerin evlenmesi düşüncesine alıştırmaya çalışır. Bir şeyden haberi olmayan Judith evde nişanlısını bekler. Savaşın bitmesinden he men önce Bon'un kararını değiştirmediğini öğrenen Sutpen bu evliliği engellemenin tek yolunu Bon'un yalnızca kardeşi değil ayrtı zamanda melez bir zenci oldıığunıı Henry'ye açıklamakta bulur. Henı^ kardeşlerin evlenmesine belki razı olabilir ama kardeşinin bir zenciyleevlenmesine asla razı olmaz. Bon'u öldürüp ortadan kaybolur. In san olarak en büyük ve tek gereksinimi ba basının kendine oğlu olduğuna ilişkin bir işaret vemnesi olan Bon, bu sonucıı clde edemeyeceğini öğrenincejudith'e dönmek te ısrar etmekJe Henry'nin kendisini öldürmesini beklediğini ve istediğini göstermiştir. Sutpen bu olaydan sonra bir kez daha planını sil baştan uygulamayı, yeniden hanedanını kurmayı, dencr. Artık yaşlanmıştır ama ölen kansının yerine baldızı Bayan Rosa'yla nişanlanır. Ancak Bayan Rosa'ya evlenmeden önce bir çocuk yapmalarını, ( CUMHURİYET KİTAP SAYI öliimii beklemek Kansı ölen Sutpen, kendi olümünden üç yü önce baldızı Bayan Rosa ile nışanlanmış daha sonra bilinmeyen nedenlerden bu nişan bozulmuştur. Bayan Rosa Harvard öğ rencisi Quentin Compson'u evine çağıra rak ona Sutpen'in öyküsünün bilinmeyen yanlannı anlatır. Roman Quentin'in 1909 yılının Eylül aytnda Bayan Rosa'nın evine yaptığı bu ziyareti ve duyduklannı okul ar kadaşı Shreve'e anlatmasıyla başlar. Yaşlı kadm delikanlıya öykünün "yazılmasınr istediğini söylemiştır ama asıl amacı onunla birlikte kırk yıldır terk edilmiş duran çiftliğe gidip şimdi oradâ yaşadığını sezinledi ği birini bulmaktır. Bayan Rosa ile birlikte çiftliğe giden Qucntin, yaşlı kadının yanılmadığını göriir. Hlli beş yıl öncenin arkadaş katili Henry Sutpen şimdi yaş.lı ve hasta, babasınuı evine donmüş, ölümü beklemektedır. Bu olayı izleyen aylarda Quentin'in zih ninde Bayan Rosa'nın anlattığı öyküdeki bir sahne süreklı canlanır. Dört yıl kimseden biı haber almadan bekledikten sonra nişanlısı Bon'dan gelen bir mcktup üzerine gelinlik gıysilerini hazırlamaya basjayan Judith'in bir gün gelinlığini prova ederken dışarıdan duyduğu silah sesi ve genç kızın kapısında beliren zayıf, solgun, pejmürde hayal: Kardeşi Henry. Sonra da flu kardes, arasında geçen çok lusa, kcsin bir konuşma. "Amk onunla evlenemezsin." sutpenlnyasam,ve J SAYFA 12 598
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear