22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

KTÎ II L A It I TÜYAP îzmir Kitap Fuarinm altınası gerçeklejiyor bu yıl. Lzmir ve çevresi,juar alamnda gerçeklepirilen panel, söylesi, konuşma gibi etkinliklerle kültür, sanat ve edebiyat insanlanmızla tanmyor, fikir dlışverişinde bulunuyor. Geçen sayımtz ve bu sayıtmz lzmir ve çevresinde yaşayan yazarlara ve oralarda yaytmlanan kiiaplara aynlmış oldu. Fuarın devamlihg'ınm hmir'in kültür ve sanatla içli dtşlt insanlanna çok şey katttğtm düfünüyorum. lzmir'da yaşayan yazarlartmtzdan biri de Tacim Çiçek. "1984 yılından beri edebiyatla u&raşıyorum. Dergilerae, gazetelerde öykü, deneme, eletfiri, değim yaztlan yaztyorum" diyor Tacim Çiçek. Okur önüne ulajmif kitaplarıntn sayıst on üçü bulmuş. Ege'nin en büyük kentinde betn öğretmeliğini hem de yazmayı sürdürüyor. Za~ man zaman yaptıg'tmm bu sayımızda da gerçekleştiriyor, kültür tnerkezi olmuş kentlertmizin dışmda kalan bir yazartmızt daha karşımza getiriyoruz. Tacim Çiçek sb'yleşisinde kendini çok güzel attlatıyor zaten. "Eminem" müzik alamnda bir olay arttk. Söylediği her şarkmın yantsıra davrantşlan da ilgtyle ve tepkiyle izleniyor, Hikmet Temel Akarsu, "Eminem" kitabından hareketle son zamanlann çok konuşulan bu larktctstna baktyor. Saim Açıkgöz ise Milli Bğitim BakanhSt'mn yayımladtğt Milli Eğitim'le ilgili ikikitabı değerlendiriyor. Bol kitaplt günler!... Reşat Nuri vi anmakl R eşat Nuri Güntekin, Gizli El'in (înkılâp Kitabevi, 1993, 10. baskı) başına yazdığı "İlk Romanımın Romanı" başlıklı önsözde, "Gizli El, benim ilk romanımdır," diyor; 1920'de "Dersaadet" gazetesinde tefrika edilmiş, 1924'te kitap olarak yayımlanmış. Reşat Nuri, Gizli El'in başına yazdlğı "Dk Romanımın Romanı" adlı önsözde, ilginç gerçekleri dile getiriyor: Mütareke'nin ilk yıunda Dersaadet ("Istanbul" demek. F. N.) adında bir gündelik gazete çıkarmaya başlayan arkadaşı Sedat Simavi, Reşat Nuri'den bir roman istiyor:"Otarihtevurgunculukvenüfuz ticareti, günün meselesiydı. Köprüyü geçmeye para bulamayan birtakım kımselerin, günün birinde vagon sattığı ve birdenbire narp zengini olduğu görülüyordu. (...)... Hesabımca, bu (Gizli El F. N.) bir hiciv romanı olacaktı. Fakat, vukuat, onu büsbütün başkabirşeklesoktu." Gizli El tefrika edilmeye başlandığı gün "Dersaadet'in tefrika sütunlan bombos"tur: "Başında yalnız 'Gizli El' diye bir başlık, sonunda 'mâbadı var' yazılıydı. Aynca, 'roman tefnkamız sansürce tehir edildi' diye bir ilân." Sedat Simavi ile Reşat Nuri, "Sansür Şemsi Efendi"ye giderler. Şemsi Efendi romanın ilk cümlesini okur okumaz karşı çıkmaya başlar. (İlk cümle: "Bugün bir odun meselesini konuşmak üzerc Nâzır'ı görmeye gitmiştim." Sedat Simavi'yle Reşat Nuri sonradan öğreniyorlar: "Meğer, o zaman Damat Ferit nükümetinin bir odun skandalı varmış. Sebep buymuş!") Sansür işinin uzayacağını anlayan Sansür Şemsi Efendi, Reşat Nuri'ye, romanın konusunu özetlettirir; tepkisi, "ülur mu a çocuğum!.. Bu zamanda adama böyle şeyler söyletilir mi? Vazgeçelim bu işten! olur; biraz düşündükten sonra, Reşat Nuri'ye, "Şu mevzuu büsbütün değişriremez misiniz" diye sorar. Sonrası söyle: "Artık kendimi tutamıyarak gülmeye başlamışom. Sedat ile Şemsi Efendi gülmediler. Şemdi Efendi: 'Canım, roman demek, aşk ve alâka demektir!' dedi. 'Onlan bırakıp da ne diye uğraşırsınız böyle kazalı şeylerle... Şu devlet adamı ile vurguncunun karanhkta işleyen elini, meselâ güzel bir kadın eline çeviriverirseniz, biz de tatlı tatlı okuruz.'" Kızarak dışan çıkan Reşat Nuri'yi, "yolda ve matbaada" Sedat Simavi "tekrar kandınr": "Kendimden ziyade onu güç bir duruma düşmekten kurtarmak için yavaş yavaş yumuşadım. Romanda ufak bir aşk vak'ası vardı ki, büyüyor, asıl mevzuu yutup eritiyordu. Böylece romandaki gizli el, Şemsi Efendi'nin ilk defa aklına geldiği gini, kocasını fizlice koruyan bir kadın eli, yanut isterseniz emsi Efendi'nin kendi eli oldu. Böylece ilk romanımı onunla beraber yazdığımı söylemek pek yanlış olmayacaktır." Reşat Nuri'nin önsözünden niçin bu kadar çok alıntı? Romanı okuyup bitirince görüyonız ki Reşat Nuri yazmak ıstediklerini yazmış: "...vurgunculuk ve nüfuz ticareti... Romanın 10. baskısının 100140'ınasayfalan Sansür Şemsi Efendi'nin, "Bu zamanaa adama böyle şeyler söyletilir mi?" dediği zaman kastettiği "böyle şeyler"le dolu. Sansür Şemsi'nin sansür ettiği bir tefrikada, oturup karşılıklı anlaştıktan sonra, Reşat Nuri "böyle şeyler"i nasıl yazabilir, Sedat Simavi nasıl yayımlayabilir? Prof. Dr. Birol Emil'in Reşat Nuri Güntekin (Kültür Bakanlığı Yayınları, 1989) adlı kitabına baküm: "Savaş yıllannın vurguncu583 teuiği "vurgun ve nüfuz ticareti"ni yazarak romana eklemiş. Dersaadet'te tefrika edilenler tefrika ediloikleri gibi kalmış. 1924'te kitap olarak yayımlanır Gizli El; artık Cumhıı riyet dönemidir, "Sansür Şemsi'ler" dönemı geride kalmıştır. (Ama 2001 yılında bile yazarlar gerçek bir özgürlüğe kavuşamamışlardır.) Reşat Nuri dendı mi akJa hemen Çalıkuşu gelir. Çalıkuşu, Vakit gazetesinde, Millî Mücadele'nin sonlanna aoğru, 1922'de tefrika edilmeye başlanır, 1923'te kitap olarak yayımlanır. 1889'da doğan Reşat Nuri, Çalıknşu tefrika edilirken 33 yaşındadır. Vc Çalıkuşu, tam 78 yaşına ulaşmıştır. Çalıkuşu'nda Reşat Nuri'nin unutulmaz bir cümlesi vardır, bir" anahtar cümle": "Sevgi, şefkat denen şeyde ne mucizeler var yarabbi! Akşam Güneşi'nin kahramanı Nazmi, "Balıkçının yetimleri bana hayatın sırnnı öğrettiler: Acımak ve sevmek." der. Ahmet Hamdi Tanpınar, Çalıkuşu'ndan söz ederken, Reşat Nuri icin, "...O, temiz ve musaffa (arıtılmış F. N.) bir insanlığın peşinde idi." diyor ve ekliyor: "Reşat'ın büyük vasıflarından biri müsamaha idi." Gene Tanpuıar, Miskinler Tekkesi'nden söz ederken, Resat Nuri için, "O, Türkçenin ortasında geniş bir sevgi ve şefkat ürpermesi idi." diyor. "Sevgi ve şefkat", Reşat Nuri'nin romanlannda söz olarak, öğüt olarak kalmaz, "iyilik" olarak, "dayanısma" olarak somutlaşır. Çalıkuşu'ndaki kişilerin büyük çoğunluğu sanki yalnızca "iyilık etmek için" girmişlerdir romana. Ve burada Türk halkının ahlâki değerleri, o, 1950 öncesinin "eski mahalle ahlâki" çıkar karşımıza; sevgiye, şefkate, yardımlaşmaya dayanan "mahalle ahlâki". Oysa 1950'debaşlayan "Küçük Amerika" hevesi, 1980'den sonra "vahşi kapitalizm"t; dönüşmüş, tek değer ölçürü bu gelişmeler sonucıı "para" olmuştur. Tarıma makinenin girişi, bunun sonucu olarak köylerden kentlere nüfus akışı, kent nüfusunun hızla artışı kent yapısının değişmesine yol açmış, o eski "mahalıe ahlâkı"nın yarattığı "dayanışma"yı yok etmiş, "köse dönme" biçiminde özetlenen "yeni bir anlâk" kendini dayatmıştır. Reşat Nuri, "vahşi kapitalizm" döneminin yaşanmadığı, "mahalle ahlâkı"nın tamamıyla yok olmadığı bir dönemde vazmıştır romanlarını, o dönemde, bu ahlâka aykın eördüğü durumlan eleştirmiştir. Yüzeyselbir Batılılaşma özentisini ve bunun yarattığı değer yargılan bunalımını Yaprak Dökümü'nde kıyasıya eleştirir, yeni yasama biçiminin insanlan nasıl yozlaştırarak kendine uydurduğunu, uymak istemeyenleri nasıl ezip geçtiğini gözler önüne serer. Dudaktan KalBe de, sınıf değiştirme çabasında, değer yargılan altüst olmuş, "şefkat"ten, "acıma" auygusundan yoksun Kenan'ı intihara, çileli halk tuzı Lâmia'yı muüuluğa yollar. Reşat Nuri romanlannın temel özelliği olan "sevgi", "şefkat", "acıma", "dayanısma", "iyilık etme" gibi duygular, tutumlar, bugün de Türk okurlannın belirli kesimlerinde özlenen değerler durumundadır; Reşat Nuri'yi okurken, özledikleri bir dünyayı yeniden yaşamaktadırlar. îlk bakışta, vahsi kapitalizmin insanı insanlıktan çıkaran koşullarına karşı edilgen bir tepki ya da bir kaaş biçimi" denebilir buna. Ama "mahalle ahlâkı"nm var olduğu dönemlere "dönmek"ten söz eden yok; Dunun olanaksızlığını hepimiz biliyoruz. Vahşi kapitalizmin anlâk değerlerine karşı olan insanlar, daha insanca bir dünya için savaşırlarken, "yeni ahlâk"ın bazı ilkelerini Reşat Nuri'nin "sevgi, şefkat, acıma, dayanısma, iyilik etme" ilkelerinden çıkarabiürler; yani Reşat Nuri'yi okumak, yalnızca bir geçmiş özlemi olarak kalmayabilir, geleceğirıkuruluşunda bir dayanak noktası da olabilir. Bitirmedim. • OKURLARA: Bu yazı, TÜYAP Kitap Fuan'nda Reşat Nuri'nin romancılığı üstüne yapacağım konuşma için, 1995'teyayımlanan Reşat Nuri'nin Romancılığı adlı incelememden yararlanarak hazırlanmıştır. SAYFA 3 mıııs; romanı ilk tasarladığı zaman yazmak h Belli ki Reşat Nuri, Gizli El'i yeniden yaz Cafekusu Reşat Nuri Cüntekln TURHAN GÜNAY T/U» tmtlyaz sahibl: çağ Pazarlama Cazete Dergi Kitap Basın ve Yayın A.ş. Adına Berln Nadlc Yayın Danışmani: Turhan Cünay c sorumlu Mudür Flkret llkiz Cörsel Yönetmen: Dllek llkorur c Baski: cağdas Matbaacılık Ltd. Sti. oldare Merkezl: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağafoğlu, 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya C luğu, nüfuz ticareti ve böyle zamanlarda iradesiz insanlan kukla gibi idare eden gizli ve karanlık eller (Gizli El);..." (s. 24) diyor; bir de şunu: "Basit bir taşra muhasebe memurluğundan Paşa damatlığına yükselmiş, erişmek ihtirasiyle (Neye erişmek? F. N.) savaş içindeki Türkiye'nin (1. Dunya Savaşı) vurguncu çevrelerinde servet ve itibar kazanmış olan Şeref (Gizli El) zayıf, sathî, arrivist bir gençtir." (s. 38) Prof. Dr. Olcay Önertoy'un Resat Nuri Güntekin (Cem Yayınevi, 1979) adlı kitabına baktım: "Reşat Nuri ilk romanını toplumsal bir eleştiri yapmak amacıyla yazmışnr. Ancak, sansür nedeniyle konusu oldukça deöiştirilen, ufak bir aşk olayı büyütülerek asıl konuyu içinde eritcn romanın..." (s. 30) Gene aynı sayfadan: "Yazarın yaptığı açıklamadan anlaşıldığına göre romanda özelükle vurgıınculuğu ve harp zenginlerini eleştirmek amacı güdülmüştür. Konu değişince ağırbk, evliliğın yürütülmesinde kadının rolüne dönüşüyor..." Prof. Emil, Reşat Nuri'nin önsözünü okumamış gibi yazıyor. Pror. Önertoy, önsözü okumuş, belli, ama "sansür nedeniyle konusu oldukça değiştirilen, ufak bir aşk olayı büyütülerek..." diyor, romandaki "toplumsal eleştiri"yi görmezlikten geliyor, romanda savaş vurgunculuğundan niç söz edilmiyormuş gibi Konu değişince ağırlık, evliliğın yürütülmesinde kadının rolüne dönüşüvor." gibi sözler ediyor; Şeref için, "serseri arkadaşlaredinip sonunda ilci ay tutuklu kalıyor" derken "serseri arkadaşlar' dediğinin "işadamlan, devlet adamlan, tırka adamları, mebuslar vesaire şahsiyetler" olduğunun farkında bile değil... Anlaşıldı, "ulemâmız da bilmiyor" Gizli El romanını... 94. sayfaya kadar Reşat Nuri, Şemsi Efendi'nin öğüuerine uyuyor; sonra romanın içeriği değişiveriyor. Sanki sansür yok! Sanki Şemsi Efendi o tefrikalan her gün okumuyor! Araştırmayan araşürmacılanmız bu değişikliğin farkında değil! 94. sayfadan sonra, 1920 yılında, Dersaadet gazetesinde yayimlanması olanaksız satırlar sökün etmeye başhyor, "vurgunculuk ve nüfuz ticareti" birdenbire romana egemen oluyor. Reşat Nuri'nin 1920'de yayımıaması olanaksız satırlar birbirini kovalıyor... Bir gerçeği belirtmek için uğraşıyomm: Bizim Gizli El diye okuduğumuz roman, 1920 yılında Dersaadet gazetesinde tefrika edilen roman değildir! Öyleyse nedir? C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear