22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Impar atorluk Mirası YÜCEL GÜÇLÜ B u kitap, son yıllarda milliyetçilik akımlanna rağbetin azalması ve bunun yerine uluslararasıcı bir sistem çerçevesinde milliyetler ötesi jeopolitik birimlere yönelik arayışların artması üzerine Osmanlı Imparatorluğu'na duyıılan ilgiyi göstermektedir. Balkanlardaki milliyetler kavgasmın yeniden ortaya çıkması Osmanlı rmparatorluğu'na duyulan ilgiyi daha da yoğunlaştınnıştır. Politikacılar ve bilim adamlan Josip Broz Tito'nun Yugoslavyası'nın enkazını incelerken, ideofojinin bir arada tutmavı beceremediği bunca milleti yüzyıllardır beraber yaşatabilen Osmanlı imparatorluk sistemini haliyle merak etmektedir. Osmanlı mirası meselesi, daha doğru bir ifadeyle Osmanlı tmparatorluğu nun vâris devletler üzerinde bıraktığı izler, hiç kuşkusuz bu tecessüsün önemli bir veçhesini oluşturmaktadır. Konu hakkında uluslararasi kamuoyundaki halihazıı tartışmaları çoğu tamamen siyasî nitelikte olup bunlar ideologlar ve demagogların ken di doktrin ve ilkelerini meşrulaştırabilmek amacıyla tarihi kendilerine göre yeniden inşa çabalan eksenı etrafında dönmektedir. Bu kapsamda milletlerin kalkınmalarını engelleyen (Dsmanlı 'boyunduruğu'ndan eemaaderin barış ve uyum içinde yaşadıklan bir Pax Ot/omana'ya kadar uzanan geniş bir modeller yelpazcsi çizilmektedir. Imparatorluğun l lâkim unsurlannın doğrudan vârisi ve merkezî devlet aygitının mirasçısı olarak Türkiye'nin Osmanlı geçmişiyle ilişkisi ise tabiatıyla daha karmaşik olup, büyük ölçüde, 1 labsburg tmparatorluğu'nun çözülüşünden sonra Avusturya'nınkine benzemektedir. Kuzey Afrika'da bâki kalan Osmanlı mirasını irdelemektedir. Konular, imajlar ve idraklar, hudutlar ve sunî sınırlar, sivaset, diplomasi, dil, iktisat ve yazarlar itibanyla "îdrakler ve Paraleller" (Halil Inalcık ve Norman Itzkowitz), "Arap Dünyası vc Balkanlar" (Maria Todorova, Dennison Rusinow, Karl Barbir ve Andre Raymond), "Siyasî Boyut" (ErgunÖzbudun, Carter Findley ve Roderic Davison), "İmparatorluk Dili" (Bernard Lewis ve Geoffrey Lewis), "Avrupa, Ekonomi ve Savaş" (Charles Issawi ve Dankvvart Rustow) ve "Din ve Kültür" (William Ochsenwald ve Joseph Szyliowitz)'den meydana gelmektedir. Brown, bölümlerde yer alan her makale için önemli hususla rı özetleyen ve verilmeye çalışilan anlamı vurgulayan açıklayıcı giriş kısmı kaleme almıştır. Kitapta zengin birbibliyografya ile çeşitli ülkelerdeki Osmanh sanat ve mimarî mirasını gözler önüne seren on dört sayfa dolusu cami fotoğrafi bulunmaktaaır. Çalışma, Brown'ın deyişiyle, "Osmanlı geçmişini küçümseme veya yanlış aktarma eğilimine karşı koymak" için hazırlanmıştır (s. 301). 1565'te (Jsmanlılarca Bos na I lersek'te inşa edilen Mostar köprüsünün 199î'te Hırvat topçusunca tanrip edilişi olayı, birçok bakımdan, incelemenin nareket noktasını reşkil etmektedir. Köprü Osmanlı kültürel mirasının Bal kanlar'daki sembolü olup yıkılışı milliyetçilik haıeketlerinin yarattığı derin ayrılıklara delalet etmektedir. Eserin hazırlanmasına katkıda bulunan on beş tarihçi Osmanlı mirası kavramının tarifi ve bu mirasın Balkanlar ve Ortadoğıı'daki halihazır durıım üzerindeki etkileri konularında farklı görüş ve yaklaşımlar sergilemiştir. Brown, "okuyucu burada hem iddia (Osmanlı mirasının olumsuzluğu) hem savunma (bazı Osmanlı fikir ve kunımlannın devam eden önemi) cephelerinin görüşlerini bulacaktır" (s. 6) demektedir. Cıerçekte eser bu belirtilenden çok daha zengin ve girifttir. ileri sürülen farklılıklar çeşitli ilginç sonuçlara vanlmasına yol acmıştır. Ömeğin, İnalcık, "Osmanlı Imparatorluğu nun en önemli mirası hiç kuşkusuz modern Türk millî devletidir" tespitinde bulunmaktadır (s. 28). Todorova ise, "Balkanlar'da Osmanlı mirasını aramaya çalışmak abestir. Zira Balkanlar'ın kendisi Osmanlı mirasıdır" yorumunu yapmaktadır (s. 46). Barbir, Arap tarihçilerinin Osmanlı geçmişi karşısındaki bocalamalanyla birlikte Arap milliyetçiliğinin son yıllardaki başansızlığı ve lslamîlcöktendinciliğin yükselişi karsısında kapıldıkları endişeyi not etmektedir. Raymond, Arap yörelerinde doğuda îran (Safevî ve Kaçar), Magrep'te Fas ile mevcut huduf uyuşmazlıklannın çözümündeki Osmanlı çabalarına ışık tutmaktadır. Findley, Osmanlı egemenliğinde yaşamış ülkelerdeki bazı idare geleneklerinin devamlılıöına dikkat çekmektedir. Ochsenwaluda Osmanlı nın sağladığı bölgesel jstikrara işaret etmektedir. Ote yandan, Rusinow gibi perspektife daha geniş, bakabilmekte güçlük çeken bazı uzmanlar ise vâris devletler üzerindeki Osmanlı etkilerini asgaride tutma eğilimindedir. Makalelerdc Osmanlı mutfağı, minıarîsi ve sanatına hic değinilmemiştir. Aynca değişik büyüklükteki arazi rfıülkiyetleri, imparatorluğun Doğusu ve Batısı Mfe'uıı okmsuzfeiğıı Mülyetçltavır Üç yüzbeş yüz yıl arası süren Osmanlı mevcudiyeti aleyhinde> aldıkları milliyetçi tavrı bir türlii berraraf edememeleri Balkan ve Arap tarihçilerinin kendi toprakları üzerindeki imparatorluk damgasını önyargılardan arınmış olarak ince* lemelerini engellemiştir. Editör L. Carl Brown'ın da kitabın giriş bölümünde ifade ettiği gibi, "Osmanlı devlet düzeni gibi pek az siyasî sistem sadece Batı'da değil aynı zamanda Osmanlı geçmişini paylaşan birçok farklı ülkede de bu denli hiçe sayılmamış veya yanlış anlaşılmamıştır" (s. 5). Son yıllarda Tunus, Lübnan, Irak, Fas ve Mısır'da Osmanlı araştırma merkezleri kurulmuş (s. 109), Bulgaristan gibi bazı eski Sovyet bloku ülkeîerinde, aralannda barındırdıkları Türkler hakkında standart Osmanlı 'boyunduruğu' historyografisinin ötesinde kapsamlı araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu durumda Brown'ın çalışması meseleyi bihakkın aydınlatabilmek için zamanında yapılan bir yayındır. Kitap, konu ve coğrafya olarak, altı bölüme aynlmış olup onbes Türk ve yabancı uzman tarihçinin makalelerini ihtiva etmektedir. Makaleler son otuz yıldır yapılan Osmanlı tarih ve kültür araştırmalarmın odağını günümüz ortamına taşımakta ve özellikle Balkanlar, Ortadoğu ve SAYFA 16 şüncelerinı, dünyasını algı ve alımlamaiarını şiirle anlatabileceğini, özetle şiir yazabileceğini düşünüyorum" (s. 30). Şiire ilişkin şıı sözler, yine Baykal'a ait: "Şiir evrenini, iklimini, ilkeierini değişmez, sabit kılacak vazgeçilmez bir şiir okulu, akımı, doktrini yaratılamaz. Her şair, hatta her şiir ayrı bir şiir yaklaşımı, ceşidi ve tanımı demektir" (s. 33). Baykal'ın "kadın ve şiir" konusundaki görüşleri de şöyle: ' Kadının şiiri boğazlanmıştır. Düğüm düğüm kalmıştır, yutkunmuş, yutulmıış ve gerisin geri içindeki duygu denizine hapsedilmiştir. Görmedığiniz tanımadığınız yeraltı sulandır yazılmamış kadın şürleri..." (s. 36) tmparatorluk Mirası: Balkanlar ve OrKitapta şüphesiz şiire ilişkin başka götadoğu'daki Osmanlı Damgası / L. Carl rüşler de var. Baykal," Yüreğin kapısını Broıvn (Yayına Hazırlayan), N Y, Colum şiirle çal" (s. 17) diyor. Şiiri şöyle tanımlıyor: "Bir gereksinme bir dalgalanma, bia University Press, 2000, 356 s. enerjinin estetikleştiği bir durumdur şiir" (s. 81). "Yasama nedenim romantizm" diyen Baykal, romantizm'i kendisiyle ilişkilendirerek şu şekilde formüle ediyor:" Vic dan + sevgim + şiirim + ben = Romantizm." MUSTAFA YILDIZ 9 Şubat 1999 tarihli yazısına, "insan yaşadığını yazmalı diye sınır getirmeme li" tümcesiyle başlayan ve "insanın kenururi Baykal, 1942 Siirt doğumlu. disine mi bakacağ'ız yazdığma mı" soruAnkara'da yaşıyor. Baykal'ı değişik sunu soran Baykal, sözlerini şöyle sürdü ' yıllarda sendika genel başkanı, avurüyor: "Bir kovayı kuyııya gönderdiğikat, Ankara Milletvekili, TBMM parti nizde boş dönmeyeceğini bilirsiniz. Ve iç grup sözcüsü, grup vekili olarak görüyokuyunuzu köreltmezseniz kovanız süruz. Yedisi şiir, ikisi roman olmalc üzere rekli düşünce ve yaratımla dolu olarak dokuz kitaba imza atan Baykal, bu kez dönecektir" (s. 8). de "Bu llk El Hayat Sayılmaz" adını verdiği deneme kitabıyla okur karşısına çıSanat ve estetik kıyor. Baykal, alçakgönüllü bir bilge olarak Baykal'ın "Bu îlk El I layat Sayılmaz" çıkıyor karşımıza. Kendisinin zayıf yanadlı deneme kitabında, 34 kısa yazı (delarını belirtmekten çekinmiyor. Sözgelineme) bulunuyor. Baykal, bu yazılara bir şi şöyle diyor: "Belki hayatımın en olumad vermemiş. llk yazı 2 Şubat 1999, son suz yanı sonuç için hiçbir şeye başlamayazı 29 Mart 2000 tarihli. Diğer yazılar mam. (...) plansızlık sonucu önceden ise bu ikı tarih arasında yer alıyor. Tarihkestirmemek, büyük bir başanyı engeller, ilgili oldukları yazının başlığı olarak liyordur; onu bilemem..." (s. 10) diişünülebilir. Yazılar kısa erimli. Çoğu Baykal, duyguyu, eylemi, sevgiyi hep 2 ya da 3 sayfa. esterikle birlikte düşünür. ()na göre "esSururi Baykal, pek çok yazısında, baştetiğe oturmayan duygu duygu; eylem ta şiir olmak üzere yaratım sorununa yer eylem değildir" (s. 14). "Sevginin esteverivoı. I layatta karşılaştığımız çeşitli sotikten ayrı oldıığu düşünülemez" (s. 21). nınlara deginiyor. Baykal'ın, okurlarla Baykal'a göre din, özgürlük ve sosyal paylaştığı konulardan kimisi şunlar: demokrasiair. O, "Ben içinde yer aldıAnalet, dil, estetik, hukuk, kıskançlık, ğım tarafı, özgürlüğü ve demokrasiyi din mahremiyet, romantizm, sevgi, soyluluk, saydım" dedikten sonra şoyle devam vicdan. . ediyor: "Dogaldır ki özgürlü>*ü, demi)kŞlire illşkln SÖHOP rasiyi, hak ve hukukıı yalnız kendimiz için değil, karşıtlarımız için de savunup Baykal'ın ilk yazısının daha ilk tümceisteyeceğiz" (s. 28). leri, şiire ilişkin: "1 İayat şiir boyasıyla yazılır. Ne kadar Baykal, "ince bir hııkııkun sanata yahayat varsa o kadar şiir vardır, ya da yakın olduğunu düşünür." "Sanattaki, zınsal ürün." Baykal'ın şiire ilişkin düedebiyattaki, incelik, derinlik, estetik: şüncelerini, kitabın kimi yazılanndan insana dair önemli karar veren yargı için yaptığım alıntılarla özetlemek istiyorum: de gerekli ve vazgeçilmez"dir (s. 43). O, yargının "kadın kadar ince, kılıç kadar 'Kötü bir şiiri tanımadan iyi bir şiirin keskin ve terazi kadar hassas" olmasını tadına varamazsınız, Kalın inceyi, çirkin ister. güzeli, kötü iyiyi besliyor" (s. 15). "Şiir düşüncenin serdengeçtisi değil. "Baykal'ın "umut"a ilişkin bakış açısı Düşüncenin kendisidir. (...) Bütün ideok nertir: "Umudu olmayanın havatla olojiler amaçlar ve devletler şiirin yanınişiği ne; hemen, derhal, çabuk; ölsün, da yere yakın, bodur kalır. Ve hangi idegitsin" der. oloji şiirsiz ve ona rağmen yola çıkarsa "Vicdan olmadan insan tamamlanmıyaya kalır, menziline ulaşamaz" (s. 20) yor" (s. 6) diyen Baykal, "Düşünceye, "Yapılacak şey dünyaya bir şiir cumözgürlüğe, çeşitliliğe ve özgünlüğe sayhuriyeti kurmak. Şiir cumhuriyeti için gı, edebiyat bahçemizi büyütecektir" (s. mücadele vermek, hayatı yaşanmaya de83) görüşünü savunur. Ona göre, "ıstığer kılar. Ve elbette böyle bir dünya devraba soyluluk veren yüksek duygulardır. letinde en baş cumhuriyetlerden Dİri feOnlan düşerseniz kalan varlık her ne ise, dere bir aşk cumhuriyetidir" (s. 20). insan değıldir; mahluk, yaratık olabilir" (s.62). Baykal'ın 21 Mayıs 1999 günlü yazısının ilk satırları: "Türk şiiri çok taraflı Bavkal'a göre "yüreğin gereksinim sığlığın ve yüzeyselliğin egemenliği alduyduğu ilaç, çoğu kez acı tabletlerden tındadır. Ben çıtamı kenuim koyarım. geliyor 'dur (s. 23). "Güzellik bir resim Görevim eğitmek değil, kendi düzeyimve bir tanımlama işi değil, içimizi ve dıde duygulanmın, dilimin, dünyayı algışımızı kucaklayan bir çekim işi"dir (s. lama, değiştirme arzularımın bakış açı34). "Ölçüleri iyi ayarlanmamış bir basıyla yazmaktır" (s. 27). ğımlılık, utanmazhktan daha aşağılıktır" (s. 61). "Tek doğru okumayı, zaman yaBaykal'a göre okuma yazması olmapar" (s. 40). "Cezalandırmanın amacı yan bir dilsiz de şiir yazabilir: (...) suçluyu topluma kazandırmaktır" "Dil, yazı ve söz, şiirin yegâne yazılma (s.2). araçları değildir. Ben okuma yazması olmayan bir dilsizin pekâlâ duygu ve düBaykal'ın 11 Mayıs 1999 günlü yazısı arasındaki toplumsal örgütlenme rarkları, ürünlerin dağıtımı, tekstil imalatı ve ilgili teknoloji konularının üzerinde yeterince durulmamıştır. Bununla birlikte, ki tap üç yüz elli altı sayta içinde çeşitli açılardan Osmanlı mirasının izlerine dair bilgimizi arttırmakta, Osmanlı tarihi hakkında birçok açıklamalarda bulunmakta ve bu vadide ileride yapılacak araştırmalara bir nevi rehberlik etmektedir. imparatorluk M/röj/'ndaki yazarlar Osmanlı araştırmalan ile ilgili olarak disiplinlerinde temayüz etmis akademisyenler olup makaleleri orijinal ve kaydadeğer özellikleri haizdir. Çalışma bu nedenlerle, genelde, değerli bulunmuştur. • Bu llk Hayat SayıNnaz S S CUMHURİYET KİTAP SAYI 583
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear