25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kapak konusunun devamı. •" halinde Nat Pinkerton ya da Estergon Kalesi gibi kitapçıklar satılırdı orada. Bir gün bunları ve Pekos Bill gibi resimli romanlan keşfettim. Bir meyve sandığında saklardım kitapları, arada bir de değiş tokus yapardım mahalledeki arkadaşlarla... Ilk ukumalar böyle başladı işte... Şiir rtasıl girdi hayattmza? 1962'de Çocuk Haftası dergisinde "Karanlık" adlı bir öyküm çıkmıştı. O zamanlar îzmir'de dört gazete çıkıyordu. îstanbul gazeteleri öğleden sonra gelirdi. O gazetelerden Yeni Asır, pazartesi günü şiir sayfası yapardı. Ege Ekspres gazetesinde Gençlerle Başbaşa adlı bir iir sayfası vardı. Hatta bir süre o sayfaarı Eflatun Nuri yönetmişti. Ayrıca, Sabah Postası ve Demokrat îzmir vardı. Sabah Postası'nda da haftada bir şiir sayfası olurdu. Lisedeyken buralarda yazmaya başladım. Namık KemaJ Lısesi l.sınıf öğrencisiydim. Edebiyat dersine Aydın'dan sürgün olarak Ismet Kültür adında bir öğretmen geldi. Dersimizin ilk günüydü. Önce Odipus'tan bir bölüm okudu. Daha sonra Nihat Sami'nin kitaplannı kaldırmamızı söyledi. Bir süre sonra okumamız için okula kitaplar getirmeye başladı. O zamanın Varhk yayınları birlira. 10 15 kuruşataksitleDu kitaplan öğrencilere satardı. Bizler de alır okurduk. Üç Kemal'imiz var diyordu. Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir... Daha sonra çevremizden, yaşadıklarımızdan öğrendiklerimizi okulda çıkardığımız Genç Kalemler dergisinde yayımlamaya başladık. Üğrenim hayatıma universiteye kadar îzmir'de devam ettim. Daha sonra îstanbul'a geldim. îstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı'nı kazanmıştım. Önce çok sevindim, ama okula başladığım ilk gün sanki bir nefret çöktü üzerime. Çünkü, edebiyat okuyacağımı düşünmüştünı. Eski yazıyla falan karşılaşınca soğudtım. O yıllarda Behçet Necatigil, Cemal Süreya, A. Kadir'le birlikte arkadaşlık yapıyor, Soyut dergisinde şiirlerim çıkıyordu. Hatta üniversitedeki hocamız Mehmet Kaplan beni Necatigil'in öğrencisi sanıyorcîu. Bir süre sonra sen bu solcularla arkadaşorma, şiirini bozarlar demeye başladı. Bu arada çalıştığım Yeni îstanbul gazetesinden, Cumnuriyet gazetesine geçmiştim. 12 Mart oldu. Bu işleri sürdurürken, bir yandan da okula devam ediyorum. Tezimi hazırladım, hocaya sundum. "Ne ulan tez mez yok sana, komünist gazetede calışıyorsun" dedi. Bunun üzerine bir daha okula uğramadım. 1962'de Evrim'i çıkardımz. Evrim 19621964 yılları arasında, 24 sayı çıktı. O zaman Basın llan Kurumu gazetelere verdiği ilanların %5'ini yardım olsun diye edebiyat dergilerine ayınrdı. Ama, her edebiyat dergisinin bir ölçüsü vardı. 32 sayfa olacak, boyu şöyle olacak gibi... ü derginin arka sayfasında da Basın llan Kurumu'nun kendi ilanı olurdu. O zamanlar böyle reklam piyasası yoktu. O fondan alınan paralarla Anadolu'da bir çok dergi çıkmıştır o zamanlar. Mesela biz, Evrim için Basın llan Kurumu'ndan 750 TL alırdık. 600 TL masrafımız vardı. Evrim'in asıl sahibi Gündüz Badak adlı arkadaştı. Gündüz, lzmir lktisadi llimler Akademisi'nde öğrenciydi, ama aynı zamanda öğretmenlik yapıyordu, ben de lisede öğrenciyim. îlk sayı onun öyküleri, benim şiirlerim ve çevremizdeki arkadaşlarla çıktı. Daha sonra Fethi Savaşçı, M.Emin Tuzkan, Emin Başaranbilek, lrfan Tan, Metin Altıok, Teoman Erten, Ozkan Mert gibi isimler de Evrim'de yazmaya başladı. Sonra bir gün Ataol Behramoğlu Ankara'dan Doğuş Bildirisi'nin yer aldığı bir SAYFA 4 Î Istanbul yıHarı Î Bezirci, Murat Belge, Cevat Çapan, Ülkü.Tamer, Sevim Burak, Tomris Uyar... Universiteye başladıktan bir süre sonra Kemal Özer'in Uğrak Kitabevi'nde çahşmaya başladım. Bu işi benden önce Süreyya Kanıpak,( Berfe soyadmı almamıştı o zamanlar) yapıyordu. O bana devretti. Kemal Özer sabahları dükkânı açıyor, öğleden sonra Cumhuriyet gazeKHİK ni'Hft\S tesine gidiyordu. Ben de öğleden sonra dükkânda duruyor, bunun karşılığında NEREYE UÇAR Aksaray'da bulunan 50'lerde çıkan "a" GöKYİZC dergisinin yönetim yeri olan Kemal Özer'in babadan kalma evinde para ödemeden kalıyordum. Kentteyasayan yoksulınsanlartn ezilmijlığı, actlart jiirinizin ana izleğini olujturuyor. Örneğinçtraklar... Babam su tesisatçısıydı. Ege'nin köylerinde çalışırdı. Okul tatil olduğunda Hatıram Olsun/ Düşler Şairi/ tstanbul Hatırası/ Nereye Uçar babamın yanına giderdim. Babamın Refik Durbaş/ Refik Durbaj/ Gökyiizü/ Refik Refik Durbaj/ okuma yazması olmadığı için, işçilerin Adam Yaymlart / Adam Yayınlart / Durbas/ Adam Adam Yayınlart / yevmiye defterlerini tutar, hem de Dede71 s. 63 s. Yayınlan / 194s s 63 s. nen çalışırdım. Daha birçok yerde çalıştım. Yazlık sinemalarda gazoz sattım. Ortaokulu bitirdiğim yıl lzmir Ticaret Matbaası'nda mücellit çıraklığı yaptım. Mesela orada çahştığım üç haftaya rağBEHK UUHBAS men, patron sigortalı yapmış beni. CumYASEMİN VE MA huriyet'ten emekli olduğumda, o zaman yapılan sigorta başlangıc olarak alınmış. Foça'da, Berganıa'da çalıştım. Iller Bankası'ndan bir köyün su işini alan bir müteahhit, ustabaşı olarak babamı çağırır, o da ekibini kurardı. Yollar kazınır, su boruları döşenirdi. Pik boruları vardı o Kimse Cumhuriyetten GüYasemin ve Seçme Şiirler/ zaman, ek yerlerine kurşun dökerlerdi. Haürlamıyor/ ReMarö/ Refik Dur nümiize Türk Şiiri/ Refik Durbaj Refik Durba}/ Brryut Ona kalafat denilirdi. Sonra evlerin su Adam Yaytnları / fik Durbaş/ Adam baş/ Adam 71 s. Yaytnları / 215 s. Yayınlart /191 s. Dosya Yaytnlart/256 s. tesisatı yapılırdı. Liseye kadar yaz günleri hep bu işlerle geçti... mektup yazdı. Belki de 60 kumındaydılar. Çahit'le oturur "ÇaylarŞlrtuıtten"... ağının ilk manifestosuydu bu. konuşurduk. Öyle çok keskin lstanbul'a geldikten bir yıl sonra anne\\z eskiyi inkâr etmiyoruz, sağcı değildi, ama Müslüman mi kaybettim.Dediğim gibi bir süre Uğönümüzaçıkdiyordu... Haluk bir çocuktu. Ilk kitabı Işaret rak Kitabevi'nde çalıştım. Sonra Beyaz Aker, Ismet Özel, Rahmi AkseÇocukları'nı sanınm yeni çıSaray dağıldı. Buradaki kitapçılar da Caki, Semih Tezcan, Ataol Behrakarmıştı. Fakat bunlar dergide ğaloğlu'na taşındı. Bir gün Beyazıt'ta Çımoğlu, Eser Gürson, Erhan yazmadılar. Derginin sanibi naraltı'ndaoturukenSüreyyaBerfe" YaEtiker gibi imzaların olduğu ben oldum. Derginin yazarlahu Salih gelmiş" dedi. Salıh Öztürk, Urbir bildiriydi. Bir süre sonra rı arasında Ataol Behramoğlu, fa Birecikli, Çorlu'da askerliğini yapıp, Basın llan Kurumu para yardıGüven Turan, Ozkan Mert, gelmiş. Askerden önce Ataç Kitabemını kesti. Dergiyi kendi çabaEser Gürson, Murat Belge, vi'nde Şükran Kurdakul'un yanında çamızla çıkarmaya çalıştık. Ânka Adresi Kalbimde/ Mustafa Öneş, Hüseyi Peker lışmıs. Büyük Postane'nin önünde işporra'dan Ataol para gönderiyor Refik Durbaj/ falan vardı. Alan 67, 60 kuşatacılık yapıyor. Bir tezgah açmış, önüne du. Dergi dört sayraya inmişti. Boyut Dosya Yağının dergisi olarak çıktı. Derdört çift ayakkabı, bir gömlek, kol düğBu arada liseyi bitirmiş, Istan yınlart / 64 s. giyi çıkarmak için herkes meleri... Kalktık, Süreyya.Mustafa Öneş bul'a gitmeyi düsünüyordum. 10TL veriyordu, bu paralarla falan Salih'e gittik, bir hanın kapı.sında Istanbul'da Halil Ibrahim Bahar, Soançak dört sayı çıkabildi. oturup çay içtik. Ben iş arıyorum dedim, yut'u, Haluk Aker ise Ankara'da DeviÜç kapısı olan, Beyaz Çarşı diye bir Salih nemen "Birlikte çalışalım, dedi. nim 60 dergilerini çıkarıyordu. Bunların pasaj vardı Beyazıt Meydam'nda. BirBen Yeni lstanbul'a girene kadar bir sü da etkisiyle bizim dergi kapandı. çok kitapçının olduğu bir pasajdı. re de böyle geçti, Sirkeci Vakıf Han'ın Sonra Alan 67... Güney Akarsu'nıın bir dükönünde Sultanhamam'da gömlek, kol Alan' 67 adı üzerinde kânı vardı, tiyatro derdüğmesi filan satarak... 1967 yılında çıktı. Ün gisi çıkarıyordu. Bü "ÇaylarŞirketten"... beş kişi bir araya gel lent Habora'nın însanlarla konuşuyorsun, minibüse Habora Yayınladik. Toplantılara kabiniyorsun. Zeytinburnu o zamanlar gerı,, Kemal tılmasa da iki sağcı cekondu bölgesi, kardeşim Şefik de birarkadaşımız vardı. Özer'in Uğrak likte oturuyoruz ve Bakırköy.ZeytinburŞair Cahit ZarifoğKitabevi vardı. nu gibi hatlarda şoförlük yapıyor. Okufu ile öykücü Rasim Dönemin yalu bıraktıktan sonra da devletle bütün ilOzdenören. Bunzarları, şairleri gimi kesmişim. Askere gitmemek için lar Soyut'ta da yaorada toplamuhtara bile uğramıyorum.Mesela yurtzıyorlardı, Sezai nırdı. Cemal dışına çıkma olanağı olmadığı için tatilKarakoç'un takıSüreya, Asım lerde, işim olmadığında otobüse biniyor, Eskişehir'e gidiyorum. Biraz orada dolanıp, garaia dönüyor, otobüsün nereye gittiğine bile bakmadan başka bir otobüse biniyomm. Artık neresi olursa..Oradan da başka yere...Böyle böyle bütün Türkiye'nin epey birbölgesini dolaştım. Daha sonra buna gazetecilik yaparken de olanlar eklenince görmediğim il ve kasaba, köy kalmadı neredeysc. Mesela Şİmdi düşünüyorum da bir tek Hakkâri ıle Tunceıi il merkezini görmedim, Yüksekova'ya gittim ama... Işte bütün bunlar şiirlere yansıdı elbette... "Çaylar Şirketten" biraz da bu günlerin hikâyesi... Şiirınız yasamınızla örtüşüyor. Uzun soluklu bir yolculuğa çıkmts gibisiniz. Şiirimi kendi hayatımdan damıtmaya çalıştım. Yaşadıklarımdan yani. Şiir benim için uzun süren bir yolculuk. I layat da bir yolculuk değil mi ? Aşık Vey ' <\ o Şiirini yaşamından damıtan şair BefikDurhas ''' ' CUMHURİYET KİTAP SAYI.575
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear