25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

0 K U R L A RA Yeni bir yılın, yeni bir yüzyılın, yeni bir bin yılın ilk sayısı clinizdeki dergi. Tüm yayın süreci içinde ele ahrsanız, dergimiz de on bes yılı geride bırakıyor ve yeni bir yıla giriyor. Çerçeve, ardından Kitap eki olarak yazınımızın, tarihimizin ekonomımizin, sosyal bilimlerimizin ve başka disiplinlerden düşünen ve yazan insanlarımızın sesi olmaya çalıstık bu sürede. Yeterli olduğumuz söylenemez tümünün sesini ya da yazdığını duyurmak için. Onümüzdeki yıllarda bu yetersizliklerimizi, sizlerin katkılanyla gidermeye çalısacağız. Tüm yazanarımızın, düşün insanlarımızın, bilim insanlarımızın, kısaca ürün yaratan tüm insanlarımızın ve okurlanmıztn yeni yılını kutluyor, esenlikler ailiyoruz. Hepimiz gecmis yüzyılın ürünü sayıltnz. Bu yüzyılda üretilmiş her ürünle de beslendik. înci Asena da geçen yüzyılda yazınımıza ürün verenlere bir selam göndermek istemiş ve hoş bir çalısmaya girişmiş. Ulaşabildiği yazarlarımızın el izlerini ve el üzerine yazdıklarını bir araya getirmiş. Keyifle bakılan ve okunan bir kitap ortaya koymuş. Bu çabası için kutluyoruz înci Asena'yı. Bu kitaptan bir bölümü bulacaksımz sayfalanmızda. Onümüzdeki yıllarda da daha çok kitapla, daha çok okurla buluşmak dileğiyle. İnsanlığın Hali nınlardan farklı sorunları vardır ve iki grup îyi hatırhyorum, 1949 baharıydı. Sedat memlekette farklı evrimler görülmektedir. Gani (Öleli yıllar oldu. Hikâyeler yazmıştı. Malraux Çin'den söz ederken ne egzotizme Dar arkadaş çevremizde en yeteneklimiz oysığınmak istiyor, ne de özel bir durumu bedu.), zaman zaman alır başını gider, Istantimlemek; evrensel insandan ve, kapalı bir bul'un hiç bilmediğimiz güzel yerlerini keşbiçimde, Batılı insandan, kendinden ve büfederdi. Sonra, Asım Bezirci'yi de alır, hep tün arkadaşlardan söz etmek istiyor." birlikte o güzelim yerleri görürdük. Gani'nin son keşfi Çengelköy'deki vadi idi. VaÇin'den söz ederken, gerçekte, Batılı indiyi görür görmez "Menekşeli Vadi" adını sandan, kendinden ve arkauaşlarından söz koymuştuk. (Hepimiz Sait Faik hayranıyetmek... Bunların altını çizmek gerekir. dık). Hatırlıyorum: Yol boyunca gaz fenerBugünlerde yeniden Malraux'nun romaleri vardı. Vadiyi keşfettikten sonraki gidişnını okuyorum. La Condition Humaine, önlerimizde, yetecek paramız varsa, sucuk, ekce İnsanlığın Hali adıyla dilimize çevrilmişmek, portakal ve ucuz jarap alır, vadinin öte ti. Dilimize kimin çevirdiğini tam olarak hayanındaki ahşap evlerı, o akıl almaz güzeltırlayamıyorum. Nasuhi Baydar olabilir mi? likteki doğavı seyreder ve hep edebiyat koDaha sonra bu romanı Bertan Onaran çenuşurduk. Yeşilgireson gazetesinde o gezintileri ve gelecek için kurduğumuz hayalleri anlatan bir hikâyem yayımlanmıştı. Bir gün (o gün Asim yoktu) Gani'nin yeni keşiflerinden birini görmüş, dönüyorduk. Bahçekapı'da o su satılan yerin önünden geçerken gene o yaşh adamın yerlere serdiği kitaplan gördük. Hafta sonlan özellikleoradan geçerdik; çünkü hafta sonlan hep o sergi olurdu. O gün bizi müthiş sevindiren ilri kitap bulduk: Andre Malraux'nun lnsanlı4ın Hali ve Şolohov'un Uyandırılmıs Toprak'ı. Sergi sanibi bizim bu iki kitaba nasıl saldırdığımızı görünce kitapların fiyatlannı epçy yükseltti. Ceplerimizdeki bütün arayı verdik adama. Insanğın Hali'ni önce ben okuyacaktım. Dönüş paramız kalmamıştı. Ben Kadırga Öğrenci Yurdu'nda kalıyordum, Gani Yüksek Öğretmen Okulu'nda. (Gani ve AsımEdebiyat Fakültesi Türkoloji Böfümü'nde okuyordu.) Yüksek Öğretmen Okulu, Şehzadebaşı'ndaydı. Tramvay paramız bile kalmamıştı. Kaldığımız yurtlara yürüyerek gitmiştik. (L'Espoir'ı okumuştum; Les Conquerantsı Attilâ îlhan'ın çevirisinden: Kanton'da tsyan di Andre Malraux vazdıklan bizim lcln haia güncellfllnl koruyor. e çevirmişti Attilâ llhan. virdi: tnsanlık Durumu adıyla. Jmut çevirisi de Attilâ îlhan'ındır. Bizim tnsanlık Durumu'nıı bu üçüncü okuyukuşak pek severdi Malraux'yu. şum. Alev Er çevirmi§. (Oda Yayınlan, 4. Malraux'yu okuduğum yıllarda Lucien Basb, 1994) Goldmann'ın Pour Une Sociologie du Rotnsanlık Durumu ndan alıntılar: man adlı kitabını bulmuştum. Goldmann Malraux'nun romanları üzerine yazdığı o "Büyük salonda Okulun eski teneffüshanefis incelemede şöyle diyordu: "Malraux, nesinaeydi iki yüz kadar komünist yaralı, kafası Batı'nın sorunlannı düşünüp duran kendilerini öldürmeye gelmelerini bekliyorbir Batılı yazar olarak kalır. lhtifâl üzerine rolardı." (s. 226) "Gerçekten de adam '...kurmanlar yazmak için bu romanların eylemini şuna dizmiyorlar, lokomotifin kazanına canÇin'e, Ispanya'ya yerleştiriyorsa, bu, devlı canlı atıyorlar,' diyordu." (Çan Kay Şek'in rimci hareketler buralarda olduğu içindir, Çin'e egemen olduğu, komünistleri yenilgigerçekçi erek kaygısıyla eylemini gerçekliğin ye uğrattığı bir dönem. FN) olabildığince yakınına yerleştirmesi gerekti"(Kiyo) Siyanürü şimdi avucunda tutuyorfii içindir. Bununla birlikte, bize öyle gelir ki, du. Sık sık kendi kendine acaba kolay ölür bu romanlarda ve belki de çağın sol aydınmüyüm diye sormuştu. Biliyordu ki olmeye larının çoğunun düşüncesinde, bugün bikarar verirse ölecekti. (...) Hayır, ölmek coşzim için apaçık olmuş bir olgunun bilincinkun bir eylem ölümün çok benzediği bir yaden hiçbir iz bulunmaz: Özel olarak Çin'in, şamın en yüce ifadesi olabilirdi. (...) Zehiri genel olarak sanayileşmemiş memleketlerin, dişleri arasında, emir veriyormuş gibi, ezdi. Batılı toplumlarda kendini ortaya koyan soüna kaygıyla soru soran ve dokunmaya ça E lışan Katov'u (Katov, görmüş geçirmiş, deneyimli bir komünist. FN) yeniden işitti. Ve tam soluğu kcsılip ona yapışacağı anda korkunç birlkasılma halinde bütün benliğini parçalayan bütün gücünün onu aştığını duydu. Tek bir sedye ile taşınarak, üst üste ya da hemen hemen öyle getirilip, Katov'un soluna atılıverdi." (s. 231) "Çok genç iki Çinliydiler. Birisi Nöbetçi Birliği'nde çarpıştıöı için tanıdığı Sııen'di. Ikinciyi tanımıyordu." / " 'Savaş grupları örgütlediğin için mi buradasın?' diye sordu." / " 'ÇangKayŞek'e suikast,' diye yanıtladı Suen. /"Çen'le birlikte mi?" / "Hayır o bombasını tek başına atmak istedi. ÇangKayŞek arabada değildi. Ben otomobili daha uzakta bekliyordum. Bombayla yakalandım." / "Ona yanıt veren ses öyle boğuktu ki, Katov her iki yüze de dikkatle baktı: Gençlerhıçkırmadan ağlıyorlardı. Katov, "Sözle yapılacak fazla bir şey yok" diye düşündü. Suen omuzunu oynatmak istedi ve acıdan yüzünü burusturdu kolundan yaralıydı." / "Yandı," dedi, "diri diri yanmak. Gözleri, gözleri de... anlıyorsun değil mi?" ... Uğultuya, kendisi gibi dövüşmüş bütün bu adamlara karşın, Katov (...) yalnızdı. Ama bir insan, şu yalnızlık ve hatta belki su tüyler ürpertici düdük sesinden daha güçlü olabilirdi. Benliğinde yasamının en mütniş dürtüsü korkuyla mücadele halindeydi. O da kemerinin tokasını açtı. Ve en sonunda: "Hey bana bak," dedi alçak sesle. "Suen, elini göğsümün üzerine koy, eline dokunduğumda hemen al; Size siyanürümü vereceğim. Mutlaka iki kişiye yetecek kadar vardır." (...) Yan yatmış bir durumda, siyanürü iki parçaya kırdı. Nöbetciler, onlan çeviren bulanık bir hâle halindeki ışığı maskeliyorlardı: Ama ya kıpırdarsa? Ne olursa olsun görmeleri olanaksızdı. Yasamından daha fazla değeri olan bu bağışı hiçbir şeye, hatta vücutlara, şu acıyla dolu seslere değil yalnızca göğsünün üzerindeki sıcak ele yapıyordu. El bir hayvan gibi büzüldü aynı anda, ondan ayrıldı. Bütün vücudu gerilmiş, bekledi. Ve ansızın iki sesten birisini isitti: / "Kayboldu, düştü... / Sanki DÖyle bir felaket mümkün değilmiş gibi, sanki her şey yolunda gitmek zorundaymış gibi, kaygıyla az çok değişmiş bir ses işitildi. Katov için bu olanaksızdı. Sınırsız bir öfke içinde yükseliyor ama bu olanaksızlıkla catışarak yeniden yatışıyordu. Ama böyle de olsa...Onu şu serseme yitirsin diye mi vermişti?"(s.233) Siyanürü aramaya baslıyorlar. Sonunda buluyorlar. Katov siyanürü geri veriyor. "lnşallah gümüş Kâğıda sarılı olduğu için, siyanür bozulmamıştır." diye düşünüyor. (Katov'un) Avucunda tuttuğu el birdenbire onunkini büktü ve sanki bu el aracüığıyla karanlıkta kaybolmuş şu vücut ile temas kuruyormuş gibi vücudun gerildiği duygusuna kapıldı. / O da bu kasılmalı tıkanıklığa imreniyordu. Hemen hemen aynı anda, öburiı, kimsenin aldırmadığı boğuk bir çığlık attı. Sonra her şey bitti." Katov, siyanürünü iki gence vermiş. onlann "rahatça" ölümünü sağlamıştır. Olüme doğru giderken, "Her neysc.Diyelim ki bir yangında öldüm." diye aüşünür. Malraux için "Çin'den söz ederken, gerçekte, Batılı insandan, kendinden ve arkadaşlarından söz etmek istiyor." diyordu Lucien Goldmann. Malraux, tnsanlığın Hali'ni 1933'te yazmıştı; bizim için hâlâ güncelliğini sürdürüyor. Malraux'nun bu romanından niçin söz ettiğimi açıklamaya gerek var f TURHANGÜNAY KtTAP Imtiyaz Sahlbi: çağ Pazariama Cazete Dergi Kitap Basın ve Yayın A.$. Adına Bertn Nadlo Yayın Danısmanc Turhan Cunay o Sorumlu Müdür: Flkret llklz Cörsel Yönetmen: Ollek llkorur > Baski: çagda$ Matbaacılık Ltd. Stl.oldareMerkezl: Türkocağı Cad. No: 3941 Cagaloğlu. 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya C mı?B C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 568 SAYFA 3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear