29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Notlara smdırılmıs koca bir dünva Değerli besteci ve piyanist Fazıl Say'ın "Uçak Notları", Kasım 1999'da Müzik Ansiklopedisi Yayınlan'ndan çıktı. Kapak resmini ressam, ozan ve besteci Ertuğrul Oğuz Fırat'ın hazırladığı kitapta yazar, 161 sayfaya sığoırdığı 22 yazıyla kocaman bir dünyayı gözlerimizin önüne sermektedir. ONDER KUTAHYALI çak Notları'ndaki yazılar, ele alınan konulann irdelenişi bakımından rahatlıkla deneme niteliğini kazanmaktadır; ama bunlar aynı zamanda yazarın dostlanyla yaptığı içtenlik dolu söyleşilerdir. Önemli olan başka bir nokta da Ahmed Adnan Saygun'dan Hikmet Şimşek'e ve Muammer Sun'a uzanan kuşaktan sonra yeniden vorumcu yazar ile karşılaşmamızdır. Okurlarımız, özellikle de gençler, son yıllarda müzik sanatını kuramsal alanda çalışan yazarlardan okumaya ahşmışlardı. Oysa ki 20'nci yüzyılda Bernstein, Schönberg, Stravinski ve Hindemith başta gelmek üzere çeşitli bestecilerle yorumcular, bu sanatı nem uygulayan hetn de açıklayan kişiler olarak ünlendiler. Son derece çekici bir kitap olan Uçak Notları'nı kısa zamanda çok kişi okudu; iki kez okuyanlar da var. Okurlar arasında gençlerin de bulunması özellikle sevindiricidir. Hemen belirteyim, yazarın dile getirdiği biçimdeki akıcılık, kalemindeki kıvraklık gibi etmenler de yapıta duyulan ilgiyi artırmıştır. Fazıl Say'dan "UçakNotları" U ra'da Kâmuran Gündemir ile çalışmıştır. Hocası ona hiçbir yerde öğrenilemeyecek incelikleri göstermiştir. Geçmişin yaratıcıları arasında kuşkusuz Beethoven ve Brahms da bulunuyor; ama sanatçı çağımızın bestecisi ve şu ya da bu bicimde önder saydığı çağdaşlan üzerindeki değer yargılan ilginçtir. Söz gelimi Ravel'in Bolero'su bir tansıktır. Yapıt "Müzik tarihinin en buluşçu, etkileyici uzun Crescendo'sudur." (Sayfa 109) Berg'in Wozzeck'ine Berlin'de yöneltilen bir eleştiride "Yahudi kanalizasyonunun müziği" denmiş olması (Sayfa 111) ayıptır. Sanatçı Schönberg ve Webern ile de yakından ilgilidir. Yıllar önce daha Ankara Devlet Konservatuvan'nda öğrenciyken kemancı Tuncay Yılmaz'a eşlik etmek üzere Izmir'e geldiğinde, bana Webern'in piyano çeşitlemelerini dinletmişti. Sorum üzerine Oniki Ses Tekniği ile yazılmış olan yapıtın dizisini hiç tereddütsüz ve büyük bir hızla çaldı, baştaki temada bile onun yüzlerce kez yinelendiğini söyledi. Öte yandan Stravinski'nin "Bahar Ayini" her yönüyle çağımızın coşku veren bir yapıtıdır. Sanatçının çağdaş müziğe ilişkin görüşleri böylece sürüp gitmektedir; ama başarıyla seslendirdiği Gershwin'i değerlendirisi kanımca Uginçtir. Kendisine göre Gershwin, romantiklerin tam tersine kısa bir zaman parçası içinde dinleyicisine birbirinden güzel temalar sunar. Bu bir şölendir. Aralardaki bağlantılar da onlar kadar güzeldir. Say'ın yorum anlayışı da alışılmısın epey dışında. Bu olguyu, notaya bağlılık tabusunu yıkarak değerlendirmek ve 20'nci yüzyıl öncesine ilişkin bilgileri tazelemek gerekir. Şöyle diyor: "Hep söylüyorum; nota saydam bir kâğıttır. Yorumcu, kâğıdın arkasını keşfeder, müzik işte oradadır. Müzik, sunulurken müziktir." (Sayfa 127) Fazıl Say, kısa zamanda bir dünya sanatçısı oldu; ama ülkemizin Uçak Notlan ndaki yeri sayfaları dolduruyor. Her yd Türkiye'ye gelen, seminerler yapan, dinletiler veren, gençlerle söyleşen sanatçı, bunlarla ilgili izlenimlerini içtenlikle anlatmaktadır. Yemeklerini çokbeğendiği Antakya'da bir resital verir. Yapıtların arasında gençlerin ilginç ve aydınlık sorularını yanıtlarken gözü başörtülü bir genç kıza ilişir ve ona "Siz bulconularda ne aüşünüyorsunuz" diye sorar. Aldığı yanıt heyecan vericidir: "Siz bakmayın başörtüsüne. Biz Anadolu insanıyız; gönlümüz her insana, her müziğe açıktır. Bizim yüreğimiz, senin gibi bir Anadolu insanının yüreği ile birlikte çarpar. Bu müziği çok sevdik. Senin başann.pizimmutluluğumuzdur." (Sayfa 136) Öte yandan sanatçı, Bursa ve Eskişehir ile ilgili izlenimlerini de sıcak bir tonlamayla anlatmaktadır. Kitaptaki yazılarda Türk müziğinin de yeri var. Sanatçı Itrî ve Mustafa Çavuş başta gelmek üzere geleneksel besteçilerimize zaman zaman değiniyor. Âşık Veysel ise onu daha çocukıuk günlerinde etkilemiş. Bu büyük ozan, "Müziğin koyu renklisidir." Türkiye'nin müzik kalkınmasındaki aksamalar, sanatçının yaptığı değerlendirme ve eleştirilerin bir parçasıdır; çünkü yüreği ve aklı buradadır. Seslendirdiği yaratıcılar arasında çağdaş Türk bestecileri, kabarık bir listeyle yer alıyor. Ne Yopum anlayifi Say, elestlrl kurumuna karsı son derece saygılıdır. Onu "müzlğln gıdası" olarak göruyor Eleştlrlde nesnelllk söz konusu olamayacağına gore sanatçı da ona katılmalı, özelestiri yapmalıdır Kitabı okurken Fazıl Say'ın sanatçı kimliğini her yönüyle tanıyoruz. Daha üç yılönce basından kendisine buz üstüne yazılmış sorular yöneltilmişti. Bunlar, yetenekli bir çocuğun küçük yaşta yaptığı olağanüstü müzik çalışmalanyla ilgili duygusal şevlerdi; ama ötesi yoktu. Uçak Notları'nda ise evrensel bir besteci ve piyanist ile karşılaşıyoruz. Seslendirdiği yapıtlar Bach'tan Stravinski'ye, Gersnvvin e uzanıyor. Besteciliği, verimli, güçlü ve kişilikli. Ayrıca yazar, sanatın dışındaki Fazıl Say karakterine de açıkhk getirmektedir: Kendine yönelttiği sorulara kılı lark yararak yanıt arayan, eleştiri yapan, ama eleştiriye de açık olan, yaşama geniş bir açıdan bakmasını bilen, ailesine ve dostlarına karşı sevecen, bir dünya sanatçısı olmasına karşın ülkesiyle bağlarını güçlü tutan genç ve kültürlü bir Türk aydını. Peki bu aydın insan nasıl yetişmiştir? Say, üç yaşında başlayan serüvenini anlatırken okuru etkiîiyor. Yazdığı satırlarda rnasallaşmış hiçbir şey yok. Sağduyulu, ileriyi gören anneyfe baba, yetenekli, akıllı, söz dinleyen bir çocuk, üç değerli piyano, bir de bestecilik öğretmeni; sonuç; göz kamaştıran başarılara ulaşmış bir dünya sanatçısı. Kendisini yetiştirenlerden Mithat Fenmen ve Kâmuran Gündemir hakkında söyledikleri duygu dolıı. Fenmen bu yetenekli çocuğa özel ders verir, konservatuvara girdiğinde de bir yıl öğretmeni olur. Yazarın izlenimlerini birlikte okuyalım: "Oyle soylu davranışlan vardı ki onun dersine yeterince çalışmadan gitmek utandırıcı gelirdi bana. Eğer iyi çalamazsam oturup kendisi çalardı. Babam da teybine kaydederdi bu küçük konserleSAYFA 12 ri. Eve gelince kasetleri hemen dinler, çahşırken onun müziğini örnek tutardım." (Sayfa 31) Yetiştirdiği genç piyanistlerle gurur duyduğumuz Kâmuran Gündemir ise sözcüklerle çizilmis doyumsuz bir resimdir. Şakacı arkadaşlarının kendisine "Güneş yüzü görmeyen Kâmuran" diye takıldığı konservatuvardaki öğrencilik yıllannda olduğu gibi azimle çalışır ve mutlu sonuçlar alır. Kitapta şu tümceleri görüyoruz: "Kâmuran Hoca için ders vermek, öğrencisine kendisini adamaktı. Bizi adam etmeye ant içmiş gibiydi." (Sayfa 34) Fenmen'den aldığı özel derslerin ve Ankara Devlet Konservatuvarı'nda geçirdiği yılların sanatçıda bıraktığı kalıcı etkileri okumak ise müzik kalkınmamızda gelinen yer bakımından gurur vericidir; şöyle dıyor: "Ön yedi yaşımda Almanya'ya gittiğimde, bir piyanist için gerekli olan bütün bilgi ve becerileri edinmiştim. Bundan sonrası için püf noktaları ve uluslararası planda deneyim kazanmak gibi yeni açıhmlardı." (Sayfa 2930) Say Almanya'da David Levine'in öğrencisi olur. ÂIDS'e yakalanmış olan bu müzikçinin tragedya dolu ölümü sanatçıyı derinden etkiler. Onunla Stravinskı'nin "Bahar Ayini"nin dört el piyano başkantısını seslendirmişlerdir. Resital, Robert Schumann Enstitüsü'nün tarihinde sıradışı bir yorum olarak kabul edilir. Levine sanatçıya Mozart'ı gönlünde duyma ve onu bulgulama yetisini aşılar. Fazıl Say'ın müzik anlayışı dışlaktır. Çocukluğunda nolaları renklerin yardımıyla öğrenir. Kâmuran Hoca da resim ile müzik arasındaki ilişkiyi sürekli gündemde tutar. Böylece sanatçının dünya GuzelblPkaılpUMkönMği sında müzik ile renk, aynlmaz bir bütün olusturur: Çaltftrken notalanmı çeşitli renklere boyartm. Aydtnlık, doğal, stcak bir melodi midediniz? Sartdtr o sattrlar. Güneşin, sıcaklığtn, mUtlulu&un rengidir san. Dramatik "Geliştirim' satırları kırmtztdtr. Kamn, acıların ve yasamın içinden... Brahms'tn doğayt kucaklayan sesleri, benim notalanmda yemyeşildtr. (Sayfa 27) Özetlediğimiz bu müzik anlayışı, aynca yaptığı yoğun çalışmalar, sanatçıyı verimli bir besteci kılar. 1990'ların başında üç tane piyano konçertosu, çok sayıda küçük parça ve şarkı yazmıştır. Peki, Say, hem besteci, hem de yorumcu olarak geçmişin ve çağımızın büyük yaratıcılanna nasıl bakmaktadır? Kendisine göre "Mozart bir övkücüdür. Onun çaîgı müziği eserleri de birer öykü, birer operadır.... Bu insan karakterini, bu öyküleri bulmalıdır yorumcu. Bulup özenle anlatmalıdır." (Sayfa 96) Benim açımdan Mozart, çalgı yapıtlannda soyuta daha yakındır; fakat onu başarıyla yorumlayan bir piyanistin görüşü karşısmda değer yargılarımı sorgulama gereğini duyuyorum. Haydn'ın da sanatçıya söylediği şeyler var; Say onun müziğinde usçuluğu görür, kendinden de bir şeyler bulur. J. S. Bach ise derinliklidir. Sanatçı onu çalmayı denediğini söyler: "Bu müziğin nakkını vermek için çok özenli bir yaklaşım, çok özel bir yoğunlaşma, özel duygular gerekli gibime geliyor. îkide bir her salonda, her piyanoda, her dinleyiciye Bach çalınamaz." (Sayfa 93) Kitapta, bestecinin "Kromatik Fandazi veFüg"ü özellikle vurgulanmaktadır; çünkü bu yapıtta, piyano ve koro yazılarının bireşimiyle 20 nci yüzyıl müziğine değinmeler vardır. Fazıl Bach'ı, özellikle cle Bach CD'sinde seslendirdiği yapüarı Anka TÜPMyB btonfenlepl Bestadep östüne IMutlu Bğttbn yritarı ki Ulvi Cemal Erkin, özellikle önemli gö Müzik anlayışı ve besteciliği rünüyor. Bulusçu ve müziksel olmak, müzikle bir şeyler anlatmayı içgüdü olarak benliğinde yaşatmak, gereksiz nota yazmamalc, Say'a göre Erkin'i büyük besteci kılan özelliklerin başında gelir. Son yıllarda çeşitli ülkelerde tartışılan bir konu da evrensel müziğe ilginin azalmasıdır. Say bunun nedenini çağdaş müziğin savsaklanması olarak görmektedir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 537
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear