Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
RIFAT SAHİNER O tomatik olarak yığıldık yalmzkğımızın üzerine... Uy uşturulmuş bir beyin yumağıyla, gözlerimizde kıvılcımlanan onca kanal gezintisinden sonra tüm dünyayı içkinleştirdik. Düşünmemiz gerekmiyor artık!.. Evimizin içine açılan sihirli pencereden(!) gecenin şavkı vuruyor yüzümüze ve yıldız gibi lupırdıyor havai nşekler, havan mermııeri, bombalar, silahlar!.. Savaşın şahidiyiz, kıyımın!.. "Naklen Yayımlanan Vanşet Senaryosu"nun ortasına oturmuş, evrenin merkezinde hınzır bir gülümsemeyle insanlığın yok oluşunu izliyoruz. Göriintü kölesi olmuş bedenlerimizi, kapitalizmin azgın prangasında soğutuyoruz. Bu sıcaklık soğumalı! Bizi biz yapan tüm edimler; aşk, nüzün, sevgi, huzur, adalet... Bir başkalaşım tayfinın boyadığı yaşanmışlıklar denizinde moleküler bir yolculuk ediyonız yine... Tüm cilalı düşlerin ısıttığı gözbebeklerimize yüzlerce kanal işledık. Kanallar solungaçlarımız oldu, çekildik içimize... Yalınkat Dİr yalnızlıkla, sarhoş başımızı dolduruyoruz renkli sözcüklerle... Içi boş renkfi sözcükler, yaşamı sıkıştınyor beyin ekranımıza... Bir ekrandan bir ekrana transformatör işlevli insanlar!.. Sanal bir düzenbazhkta, iletişim canavarlan yeni türün!.. Neil Postman'ın "Öldüren Eğlence" olarak nitelediği televizyonun, günümüzde bireyleri esir alan ve tüketim toplumunun başat ve en mucizevi aygıtı olmasının sosyokültürel ve felsefi bağlamlannı sorguluyoruz. Postman; on bes bin radyo ve televizyon kanakna sahip televizyon çılgını ABD'den hareket ederek söz ve yazı merkezli dönemle görüntü merkezli dönem arasındaki kültürel farklılıklan "hakikat" ve "kamu söylemi" açısından ele alıyor. Ona göre kitabın niteükli bir kamusal söylem için etkin bir rol oynadığı, düşünmeyi dennleştirdiği, ciddiük, tutarlılık, süreklilik ve bütünlük gibi kavramlann yasama hakkı bulduğu "Yorum Çağı" daha hakiki. Gösteri Çağı ise ideolojinin yerine kozmetiğin geçtiği, hakikatin imajlara yenik düştüğü, her şeyin "eğlenceli bir biçimde sunularak içeriksizTeştirildiği mütniş bir enformasyon bombardımanının insanları parçalara ayırarak tepkisizleştirdiği, hafızanın kaybolduğu, algılamanın ve muhakeme yeteneğinin azaldığı bir dönem. lletisimin vazmsına bir Neil Postman'dan 'Televizyon: Öldüren Eğlence' Konuşma araçlapını göztamak Postman; Mc Luhan'ın "Olaylara bir kültür aracılığıyla bakmanın en açık yolunun, o kültürün konuşma araçlannı gözlemek olduğu" öğretisinden yola çıkarak neredeyse ilx insandan günümüze bilişimsel gelişim aşamaları üzerinde duruyor. Marshall Mc Luhan'ın ünlü "Araçlar, mesajdır!.." aforizmasından yola çıkarsak bir toplumun kullandığı araçlann iletişimin yapısını doğrudan etkileyeceğini söyleyebilıriz. "Konuşma" sözcüğünü metaforik anlaraıyla, yalruzca basit sözü anlatmak için değil, aynı zamanda belli bir kültürün insanlarının birbirine mesaj iletmelerini sağlayan bütün tekniklerle, teknolojilere gönderme yapmak için kullanabiliriz. Bu anlamıyla bütün kültür bir konusmadır; daha kesin olarak, çeşitli sembolik kalıplarla sürdürülen bir konuşmalar yumağıdır. Yazar da özellikle, kamusal söylem biçimlerinin, bu biçimlerin, yüklenebileceği içeriği nasıl düzenlediklerini hatta nasıl dikte ettiklerini vurguluyor sıkça... Bunu basitçe örneklemek istersek, Postman'ın şu üginç sözlerine kulak verelim; "Amerika Kızılderililerinin bir zamanlar duman işarederivle gönderdikleri mesailann tam içeriğini bilmesem de, bu işareuerle felsefi Dİr tartışma yapılmadığını rahatlıkla tahmin edebilirim. Duman halkalan varoluşun niteliğiyle ilgili fıkirleri yansıtabilecek karmaşıklıkta değildir, ancak bu karmaşıklığa sebep olsaydı bile, bir Cherokee filozofu daha ikinci aksiyonunu iletmeye geçmeden önce elindeki bütün SAYFA 10 odunlarla battaniyeNeuil Postman; on beş bin radyo ve televizyon kanalına sahip oluşan bir alanda resme ya da herhangi leri tüketirdi. Felsefe yapmak için du televizyon çılgını ABD'den hareket ederek söz ve yazı merkezli bir aracı görüntüye dönemle görüntü merkezli dönem arasındaki kültürel gerek duymadan ramandan yararlanamazsınız. Dumanın farklılıklan "nakikat" ve "kamu söylemi" açısından ele alıyor. natlıkla anlayabilmeyi içerir. Çünkü göbiçimi içeriği dışlarüntü zorlayıcıdır, maktadır." (s. 16) sözse ussal bir açılıma, çağrışımsal bir Neredeyse tümüyle görselliğe dayalı özgürlüğe yönelir. bir biüşimsel araç olan televizyonda da Yazdı söz dayanıklı, ağızdan cıkan bu yüzaen politik felsefe yapamazsınız. söz uçucudur; dolayısıyla yazı hakikaYa da bugün bir Amerikalıya 150 kilote konuşmadan daha yakındır. luk, çirkınce bir adamı başkan adayı olarak gösteremezsiniz. Tümüyle tükeAntik Yunan'da retorik ve hakikatin tim kültürüyle işleyen ve imailan taçifade edilmesinin birbirinden bağımsız landırmış bu toplumun, görseî algı gesayılmadığını biliyoruz. Sokrates in beş reği ne tinsel sözcüklerle ne de manukyüz kişilik bir jüriye karşı yapmış oldusal önermelerle ilgilenmediği ortadağu konuşmayı anımsayalım. "Sokrates dır. Amerikalı'nın başkan adayını sesavunmasına iyi hazırlanmış bir konuşçerken bile imajın ne denli öne çıktığıması olmadığı için özür dileverek başnı Richard Nixon örneğinde çok çarlar. Sokrates in savunması bizim gibi pıcı olarak görebiliyoruz. Nixon, seçiinsanlara çok cazip gelir, çünkü biz bir mi makyaiauarın sabotajı sonucu kayretoriği süslü bir konuşma tarzı (genelbettiğini ileri sürerek, senatör Edward likle tumturaklı, yapay ve gereksız sözKennedy'ye ciddi bir başkanlık yanşılerle dolu bir konuşma) olarak düşünna atılmaya on kilo vererek başlamasımeye alışkın insanlanz..,Oysa retoriği nı tavsiye etmiştir. John F. Kennedy, Rebuıan insanlar yani M.Ö. 5 yy'da Yuagan ve son olarak da Clinton örneklenanistan'da yaşayan sofisderle onlann ri aslında Amerikalının tercihini tüm mirasçılan açısından, retorik hem draçıplakkğıyla yansıtıyor. öyleyse tükematik Dİr temsil fırsatı sağlıyordu, hem tim topıumunun karakterini irdelerken de tanıklarla kanıtlan düzenlemenin, kozmetik sektörünün de hakkını verdolayısıyla hakikau iletmenin hemen meliyiz artık. Gerçekten de bir politihemen vazgeçilmez bir aracıydı." (s. kacının hâkim olması gereken uzman31) lık alanı olarak ideolojinin yerini kozTratn nsan1 metiğin aldığı bir noktaya ulaşmış olaYunanlılann gözünde, retorik söze biHrizbelkide... dökülmüş bir yazı biçimiydi. Retorik daima sözlü temsili gerektirmekle birlikte, retoriğin hakikati günışığına çıPolitik sahnede imaj yaraucısı kisinin karma güçü yazılı sözcüklerin argüortaya çıkması ve buna bağlı olarak söz manlan beJJi bir düzenÜMcte ortaya yazannın geri plana düşmesi, televizyokoymasında yatıyordu. nun diğer iletişim araçlanndan daha Elektronik medyalann, özellikle tefarklı bir içerik talep ettiğini kanıdar. ve yayşantılaştırdığı deneyimler sonucu levizyonun günümüzde önerdiği iletişiminsanlar da ekranla transa geçen interakvardığı noktanın niteliğiyle, sözlü kültürün sel yapıyı düsündüğümüzde, retorikte katif bir bağ sayesinde kendi beyin ekranıngeliştiği Doğu'nun mistik ve soyut evreni Lcı olan a indırgenmiş düzenliliğin yok olda konumlandınlır. Görüntü mekanik yabu vüzden farklı ürünler sunmuştur. Her ması ve karmasık biçimlerde sunulmasıdır pısallığıyla dıştaki renkli dünyanın aynısıtürlü cismaniliği ve dünyeviliği dışlayan sorun. Artık delil ae, suçlu da, 'katil' de dır. Format, olay örgüsü, görüntü akışı ve minyatür, hat, tezhip, ebru, çinicilik gibi belli değildir. Kusursuz cinayet, mazohist sessel efektler ustaca kotarıhr ve mesaj içezanaat kollannın ve ner türlü süslemecilik bir tavına bedenlerin yokolusunu müjderiği dışlayarak farklı bir temsili gerçekliğe unsurunun varlığına rağmen Batılı anlamler böylece. Ortada yalnızca 'Protez Insan' sıçrar. Postman'ın dediği gibi; "Kendi bida 'Plastik Sanat dallannın (resim, heykel) kalmıştır. çimini yaratacak bir araç (medium) olmazolmaması aynı sebeptendir. sa günün haberleri de olmaz." (s. 17) Televizyon görüntü cağının etkileşimini CranatM özoHıtar mükemmel ve tehlikeli bir kusursuzluk kaNeil Postman, iletişimin yazgısı üzerine Insanların zaman ve mekân, şeyler ve tına çıkararak telgraf ile fotoğrafın episteilgisini yönlendiren Mc Luhanaan çok dasüreçler hakkındaki düşüncelerinde, kenmolojik yönelimlerini en güçlü biçimae dıha eddleyici, Platon'dan daha eski Dİr kedi dillerinin gramatik özelliklerinin büyük şa vurmayı sağlamıştır. Televizyon yeni hanet olarak 'On Emir'in altını çiziyor. etkisi vardır. Bir kültürü yok etmek ya da epistemolojinin kumanda merkezidir. ile'ikinci Emir'de Israillilerin herhangi bir büyük ölçüde tahrip etmek, o dilin refetişim ortamımızı başka hiçbir iletişim araşeye ilişkin somut imgeler oluşturmalan ranslannı değiştirmekle mümkündür. Yecının gücünün yetmeyeceği tarzlarda bizim yasaklanmaktaydı." Oyma pudardan uzak ni dünya düzeni aslında insanlan evrensel adımıza düzenler. "Böylece 'üstaraç' (meduracak, yukandaki gökyüzünde, aşağıbir bileşkelerde topladığını varsayarak; tamedium) statüsüne, yalnızca dünyaya daki yeryüzünde ya da toprağın altındaki farkhhğı, aynmı yok etmekle başladı işe... ilişkin bilgimizi değil, aynı zamanda bilme suda gördüğün hiçbir şeyin benzerini yapTüm iletişim biçimlerini kendi gramatik, yollanna ilişkin bugimizi de yönlendiren mayacaksın." estetik ve düşünsel kalıplanna sokmak isbir araç statüsüne yukselmiştir." (s. 91) temesi, aslında 'Öteki nin hiçbir zaman "Tabii hemen bu insanlann 'Tann'lanYa da Roland Barthes'm yorumuyla olamayacağı ve kendi kültürünün araçlanın bizzat yaşadıkları deneyimleri nasıl 'Mit' statüsüne yükselmiştir. Barthes'ın rırıı yitirdiği için de yok olmaya yüz tutasembolize edecekleri ya da etmeyeceklecağı bir süreç oldu böylece... 'Mit' derken kastettiği, dünyayı anlamari konusunda niçin bir sürü talimat verme gereğini duyduğunu merak etmişimdir. nın problematik olmayan bir biçimi, özetZira külrür, sözün eseri olmakla birlikÇünkü, emri veren, insanlann iletişim bile doğal görünenin tamamen bilıncinde olte, resimden hiyeroglife, alfabeden teleçimleri ile bir kültürün niteliği arasında vizyona kadar ner üetişim aracıyla yeni mayışımızdır. Yani modern hurafeleremibir bağlantı olduğunu varsaymadıkça, bu baştan yaratılmaktadır. Dilin kendisi her zin en üst mertebesini yaşıyoruz. Tümüyemrin etik bir sistemin bir parçası olarak araçta (medium) düşünceye, ifadeye ve le kutsadığımız imgelerin uçuştuğu bir kabul edümesi tuhaf kaçacaktır. Ve bu duyarlılığa yeni bir yönelim kazandırarak uzamsal boşlukta... Modern tapınaklarıbuyruktan, kendilerinden esasen soyut ve benzersiz bir söylem tarzının ortaya çıkmızda, güncel ritüelimizi gerçekleştiriyoevrensel bir ilahi varlığı benimsemeleri ismasını sağlar." (s. 19) ruz her gün... Bir hazzı boğmak için sihirtenen bir halkın; resim çizme, heykel yapHer kültür "nakikat"in, başka bir külli kutucuğun(!) ışıklı boşluğuna dalıp ma ya da fikirlerini somut, ikonografık türün belki de önemsiz ya gereksiz sayauzaklaşok Dilinç layılanndan... Görsel bir formlarla betimleme alıskanhğını sürdübileceği belli sembolik biçimler içinde gerçöplükte eşelenip duruyoruz: rürlerse buna layık göriumeyecekleri şekçekten sahici bir biçimde ifadesini bulabiöksiiensiz bir ada!.. Ve uçan bir sessizlinde bir sonuç çıkarmaya kalkışabiliriz. leceğini düşünür. Bir kültür sözlü iletilik.. Yalnızkğımızın kabuk bağlamayan yaEn üst düzeyde soyut düşünme yeteneğişimden yazıya, basılı yayınlardan televizrası gi>i... • ni gerektiren eşine rasdanmadık bir anlayon yayınlanna kaydıkça, hakikade ilgili fiyışın yansımasıydı bu..." (s. 18) kirleri de değişir. Nietzsche'nin dediği gi"Televizyon: Öldüren Eğlence" Gösbi, her felsefe yaşamın bir evresinin felseBurada Yahudilerden söz ederken Isteri Çağında Kamusal Söylem/ Neil Postfesidir." (s. 34) lam kültürünü de betimliyoruz aslırda... man/ Çeviren: Osman Akınhay/ Aynrttı Batı'run doğayla kurduğu rasyonel ilginin Yaytnlart/ 1994/ 179 s. Zekâ kavramlardan ve genellemelerden C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 533