05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

O K U R L A R A Bu hafta kapağımızda iki konu var: TÜYAP îzmtr Kitap Fuarı ve artık aramızda olmayan Izmirli bir sanatçı, bir mizah dehası Suavi Süalp. îzmir Kitap Fuarlart, tzmirliterin kültür, sanat ve edebiyatı soluduklan bir etkinlik haline geldi. hleyicî sayısının giderek artttğı fuarların bundan böyle de büyük bir coşkuyla sürmesi bekleniyor. Fuar bu ytl yine zengin bir katılımcı tarafından, onurlandınlıyor. TÜYAP îstanbul Kitap Fuart'mn Onur Konuğu olan Prof. Dr. Server Tanilli, İztnir Kitap Fuart'na da katılarak sevenleriyle, okurlanyla buluşacak ve bir panele katılacak. Fuara katılan tek yabanct konuk ise Yunanlt şair, yazar ve dilbilimci Lia Karavia. Karavia Izmirli Rumlar ve Türklerle ilgili bir uacak. Üikemizin önde gelen yayınevlerinin katılımı ile sürdürülen fuarda Türkiye Yazarlar Sendikası, Pert Yazarlar Derneği ve Edebiyatçtlar Demeği gibi yazar dernekleri ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu da çeşitli etkinlikler gerçeklejtiriyorlar. Aynca Fuar süresince Çağdaş Türk Sanatı'mn figüratif örneklerinin bulunauğu bir sergi de yer alıyor. Nuri îyem, Nasip îyem, Naile Akınct, Nedret Sekban, Neş'e Erdok, Kemal tskender, Hüsnü Koldaj, Nesrin Saglam, Mustafa Özel, Ahmet Umur Deniz ve Temur Köran resimleriyle bu sergiye katılıyorlar. Tüm Izmirli kitapseverlere keyifli bir fuar geçirmelerini diliyoruz. Mizahtmıztn büyük dehast Suavi Süalp ustayı ise hakkında bir kitap hazırlayan Cihan Demirci anlattyor bizlere. Bol kitaplt günler!... ; 0 I M\ IMACI "Mektuplar"ın ışığında A hmet Hamdi Tanpınar'ın Şiirler'i Yapı Kredi Yayınları arasında yayımlandı (Aralık 1999). Bir yaşam boyu şiire tutkuyla bağlanmak ve sonuç: Kitaba girebilen 37 şiir... Tanpınar'ı ne kadar sevdiğimi yazılanmı okuyanlar bilir, ama benim sevdiğim Tanpınar, romana Tanpınar'dır, denemeci Tanpınar'dır, edebiyat düşünürü Tanpınar'dır. Şair Tanpınar'a gelince... Doğrusu, fazla önemsenecek bir şair olduğunu sanmıyorum. Tanpınar da farkında bunun. Ahmet Hamdi Tanpınar'tn Mektuplan'ndan (Hazırlayan: Zeynep Kerman, 1974) alıntılarla açıklamaya çalışacağım. Paris'ten Adalet Cimcoz'a 20 Mart 1960'ta yazdığı mektupta şöyle diyorTanpınar: "...Müthiş bir yılcılış içindeyim. Kendi harabemde oturuyorum. (...) Belki bir şeyler yaptım; fakat tam istediğimi değil. Benim istediğım insanın ötesiydi, yoksa satıhtan toplama empresyonlar, şark sanatlarının tek hususiyeti, her türlü acemiüği mazur gösteren ve hatta tatlı kılan bir ekspresyonizm değildi. Musikî bu derinliği mükemmelleştirmek, ona şekil vermek için tazımdı. Şiirin ne olduğunu biftyorum veyapamadtm. (Italıkler benim. FN) Dosdar Halk şiirini, Karacaoğlan'ı fılan seviyorlar. Bana bunfar çocuk ağzıyfa konuşan Nasreddin Hoca, bâkir olduklan için kendilerini genç ve taze zanneden ihtiyar kızlar gibi geliyorlar. Satıhtan toplanmış, herkesin malı şeyler. Ufak onarmalar, göz süzmeler, kedi yavrusu da yapar onu. Sanat ayn bir şey. Hele şiir büsbütün ayn. Şiir, dili, piano filân gibi şahsî bir âlet haline getirmek sanatıdır." (ss. 203204) Tanpınar'ın Yahya Kemal sevgisi, saygısı, hayranlığı bilinir; Ahmet Kutsi Tecer'e, 1939'da Istanbul'dan yazdığı mektupta söyle diyor: "Sana biraz havadis: Geçen akşam Yahya Kemal'i gördüm, yanımda Muhip de (Ahmet Muhip Dıranas r N ) vardı. Sofraya: Bezmı sa/âya lâgart sahba (şarap kadehi) gelirmder Güyâ ki cezr ü meddile deryâ gelir gider beytini okuyarak geldi, biz derhal komplimanı yapıştırdık; 'Bu sizin gelişiniz.beyefenai!' dedik ve iyice dalkavukluk ettik. Üstad sarhoştu, açıldı. Sağa sola bastı küfürü. Nihayet bir yarım saat kadar da bizim nesirleri methetti, sonra 'şiirden vazgeçin' dedi. 'Onu yapmayın, o benimle bitti. Müsaadenizle o işi ben yaptım. Artik yapamazsınız' diye bir baba nasihatı verdi. Vâkıa dk önce çok kızdım, fakat bilâhare Bülbül manzumesi bu söze hak verdi. Şiir Yahya Kemal'le bitmiyor, burası muhakkak, ama ben bu işi pek beceremiyorum." (s. 36) Tanpınar, Mayıs 1953'te "Adalet, Mehmet Ali'ye (Cimcoz'lar) yazdığı mektubun sonunda şöyle diyor: "Yahya Kemal'in size gelişine çok memnun oldum, aemek mübarek benim gitmemi bekliyormus. Olur şey değil!" (s. 86) Yahya Kemal için "mübarek" diyerek öfkesini açığa vuran Tanpınar, 25 Haziran 1953'te Adalet'e (Cimcoz) yazdığı mektubu şöyle bitiriyor: " Ve ben bu mektubu üstadımın, biricik şâirimin, Valery'nin, resmi altında bitıriyorum." (s. 104) Yahya Kemal hayranı olarak büyüyen Tanpınar, Yahya Kemal'e öfke duyar gibidir, Valery, birden Tanpınar'ın "biricik şairi" oluveriyor. Bu değişim şiirlerine de yansır: "Haurkma" adlı şiirinden iki dize: "Bir masal meyvası gıbı paylapık/ Mehtabı kırılmtj dal uçlarından..." Ne var ki Orhan Veli, Valery'nin "Dost Orman" adlı şiirini çevirmektegecikmez: "Gökteay masaldaki meyve/Bölüştüko sıhirli meyveyt..." Tanpınar Yahya Kemal adlı incelemesinde SAYI 529 nundavardığıyargışu: "Tanpınar, 19001950yülan arasında nece ile vücuda gelen şiirin şaheserlerini yaratmıştır. Bu devrin hececileri arasından tek bir isim seçmek lâzım gelse, ben şahsen onu seçer ve son çağ Türk şiirinde tek başıııa mermer bir âbide gibi yükselen Yahya Kemal'in yanınayerleştirirdim." (s,,243) Abartmah bir yargı. üğrencinin hocasına iltiması. Oysa Tanpınar açılcça "Şiirin ne olduğunu biliyorum ve yapamadırn." diyor. Mehmet Kaplan, Tanpınar hakkındaki yargısını belirtmeden önce, hece vezniyle yazmış bazı şairleri anıyor: Necip Fazıl, Ahmet Kutsi, Ahmet Muhip, Cahit Sıtkı; Ahmet Muhip'i şöyle değerlendiriyor: "Önceleri Tanpınar'ın tesiri altında kalan Ahmet Muhip Dıranas, daha sonra kendisine has, fakat yine de Tanpınar'ın estetiğine yakın şiirler yaratır." Ahmet Muhip'te "önceleri" bir etki söz konusu ise akla Tanpınar'ın değil başka iki şairin adı gelmelidir: Ahmet Hasim ve Baudelaire. Bu, bir. Ikincisi de şu: Ahmet Muhip'in "Kar" şiiri yada "Olvido"su düzeyinde bir şiir bulabiîir miyiz Tanpınar'da? Tanpınar'ın şiirlerini Yapı Kredi Yayınları'nın nefis baskısından yeniden okudum; ancak iki şiiri zaman zaman yeniden okuyabileceğimi fark ettim: Biri, Tanpınar'ın en ünlü şiiri, "Bursa'da Zaman", öbürü "Her Şey Yerli Yerinde". "Bursa'da Zaman"ı okumayan okur yazar kalmamıstır herhalde, ama "Her Şey Yerli Yerinde" pek bilinmez, o güzelim şiiraen size üç "dörtlük": Her şey yerli yerinde; havuz basında servi Bir doîap gıcırdtyor uzaklarda durmadan, Esya aksetmij gibi tıhtmlı bir uykudan, Sarmasıklar ve böcek sesleri sarmış evi. Her jey yerli yerinde; masa, süraht, bardak, Serpilen aydınlıkta dallann arasından Büyülenmiş bir ceylan gıbı bakıyor zaman Sessizlik dökülüyor bir yerde yaprak yaprak Ahmet Hamdi Tanpınar (Ikinci baskı, 1982) Yahya Kemal'in hakkını teslim eder: "Bazı gazellerde ve bilhassa riibaUerin bazılannda, Yahya Kemal dilin yüz senelik tecrübesi üzerinden atlayarak bugünkü Tiirkçeyi doğrudan doğruya eskiden çekip çıkanr gibidir..." (s. 199) Tanpınar, Mektuplar'da, yalnızca bir defa nesnel davranmaya çahşıyor: "Birkaç gündür hep Yahya Kemal'i düşünüyorum. Ölmüş bir adam gibi değil. Tanıdığım bir insan gibi. Ne idi? sualinc cevap anyorum. Şahsiyetinin bana en büyük fârikası snopluktan iz bulunmaması gibi geliyor. Kendine sadık adamdı. Hepimiz resim, musikî, şu, bu, Sartre'ın tiyatrosu, Cocteau'nun piyesi, hattâ içtimaî meselelerde kendimizi az çok aldaüyoruz, aldatırız. O hiç aldatmazdı. En iptidaı bir adam gibi sevdiğinin ve inandığının ve hattâ çok iyi bildiğinin ortasında ve içinde idi." (s. 252. 12 Mart 1960) Mehmet Kaplan, Tanpınar'ın Şiir Dünyast (Ikinci baskı, 1983) adlı kıtabında "Tanpınar'ın Hatıra Defterinin Son Satırları"nı yayımlamış: "... Sağcılara göre ben angajmanlanm Huzur ve Bej Şehır hilafında sola kayıyorum, solu tutuyorum. Solculara göre ise ezandan, Türk musikisinden, kendi tarihimizden bahsettiğim için ırkçıların değilse bile, sağcılann safındayım. / Halbuki ben sadece eserimi, şahsen yapabileceğim şeyi yapmaya çalışıyorum. (...) niçkimsenin, Yahya Kemalhariç, lesirı altında kalmadım. Okuduklartm da onunla muvazene kurdu, (1talikler benim. FN) hülâsa 'evolue' ettim, fakat değişmedim." Tanpınar'ın "Hatıra Defteri" tamamlanmamıs bir cümle ile bitiyor: "Etrafımdaki sükut 'conspiration'unu..." Kahredici bir dert yanma... Yazık ki bugünleri göremedi. Tanpınar bu satırları ölümünden 13 gün gönce yazmıs... Yahya Kemal'e, sonunda borcunu ödeyerek... (Şiirler'e "Tanpınar'ın Şiirleri tçin Önsöz Arayışı"nı yazan Oğuz Demiralp, "Yahya Kemal'in şairliğini yere göğe sığdıramamış Tanpınar. Ama onun şiirinden bilinçli olarak ayrumış, Paul Valery'den yola çıkarak kendi estetiğini, Türkçe'de yeni bir şiirceyi kurmaya çalışmış." diyor. Oysa Tanpınar ın ölümünden 13 gün önce yazdıkları apaçık ortada: "Hiç kimsenin, Yahya Kemal hariç, tesiri altında kalmadım.") Mehmet Kaplan'ın Tanpınar'tn Şttr Dünyast adlı kitabı, öğrenciler için yazılmış bir öğretmen kitabı, şiiri gerçekten sevenlere, izleyenlere fazla bir şey söylemiyor. Tanpınar'ı "neslinin en kuvvetli ve en mükemmel şairi" olarak değerlendiren Mehmet Kaplan'ın kitabının so Her şey yerli yerinde bir dolap uzaklarda Azapta bir ruh gibi gtcırdtyor durmadan, Bir şeyler hatırltyorbelkı maceramızdan Kuru güz yapraklart uçuşuyor rüzgârda, TURHAN GÜNAY Imtlyaz Sahlbi: çağ Pazarlama Gazete Dergi Kitap Basın ve vayın A.S. Adına Berfn Nadi Yayın Danışmani: Turhan Cunay < Sorumlu < ; Müdur: Fikret llkiz Cörsel Yönetmen: Dllek llkoruro Baskı çağda$ Matbaacılık Ltd.Sti Tdare Merkezl: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaioğlu. 34 334 îstanbul Tel: (212)512 05 050 Reklam: Medya C S Tanpınar'ın bu şiirini çok sevmemde anıların da etkisi var. Erzurum Lisesi'nde en sevdiğim öğretmen Sıtkı Dursunoğlu idi. Edebiyatı seven, sevdiren, öğrenci dövmeyen bir öğretmen. Yazık ki sadece 9. sınıfta okuttu bizi. Yıl, 1945. Lise bitirme sınavlarında Sıtkı Bey de bulunuyordu. Bir sortı sordular. Sözü benden önce Sıtkı Bey aldı, sorunun cevabını verdi, bana da "En son yazdığın şiiri oku." dedi. Okudum. " O n " verdüer. Çıktım. Dışarda arkadaşlar bekliyorlardı. Neler sorulduğunu öğrenmek istiyorlardı. Olanlan anlattım. Bastık kahkahalan. O sırada sınav odastnda bulunan bir arkadaş telaşla odadan çıktı, "Sıtkı Bey o şiiri yazıp vermeni istiyor." dedi. O gün Sıtkı Bey'le konuştuk. "Hamdi'nin (Ahmet Hamdi Tanpınar) bir şiiri var, Başak'ta (Erzurum Halkevi dergisi) yayırnlayacağım. Senin şiirinde de o şiire benzer bir hava var, bunun için birlikte yayımlamak istedim." dedi. Yayımladı da. Tanpınar, Sıtkı Bey'i çok sever, sayardı. Meraklı okur, Mcktuplar ın 205. sayfasına bakabilir. 1956'da ilk kitabım tnsan Tükenmez yayımlanınca hemen toplatılmış ve bir zamanlann belab maddesi 142'denyedibuçukyıl hapis istemiyle yargılanmıştım. Dk bilirkişi kurulu, üç ceza hukuku profesöründen oluşuyordu; "komünizm propagandası vardır" diye rapor verdiler. Rapordaki cehaleti belirttik. Aynı biürkişiler ikinci bir rapor verdiler, gene "komünizm propagandası var" dediler. Bereket marksizmi de, edebiyatı da bilmiyorlardı. Bilirkişi raporunun yürekler acısı halini gözler önüne sererken ranmedi Mehmet Ali Aybar'la birlikte çalışmıştık. Sonunda iclerinde Ahmet Hamdi Tanpınar'ın da bulunauğu yeni bir kurul oluşturuldu. O zamanlar 2. Ağır Ceza Mahkemesi Sirkeci'deki Büyük Postane'nin üst katındaydı. Nedense beni de çarmışlardı. Kapıda beklerken iki bilirkişi (Prof. ıfzı Timur, Burhan Felek) suratıma bile bakmadan salona gkdi. Tanpınar, salona girerken bir an durdu, dostça gülümseyerek, tatlı tatb bakarak, "Kaygılanmaya gerek yok." der gibiydi. Tanpınar'ı hep o gülümsef haliyle hatırlanm. Nur içinde yatsın... • Tanpmar ve Aniap OKURLARA: 23 Mart 200ü 'de yayımlanan "Ve cümle yıtıkler, mağluplar, mahzunlar" baslıklı elestırıde \ayısız dızgı yanlısı var. Düzeltmem olanakstz! FN. SAYFA 3 CUMHURİYET KİTAP
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear