Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Vitrindekiler Evet... Ama... Sanki.../ Meltem Artkan/ îmge Kttabevı/ 183 s. Meltem Arıkan, okurlarını yine huzursuz ediyor, insanları kendileriyle yüzleştirirken, görmek istemediğimiz şeylere dokunduruyor. Bunları yaparken bir karşı tez Je geliştirmiş: "însanlar runlarını her dakika satıyorlar ama bedenlerini asla" diyor. îlk romanında ipuçlarını verdiği kadın ve erkek gizlerine yönelik düşüncelerinin bu kitabında ortaya çıktığını görüyoruz. Bu romanında ise cinselliğe dair ipuçları var. Bunları da herhalde üçüncü kitabı Tamam... Işte... Şimdi...'de ortaya döker. Birbirlerine tüm sırlarını anlatan kadınlar, bakarken bakan, dinlerken dinleyen, dokunurken dokunan bir kadın, hiçbir zaman diıe gelmeyen anlaşmalar, hapsolduğumuz aynılıklar, anlamsızlığa bağımlılar, seyretmek, izlemek, gizlilik, merak, yaratan ve yıkan dişiler, içimize yaptığımız yolculuklar, yaşanmamışlıkların acısını örten kılıflar, kendimizi anlama Dİçimlerimiz, yalnızlığımız, yaşamdan rahatsızlığımız, geçmişe özlem adına şimdilerden kaçmalarımız, resmi özlediğimizi bilmeden çerçeve peşinde koşmalarımız, çılgınlıklarımız, hesapsızfıklarımız, gerçekliği inkâr eden, olması gerekeni anlatan ahlaki değerlerimiz, kendimizden kaçma arzumuz, kendimizi ne Kadar gösterdiğimiz, kendimize ne kadar dürüst olabildiğimiz, kendimize yaklaşma çabalarımız, gerçek yüzümüzü tanımak istememelerimiz, varlığımızı var oluşa dönüştürme çabalarımız, başkalarının yaşamlarına bunca ilgimizin altında yatan korkulanmız, gerçeklerde değil sanrılarda yaşamalanmız, yaşamı hep olmadığı biçimde yorumlamalarımız ve hep en basit soruların yanıtlarında çaresiz kalmalarımız. Izlettirenin izlenen olduğu şaşırtıcı, sürükleyici bir yapıt. Kuruntular Kitabı/ Pablo Neruda/ Çeviren: Erdal Alova/ tmge Kitabevi/ 177 s. Kuruntular Kitabı, Neruda'nın, "güz dönemi"nin başyapıtı sayılır. 1958'de yayımlandığında büyük ilgi uyandıran kitap, Neruda'nın melankolikironik ruh yapısını gösteren bir ayna gibidir. "Şiirle düşünme'nin olağanüstü bir örneğidır Kuruntular Kitabı. Kitap pek çok yolculuktan, yurt özleminden sonra, Neruda'nın Şili'ye dönüp, Büyük Okyanus kıyısındaki Isla Negra'ya yerleştiği dönemde yazdığı şiirleri kapsamakta. Denizi, toprağı, yurdunu, halkını yeniden keşfetmesinin lirik bir öyküsüdür. Kuruntular Kitabı, belkide, Neruda'nın en kişisel yapıtıdır denilebilir. Türkiye'de Tek Partili Dönemde Çalışma tlişkileri: 19201946/ Ahmet Makal/ Imge Kitabevi/ 516 s Ahmet Makal'ın Türkiye'de çalışma ilişkilerinin uzun dönemli gelişimini ele alan tarih çalışmalarını bir dizi olarak yayınlamayı sürdürüyoruz. Dizinin birinci kitabı olan Osmanlı Imparatorluğu'nda Çalışma İlişkileri: 18501920 isimli eser 1997 yılında yayınlanmıştı. Elimizdeki kitapta ise Türkiye tarihinin en ilginç dönemlerinden biri olan ve etkileri günümüze kadar uzanan birçok oluşumu barındıran tck partili dönem ele alınmaktadır. Kitapta, dönem içerisinde çalışma ilişkileri alanındaki gelişmeler, bütüncül bir yaklaşımla ve derinlemesine incelenmektedir. Eser, bu biçimiyle sadece çalışma ilişkileri değil; siyaset ve iktisat alanlarında da, Türkiye tarihi ile ilgilenenlere yeni bilgiler ve bakışlar sunmaktadır. Türkiye tarihiyle ilgilenen okuyucu; bu kitapta halkçıhk, korporatizm, devletçi sanayileşmenin sosyal boyutları gibi üzcrindc ycterince çalışılmamış konularda da geniş bilgi ve değerlen dirmeler bulabilecektir. Türkiye'nin Mafyası/ Frans BovenkerkYücel Yeşılgöz/ Çevirenler Nurten AykanatHaluk Tuna/ lletişım Yayınlan/ 344 .v Türkiye'de mafya, "Susurluk Skandalı"ndan beri daha CUMHURİYET KİTAP SAYI 529 E geniş bir çerçevede tartışılıyor: Uyuşturucu ticaretinden nemâlanan suç örgütlerini, ticari ve politik çıkarı birleştiren çetelerin, hükümet ve devlet aygıtıyla ilişkilerinin boyutları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Türkiye'nin Mafyası, oncelikle, ülkenin geleneksel "kabadayı" aitkültürünün geçirdiği bu dönüşüm sürecinin bir toparlamasını, hatırlatmasını yapıyor. Babalığın modernleşme dinamiğine dair kapsamh bir tasvirin yanı sıra, uluslararası uyuşturucu ticaretinin işleyiş mekanizmaları ve Türkiycli suç örgütlerinin bu "düzen"deki yerine dair kriminolojik açıklamalar, kitabın özgün katkılarından birini oluşturuyor. "Bu âlem"in son yıllardaki öncmli portrclerindcn Hüse'n Baybaşin'in kendi ağzından hayat hikâyesi, kitaın sunduğu özgün malzeme içinde önemli yer tutan bir başka başlık.Keza, Avrupa'daki göçmen Türk ve Kürt cemaatlerinin mafya vc uyuşturucu dünyasına nasıl entegre olduğuna ilişkin bilgiler, "Türkiye'nin Mafyası"nı anlamak için, şimdiye dek pek aşina olmadıgımız bir ufuk açıyor. "Türkiye'nin Mafyası, "Susurluk"un kanıksanmasını engelleme çabasına değerli bir katkı. Köprüsü, hiç eskimeyecek değerinin ötesinde, kırkelli yd sonra, 1990'ların Yugoslavyası'nda yeniden günçellikTcazandı. Acı bir vesileyle: Ülkedeki çok milletli, dinli, çokkültürlü hayatı tahrip eden iç savaşlar silsilesiyle... Bu eseri savaşın hemen bütün tarafları bir şekilde sahiplendiler. Kimileri de, Sırpların.Hırvatlann, Müslümanların bir arada olmazlığınm belgesı gibi 'okuttular' bu romanı. Drina Köprüsü, eski Bosna'nın, orada yaşayan herkesin paydaş olduğu hayatına dair, bu hayatın milliyetçilikler çağında nasıl değiştiğine dair bir roman. Belki de bir romans demek lazım ... bir millete, cemaate değil de bir ülkcye, bir vatana adanmış bir aşk romanı. Diğer eserleri de yayıma hazırlanan Ivo Andriç'in bu başyapıtı, Osmanh'da farklı toplulukların nasıl bir arada yaşadığını geniş bir görüşle ve incelikle tasvir ediyor. Anlatılan ne müthiş bir uyum hikâyesi, ne de mutlak bir zulüm hikâyesi. Kimliklcrin, dinlerin, devletlerin ve de her şeyin ötesinde, içinde insanların olduğu, karmaşık, zengin bir hayat tablosu. Zaten Dnna Köprüsü'nü büyük roman yapan da bu: Osmanlı, Bosna, Sırplar, Müslümanlar vs. meselelerini okura tamamen unutturabilen bir büyük roman. John LennonYoko Ono/ ]ame% Woodall/ Çeviren Altuğljtğan/lletişımYayınları/200 s + 16 s Albüm Beraberlikleri yıllarca gündemden düşmeyen LennonOno çifti 1966 yılının kasım ayında Londra'nın avangard sanat galerisi Indica'da ilk defa bir araya geldiğinde, efsanevi grubu Beatles'ın beyni yirmialtı yaşındaki John Lennon kendi deyimiyle "Isa'dan bile popüler"di; " * ^KiüMİ daha sonralan Beatles hayranları * tarafından grubun dağılmasından sorumlu tutulacak olan Japon asdlı otuzüç yaşındaki Yoko Ono ise sansasyonel çalışmalanyla New York sanat çevrclerinin aranan isimlerindendi. Başından itibaren tepkiyle karşılanan bu ilişki, ikili için sanatın, aşkın, cinselliğin bir araya gelip oluşturduğu yeni vc alternatif bir ifade biçimi anlamına geliyordu. Uyuşturucunun, sürdürdükleri marjinal hayatın u vazgeçilmez"bir parçası haline geldiği yıllar boyunca Vietnam Savaşı'nı protesto etmek için düzenledikleri "bedin" gösterilerine, toplumun değer yargılarını sorguladıkları ve kapağında genellikle ikilinin çıplak fotoğraflarının yer alcuğı ortak stüdyo çalışmalarına imza attılar. Oğullan Sean'ın dünyaya geldiği 1975 yılı Lennon ve Ono için dönüm noktası oldu: Uyuşturucuyu kesin olarak bıraktılar ve düzenli bir hayat sürmeye başladılar. Yoko ve John, Sean ile birlikte aaha önce düşünemeyecekleri bir mutluluğu ve huzuru yakaladılar, ta ki John 8 Aralık 1983 günü Central Park'taki evinin önünde bir hayranı tarafından vurulana dek... Lennon hayranları ve asıl önemlisi rock müzik meraklılarının kaçırmaması gerekiyor bu kitabı. Alevî ve Bektaşî tnançlarının Islam ÖncesiTemelletd Ahmet Yaşar Ocak/ Iletıştm Yayınlan/ 274 s. Ahmet Yaşar Ocak'ın bu incelemesi, onun "kitabî" "ortodoks" Islâmiyet dışındaki Müslümanhk anlayışları ve pratikleri hakkındaki araştırma zincirinin önemli halkalarından birini oluşturuyor. Türkler, Türkiye ve Islâm ve Türk Sufîliğine Bakışlar'dan bildiğimiz kuramsal bakısı ayrıntıya indiren bu usta zanaatkâr ürünü çalışma, " Anadolu heterodoksisi" tarihine değerli bir katkı sunuyor. Kitapta, eski Türk inançlarının, şamanizmin, Uzakdoğu ve tran dinlerinin, Hıristiyanhğın, Yahudiliğin, putperestliğin îslâm öncesi dönemde Türk topluluklarını nasıl etkilediği ve Islâm sonrasına hangi motifleri miras bıraktığı üzerinde duruluyor. Dönemler ve dinler boyunca hayat eden kültlcre, doğaüstü inanışlara, sağaltma ritüellerine, "hayır" ve "şer" alâmetlerine vb.dikkat çekiliyor. Söz konusu motiflerin ve tarihsel mirasın izi, önemli Bektaşî menâkıbnâmcleri boyunca sürülüyor: Hacı Bektaşı Velî, Hacım Sultan, Abdal Musa, Kaygusuz Baba, Seyyid Ali Sultan, Sultan Şecâüddîn, Osman Baba menâkıbnâmeleri ve Babaî hareketinin Menâkıbnâmei Kudsîye'si... Din tarihine sosyal tarihçilik perspektifiyle bakan Ahmet Yaşar Ocak, dinsel kültürlcri tarihsel ve toplumsal arkaplanları ve karmaşık etkileşimleri içinde tahlil ederek, bu ülkeyi anlamak açısından vazgeçilmez bir pencere açıyor. • SAYFA 21 Gençlerle Politika Üzerine/ Fernando Savatcr/ Çeviren Şadan Karadentz/' Uetı^ım Yayınlan/ 150 s Daha öncc Oöluma Ahlâk Üstüne Öğütler aulı kitabı yayımlanan Fernando Savater, bu kez toplum içinde birlikte yaşamanın dinamiklerini araştırıyor ve önceki kitabında olduöu gibi ergenlik çağındaki gençîere, onların ana/babalarına ışık tutuyor. Felsefe prafesörü Savater, "insanlann yafnız ve yalıtılmış olarak değil, toplum içinde bir arada yaşadıkl!an temel olgusunu kendine özgü mizahı ve esprili üslubuyla ele alıyor ve iktidar, örgütlenme, karşılıklı yardım, güçsüzîerin güçlülerce sömürülmesi, eşitlik ve farklı olma hakkı, savaş ve banş gibi konulan mercek altına yatırıyor. Önceki kitabında olduğu gibi "özgürlük" izleğinden yola çıkan yazar, bu kez özgürlüğü farklı bir baglamda, politika bağlamında inceliyor. Modern Dünyada Müslümanlar/ Abâurrahman Arslan/ lletişim Yayınlan/ 352 s. Özellikle 20. yüzyılın bitişine yakın modern dünyanın yaşamakta MODERN olduğu kırılma ve dönüşüm süreDÜNYADA ci, Müslümanlar açısından da bir MÜSLÜMANMJB* dönüm noktasına işaret etmekteydi. Islâmcı düşüncenin entelelctüel olduğu kadar, siyasi kökleriyle ilgili değisiklikler doğurabilecek tartışmalar, Müslümanlar'ı iki tercinle yüz yüze bıraktı. Ya modernitenin öngördüğü süreçlereilerleme, bireycilik, demokrasi, überalizm, sivil toplum, tüketim vb... katılarak, ona yeni bir "ruh verilecek ya da kendi "teorik" temellerine yaslanarak, içine kapanmadan ve daha önemlisi anti olmak için "anti" olmadan, öncelikle bir hayat tarzı olarak kendini görünür kılmanm ve korumanın imkân ve çıkış yolları aranacaktır. Abdurrahman Arslan, kitapta yer alan yazılarda Müslümanlar'ın modernite ue duşünce/nayat düzleminde kurmuş oldukları bu ilişlci ya da "sorunlu diyalog"dan hareket ederek, Islâmcı düşüncenin modernite karşısındaki kabulleri ve ona ilişkinin strateiisinin tahliline çalışmakta. Abdurrahman Aslanın kitabı konuyla ilgilenenler için iyi bir kaynak Drina Köprüsü/ îvn Andriç/ Çevirenler. Hasan Alı EdızNurıye Müstakimoğlu/ lletişim Yayınlan/ 354 s. Drina Köprüsü, şüphe yok ki, yüzyılımızın en büyük romanlarından biri. 1961'de îvo Andriç'e layık görülcn Nobel Ödülü, edebiyat dünyasında, özel olarak bu kitaba verilmiş gibi kabul edildi; kitap o yıllarda Türkiye'de de büyük ilgi gördü. Drina