22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Peki, kavuşmak hep saksılarda mı olacak? Aktunç, şairlerimizin çok azında olan gözlem ve araştırma yeteneğiyle, çoğu şairimizden daha zengin teknik donanımıyla, çok iyi edebiyatçı şiirleri yazıyor. NECMİ ZEKÂ Firak, çoğu kişinin 'büyük zevkle' okuyabileceği bir kitap değil. Gene de, ciddi bir şiir okuruysanız, Firak görmezlikten gelemeyeceğiniz meziyederi ve biraz karanızı karıştıracak, açıklaması kolay olmayan sorunlarıyla, sizin için önemli, belki de vazgeçilmez bir kitap olacak. Şiire uzak bir edebiyatseverseniz, "toplu şiirler" alt başüğına aldırmayıp, Firak'ı sadece Hulki Aktunç'un öykü roman dünyasına ait bir yapıt olarak da okuyabilir, çok yararlanabilirsiniz. Başardıkları ve başaramadıklarıyla, bu kitabın yapmak istediklerinin tartışılmasından, günümüz şiirinin ayrıca çok kazançlı çıkacağı kesin. örnek gösterilecek nitelikte. (Firak, kadirşinaslığı ve araştırdığı kaynakları kullanırkenki yaratıcılığıyla, Necatigil'i sık sık yadediyor.) Aktunç'u, bu çizgideki 'kelimecilik' tehlikesinden kurtaran ise, bir anlatı ve anlatım bilgisi uzmanı olarak, yapı kurma, kurgulama konusundaki tartışılmaz becerisi. Auden gibi, "Bir şiirin önce teknik olarak ne yaptığına bakarım" diyenler, Firak'ta uzun uzun inceleyebilecekleri pek çok teknik virtüözlük denemesi bulacaklar. Burada özellikle vurgulanması gereken bir nokta da şu: Aktunç, ne kadar gelenekçi, ne kadar ölçülü olursa olsun, belli kalıpları sınar, kurcalarken, ne formalist ya da neoklasik şiirlerin düşünsel formüllere dayalı, durağan tekrarlarına düşüyor, ne de o şiirlerde sıkça görülen pastiche yaratıcılığına... Kısacası Firak, olabildiğince geniş bir tematiği, eski ve yeni birçok retorik aracı kullanarak, kusursuz bir mimari kaygısiyla şiırleştirmeye çalışan, cesur bir deneme. Aktunç'un birikimine sahip olmayan birinin asla altından kalkamayacağı iddialıbir girişim... telik karşılığında çoğu zaman yeni bir müzikaliteyt vanlamaması d.ı çok düşündürücıı Çelişkili gibi go rünse de, şarkı vc ezgilere aşırı du yarlı bir edebiyat çının düşündüğü mimarinin musiicisini yaratırken neden bu kadar zorlandığı, üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir soru. Aktunç kuşkusuz, sözcüklerin tınılarını, diyalog ve monolog ritimlerini çok iyi saptayabilen ve onları kurgularken ne akı, ne de tempo sıkıntısı çeken bir yazar. Ama siirlerinde, okuyanı dinleyeni sarsan, kapıp götüren, natta yakalayabilen anlamlı müzikaliteler oldukça az. Bazı basarılı ömeklerde de, fazlasıyla tanıdık anenklerin bu işi üstlendiğini görüyoruz. (Aktunç'un "anlatma/imgeleme/sezdirme üçgenindeki arayışı"nda, duyurabilme, hissettirebilme biraz da bu nedenle çoğu zaman eksik kalıyor.) Sessiz çığlık, suskunluk müziği türünden yapılara uzak duran Aktunç'un, lirik tatfar aramak yerine, "Bir Şeyin Varolusu" kitabında olduğu gibi, dana dramatik yapılara yönelmesiyle, bu zorluğu aşabileceği söylenebilir belki. Dolaylı olarak teknikle ilgili şu soruyu da sorabiliriz: "Yaşlanan şairler hikmete yaslanır" diyen Aktunç, şiirlerini genellikle hikmet benzeri kıssadan hisse dizeleriyle bitirmeyi neden bu kadar seviyor?.. Daha çok ilk kitaplarında görülen bu tik de, hikmet düşkünlüğünden çok, şiire vurucu bir son kazandırma, bağlama, toparlama kaygısından kaynaklanıyor olabilir. (Aktunç'un özellikle ilk iki kitabındaki şiirlerini, son dizelerini atarak okursanız, daha az marifetli, yer yer sakat, ama daha lezzetli şiirlere varabüirsiniz.) Bir edebiyatçının şiirleri: Firak kestirmek güç. (Firak'ın biraz tuhaf da olsa, önemli bir başarısı var: E. Ayhan şiirinin büyüklüğünü bir kez daha kanıtlıyor.) Kitabın girişinde yer alan yaşamöyküsü metninde, Hulki Aktunç'un şiirinin "bugünün insanında aradığı kendiliğindenşiirselbakış'ın araştınlması ve saptanmasının peşinde" olduğu nu öğreniyoruz. E. Cansever'i daha iyi tanımlayan bu "kendiliğinden şiirselbakış" deyişi Aktunç için kullanıldığında, tümüyle yanlış olmasa da, nedense eksik kaçıyor. Bunun nedeni de, büyük olasüıkla, Aktunç'un "kendiliğindenşiirselbakış" üzerinde bir edebiyatçı olarak çok oynaması... Aktunç'un çabasını, "şiirsel blok" yaratma diye adlandırması da, bu açıdan bakıldığında pek uygun değilmiş gibi geliyor. Aktunç, bir "şiirsel blok"tan çok, irili ufaklı saksılarıyla çok zevkli ve bakımlı bir "şiirsel "sera" yaratıyor sanki. Aynı nedenden ötürü, Aktunç'un, günümüz şiiri için önerdiği, farklı şiir ırmakları ve derelerini buluşturan "delta şiiri" kavramı, kendi yarattığı şiire uygulanamıyor. Yanlış anlamaları önlemek için, bir kez daha belirtmek gerek ki, birbırleriyle saksılarda kavuşan bu şiirlerin geç doğmuş olmaları, onların ne güzelliğini, ne gücünü, ne de özgünlüğunü zedeleyen birözellik. Aktunç, şairlerimizin çok azında olan gözlem ve araştırma yeteneğiyle, çoğu şairimizden daha zengin teknik donanımıyla, çok iyi edebiyatçı şiirleri yazıyor. Aktunç herhalde serasından hiç çıkmayıp, orayı daha da büyütecek. " Yazdıklanndan daha büyük bir yazar" olma talihsizliğine uğramazsa, o seradan bir gün, büyük bir şair olarak çıkacak. FirakToplu Şiirler / Hulki Aktunç/ Yapı Kredi Yayınlart/ 378 s. / 2000 Cumhurlyet k ı t a p Ia r ı Neyi, nasıl yazacağım bilmek Zihinsel ve ruhsal hazırlığı daha uzun sürmüş olsa da, on yıl içinde bu kadar çok sayıda şiir yaratan bir verimlilik, çok yazmakla, daha da zenginleşen, güçlenen bir çaba, Firak'ın en övgüye değer özelliklerinden biri. Hulki Aktunç un siirlerinde kendini hemen hissettiren çahşılmışlık da, çalışılmışlığın yetmedıği yerlerde çok düşünülmüşlük, bu çabayı az rastlanır bir özgünlüğe taşıyor. En geniş anlamda malzeme çeşitliliği, "kenar şarkıları, kıyı ezgileri nin yanı sıra kişisel hesaplaşmalar, edebi ve yer yer felsefi motirler, Firak'ın bir diğer dikkate değer özelliği. Aktunç, 'hayatlar' konusunda olduğu kadar 'edebiyatlar' konusunda da bilgisi, görgüsü yüksek bir yazar ve siirlerinde bu birikiminden akıllıca yararlanmasını biliyor. Aktunç'un, B. Necatigil, M. Eloğlu ;izgisinde, sözcük dağarına yeni olanakarkazandıran denemeleri de, dilin bilinen, bilinmeyen çağrısımlannı düzenleme ve yeniden düzenleme bakımından InllSIKISI nllılnl Firak'ta gözümüze çarpan sorunlar da, bu girişimin büyüklüğüyle yakından ilgili. Aktunç'un 'Isdıraplar Ansiklopedisi" kitabının girişinde yer alan, Firak'a alınmamıs şu dizeler, bu iddiayı bir bakıma özetler gibi: Bir hayatın nerestnde Öyküsünde mı tçtnde mi Yanktstnda mı sesınde mi Hepunde mi yoksa . Üstün Akmen •M VEEE PERDEEE StZEÖZBL • tt Î BU HİTRP. HİCBtR DCR6İ VR DR GRZCTCnhi "COH SRTRRLRR LİSÎCSİnC GİRRieVCCCH. eiRemevccGK. CÜRHÜ BU HÎTRP Hulki Aktunçu. Bllglsl, görgüsü yüksek bir yazar. Şüri aynı anda "hepsinde", her şeyiyle birlikte bulmaya çalışan bu arayışı ne kadar takdir edersek edelim.eldeedilen sonuçlar bazı sorunları da beraberinde getiriyor. tlkin, Aktunç'un, yapılara, özellikle de ses yapılarına, neden bu kadar fazla güvendiği sorusu geliyor akla. Bu ısrar, Aktunç'un her hal ve şart altında kendini sağlama alma dürtüsünden değil de, sıkıişçiliğe merakından kaynaklanıyor olabilir. Gene de birçok şiirde, erdemi beceriye feda eden bir ahşkanlık bu. Üs DettaşUrinHseraşiirtml? Firak elbette sosyal tarih, sevgi kültürü, Freud'cu meseleler ve sözdemeseleler, hatta şiir felsefesi açılanndan ayn ayrı değerlendirilebilir. Biraz bayatlamış da olsa, 'ayna' kavramı etrafında yaratılan bir 'ben metafiziği'nin ya da "şiirin aslıdır bazen karşı şiir" gibi poetika önermelerinin, Aktunç'un şiirlerine ne ölçüde düşıinsel bir temel oluşturduklan araştınlabilir. Ancak öncelikle Firak'ın ufuk çizgisinin, daha doğru bir deyişle ruhunun saptanması, bu araştırmaları çok daha verimli kılacaktır. Bu ruhu, 6O'lı, 70'li yıllann Türkçe şiir ikliminde hiç zorlanmadan buluyoruz. Firak, adeta E. Cansever'i ve özellikle E. Ayhan'ı çok iyi okumuş, özümsemiş de diyebiliriz, yetenekli bir şairin bundan yirmi yıl önce çıkarması gereken ve o zamanlar belki de önemli bir aşama olarak değerlendirilebilecek bir kitabıymış gibi duruyor. O şiirlerin enerjisine, şiddetine sahip olmasa da, "Çağnlmayan Yakup"un, "Devlet ve Tabiat"ın genlerini içinde banndırıyor. Firak'ın o şiirleri yeniden üretmese de, büyük ölçüde 'saksıda yetiştirilmiş şiirler' duygusu uyandırması, bu gecikmiş doğumdan mı, yoksa Aktunç'un kişiliğinden mi kaynaklanıyor, 19992000 sezonunda izlenebilen tiyatro oyunları, opera, bale, operet ve dinletilerle ilgili eleştiri ve değerlendirmelerden bir demet... Bir anlamda, sahne sanatlarındaki önemli eksikliğe konulan ilk tuğla... İzleyici koltuğuna konan sahne tozlarının birikimi. ~ Cumhurty»< Çoğ Pazarlama A Ş Turkocağı Cad No 39/41 (34334) CağaloğlulstanbulTel (0.2121514 01 96 SAYFA 8 CUMHURİYET KİTAP SAYI 567
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear