Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Tıyatronun Cadısı' mı. "Tiyatroda her gece, anlayan bir kişi var diye oynadım. Yoksa, ben varım dedim. Bu kitabı da, okuyacak bir kişi var diye yazdım. Yoksa, gene ben varım. Acaba o bir kişi, siz misiniz?" diyen Macide Tanır'ın anıları tiyatromuzun da bir tarihi adeta. AHMET GÜNBAŞ Son yıllarda otobiyografik romanlar moda oldıı ya, çoğunda değilse de, pekâlâ sıradan insanlar peşinde koşturup bclli bir zaman dilimini ele geçirmeye çalışıyoruz. Sizi bilmem ama, yaşamı boyunca bir kariyer sahibi olamamış, doğru bildiği yolua korkusuzca yürümeyen hic kimse, hiçhir karakter nana ilginç gelmiyor. Bir de, zaman zaman insanı bırakıp olayın akışına kapılıyorıız. Bence bu tip yaratılar yanında önemli kişilerin anıları daha anlamlı, daha çarpıcı, daha geçerli. Onlardan yaşama özgü dersler çıkardığım gibi, güçlü kişilikierin izlerinden deriniiği ve sonsuzluğu yakalayabiliyorum. Macide Tanır'ın Tiyatronun Cadısı(*) adıyla yayımlanan yapıtı, tümüyle keyif aldığım, özlediğim bir kitap. îyi ki Mina Urgan sağken ondan yazmasını istemiş; neredeyse 50 yılını tiyatroya adamış bu 80'lik çınarın 'tiyatroyla kilitli belleğinden' süzülen anılann her biri bir inci değerinde, panltısıyla göz kamaştınyor. Giyilmiş kostümleri bir daha giyiyor, oynanmış oyunları bir daha oynuyor Tanır. Ramp ışıklannın aydınlığı yüreğinin ışıltısıyla birleşip yüzümüze vuruyor. Belki de nesnellik açısından kendisine 'Tiyatronun Cadısı' yakıştırmasını hoşgörmüş ama, dişiyle tırnağıyla sahneye yapışan bir anıt kadının asıl unvanı 'Tiyatronun Âşığı' olması gerek! Oynamadığı zaman bıle tiyatroyu düşünen, miikemmeli vermek uğruna özel yaşamının canına okuyan, hastalıklarını, gereksinimlerini, kaprislerini bir kenara atan böyle bir kişiliğin tutkunluğu aşksız açıklanabilir mi? Çünkü Tanır'da tiyatro yapmak, her gün yeniden yakılan bir ateş gibi anlamlı, özverili, zamana karşı bir yanştır. Ve hiçbir eylem, bir karakterin içine girip yerleşmek denli onu mutlu edemez. Bir fazla karakter, bir fazla yorum gayreti; gerçek yaşamında annelik katına ulaşamamış 'tiyatromuzun bu vazgeçilmez annesi', için kutsal bir uğraştır. Macide Tanır'ın anılarının sanatsal bir tadı var. Romanlar, öyküler, şiirler, anekdotlar, hepsi iç içe. Itiraflanna bakılırsa üç kişilikfi bir kadınmış. Şuna üç ruhlu desek daha yerinde olur. Herkesin gözüne görünen oyuncu Macide bilinen kişilik; Tanır onu 'Sade Macide' olarak imliyor ve yazıları onun yazdığını söylüyor. Tepemdeki Macide' dediği ise yaman bir lcadın!.. Bir an bile gölgesi, ışığı Sade Macide'den uzak değil. Yerine göre oyuncu, yönetmen, eleştirmen vs. gibi bir dizi ozelliğe sahip. Kısaca, yaşamında rastlantıya, yalnhşlığa, bahanefere, tiyatro harici kaçamaklara yer yoktur tepedeki Macide'nin. En zor koşullarda kendini dengeleyen, öne çıkardığı mesleki onuru ve bilinci ile doğruyu savunmak katılığı yanında, her türlü yeniliğe açık, sevecen ve eüvenilir bir üst kişilıktir bize Macide Tanır'ı bağışlayan. TapıSAYFA 18 Tiyatromuzun dev oyuncusu Macide Tanır anılannı yayımladt Maclde Tanır. Tiyatromuzun devierlnden biri lacak, dünya nimetlerine değişilmeyecek bir üst kişiliktir bu. Sade Macide nerede olsa onun sesini duyabilir, onu görebilir, ona doğru yürüyebilir, onunla tümlenebilir. Sannede kaldığı an, onu dolu dolu yaşadığı andır. Doğrusu Macide'mizi aşkla mayalayan odur. Onun yanında kararlılık, ciddiyet ve cesaret egemendir. Meslek etiği ön plandadır. Zeki bir kadının güme gitmemesi için elinden geleniyapar.Sahneninherkaresini paylaşır. Tartışmalarda, eleştirilerde sözünü sakınmaz. Tiyatro adına kırıcı olıır, tırmalar, hatta dost yitirir. Tek başına oyun gücüyle ayakta durur. Vardığı sonuçlarda "ohhh!" dediğinde, kırıp döktükleri umurunda değildir. Bir bakıma Sade Macide'yi âşıklık katına eriştiren de, cadılığa sürükleyen de odur. Macide bunu çoktan kabullenmiş, bastan çizdiği rotayı bilerek, kanıksayarak köprüleri atmış, gemileri yakmıştır. Hele bir karakterin kapısından içeri girmesin, tepedeki Macicle'nin çatık kaşlannı içinde duyumsar, ağnlardan sızılardan gece gündüz dura maz; deyim yerindeyse, 'o role hamile kalır' (s. 293). Macide Tanır'ı tamamlayan üçlü kişiliğin bir ayağı da çocuksu yanıaır. Afacan kişiliği, yorgunluğun üstüne gülme krizleriyle gelen çoğuruukla dengesiz ilişkilerin, eğretiliklerin çelişkilerinde barındırır varlığını. Sanatçı Macide'yi gezdirdiğinde, aslında içindeki çocuğu da güneşli bir alana sürüklüyordur: "Geçenlerde ağzımdan çıkan şu sözleri pekbeğendim. Soruyorlar; 'Nasılsınız Macide Hanım?' Ben de, 'Sanatçı Macide'yi gezdiriyorum' diyorum." (s. 11) Tepedeki Macide, dobra dobra konuşan sıradışı biridir. Sanattan, tiyatrodan önce hiçbir şeye öncelik tanımaz, kül yııtmaz. Yeni bir oyundaki doğum ağrısı Üe birlikte genelde yapmaya çalıştıklartnın özünde, tüm algüama ve kavrama yeteneklerini seferber eden "yazanyla aynı noktada çakışmak' heden gelir: diği tiyatronun tanımını yapmak şöyle dursun, tüm yeteneğiyle, 'tiyatro teriyle' eğildiği rollerin derinliğine inmeyi, her birini yürek kapısında karşılamayı amaç edindiği, gönülden bu işe soyunduğu halde, ışin içinden çıkamamıştır: "Tiyatroyu anlatmak zor, hatta olanak dışı. Kendini anlatmaktan daha zor. Değişik ydlarda, değlşik ülkelerin, değişik yaşta, değişik karakterde, değişik ortamda, değişik yaşamlarını bir de küçücük bedeninizde yaşıyor, arkanızda bırakıp gidiyorsunuz. Ve ne tuhaf veyahut ne acıdırki okadınları özlüyorsunuz." (s. 258) Böylesine bir bağlılığın adı 'aşk' değil "Yıllar yıllar önde, nedir sizce? Ancak inanmış kişilere ce, 'Tiyatroyu hafiözgü, meslek onurunu ve sanatçı etiğini te alanın aklına şaçiğnetmeyen, estetik yapılanmaya toz şayım' demişim. kondurmayan bir davranış biçimidir Gülşen KarakadıMacide Tanır'ı Macide Tanır yapan. Böyoğlu bunu manşetle bir kişiliğin kalesini berkitmek; ucuz te kullanmış. Şimdi saldınları kolayca savuşturabildiği gibi, daha çok ijaşıyokendinden emin sonsuz bir iç huzur verum. 'Aklımdan nr oyunculuk kariyerine. Hiç çekınmeşüpheliyim' diyoden, büyük olanakJarla onu sığ ve ararum. Yazar yazmış, besk kıyılara çekmek isteyen güçleri elibir çocuk doğurnin tersiyle iter. Devlet Tiyatrosu'ndan muş. Kusursuz bir zorla kopardmasının ağrısını gelir geçer çocuk ise, siz de önerilerle dindirmek istemez. tçi dışı saimkân nispetinde nat kokmayan, kuşak kuşak yozlaşan bir benzerini dogurtoplumda, parada pulda gözü yoktur. ü , mak için varlık ve her şeyden önce bir Cumhuriyet çocuğuyeteneğinizın sınırdur. Yoksunluklar içinde zoru başarmak, lannı zorlayıp o çohalktan aldığını halka vermekle görevli cuğu kopyalamak sayar kendini. Ödüllerde bile Cumhurizorundasınız. Yarıyet düşmanlarının gölgesıne katlanamaz. nınız, yollarınız deRilke'nin "N'apacaksın Tanrı, öldüği^ik olabilir ama ğüm zaman?" dizesiyle başlayan ünlü bir aynı meydanda buşiiri vardır. Her bakımdan olgunluğa luşmalısınız." (s. erişmiş insanın Tann'yla içten bir hesap23) laşmasını anlatır. Hatta son dizesi, Rolüne yoğun"N'apacaksın, Tanrı, kaygılıyim." diye laşması, 24 saat tabiter. Kolay kolay yerine konamayacak ınma aşkıyla baş ustalığın, deneyimin ve birikimin gelisiaşa kalan bir rahigüzel uçup gitmesi, kültürle yatıp kalkbeden farksızdır. mayan insanımız için de büyük bir eksikNe var ki her gün lik sayılmalıdır. lşte Macide Tanır böyle manastır dışına çıkar, dolaşır, koşullanbiridir. Batak'tan, Nora'dan, Akit mış gibi geri döner. Başkalarından farkıBey'den, Günden Geceye'den, Ağaçlar nı ise şu sözlerle açıklar: Ayakta Olür'den, Kılpayı'ndan, Kanlı "Bir kısmı oynadığı kişiyi elbisesi ile Düğün'den, Düşman Çiçek Göndersoyunma odasında bırakıyor. Diğer bir mez'den, Kıskançlar'dan, Müziksiz Evin bölümu de onu eve götürüyor, yaşamınKonukları'ndan, vs. oyunlardan süzülüp da onun ayrı bir yeri oluyor. Gökçer ile gelen, seyirciyle bütünleşen tartışmasız çok yıllar evvel DU konuyu konuşmuş, bir oyun gücüne, engin bir sahne denetartışmıştık. O soyunma odasında bırayimine saniptir. Sahnenin tozunu yutkıyor; ben eve götiiren cinstenım." (s. muş, ramp ışıklannı emmiş, nice nice ka40) rakterle içli dışlı olmuştur. Seçkin bir anYaşam çizgisine bakılırsa, tepedeki layışla adımını attığı sinemada ise, Yer Macide çok erken belirmiştir. Henüz Demir Gök Bakır'ın "Meryemce"si, Erenköy Kız Lisesi'nde öğrenciyken Cumhuriyet belgeselinin ekranlara sıkbuzlu bir kış gününde " Ya bir tek noca mayan "Zübeyde Hanım"ıdır. gelirse. Gitmem gerek!" der, babasının Anılar, dünyadaki sanatsal varlığını ankarşı çıkmasına karşın yola koyulur. Aslamlı izlere dönüştüren kisiler için (ki lınua doruldara tırmanmasını üsteleyen böylelerine artık 'dinozor' aeniyor) sonbabasıdır. Yeni bir rol, yeni bir arastırraki kuşaklara bırakılan denenmiş, sıma konusudur Macide Tanır için. Ikirnanmış yaşam öbekleri'dir. Kaldı ki Macikli kaldığı anda olayın kavnağına iner. cide Tanır, salt tiyatroyla yetinmemiş, Gerçek yaşamdaki benzer karakterlerin alanı geniş tutmuş, Cumhuriyet döneortamını arar, onlan bulur, konuşur. minden günümüze uzanan inişli çıkışlı Kurmacayı gerçekliğe dönüştürürken çağdaşlık serüvenimizin de ilericilİK/geson derecede titızdir. Kılı kırk yarar, karicilik ölçeğinde korkusuzca eleştirisine fasının yatmadığı yerde yazarına, çevirgirişmiştir. Tiyatronun Cadısı'nı okuyup menine gitmeye, kuşkularını dağıtmaya bitirdiğinizde, tiyatronun yanı sıra yaüşenmez. Kusku hep vardır Macide Taşamsal derslerinizin kazanımı da artanır'da. Sürekli öğrenmeyı, bir üst kişilicak, insani boyutunuzun çapıçeperi geğe tırmanmayı, kendi oknayı ve kapalı ginişleyecektir. şe oyuncu kalmayı saftlayan en önemli etSakın ola, Macide Tanır'ı gökkubbeye mendir. Bunu büyük bir kıvançla itiraf eklediği 'hos seda'dan sonra yalnız saneder: mayınız. "Tiyatroda her gece, anlayan "Her övgüyü şüpheyle karşıladım, bir Kİşi var diye oynadım. Yoksa, ben vakendimi beğenme duygusunun tadını nm dedim. Bu kitabı da, okuyacak bir kihiç ama hiç yaşamadım. Iki Macide'yi de şi var diye yazdım. Yoksa, gene ben vaseptisizm önculeri arasında sayabilirim." rım. Acaba o bir kişi, siz misiniz?" diye(s. 327) cek denli alçakgönüllü bir gönül ustasıKişiliğini betimleyen her söz, aynı konın yalnızlığını bile doruksal bir yalnızşutlukta yerini alır: lıktır. Zaman varken bu yalnızlıktan ya"Daha evvel söyledim ya, tiyatronun rarlanmaya bakın. Biraz acele edin, Tedışında her şey flu. Yanan şömine depedeki Macide'nin sabrı taşabilir! I dim. Çünkü bazı evlerde içinde vazo veya yapma çiçek görürüm. Oldum bittim çiçeğin yapmasına, bir de elini dümdüz (*) Tiyatronun Cadısı Macide Tanır tutup el sııcana çok kızanm." (s. 59) (Anılar)/ Bilgi Yaytnevı/ Birinct Basım/ O Dİr arayışın kadınıdır. Yıllarını verKasım 2000/m s. E CUMHURİYET KİTAP SAYI 567