22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Murathan Mungan'ın tüm şiirleri bir set halinâe satışa sunuldu Mungan ve şiirsellîk Evren, Murathan Mungan için de bir sırlar yumağı. Zaman zaman bu durumdan yakınma, zaman zaman mutlu yorgun bir memnunluğu sezebiliyoruz. Bu türlü titiz seçen çok sözcüklü bir şairin dünyasını ne türlü oluşturduğu, şiirsel anlatımını nasıl ortaya çıkarttığı ise kitabı okumaya devam etmemiz için oizi adeta sarmalıyor. DİDEM ÖZDEMİR "Sedef tuttu adanmtş govde ızt sürülcn yürep stnanmış geceleraen/ Açılmazlar, açilamazlar, Gidemezler kendılerınc bıle .." devam eden mısralar (ve bu yazıdaki bütün diğer alıntılar) Murathan Mungan'ın Metis Yayınları'ndan çıkan 'Omayra' adlı eserinde geçiyor. Kitabın ilk sayfalarından itibaren yapraklarını yavaş yavaş açtıkça bambaşka bir dünyanın kapılanndan geçiyoruz. Şiirler sanki bitmeven bir yolu size tattırıyor. Yanınızda sadece içinizdeki ince titreyişleriniz ve sözcükler, yani söylenmişler var. Istediğimiz sözcükleri, tek tek alıp bir araya getirdiğimizde bir şiir karesi oluşturabiliyoruz. Dümdüz seyir eden ince ince dokunmalardan sonra kıyıdaki bir dalga alıp yazarın simgeler dünyasında, istenenın yakmına taşıyor, en bilinen ortaklığıyla açıyor kendıni... Ve siz, bu tempoya alışıyorsunuz.../zj sürulen yurek.. açtlamaztar dizeleri sanki bir sayıklama türünden belli düşünsel basamaklar oluşturarak yavaş yavaş birikiyorlar anahtarı aranan bir oda gibi yolumuzun üzerinde. Evren, Murathan için de bir sırlar yumağı. Zaman zaman bu durumdan yakınma, zaman zaman mutlu yorgun bir memnunluğu sezebiliyoruz. Bu türlü titiz seçen çok sözcüklü bir şairin dünyasını ne türlü oluşturduğu, şiirsel anlatımını nasıl ortaya çıkarttığı ise kitabı okumaya devam etmemiz için bizi adeta sarmalıyor. tçinizde bir yerlerin yoklandığı, ifade etmekte çaresizleştiğiniz ancak duyumuna sahip olduğunuz gerçekliğe, başka'nın ayak bastığını bilme; kendinden bir şeyleri bilerek şiir olarak unutması; anlamlann saklandığı yerden gizli bir mahcupluğu tattırmakta. Hayatın tüm kapılarına girip yoklama, zaman zaman oir çocuk kadar korunaksızhk ötesinde, gizleri art arda geçme, yeni yollar arama, duraklama, seyretme.. hallerini adım adım bulacağız. "Bitkın bir şaşkınlık ıçınde vadılerde kaldı eskı derınlığtmız hangt ay gen çağırtr bızden çekilen suları dizeleri insanın kendi varoluşuyla ilişkili anlarını, doğanın anlarıyla benzeştirerek farklı bir gözden sunar. Zaten her yazılan, evrene açılan bir göz, kurulan yeni bir pencere, ötekiyle iletiyi sağlayacak yeni bir umut demek değil mi? O eşsiz sallanış anılanmız ancak, tek başına kendi kıyımızda bizi büyük sulara ulaştıracak aracımızı yapmak, düşünmek, en azından beklemekle geçer. "Bulmak değjl aramak ömrün altın zamanı... karanlıkta beklettiğim onca yıl.. " Sözcükler bildik tek yol rakat onların da çaresizliği sezdirilir. "simgelerin dilsizlığmde/ harşı karştya dururken bız/ armalardır her şeyi kararSAYFA 10 Murathan Mungan şıirlerl "is+r ba$HQıyla. topluca satı$a sunuldu. laştıran/ bazt sözler karanlıkta soylenır/ bazı sözler hıçbır zaman. " Sözcükler söylenmiş, söylenebilecek olanın dile getirilmesiyken bir suru sey de anlatim olanağı bulmadan yürekte birikir; uygun sözcüklerle bütünlenemez. Bildik bir tıkanıklıktır çoğu an... Mungan'ın bu kitabında geçen bazı simgelerden biri bıçaktır. Sanki her insan bir yerlerden bıçak yarası alır. Içimizde bir bıçakla yaşamak: Yaşamın bize verdiği özgür olanak, zamanın, geçenlerin artlarında bıraktığı önemli kalıntılardan biri olarak bıçak, derinlerde yer eden ve zaman zaman varlığını duyuran.. Ikı bıçak seç kendınc bırı yaralamak için bırı öldürmek .. ıçımızdekı bıçak bir kere daha dönuyor ofduğu yerde kımı zamanlar olur sevgılım tkt bıçak bile yettnez bir tek ölume . " Unutulmuş bıçaklarla ise, giden sevgilinin izini aradan geçen zamana rağmen üzerinde taşıdığını söylemek ister ü... "Bedenımın sırtmda bulacakstn ay ışığından bıçağınt Senin, onun, benim bıçaklarımız, bıçaklar bir yerlerimizden bizi acıtır. Kendünize korunakll dünyalar kurmak ya da derinliğine yaşananları duyumsamak gerek.. Kederden kurtulmanın yolları sorgulanır aranır... Şeyler keder verir, aşklar, dostluklar, zaman, bitecek olanlar, söylenenler, söylenmeden kalanlar... Zaman olur ki yaşamın yedeğinde sular sararır. Susuz anları, sessizliğin dalgalınımlarını duyarız. Işıkta durup şeyleri var etmek yoklayıp bulunduğumuz düzlemden onlara değmek isteriz. Görebilme istenci bir tutkuya dönüşür şüphesiz.. Tünelin başından baktığımız karartılar aydınlıklarla buluşup, seçilen yol hayallerimize çıkar mı? Daha ne kadar aynı dönemeçte kalıp, sıkıca kavradığımız, her adımı kabulleniş olan varlığımızı dönüştürüp, hatta gözden çıkarabileceğiz? Içimizdeki çocuk aldığı bıçak darbcleriyle kan içindedir. Bastığımız yerler acıdır. Anladıklarımız şaşirtırken anlayamadıklarımız ürkütür. Bir şeyleri yazmak için gösterdığimiz çaba zamanı durdurabilmiş olma istemine paralel düsünülur. Yürümenin gerekliliğine inanılıp daha az savunmasısızdır. "sırtımdakı torbasını çözMurathan düm geçmışın/ ımMungan Zamı degtştırdim/ Kum Saatı de$jş toku$u kolay sözcükler edindım/ .hüznümün arkadaslığına kaldtm/ karaagaçlar alttnda/feda ettım her şeyı bağlanma kurkusu uğruna" Sonsuz bir hüzün, sessizlik sonrasında kendine kapanma anı... "Örtünme vaktım geldı/ vahsi bir tnelankolıde sıldım parmak ızlerımı kendi letigımden bıle Bu, aşkın paylaşımının karanlık bir yüzü. Belki aşk değil de başka ile paylaşılan dünyanın ele geçirilmişliği, ötekilerinin dünyalanna ulaşıldığında kazanılan sızılar.. Katlanılacak pek çok şey vardır bu evrende.. Belli bir bedel ödemeye hazırlananlar içindir gerçek aşklar, gerçek dostlar... Duyarsız bir ruhun ödeyeceği günahları ise zaten olamaz.. Bize sunulanların dışında tek tek seçtiğimiz zamanlar bilincimizin var ettikleridir. Tek tesellisi bize aitliğidir. "Kendi kopardtğım çığın alttnda kaltyorum, sımdı kalınttlartmın arasında başka biriymış gibı dolanıyorum " Yüreğin kuytuda bıraktığı, hesaplaşamadığı hatta gün ışığına çıkartamadığı karanlıklarıdır bunlar. Yanımızdan geçenlerle kesişilen bir an sonrası, tekrar eski çölünüze götürür sizi.. Çöl; insanın yalnızhğa ulaştığı, özlemlerini biriktircliği kavşaktır şairi için. Çünkü çöl, yaşanmışların mezarlığı gibi ölülerini korur, yok edilen her bir şey küçük taşlar gibi bir değere sahiptir. tçıme atttğım taşlar tıkadı sarnıcımı Yalnızlık insanın karsısına çıkan kazanımları olarak da görülebilir. Salt başka ile ortaklık kurulan anlardan arttırdıklarımız değil kendimiz için verdiğimiz bir buluşma adresi, seçilen yol 'içımizin iklımı'du. Çöl geçer/ Çöl durur/ Çöl yaratılıryenıden/ Çok uzaklarda defol. Bu yalınlık ötelerde olmayan ama buna rağ men hemen yanıbasımızda olup da kolayca var'ladığımız bir durum da değil. Daha çok insanın bırakış anları, kendini tatlı oir aylakhğa koyverdiği, onu kaplayan gömleklerden 'soyunduğu' zanıanlamalandır. Bazen bu karşı koyuş korkuya da dönüşür. Yalnızhğı bir başka şeyie örtüldüğü saatler geri gelir. Söylenecek çok şey var bunu hissedebiliyorum, bende, sizde bir dize, bir şiir ve bir Murathan üzerine çok şey söylenebilir. Murathan'ın şiirleri için güzeldir demek yerine insan'idir demek geliyor içimden.. elbette umudu yaşatanlar adına belki kısa süreli aldanışlar, belki bir nehrin akışını değiştirme cabalan... Edip Cansever'in şiirindeki gibi Ne gelır eltmtzden tnsan olmaktan başka Bense söylenemeyenleri, hisler olarak üzerimde taşıyorum. Kim bilir asıl sözcükler belki gizeminden kurtuJup o zaman kendini açığa vuracak, uygun simgeler metaforlarla gizeminden kurtulup o zaman kendini açığa vuracak, uygun simgeler metaforlarla birleşecekler ya da oruar da sözcüklerini hiç bulamayacaklar. Wittgenstein'ın dediği gibi konuşamadığtn yerde susmak en anlamlısı. Ben tüm içtenliğimle susma evreninden Murathan'a yönelip belki sustuğum yanlarımla varediyorum onu. Susma; bir anlamda var etme oluyor, duygu evrenine adımımızı atmak, düşlerde özgürce salınabilmek için yanılacak tek şey bu, karşımıza çıkan tek rırsat varoluşumuzu kurabilmek... Bu anlamda Murathan, kendimize yer açtığımız evren içınden akarken, sanatçı duyarhğıyla tüm suskunlukların dilini çözerek kendisine anlatim olanağı bulur ve bizim başkalanyla ortak bir dünyayı solumamıza fırsat tanır: "îndım benikattıkları kalabalıktan/ künyemde başka bir ad, başka bir kader ıçın ekmğtne bozdurdum kalbımı/ kımsemdı, ölümüne seçtım/ Corenler artık dilsiz sanıyor beni..." • Üstün Akmen "Senfonik Bir Öykü" KÖR BAKKALIN GÖZLERİ Aksoy Yayıncılığın "Türk Yazarları Dızısi" içinde yayınladığı bu kitabı ılgıyle okuyacaksınız. Benzersız teknığı ve bıçimiyle, kendi cenazesını anlatan bir yazarın çevresıni sorgulayışını ılgınç bulacağınıza ınanıyoruz. Y A Y INC ILIK Aksoy Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş. Aytar Cad F Ebcıofllu Sok 25/12(80600)1 Levent / Istanbul Telalon (0212) 284 84 36, 284 90 41 42 Faks (0212)284 84 37 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 567
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear