Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kapak konusunun devamı. Sevdantn ve kavganın yolcusu *• tartışma ortamı yarattıpmız söylenebilir mi? Tartıştığımtz konular sonucta dönüp dolaştp aynı mvsakta bulusuyor, daha da kötüsü, ötekilerin versiyonu, türevi olmaktan öteye gidenttyor. Hiçbir sorunumuza bir çözüm aramtyormusuz gibi gelıyor bana. durulması gereken nokta bence su: BatıdaYöntem bilmemek mi, durmaksızın manipü neğin Ömer Bedrettin Uşaklı gibi Anadoki bütüm toplumsal gelişmeler klasik gelişle edilmek mi, yoksa zaten çözüm isteme lulu şairler vardı. Bu gelişme sürdürülebilsevdi, Türk tarihi içersinde Anadolu kökenme »emasına uygun olarak yani onların topmek mi? li bir edebiyat olacaktı. tsmet Paşa'yla birlumlanna göre izahlar yapılmıştır. Onlann Butartışmalannönernlibirkısmınıniçilikte iş değişti: 'Madem Batı medeniyeti, toplumlarına göre klasik bir gelişme şemanekatıldığım için konu üzerine düşündüm. Yunan Latin medeniyeti üzerine kurulları vardır. Bu şemanın içersinde ümmet Türkiye'de edebi ortamda tartışma ortaya muş... Onlar da klasikleri tercüme ederek toplumu dönemi, o toplumlarda kilise taçıkmasından, tartışma yaratılmasından hoşHümanizma yapmışlar. Ancak bu anlayışla raıından tamamen kontrol altına alınmış fanılmaz. Çünkü bu, kurulu düzeni aksataBatılı bir edebiyat yapılabilir. Öyleyse biz de bir toplum olarak görülür. Kilise vaziyete o bilir ve Türkiye'de garip bir kurulu düzen ayru yöntemi deneyeceğiz'anlayişı. Kimse kadar hâkimdir ki o toplumlar da isterse vardır. Genelükle sanat alanında bu düzen ortaya çıkıp 'Yaptığımız, Tanzimat'tan bu kralları değiştirebiliyor. isterse kralı aforoz 'değerlerden çok intisaplara göre' ayarlanır. yana yapmakta olduğumuzdur' demedi. edebiliyor, nayatını yokedebilivor. Ortaçağ Eğer bir gruba intisap etmediysen senden Nâzım'ın yarattığı şiir ilerici şiirdi, yeniyböyledir. Ortaçağda gerek feodaller, yüksek hoşlanılmaz. Bir tartışmaya girersen de sedi. Onu hapse koydular, Garip şiirini ileriderebeyler, gerekse onlann üzerindeki kralni suçlamak için ellerinden geleni yaparlar. ci şiir diye sundular. Yani Mustafa Kemal'in lar krallık ederler, idare ederler ama kiliseNasıl Rusya'da mesela Mayakovski gibi getirmek istediğiyle, sonrasında getirilenler ye dalkavukluk ederek ederler. Eğer kilise bir sanatçı tamamen devrimi destekleyen arasında ihtilaf vardı. Bu meseleyi tamamen istemezse krallık da edemezler, onlan tahbir adam tavnyla işe girmişse bizimkilerde kökünden değiştiriyorlardı.Yunan Latin tından indirebüirler. Bu kadar güçlüdür kide böyle adamlar vardır. Yakup Kadri giedebiyatı üzerine bir edebiyat yapılmaya lise.. Şimdi kilisenin toplumsal bir organibi, Falih Rıfkı Bey gibi; sonra içferinde Nakalkışıldı. Sonra Nurullah Ataç ortaya çıkzasyon halinde halkın içine girmesi ve onzım gibi solcular da vardır. Onlar o zaman tı. Sebahattin Eyuboğlu'yla Yunan Latin hilan doğumdan ölüme Kontrol etmesi ve bir düzen kurmaya çalıştılar. Gazi'nin dükayesini yaymaya çanştılar. 25 Yunan klasikutsal lcitabı bahane ederek çok ciddi bir şüncesine göre Anadolu üzerinde Anadolu MavlHapekafl ği basdırken 1 Türk klasiği basılıyordu. diktatörlük kurması ve bu dıktatörlüğün, edebiyatına dayalı bir edebiyat yapılmalıyBir defter aldım. O defter duruyor hâlâ şu kadın cadı, büyü yapıyor, ya da şu aaam dı. O güne kadar Anadolu'yu kimse düşünPodtMsttoplumageçlf evde. Kareü bir defterdi. Karınca bacağı bir müyordu. Bu çerçeve içinde devrimin ken Batıda, örnefin Yrama'da btreysellesme, büyü yapıyor, diye insanlan yakması koryazıyla küçük küçük bütün defteri doldurkunç mertebede bir baskı toplumuna dödini kabul ettirme esasına dayanan otoriter rasyonallesme, laiklesme çabalart kendi uludum ben. Ama o defter dolduğu zaman bedenebilecek bir düzen kuruldu. Bu otoriter salkültüründen beslenirken bizde yabana nüştürüyor Ortaçağı. Onun için 'Hıristinim modelim, metodum, nasıl bir estetik yanümmet' topluluğu şayanı hayret deredüzen içersinde sanınm Gazi'nin ölümübir kültüre dayanarak sağlanabildi. Aynt zasentez düşündüğüm ve Türk edebiyatına cede insafsız bir diktatörlüktür. Tabii ona ne kadarki dönemde ulusal bir edebiyat manda sizin de ileri sürdüğünüz gibi aydıntn nasıl uyguladığım 'tamam'dı. Ondan sondin diktatörlüğü demek yanlış, çünkü bir üzerinde çalışıldı ve Kemalist devrimin ana toplumuna yabancılasmastnın en önemli nera ben Türkiye'ye geldim ve Mavi Harekefikirleri o edebiyat tarafından ortaya kondu. denlerindendi bu baslangıç Ama baska tür kilise diktatörlüğü. Orada din kilise halinti'ne başladım. ideolojik hazırlık tamamdı. de örgüdenmiştir. Şimdi Avrupa'da laikliAncak bu dönem, Inönü'den itibaren değişlüsü olanaklı mıydı? Yepyeni bircumhuriyet O zamandan beri de kimse başa çıkamıyor ti. Otorite olarak aynı, fakat teması değişti. kurulabilmesı için baslangıç itibartyla ger ğin önemini kavrayabilmek için önce bunu benimle, uğraşamıyor. Çünkü niçbirinin bu anlayabilmek lazım. Yani bizim kendi topAnadolu ağırlıklı, ulusal ağırlıklı bir temaçek bir devrim saSlanmaltydt. Bir/eodal ümhazırlığı yok. Yani hiçbirisi oturup 'Ben ne dan, Yunan ve Latin edebiyatına bir kayış. met toplumdan burjuva millet toplumuna lum umuzda asla görmediğimiz bir din basyapmaya çalışıyorum, metodum ne, bu meGazi döneminde ulusal ve çağdaş bir mübaska türlü nasıl geçilebilirdt. Diğer bir de kısı var. Biz nasıl asla görmedik: Bizde Ostod nasıl uygulanır, nereden nereye gidilemanlıda kilise yok. Yani bizim dinimiz öyziğimiz olsun deniyordu. ünun nazannda yisle dayanağı dinsel değerler olan bir topcek, Türk edebiyatına nasıl bakdmasılazım, operası olmayan bir ülke çağdaş değildi. Bu lumdan degerleri pozitivist olan bir topluma le örgütlü değil. arılamda eğitim görmüş adamlar toplandı. Şiirimizin entelektüelbiryoksunluk için Batının vaziyeti nedir, Batı edebiyatının biHer şeyiyle Anadolulu Türk olmaya çalısan de olduğunu söylüyorsunuz. Yazdtklan me ze etkisi nedir, bizim kendi sentezimiz nasıl Tabii bu güzel bir soru. Batıyla bizim ilisbir müzik ve edebiyat amaçlanıyordu. Ortinlerle savundukları edebi anlayış arasında olmalıdır.' Bunlar üzerinde kafa yormamışkilerimizi ele alırken üzerinde hassasiyetle paralellik kurulamayan lar. Halbuki daha 1950'lerde, ben Garip hayazarlarla karsılaştlt reketine karşı çıkmak lazım geldiğini anlayorsıkça. Yazdtklany dım. " Yahu bunlar Tanzimatçılık yapıyorla savundukları anla lar" dedim. Hatta ben şuraya kadar geldim: attilâ ilhan yts çokfarklı.Bu duru Nâzım'ın başlangıçta yaptığı harekette /! konsrüktivisderin tavnnın Türkiye'ye aktaFena Hafde mun entelektüelyoknlmasıydı. Yani o da gene taklitti. Daha da Leman karanlıkia sunlukla bir bağı olakomiği var, Mayakovski de Italyan Fütüristbilir mi? lerini taklit edıyor. Nâzım başlangıçta ta Tabii, çok büvük mamen fütürist tavırlıydı. Fakat Şeyh Bedbağı var. Bunu ben rettin'e geldiğinde, trak diye oturttu kendi aşağı yukan 1950'den sentezini. Yani metoduna sahip çıkmak, beri hem söylerim, metodu uygulamak için özgün bir tavır içinhem vazarım. Şimdi de olmak gerek. Bunlar düşünülmeyince Dersaadet'te Sabah Haco Hanım Fena Halde Le' O Karanlıkta Zenciler Birbirine ben 1950 senesinde birbirlerine uyarak, birbirlerinin taklideri Ezanlan/Atttlâ 11Vayl.JAttilâ 11Biz'/Attilâ 11Benzemez/Attilâ 11 mwJAttilâ IIolarak, hatta birinin yaptığını aynı biçimde han/Bilgi Yayınevi han/Bilgi Yayınevi Fransa'da ilk önce han/Bilgi Yayınevi han/Bılgi Yayınevi han/Bılgi Yayınevi bunun üstünde kafa değil bir başka biçimde yaparak yürüyor vordum. O zaman bizde iş. Ismini söylemeyeyim, bizim gerkendi kendime diyorçekçi ve solcu romancılarımızdan birine dum ki, ben solcu bir ben falan kitabında ne yapmak istediğini ATftlA İLHAN ATTİLA İLHAN ATÎİLÂ İLHAN şairim, Marksist bir sordum:" Asıl yapmak istedığin neydi?" deşairim. Iyi de benim dim. "Ben, orada istismarı anlatmak isteÜAÎI'MN İKİNCİ VK\I' şiir anlayışımı ben nadim" dedi. Şimdi bu çok umumi bir laf. Sen SAVAŞI •DEIİCÖMLEÖ' sıl ifade ediyorum? toplumcu bir sanatçı olarak istismarı, söBu şiir anlayışının ifamürüvü anlatabilirsin. Ama bunu eleştirel de edilmesi lazım. 'Şigerçekçi de anlatır, natüralist de anlatır, Zoir toplum için yazılır' Ia anlatmıştır en güzel şekilde ama bu senin gibi düz bir lafla hiçayirt edici vasfın değildir. Senin ayırt edici bir şey anlatmış olbir vasfın olması lazım. Estetikte imge teorimazsın. Ben bunu iki sine mesela inanıyorsun. Bana imge teoriAydınlar SavaFaşizmin Ayak Kadınlar Savadüzeyde ifade etmek sinden Türkiye'de hiç kimse bahsetmedi. 'îkinci Yeni Batı'nın 'Deli Gömsı/Attılâ 11Sesleri/Attilâ 11%JAttilâ llhan/Bil zorundayım. Bunun Ben bunu Plekhanov da okudum. Ondan SavtLşt/Attilâ 11leğiV'Attilâ 11han/Bilgi Yayınevi han/Bilgi Yayınevi gi Yaytnevi birisi, ideolojik düsonra geldim Türkiye'de söyledim. En çok han/Bilgi Yayınevi han/Bilgi Yayınevi zeyde evvela sentezi sevdiğim arkadaşım bana "Marksizmde imyapmam lazım. Senge teorisi yoktur" dedi. Ondan sonra ben tezi yapabilmek için satır satır nangi kitapta var, nerede var yametodu öğrenmem zıp söylemek zorunda kaldım. Netice şurar!') I I lazım. Metod, diyaya vanyor: Türk avdını inandığı konuda bilektik metod. Aslında le zamanının çok gerisinde. 1970'lerde, DAHİL diyalektik metodu 1980'lerde bizdeki Marksistlerin tartıştıklabiz o zaman bilmiyon konular, dünyanın 1930'da tartıştığı konuruz. Çok basit bir selardı. Çünkü ben Avrupa'dan 3. se^habepten bilmiyoruz, timden geldim, dehşete düştüm. Neler koçünkü Türkiye'de nuşuyorlar, neleri tartışıyorlar ve nelerden Marksizm ile ilgiü Icidolayı birbirlerini suçluyorlar. Halbuki tap satılmıyor. Olma1960 larda dünya Sovyet ihtilali çıktığı zayınca tabii bilmiyoman Uk muhalefeti yapan işçi nauhalefetinin Du\at/Attilâ 11Kurtlar Yaraya Tuz BasAyrılık Sevdava Sisler Bulvan//!/ruz. O zaman ne zanüstündeydi. Frankfurt filozoflannı konuşuhan/Bilgi Sofrası/Attilâ 11m»\JAttilâ 11tilâ llhan/Bilgi üMVAttilâ 11nediliyor. Çok enteyordu. Prankfurt filozoflan Freud'un MarYayınevi Yaytnevi han/Bilgi Yaytnevı han/Bilgi Yayınevi han/Bilgi Yaytnevi Attilâ İlhan resandır. O zaman 'Sosyalist, Marksist bir edebiyat hürriyet istemektir' zannediliyordu. O dönemin bütün şiirlerine bak, iki şeyden bahsedilir. Birisi "Hürriyet" diye bağınrlar çünkü baskı var, faşizan bir dikta. Bir de sefalet edebiyatı yaparlar. Halbuki bunun Marksizmle falan alakası yok. Bu çok genel bir olay. O zaman Marksizmin bu işe nasıl baktığına girdiğimde dehşete düştüm. Çünkü bir kere Fransızcam yeterli değildi. Ikincisi okunacak o kadar kitap vardı kı ben bunlann altından nasıl kalkacaktım. Şaşırdtm. Ama sabırla en usta, en büyük, en aklı başında esteder, özelükle Pleknanov, ondan evvel Çernişevski. Allah taranndan o zamanlar 'Sovyeder Birliği Yabancı Dilde Yayınlar Yayınevi' bunlann toplu eserlerini Fransızcaya çevirtip yayınlamışlar. Fransa'da da Globe diye bir yayınevi bunlan çok ucuza satıyordu. Ben bunlan bütün toparladım. Eleştirel gerçekçileri inceledim. Sonra da bu iş nasıl Sosyalist Gerçekçiliğe dönüsüyor inceledim. Plekhanov geliyor, o bir şeyıer yapıyor, daha çok sonraları da Astrahov diye biri vardı Sovyeder Birliği'nde. Çağdaş zamanlara doğru getiriyor bu meseleyi. Bunlan orada incelemeye başladırn. Bu arada da ilginçtir, 'Kendi Kendime Sanat Konuşmaları' diye bir kitap yapmaya karar verdim. tmmmm m m SAYFA 4 CUMHURİYET KİTAP SAYI 558