Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
yerine "gelenek". benzeri önerileri de kitapta. "Jüri neycti" ya da "jüri kurulu" yerine "seçici kıırul "u önermektedir ve doğrusu da budur. Bir dışişleri görevlisinin kullandığı "tekâbiliyet esası" deyimine de takılmış olup bunun yerine "karşılıklı", "karşılık ilkesine" ya da "karşılık olarak" diyemez miydi diye soruyor. Bilindiği gibi son yıllarda "sıkıntıyı Batı kökenli dillerden, o dillerin uygulayımbilim (teknoloji), yapımbilim (sanayi), tutumbilim (ekonomi) vb. uğraş daiları yoluyla ülkemize akın etmesinden çekiyoruz". Bunlara karşı direngenlikle çıkılması gerektiğini vurgulamaktadır yazılannda. Bir de yabancı sözcüklerin kendi kuralları içinde kaJıp kalmaması tartışması var. Ona göre, kendi kuralları içinde kalmaması gerekiyor; çünkü anlam değis,miyor. Ali Dündar yanlış tümce kullanımlarına da değinmiştir yazılarında. Sözgelimi, birisi "Belki bir iki bira içtik o arada" demiş. Ona göre, bira tane ile değil Şİşe ya da bardakla içilir, "bir iki bira" içilmez. Doğrusu da DU elbette. Bir de aynı anlamlı iki sözcüğü aynı tümcede kullanma durumu var. Geçen gün Başbakanımız "bu anlamda, bu manada bu böyle" dedi. Birçok kişi "anlaşma, konsensus yoluna gidildi" diyor. Ali Dündar'ın yazılarında bunun gibi konular da var. Bir sözcüğün Türkçesi varken başka dildekini kullanmanın ve hele ikisini birlikte kullanmanın dilimizi kullanma bakımından yararı var mı? Türkçesi Varken adlı bu kitabında Ali Dündar soruna her yönüyle eğilmiş ve anlaşılır bir anlatımı yeğlemiştir. Söyledikleri KOlayca anlaşılmaktadır. • var cümlelerle başlıyor: Bir lnsant Nercyc Kadar Tantyabiliriz?/ Yukandakisoruya yamt arayan ve ansiklopedik roman olarak da nitelcndirilebilecek bu kıtap yazılı olan her şeyle ilintili olup intıhar eden bir yazann, Asaf Cemil'in' son yazısını anlamaya, yorumlamaya çalışan bir başka yazann Yusu/Bünyamin 'in serüveninide içeriyor..." Evet, yazann da söyledigi gibi Kuşevi'nin Efendisi ansiklopedik roman tanımını hak ediyor: Aylandızdan konyağa, Gerundiumlardan SümerceTürkce ilişkisine kadar birçok şey hakkında okura bilgiler veriyor... Bu bilgiler o denli ustaca aktarılıyor ki onları severek ediniyorsunuz. Doğruluğunu kanıtlamaya olanağımız olmayan bu bilgilerden biri şöyle: "1896 senesi asayiş zabıtlanndan: Her gün serhus gezen,şaraba ispirto katıp içen Rıza aaındakı çingene, Silivrikapı surlanndaki bekar melcesindc kendi kendıne yanarak ölmüş olup tulumbaalar çağnlmıs olunsa bile yapacak bir şey olmamıştır. . Şahitlerden Vakkas adındaki sahsın anlattıklan bülaseten şüyledir. Mevta, Vakkas ile Kilisli Hurşit ile muhabbet edip ispirto kattığı sarabı içerken acaip bir şey olmuş, çingen Rıza denilen şahıs kastlıp kalıp için için yanıp kül olmuştur. Şöyle ki mevtamn vücudunun üzerinden dumanlar tütüp, derisinde küçük alevler hasıl olmuştur. Bekar odasındaki eşyaya hiçbir şey olmamtş olup, adamın sadece kafatası, elayak kemikleri ve amudufikarisinden bazt pareler yanmamış olup mevta tetkik edilmek üzere Mektebi Tıbbıyei Şahane'ye sevk edilmiştır" Haçla Hilâl arasında kayan bir yıldız 1492 İspanya 1598 İstanbul Türkçesi Varken/ Ali Dündar/ Dil Konusunda Yazılar/ Türk Dıli Dergisi Yaytm/htanbul2000/ lli s. Kuşevi'nin Efendisi AYLİN SÜER ğustos ve eylül aylaKuşevi'nin rında günEf%ndisi* demde olan bir yazardı Ibrahim Yıldınm. Ağustos ayında E Dergisi'nde Melek'ten Sonra adlı başarılı öyküsünü, eylülde ise Varhk Dergisi'nde Yorick, Orlic, Olric ya da Orhan Pamuk'un Tristram Shandy'nin önsö'zünde verdiği ek bilgı çerçevesinde gelişen Malumatfuruş bir yazı'yi okuduk. Ayrıca, yine eylül ayında, yazann internet ortamında (Altkitap) Kumcul adlı uzun öyküsünün yayımı başladı. Kuşevi'nin Efendisi'nin yazarı tanıtan sayfasından öğrendigimize göre, Ibrahim Yıldınm, Cumhuriyet Kitap'ta ve Çerçeve Dergisfnde bir dönem (19841988) San Yapraklı Küaplar adı altında denemeler yazmış. Feridun Andaç'ın onu Edebiyat Okulu'nda denemeci olarak nitelendirrnesinin nedeni bu denemeler olmalı. Ote yandan, Murat Yalçın'ın, yazann Bir Cinayetin Ekonomisı adlı kitabını son yirmi beş yılın en iyi öykü kitaplan arasında sayması bir başka gerçeğe daha işaret ediyor: Ibrahim Yıldınm, çok yönlü bir yazar... Onun çok uzun süre suskun kalmasının nedenlerini bilemeyiz, ancak şu anki çıkışı planlı programlı yazınsal bir eylem olarak değerlendirilebilir... A Kuşevi'nin Efendisi, l.Y. imzalı şu UMHURİYET KÎTAP SAYI 6 58 AnsMopMflk blp roman: KufavrninElendisl Alışılageldik romanlardan farklı bir yapısı var Kuşevi'nin Efendisi'nin... Birbiri arasında kaybolan, giderek birbirine kansan düşler/gerçekler; satırlar arasında dolaşan cinler, mehter marşı ritmiyle açılıp kapanan sayfalar ve her defasında okuru kitabı yeni baştan okumaya yönlendiren şifreler belki de ona postmodern dememizi gerektiriyor... Asıl ilginç olanı Ibrahim Yıldırım'ın zeyl'lerle romana müdahale etmesi... Bence bu müdahaleler, düş yorumcusu olarak tanıtılan Yusuf Bünyamin'in hatalar yaprnasına da neden oluyor ve sayfaların arasından birbirinin karşıtı sesler yükseliyor... Aslında tek bir kişinin oluşturduğu bu çokseslilik görsel efektlerle de beslenmiş: Asaf Cemil, odasını çizerek anlatıyor... Yine Asaf Cemil, cenin taşıyan kadın resmiyle bazı şeyleri çok daha lcolay anlatacagını düşünüyor... Hatta, kanyağa güzelleme yapılan sayfalarda, karşınıza ansızın 1934 yıiında yapılmış Tabii Kanyak reklamı çıkıveriyor... Okur bu çoksesli görsel ortamda sanki şifre çözmeye zorlanıyor... Arka kapakta yazılan şu satırlara nak vermemek elde değil: "... okurun romanın sayfalanarasında kaybolma riski çok yüksek; Kuşevi'nin Efendisi bu riski gö'ze alabüecek okurlar için..." Bu riskli kitabın beni şaşırtan bir yönünü paylaşmak ve okura küçük de olsa ipucu vermek istiyorum: Asaf Cemil, bir perşembe akşamı babaannesiyle Radyo Tiyatrosu dinlerken, sanınm dııanda 67 Eylül olayları yaşanıyor. Dinenen Radyo Tiyatrosu ise, Flaubert'in bir öyküsünün uyarlaması: La Legende deSaintJulien l'Hospıtatiler... Bu öykünün Türkçeye çevriıip çevrilmediği konusunda bilgi sahibi değilim, ancak yine sanınm Flaubert, romana katılan yazarlardan biri ve Dinleme Listesi'nde de rastlıyorsunuz (sayfa: 172173) Ote yandan, kırk bir isimden oluşan bu liste okura ipuçları verebilir diye düşünüyorum. • Clnler, metıteran, Haubert ve 67 Eylül Olayları geçip İstonbul'a varabilmiş bir Sefarad Yahudisi'nin kızıydı. Kısa zamanda hırsı, zekâsı ve cazibesiyle önce Hürrem Sultan'ın, ardından da Safıye Sultan'ın yakın dostu oldu. Iktidar, zenginlik ve gücün ne anlama geldiğini biliyordu çünkü. işte bu roman Kirâze'nin ve Sefarad Yahudileri'nin yaşadıklanna ışık tutarken, o dönemde Osmanlı ve Avrupa saraylarının içyüzünü sergiliyor ve okuru derinden sarsan muhteşem bir resim çiziyor. Neler yok ki bu resimde: DoğuBatı, MüslümanHıristiyan çekişmeleri, ölümcül enthkalar... İsyanlar, ayaklanmalar, yangmlar ve 1509 büyük İstanbul depremi... Aşk, seks, ensest.. ve yönetilenlerin tüyler ürperten kaderleh... Î Roman/392 Savfa Kuşevi'nin Efendisi/ Roman/ îbra him Yddmm/Sel Yayınalık/ 341 s. İI'INKILAJP