05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Tekboynuzlar, kurtkadınlar, ölüler ve kuznunlar Kapak konusunun devamı. mış yapıtlarıyla Peter S. Beagle, 1970'li yıllardan bu yana türün önde gelen yazarlanndan biri olarak profesyonel yazarlık yapıyor. Beagle'ın yazdıklarında genellikle ortamın, konunun yüzeyinden çok derinliği öne çıkıyor, böylece kurtadamdan söz açarken onun vanşetinden ya da trajcdisinden daha öte şeyler söyleınek, Olüm'ü kişileştırirken bıktmcı olmamak, bir tekboynuzu ger;ek bir maceraya dönüştürmek, mezarığın dünyaötesi ortamında yaşayanlarla ölüler arasında büyüleyici aşklar hayal etmek olanaklı oluyor. •" Peter S. Beagle'tn Düş Dünyaları ya da... î, Beagle, rantazi yazarlaıı arasında fantezidışı edebiyata görece yakınlığıyla, ya da daha doğrusu, ranteziye dışarıdan üslup ve yaklaşım özellikleri gctirmesiyle tanınan bir yazar. Kimi okurlar için 'yumuşak ve sakin' geliyor, kimi okurlar içinse 'gerçek büyüyle yüklü ve güven vcrici' fakat herkes için 'harika ve çarpıcı' bir yazar. Mezarlıkta yaşanan aşkları anlatan ve denizin kayalıklara çarpan dalgalarını karaya çıkmaya çabalayan sayısız tekboynuzu olarak gören bir yazar başka nasıl bulunabilir ki! Beagle'da, yaşamöykülerini saptamak yerine, yaratıkların ruhunu en kırılgan zengınlikleriyle görebilcn bir büyücünün sesi var. Söyleşilcrinde de, yarattığı karakterleri genellikle zihninin içinde birer şiir başlangıcı gibi, durup dinlenmeksizin dolanıp durmaya başlamalannın ardından yazmaya koyulduğunu vurgulayan Beagle, "onların içimde şarkı söylediklerini duyuyordum," diyor tekboynuz, kuzgun ve kurtkadın için, "onları görebiliyordum." Beagfe'ı bir tekboynuz uzmanı(!) kılan roman, Son Tekboynuz, karanlık bir ormanın derinliğinde bir başına yaşayan bir tekboynuzun, bir gün, ormanda gezinen avcıların kendi aralarında, yeryüzünde artık tek bir tekboynuz bile kalmadığından bahsettiklerini duymasıyla Harlka VB çarpıcı açılıyor. Önce, bir şeyi görmeyince yok sayan insanlann budalalığına vcrir bunu tekboynuz. I'akat sonra, dünyanın dört bir yanını gezmiş, garip bir kelebek tekboynuzların gerçektendeyokolduğunu, onun yaşayan son tekboynuz olduğunu söyler, Kızıl Bo ğa'nın dehşetınden söz açar. Tekboynuz, kayıp benzcrlcrini aramak üzere yola çı kacalttır ve yolculuğu sırasında, yakalanıp panayırda sergilenecek, haydutlarla çatışaeak, kasabalardan geçecek ve Kızıl Boğa'yla yüz yüze gelecektir. Panayırda pebine taıcılan, beceriksiz bir büyücü, Scnemendrick ile gençlik yıllarını bir tekboynuz arayarak geçirmiş bir kadın, Molly Grue eşlik eder bu maccrada, şaşırtıcı girdapları ve derinlikleri olan bir üslupla bir peri masahnın içinegiriyoruz. Son Tekboynuz Son Tekboynuz, ülkemızde de öniimüzdeki yılların kült kitaplarından biri olacaktır, çünkü giderek karmaşıklaşan dünyamızın özüne, insan doğamıza ilişkin aydınlık satırlar sunuyor Oz gibi hayali bir dünyada ve Tolkien'inki gibi tamamen başfca bir dünyada degil, bizim dünyamızda, inanılmış bir dünyada geçmektedir. Beagle'ın, kitaba yazdıftı girişte soylediği gibi, "Son Tekboynuz yazdığım diğer şeyleri bilmeyen insanlann da bildigi bir kitaptır; belki de karıyerimin geri kalanını hiç rahar bırakmayacak ..." 1978'teki bu yargı, aradan geçen birçok ödül ve etkileyici kitaba rağmen, bugün de büyük ölçüde doğru. Hobbit, Dune ve Karanlığın Sol Eli gibi klasikler arasına yerleşmiş olan Son Tekboynuz, Beagle'ın hâlâ en bilinen ve en sevilen yapıtıdır ve 1%8'ten bu yana (sonuncusu Türkçe ve sondan bir önceki Çekçe olmak üzere) birçok dile çevrilerck yayımlanmıijtır. 1982 de çizgi filme çekilmesi nin de bu sürekli ilgiye katbsı olmuş o!malıdır, fakat herhalde asıl nedeni tekboynuz ımgesinin insanı asırlardır büyü lemii( olmasının ardında aramak da yanlış olmaz. Borges'in Düşsel Varlıklar Kitabı'nda bir tekboynuz avı üzerine Physiologus'tan aktardığı "Nasıl yakalanır? Karşısına kızoğlankız bir güzel çıkarılır, göriir görmez kızın kucağına atlar; kız onu sevgiyle kızıştırır ve kralların sarayına taşır," satırlarına rağmen, tekboynuz, son tekboynuz (o her zaman son ve tek tekboynuz değil mıdir?) belirsiz bir benzersizlik, kusursuzluk, gurur, yurnuşaklık ve akıl simgesi gibi durmaktadır. Romanda anılan nüyücü Nikos'un öyküsündeki (s. 85) tekboynuz erkeöe dönüşürken, son tekboynuz kadına donüşmektedir Beagle'ın yumuşak ve kanımca dişil tonlar taşıyan, süslemeli yazısı için çok s,asırtıcı değil bu, fakat ilk tekboynuzun bir bakirenin kucağında yatarlcen saldırıya uğrayarak bir erkeğe dönüşmesi ve saldırganları öldürdükten sonrabakireyleevlenmesiilebunun ters imgesiymiş gibi, son tekboynuzun bir kadına dönüşerek şatoya girmesi ve Kızıl Boğa'yla yüzleşmesinin cinsel imalarını bir ergenlik dönüşümü olarak yorumlamak apartıya mı kaçmak olur? Demek istediğim (ing.de 'corn'un göndermeleri tohum, mısır, nasır vb. tr.deki dolaysızlılda örtüşmüyor), Beagle'ın, tekboynuzun bizi örtülü bir biçimde etkileyen imasını büyüleyici bir tarzda yorumlaması kitabın kalıcı etkisini yaratıyor olabilir. Yine de, bir büyüyü sinsi bir biçimde kesip biçerek kan içinde bırakmak gülünç bir şeydir; bir tekboynuzu gücendirecek bir şeydir: "Tekboynuz insanlardan usanmıştı. Uyurlarken yol arkadaşlarını seyredip, düşlerinin yüzlerinde koşuşturan gölgelerini görüp, onların adlarını bilmenin ağırlıgı altında ezildiğini hissediyordu. Acısını azaltmak için sabaha dek koşuyordu sonra; yağmurdan da ötedünyada gezlnti ha hızlı, kaybettikleri kadar hızlı, kendisi olmanın hoşluğundan başka hiçbir şey bilmeyeceği zamanı yakalamak için koşuyordu " (s. 119) lyi bir okur, iyi bir rantezi okuru ötedünyada gezinen karakterlerdcn biri olmalıdır; ner iki dünyada da 'kendisi olmanın hoşluğunu' yaşayarak bir görevi yerine getirmelidir. /.aten Beagle'ın (bu arada çevirmeni coşkuyla kutlamak gereklidır), sözcükleri ıslak kum tanccikleri gibi kullanarak konuşmalar, izlenimler ve süslemeler bolluğuyla atmosfer yaratan yazısı, okuru kaçınılmaz bir katılıma sürüklüyor. Calvino bir zamanlar, hafif ve süratli kitaplara yönelik arzusundan bahsetmişti; Son Tekboynuz bu türden, neşeli, coşkulu, süratli, yoğun bir kitap. 'Düş Dünyaları' derlemesindeki diğer metinlerin de kendilerine has çekicilıkleri olmasına rağmen, neden insan Son Tekboynuz'a takılıp kalıyor; ona sanki bir yaşam kılavuzu gibi bağlılık duyu yor? Kendi adıma, seyrek görülür inceliğinden, güçlendirici neşesinden dolayı diyeceğim; başkaları adınaysa, bir tekboynuz olma ncveslerinden dolayı demekte tereddüt etmeyeceğim. Çünkü hepimiz, büyücü Schmcnuerick in sık sık süylediği gibi, bir peri masalındaki yerimizi bulmaya çalışıyoruz: Hepimizin bir çağrıya, dalıp kaybolmaya ihtiyacı var Son Tekboynuz, bir gcçit; sürükleyici ve inandırıcı karakterleri, etkileyici öyküsüyle, okumayı bitirdikten çok sonra bile, iyi niyetli bir anı gibi ara sıra yeniden açılan bir geçit. [Romanda yer alan isimlere ve bilmecelere ilişkin kısa ve anlamlı bir açıklama: Tekboynuzun bir kadına dönüştüğünde aldığı isim olan Amalthea, Yunan mitolojisinde Zeus'u bebckliğinde emzifen dişi keçinin adıydı. Bir anlatıma göre, Zeus onun boynuzlarından birini (geriye bir "tek boynuz" bırakarak) kırdı ve kırılan boynuzdan meyveler vc yiyecekler döküldü. Bolluk boynuzunun kaynağı budur. Boynuzun besin kaynağı olmasıyla, si hirli iyileştirici bir güç kaynağı olması fikirlcri arasındaki flişkı buradan gelir. * "Ruhk"un, Sinbad öykülerindeki "Rok" adlı kuşun adının başka bir telattuzu olma olasılığı var. * Büyücünün adı olan Schmendrick ise, hoş bir Beagle şakası olarak, ibrani argosunda "talihsiz bir beceriksiz" anlamına gelen "schlemiel" sözcüğünden kaynaklanıyor olabilir. * Schemendrick'in Ruhk'a sorduğu bilmece, "Kuzgun niçin yazı masasına benzer?", Çılgın ŞapKacı'nın Çılgın Çay Par" SAYFA 4 CUMHURİYET KİTAP SAYI 493
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear