Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Günter Grass'ın Nobel Edebiyat Ödiilü'nü almasıyla Teneke Trampet (Die Blechtrommel) adlı romanı bir kez daha gündeme geldi. tlk kez 197273 yülarında Kâmuran Şipal'in çevirisiyle Türkçede yayımlanan, 1983'te yeniden basılan romanın Schlöndorff tarafından çekilen filmi 1983'te (çekiminden dört yıl sonra) sinemalarda da oynamış ve "Teneke Trampet" adının yurdumuzda yaygınlaşmasına yardımcı olmuştu. 1959'da yayımlanan Die Blechtrommel, yazarına Almanya içinde olduğu denli Almanya dışında da büyuk ün kazandırmış (yaklaşık yirmi dile çevrilmiş, Fransa'da "en iyi yabancı roman" ödülünü almıştı) ve II. Dünya Savaşı'ndan sonra belki de ilk kez dünyanın gözlerini yeniden Alman yazrnına çevirmiştir. Romanın bu denli ilgi uyandırmasının nedenlerinden biri, kuşkusuz, içinde yaşadığımız çağı, 20. yüzyılın ilk yarısını tüm gerçekliğiyle ve eleştirel bir gözle yansıtmasıdır. NILUFER KURUYAZICI Kurmaca olaylarla tarihsel aerceain ic ice vuruduau roman • • w •• liriz buna). Ikincisi ise yaklaşık 1900 yıllarında Oskar'ın büyükanncsiyle oaşlayan, 1924'te Oskar'ın doğıımunu da içine alarak 1952'ye dek geçen süredir. Bu ikinci öykü düzlemi, birincinin başladığı tarihe (1952) yılına ulaştığında, öyküleme işlemi de sona erer (1954 yılına erişılmiştir), yani Oskar'ın otuz yaşına bastığı gün roman biter. llginç olan, romanın zamandizinsel sıraya bağlı kalmasına karşın alışılmış geleneksel roman ya pısında olmayışıdır. "Geçmiş" ile geçmişin öykülendiği bugün", yani bu iki ayrı zaman düzlemi, iç içe, birlikte yaşanır ve anlatılır. Grass, geriye dönüş, geçmişi anımsama ya da bilinç akışı gibi teknikler kullanmadan, kendine özgü bir anlatım biçimi geliştirir romanın bütününde. Nobel Ödüllü Günter Grass'm "Teneke Trampet"i TCnEKC TRAmPCT rolünü sürdürdüğü için, sanki görünmez bir kişiymişçesine her olayı gözler (annesinin Jan Bronski'yle sevişmesini masanın altından ya da dolabın içinden gözetlemesi gibi), her konuşulani dinler, ama çevresinde olup bitenlerin dışında kalır Birinci kitap boyunca, anlatılan öykü içi tek tek olaylara koşut olarak, öykü dışı tarihsel olaylann da gelişmesi izlenir. Baba Matzerath'ın kişiliğınde Nasyonal Sosyalist Parti'nin (Danzig henüz serbest bölge olmasına karşın) giderek yandaş toplaması, güçlenmesi ve yayılması gözlemlenir (ikinci kitabın sonunda partinin Skılmasıyla bircte Matzerath da ölecektir). "Meşale alaylannın ve tribünler önünde resmi geçitlerin vakti gelip çatmıştır", "Matzerath 1934 yılında, yani oldukça erkenden, ortada esen havayı sezerek partiye girdi", "... asık suradı Beethoven çividen indirilerek yerine gene öyle asık suradı Hider'in resmi asıldı", "Matzerath her fırsatta bir parçasını satın alarak yavaş yavaş bir üniforma sahibi olmuştu. Parti kasketiyle işe başladı... Her hafta birçok defa söz konusu üniformayı üzerinde taşımak için fırsat çıkıyor, ama Matzerath onu sadece Mayıs Çayırı'ndaki Pazar günü gösterilerine katılacağı zaman giyiyordu". Hider'in Danzig'de güç kazanması, birinci kitabın sonunda Yahudılerin izlenmesine, sinagogların yakılmasına ve oyuncakçı (Yahudi) Markus'un kendini öldürmesine dek sürer. Tarihtc "Kristal Gece" adıyla anılan, Kasım 1938'deki gerçek olaylarla romanın birinci bölümü sona erer. Bundan sonra gerek Oskar'ın (öykü içi) yaşamında, gerekse tarihsel olaylarla bir dönüm noktası gelecek, II. Dünya Savaşı başlayacaktır. Tarihsol oiaylanı geüşmesi R oman, 1900 ytlından başlayarak, II. Dünya Savaşı öncesini, savaş yıüarını ve savaş sonrası Almanya'sını (1954 'e dek) çarpıcı bir biçimde anlatmaktadır. Teneke Trampet aynı zamanda Katz und Maus (Kedi ile Fare) adlı uzunöykü ve Hundejahre (Köpek Yılla^ı) adlı romanla birlikte Grass'ın "Danzig Uçlcmesi"nin ilk kitabını oluşturur. Her üç yapıtın ortak yanı, konulannın Danzig'e geçmesi ve II. Dünya Savaşı'nı anlatmalarıaır. Teneke Trampet'in ve Köpek Yılları'nın orta bölümlerini kaplayan savaş, Kedi üe Fare'nin tümünün arkaplanını oluşturur. Böylelikle üçlemenin ilk kitabı Teneke Trampet'in başkişisi üskar Matzerath, toplum dışı bir kışidir. İçinde doğduğu ve yaşamak zorunda olduğu çcvreyi benimsemek istemez, doğumuyla birlikte, kendi istemiyle, çevresinin dışında kalır. Onu dışarıda bırakan toplum değildir, Oskar kcndisi çcvresinden Icaçar. Bu ilişki kopukluğu açısından da Teneke Trampet'le Kedi ile Fare arasında bir koşutluk vardır. Yalnız bu ikincinin başkişisi Mahlke, neOskar gibi çevresini eleştirir, ne de ona karşı kendısi de, her üç yapıt arasındaki ilişkinin göz önünde bulundurulmasını istediğini, üçlemenin parçalarının bir bütün oluşturduğuaçıkça dilc gctirerek "Şimdiye dek niç kimse benim ilk üç düzyazı anlatımı birlikte, bir bütün olarak ele almadı... Üçü benim için tek bir yapıttır, bir üçlemedir" der. Öykü içi olaylar Kedi ile Fare'de savaş yıllarını içine alan bir tarihsel çerçevede geçer. Danzig limanındakı savaş gemisi batıkları ya da öykü içinde yer yer kuÜanılan "savaş kahramanı" imgesinin dışında, gerçek olaylar öykünün gidişine doğrudan doğruya yansımaz. Teneke Trampet'tc isc durum biraz daha değişiktir. Burada, öykü içı kurmaca olayların yanı sıra, 19001954 yılları arasında geçen gerçek olaylar da geniş biçimde anlatıfır. Hatta roman, gerçeküstü bir varlığın, Oskar'ın kurmaca yaşamöyküsü olmaktan çıkar, içinde yaşadığımız yüzyılın ilk yarısının tarihsel, toplumsal ve ekonomik olaylarına genel bir bakışa, giderek de onların eleştirisine dönüşür. Romanın başında Oskar "bir akıl ve ruh hastalıkları kliniğinin sakinlcrindcn"dir. Bakıcısına aldırttığı kâğıtlara kendi yaşamöyküsünü yazmaya başlar. Bundan sonra bize anlattığı öykü içi ve öykü dışı (tarihsel) olaylar, zamanuızınsel sırayı ızleyerek iki ayrı zaman düzlemindegelişir. Bunlardan birıncisi. Oskar'ın geçmişini anlatmaya başladığı 1952 yılından, 1954 yılına dek klinikte geçirdiği sürcyi kapsar ("öyküleme süresi" de dıyebi "Birinci, ikinci, üçüncü kitap" adını alan üç bölümden olusur roman; ayrıca her bölüm, içinde anlatuan olaylarla ilgili kısa birer başhk taşıyan alt bölümlere ayrılır. Bu alt bölümlerin her biri bağımsızdır, içlerinde anlatılanlar birinden öfcürüne taşmaz. Aralarındaki bağı, onları yaşayan, gözlemleyen ve bize anlatan Oskar kurar. Ama romanın bütününde bu tek tek bağımsız bölümler birleşerek Oskar'ın içinde bulunduğu öykü içi dünyanın bir kesitini oluşturur. Anlatılanlar böylece bütünlük kazanır ve yukanda değinildiği gibi, olaylann zamandizinsel sırayı izlemesi de bütünlüğün kurulmasına yardımcı olur. Hçtaı w Içsrik Burada romanın Türkçe çevirisinin ikinci baskLsına ilişkin, belirtilrnesi gerekli önemli bir nokta var. Birinci baskıda roman, üç kitap ayrımına uygun olarak üç cilde bölünmüştü; bu cildcrin her birinin ayrı bir bölüm oluşturduğu avrıca gösterilmemesine karşın kendifiğinden ortaya çıkıyordu. Aynı yayınevinin yaptığı ikinci baskıda ise nedense bu üç cilt eşit kalınlıkta iki cilde indirilmiş, "kitap" ayrımı da ayrıca gösterilmemiş. Her yazın yapıtmda olduğu gibi, bir romanda da biçün ve içeriğin birbirini belirlediğinin, bir romanın bölümlenmesinin (yani dış yapısı nın) hiçbir zaman rasgele olamayacağının dikkate alınmadığı, sorumsuz bir davranış bu. Oysa, hele Teneke Trampet gibi dış yapısıyla öykü içi ve öykü dışı olaylar arasında sıkı bağlar bulunan bir romanda bu zorunIu ilişkiyi aramak doğaldır. Oskar'ın anlamkları 1899 yılına, yani kendi doğumundan 25 yıl önceye gider. Büyükannesiyle büyükbabasmuı öyküsü, annesinin doğumu ve gençlik yılları, Polonyalı kuzenijan Bronski'yeolan aşkı, Alman kökenli Alfred Matzerath'la evfenmesi birinci kitabın başında, ilk iki alt bölümde öykülenir. Bu arada, I. Dünya Savaşı sonunda, öykünün geçtiği Danzig kenti "bağımsız bölgc ilan edılir ve Birleşmiş Milletler'in yönetimine bırakılır; Polonya ise kentin merkez ke siminde bir serbest liman sahibi olur ve Hevelius Meydanı'nda kendi postanesine kavusur". Öykü dışı bu gerçek olaylar, Jan Brons ki'nin "Polonya'yı seçmesi ve Polonya postanesine geçmesi" ile öykü içi kurmaca olay larla da örülmuş olur. Danzig kentinin özel konumıı, sonradan II. Dünya Savaşı'nın çık nu masına yol açacak olaylann merkezi olması ve tarihin dönüm noktalanna tanıklık etmesi, böylelikle Oskar'ın öyküsü bakımından da önem kazanır. Gerçi Danzig'de doğmuştur Grass, ama Teneke Trampet'e gerçek ve kurmaca olayların iç içe işlenmesi açısından bakıldığında, onun Danzig'i, salt kendi doğduğu kent olduğu için romana konu yaptığı söylenemez. ^ t e Oskar bu tarihsel kentte, "orta halli insanlar"ın bir bakkal dükkânı, bir manav ve bir fınndan oluşan dar çevresinde dünyaya gelir. Kentin tarihsel öneminin yanı sıra bu ortam, Oskar'ın öyküsünün toplumsal boyutunu da belirler. 1924 Eylül'ü başlannda doğumunu "gözlerimi açmış, dünyanın ışığını altmış mumluk iki ampul olaralc görmüştüm" diye anlatan Oskar, 'kulakları delik, ruhsal gelişimini daha doğmadan tamamlamış ve bundan böyle işi sadece bu gelişmenin örneklerini ortaya koymakolacak bebeklerden" biridir. Düşünme ve karar verme yeteneği tümüyle gelişmiş olduğu için de çevresinde konuşulanlan, babası Matzerath'ın "Uerde dükkânın başına geçer!", annesinin ise "Oskar'cığım hele bir üç yaşına gelsin, bir teneke trampet alacağım ona" demesi üzerine düşünür ve "yalancıktan çığlığı basıp, kendime ağlamaktan mosmor olmuş bir r>ebek süsünü vererek, babanıın tekliuni, yani bakkal dükkânıyla ilgili bütün sözlerini düpedüz geri çevirdim; anncmin isteğini ise yeniden gözden geçirecektim" diye bir karara vanr. "Bir yetmiş iki boyunda yetişkin bir kimse olarak kendimi (Matzerath'a) teslim etmemek ve onun di lcğinc uyup, yirmi bir yaşındaki Oskar için yetişkin ınsanların dünyasını canlandıracak bir bakkal dükkânına karşı hiçbir vükümlülük altına girmemek için, üç yaşındaki çocuk olarak kaldım hep; bir cüce, bir Parmak Çocuk, bir türlü boy atmayan bir bücür olarak kaldım. Bir kasayı durmadan tıkırdatıp durmamak için trampetime sarılıp, üçüncü doğum günümden sonra bir parmak bile büyümedim; üç yaşında, ama üç kat daha akıllı bir çocuk olarak kaldım". Üç yaşında görünüşe bakılırsa merdivenden düşmesi sonucunda büyümesi duran vc büyüklerin gözünde o yaşta bir çocuk olarak kalan Oskar, karşı çiKtığı, katdmak ıstemediği bu "orta halli çevre"yi dışardan, toplum dışı bir kişi olarakgözler, eleştirir. Hem, bu gerçeküs tü durumunu çevresindckiler algılamadığı, hem Oskar'ın kcndisi dc üç yaşındaki çocuk Birdömn*ibraşi 31 Ağustos 1939 günü sabaha karşı Danzig'deki Polonya postanesinin Almanlar tararından basılmasıyla savaş başlar. Tarihin bundan sonraki akışını bclirlcyccck niteliktekı bir olay, roman içindekı kurmaca düzlemdedeeşdeğerde bir önem taşır: Oskar'ın "muhtemel babanı" dediği, annesinin sevgiüsi Polonya kökenli Jan Bronski'nin bu naskında Almanlara tutsak olması ve az sonra da kurşuna dizilmesi Oskar'ın yaşamında bir dönüm noktasıdır. () güne dek, yaşadığı yılların tarihsel olaylarını uzaktan gözlemek ve kaydetmekten ileri gitmemiş, salt kurmaca düzlcmdc kalmış olan Oskar, ilk kez gerçek bir olaya karışır burada. Danzig'deki Polonya postanesinin sarıldığı ve Polonyalı posta meınurlarının Almanlara teslim olmamak için dircndıği 31 Ağustos gecesi, o da Bronski ile birlikte postanenin içindedir. Yaralılann, ölülcrin arasında dolaşır, ateş altındaki pencerelerin önünde durur, her şeyi tüm gerçekliğiyle yaşar. Bugecenin tarihteki önemini, Oskar'ın yaşamöyküsündc de bir döncmin bitmcsiylescıgileyen Cîrass, bu dönüm noktasını bir ikinci olayla daha pekiştirir. O güne dek hiç konuşmamış, lxSylece de çevresinde olup bitenlerin dışında kalmayı Daşannış olan Oskar, oynadığı üç yaşındaki çocuk rolünü o gece ilk kez bırakır, konuşur ve büyüklerin oynadığı skat oyununa katılır. Yetişkin insan ' CUMHURİYET KİTAP SAYI 505 SAYFA 14