28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

A Y R I N T I L A Ö N E M L İ D I R ! . . Yeni Binyıl İçin Ortodoks Olmayan Filcirler Inceleme/Çev.: Şen Süer Kaya 2 1 . YÜZYIL ANARŞİZMİ Der.: John Purkis & James Bowen Hemen belirtelim: Bu "yıkıcı" olmayı amaçlayan bir kitap. Otoriter, hiyerarşik, şiddetin kurumlaştığı yapıları yeni bir "hayat tarzı" ile yıkmayı öneriyor. "insan doğasının özgürlüğü ya da otoriteyi seçmesini önleyecek hiçbir şey yoktur," saptamasından hareket ederek, "devrimin ekonomik ve toplumsal koşullardan çok 'bir irade', 'bir kişisel seçim', 'bir kendini var etme tarzı' olduğunu" savunuyor. Yeni bir bin yıla giriyoruz; Anarşistler, giderek parçalanan bir dünyanın karmaşıklıkları ve çelişkilerine kendi çeşitlilikleri ile müdahale ediyorlar. Toplumun mutlak ve mekanik yorumlarının çöküşünden söz eden postmodernizm, kaos kuramı, çevrecilik ve feminist post yapısalcılık gibi felsefi akımlar hakkında söz alıyorlar. Modern dünyanın sorunlarına klasik şablonlarla bakmaktansa yeni fikirler üretmekte cesur davranıyorlar. İnsan doğasından refah devletine, sivil itaatsizlikten popüler kültüre, ulaşımdan aylaklığa, teknolojiden cinselliğe kadar çeşitli konularda "uçuşa geçmekten" ve "yıkıcı olmaktan" çekinmiyorlar. Söylemlerinın merkezine ise şu bakışı oturtuyorlar: Devlet devrimle yıkılabilecek bir şey değil, insanlar arasındaki bir ilişki tarzıdır. Devlet, bu ilişki tarzıyla var olur, beslenır, güçlenir, sömürür ve öldürür. Devlet, otoriter ve hiyerarşik örgütlenmelerle iktidara talip olunarak değil; insanlar arasında devletin kendini yeniden üretemediği yeni ilişkiler, özgürlükçü ve dayanışmacı yeni bir "hayat tarzı" kurularak yıkılabilir. Asıl olan "iktidarı almak" değil, gündelik hayat devrimleridir. Zira, yaşanacak bir hayatımız vardır. Anarşistler 20. yüzyılın diğer "devrimci önerileri" kullanıp geçersizleştirdiğini söyleyerek, 21. yüzyıl için meydan okuyorlar: Artık, "güç ilişkileri üretmeyecek bir toplumsallığı amaçlayan yeni bir soldan yana olma zamanı geldi," diyorlar... ı i . ı I \ A / I HOŞGORU UZERINE İnceleme/Çev.: Abdullah Yılmaz Mıchael Vvalzer Günümüzde, eğer 1oplum"dan söz ediyorsak, kaçınılmaz olarak, çok çeşitli kültürlerin belli bir coğrafyada ötekilerin farklılıklarını kabul ederek yan yana yaşamasından söz ediyoruz demektir. Hoşgörü de bu barış içinde yan yana yaşama sanatının adıdır. içinde yer aldığı kültüre, tarihe ve coğrafyaya göre değişen biçimlerde olsa da, her insan, her toplum bu sanatı icra eder, etmek zorundadır.Tanınmış siyaset bilimci Michael VValzer'in, Hoşgörü Üzerine adlı yakın tarihli çalışması konuya hoşgörü temelinde eğilerek hoşgörünün toplumsal temeldeki önemini, sorunlarını ve tarih içinde hoşgörünün nasıl düzenlendiğini irdeliyor. Michael VValzer'e göre, hoşgörü farklılık karşısında tahammül göstermekten başlayarak, umursamamak, metanetle karşılamak, merak etmek, şevkle onaylamak gibi biçimler gösterebilir. Hoşgörüyü geniş bir çerçeveye oturtan VValzer, belli bir istikrara kavuşmuş toplumsal düzenleri hoşgörü erdeminin kurumsallaşmış biçimleri olarak ele alıyor. Ve bu çerçevede yazar, çokuluslu imparatorluklar, toplumlararası birlikler, ulus devletler, göçmen toplumları ve uluslararası toplum olmak üzere beş hoşgörü rejimini ve ayrıca çok sayıda karma rejim örneğini inceliyor. Çokuluslu imparatorluktan ulus devlete geçiş modeli olarak Türkiye hoşgörü tartışmalarında kilit bir öneme sahiptir. Bu kitapta tartışılan, Osmanlı "ümmet" sistemi farklı dinden cemaatlerin görece barış içinde yan yana yaşamasını sağlarken, mirasçısı olan Cumhuriyet rejimi henüz bağrındaki farklılıklarla barışık bir hoşgörü rejimi geliştirmeyi başaramamıştır. Düşmana göre değil farklılıkların tanınmasına göre kurulmuş ya da kurulabilecek rejimleri özlü bir biçimde tartışan Hoşgörü Üzerine böylesine anlamlı bir boşluğa işaret ediyor. DOĞMAMIŞ KRISTOF Edebiyat/Çev.rAslı Biçen Carlos Fuentes rminci yüzyılın ikinci yarısında roman sanatına kendi damgasını vurmuş sayılı yazarlardan biri olan Fuentes'in, onu "önemli" azar olmaktan "büyük" yazar olmaya çıkardığı söylenen iki başyapıtından biri olan Doğmamış Kristof\i sunuyoruz sizlere. toman 1992'de lersütopik" bir Meksika'da geçiyor. Kuzey Amerika'nın Meksamerika olduğu, ABD'li petrol şirketlerinin güney eyaletlerini ele geçirdiği paramparça olmuş bir Meksika bu. Borç yükü altında ezilen; çevre kirliliğinin öldürücü boyutlara ulaştığı; sıyasetçilerin yoksul halkı simgesel eylemler ve yarışmalarla oyalamaya çalıştığı, başarısız kalınca da katliamlara başvurmaktan kaçınmadığı, hepimize tanıdık gelecek bir "tatlı vatan". Bu yarışmalardan biri de, Kolomb'un Amerika'y1 keşfedişinin 500. yıldönümü olan 12 Ekim 1992'de doğacak ve soyadı Kolomb'a (ispanyolca "Palamo") en çok benzeyen bebeğin 21 yaşında ülkenin yöneticisi olacağını ilan eden yarışmadır. işte bu yarışmanın ürünü olan, henüz doğmamış Kristof Palomar, romanın anlatıcısıdır. Rahmin içinde her şeyi görür ve anlatır cenin Kristof: "Geçmişi olmayan" ve başının üzerinde bir hale taşıyan annesi Angeles'i, "asi muhafazakâr" babası Angel'i, siyasi ilişkileri sayesinde mültimilyarder olmuş işadamlarını, ülkeyi yetmiş yıldır yöneten kâbus parti PRI'yı, nefes alınmaz hale gelmiş, çöp ve lağım kuşatması altındaki Mexico City'yi, paranın tatil yeri Acapulco'yu, sokak çocuklarını, yok sayılan Yerlileri, ağzından yeşil salyalar akan polis şefini... görür ve anlatır. Epeydir şöyle yoğun, çarpıcı, müthiş bir roman çıkmıyor" diyenlere duyurulur. DL'I' D ıı'ı Bir Özgürlük ve Yönetim Teorisi İnceleme/Çev.: Abdullah Yılmaz CUMHURİYETÇİÜK Mörta Tikkanen Edebiyat/Çev.: ilknur tgan BİR ERKEĞE NASIL TECAVÜZ EDİLİR? AYUNTI A Y R I N T I Y A Y I N LARI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear