24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Gazetcsi'nin uzun süren çabaları sonucunda üç dört haftadır yeniden (vc bu kez ilk baskıiarındaki gibi 1500 adet değil, gazctenin baskı sayisınca, yani onbinlerce kopya olarak) okurla buluşmakta olan "Beyaz Kitaplar", "Beyaz Dizi", "Klasikler Dizisi" olarak adlandırılan Doğu ve Batı Edebiyatlarından yapılan bu çevirilerin hazırlanmasında zamanında kimlernasıl karar vcrmişti? Bu kitapların çevrilmesinde bu anlamlı "terccmc faaliyetinin" gündeme getirilmesinde kimler nasıl yönlcndirici olmuşlardı? Bu soruların yanıtlarını biraz merak ediyorsanız, Edebiyatçılar Derneği tarafından 2627 Aralık 1997 günlerindc Ankara'da düzenlenen, sçssiz ama görkemli Hasan Ali Yücel Günleri sempozyumuna uzanmanız, o sempozyum bildirilerini içcren aynı adlı kitabı (1) edinmeniz (Aralık 1997) ve yine aynı scmpozyuma yetiştirilen Birinci Türk Neşriyat Kong 1939'da toplanan Birinci Türk Neşriyat Kongresi ve Diinya Klasikleri yayın kurumlannın cmcklerine imkân nisnetinde iştirak edilmiş ve çalışmaları böylece takviye nlunmııştur. Dun ziyarct ettiğimiz ()n Yıllık Türk Neşjiyat Sergisi bunıın canlı bir delilidır. Bu yolda atılmış en müsbet ve inkilapcı adımın Latin esasın* dan alııınuş Türk narflerini kabııl etmemiz olduğıında bir an bile tereddüt edileınez." Yine sürdürüyor: "Clarp kültür ve tefekkıir camiasının seçkin bir ıızvu olmak dileğinde ve azminde bulunan (]umhuriyetci Türkiye, medeni dünyanın eski ve yeni Jikir mahsullerini kendi diline cevirmek ve alemiıı duyuş ve düşünüşü ile benliğini kuvvctlcndirnıek mecburiyetindedir. Bumeebuıiyet, bizigenişbirterciime seferberliğine davet ediyor. Bunu nasıJ yapaca^ız? Neleri tercüme etmeliyiz ve hangı sıra ile, nasıl bir yoldan bu işleri başarmalıyız? Bugün, bütün iyi niyetlere rağmen elclc muayyen bir program bulunmayışı yüzünden bu yolda heba olan emeklere ve paralara acımıyor muyıızr1" (2;s.l2). Yücel gibi bir ki^inin arkasında Mustafa Kemal Ataturk olmasaydı, hatta ölümünden sonra onun koruyucu gölgesi üzerinde eksik kalsaydı, Türk toplumu böyle bir dönüşümü yine de yaşunıatnı^ olurdıı, diye düşünmek gerekir. Bunları düşündüren yeterince neden var: Pek çok başarılı görevi geride bırakan bir kişi 42 yaşında Milli Egitim Bakanı oluyorvegörevi alışının be^inci ayında Birinci Türk Neşriyat Kongresi'ni, bıından iki ay sonra da Birinci Maarit îjurası'nı topluyor. I ler ikı kongre de, kendi alanlannda ilk olmanm yanısıra, ülkenin aynı alanda hiz ınet veren bütün kesimlerini biraraya getirmesi acısından ilginçtir. Yücel aym kucaklayıcı tavrını Muharrirler Kongresi'ni düzenleyip, ozellikle edebiyat ve düijünce yaşamına eıııeği geçen kişileri biraraya getirırken de yapmıştır. Ancak kısa zaman sonra Kenan ()ner davası ile başlayan ve hızla tırnıandırılan (siyasal nedenleri başka kaynaklarda, örncğin 4, bugiine kadar yeterince incelenmiş olan) bir süreçle top lumun siyasal yapısı tara fından sistem dışına itilmeye çaIışılması, hiç şaşırtıcı değildir vegerek üniven>ite çevresinde, gerekse ceviri grubunda emek veren ve kendisinin himaye ettigi kişilerin, kendisinin görevi bırakmasından sonraki on yıl içinde toplumda boy hedeli lıaline getirilerek saf dışı bırakil maları da yinebeklenen bir şey olmak gerekir. Aydınlanmacı görüş ülkeınizdeıiDU tür çabalarla ve cadı kazanlarıyla uzaklaştırılmaya çalışılmıstır. (3 ve4). Birinci Türk Neşriyat Kongresi'ne dönersek, kongrenin konu başlıklarına bakJdığında bunların, 1939'dan bakılan bir Türkiye için, ne kadar kapsamlı olduklarına ve büyük bir uzakgörüşlülükle hazırlanmışoluşlarına şaşılabilirbüe. Son aylarda ÇOK önemli bir gündem maddesini oluşturan Telif \ laklan Yönetmeliği'nin uygulanması ve bu amaçla yazar lıaklarını koruyucu uygulamaların başlatılması konusıı, o döncmdc belki de ilk kez gündeme getirilmiştir. Sanırız yine aynı uzgörüşlüliiğün verdiği ivme ile 1951 yılında 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunıı'nun yasalaşması sağlanmıştır. Ancak aynı yasatla 1983 yılında bazı değişikliklere gidüdiği halde, 1998 yılına gelindiöinde yasanın cmrcttigi kuralların 15 yıldır uygulanmamıij olduklan görülmektcdir. \ îatta daha da kötüsü, yürürlükteolan yasalar bile tartışılır hale gelmiştir. Anayasal güvcnceyekarşın.düşünceözgürlü^ünün tahakküm altında yaşadığı bir Tiirkiye'de telif hakları knnusıınun, alandaki bütün taraflartaralından (yazaryayıncı okurdağıtıcı kitapçı denetleyici bütün kurumlar) çiğneniyor olması da ayrıca şaşırtıcı olmanıalıdır. Kongrc'ıle ele alınan konııların başlıklarından oluşan aşağıdaki liste, alanda gö resi (2) tıpkıbasım kitabını edinip incelemeniz gerekecek. ALİ CENGİZKAN Kongrann kapsflmb koraisn 1 5 Mayıs 1939 tarihlcrinde Ankara'da, genç Maarif Vekili I Iasan Âlı Yüccl'in yönlcndiriciligindc toplanan Birinci Türk Neşriyat Kongresi'nin açüış nturumunda, Başvekil (Başbakan) Dr. Refik Saydam konuşnıasının bir yerinde bakın nediyor (2, s.8): "Memlekettebir Milli Kütüphane vücude getirdik. Bunu en uzak köye kadar götürmek, yalnız götür mck değil okutmak zevkini daimi surette idamc etmck bu kongrenin yapacağı programa tabi olacaktır." Yalnızca Milli Egitim Bakanı taralından degil, Başbakan tarafından da savunulan, dahası Mustafa Kenıal Atatürk'ün ve yeni Cumhurbaşkanı tsmet Inönü'nün de dcsteklerini alan bu görüş, Cumhuriyet'in aydmlanmacı dü şünccsinden baska bir şey değildir. Yolları sonradan ayrılacak olsa bile bu ülkücii kişiler, Türk insanımn uygar dünyanın en önemli noktalarına gelcbilmesi için bir kültür devrinıine gereksinim duyulduğu nıı görmüşlerdir. Kuşkıısuz tıpkı Hasan Ali Yücel Cıünleri'nin Açış Konuşma sı'nda değinildiğı gıbi, cğitim vc kültür hareketinin başındaki Hasan Ali Yücel için şunlarsöylenmelidir: "Cicçmişin .»ğırlaşan sayfalarına baktığımızda, tıpkı Mustafa Keınal Atatüık'ün ö/.el tatinindcki gibi bir alınyazısı görüyomz onda da: Son derecede yalnı/dır lıer ikisi de. Hatta yap nıak istediklerini çevrelcrine rağmen yapmışlardır." (I; s.8). Ancak Tiirkiye'de iş vapınanın özel kaderinde bıınlar yazılıy sa, şimdiye kadar is yapnıak isteyenleri 'karşılayan' bu özel yalnızlık dıırunuı, şim diden sonrakilerı de bekleyeccktır. Yücel yine Kongre'dc yaptığı konusma da, Ncşıiyal Kongresı'nin amaçlarını, sa de ama öz ve net bir biçinule şöylc belirtmekledir (2;s.l0): "Neşriyat işlerinde de tam demokrat bir ruh vc tanı realisl bir ılüijiince ile çahşınak ancak cumlıuı iyet rejı nıinde kabıl olabılmıştır. Cıımhııriyel t.ırihindedirki.birtaıaitan bülüıulevlel cn gaıılanyla kuvvetlı bir nesrıyat hareketıne girişilmiş, diğer tarattan nusıısi basım ve Aydmlanma haraketHn öncüsii revli olarak hizmet veren her kurum ve kişinin nasıl bu etkinliğin bir parçası kılındıgının da resmi bir kanıtıdır. 1. Resmi ve özel yayıncıların maddi oLınaklarını güçlendirmek için yöntemler çpliştirmek. 2. Çeviri scferberliğinin programlanması. 3. Çocuk cdebiyatı kitaplıgını oluşturacak çeviri ve telif yapıtların biraraya geti rilmesi. 4. Ortaögretim çağındaki gençlik için kitap yazdırılması ve çcvirrilmesi. 5. Halk için yayın seferbcrliğinin düşünülmesi. 6. Yazma ve basma eski kitapların, yeniden basılacakolanlarının saptanması. 7. Ansiklopedi ve başvuru kitapları hazırlatılması. 8. Kitap yazımını ve çevrilmesini teşvik için ödüllerin konması. 9. Özel yayıncılıgın teşvik edilmesinin yolları. 10. Okumayı teşvik ve yayın dünyasını tanıtma amaçlı propagandanın nasıl yapılacağı. 11. Yayın dünyasının satış ve dagıtım sorunlarının çözülmesi. 12. Basımevlerinin nitelıgıni arttııacak önlemlerin alınması. 13. Telif hakları konusunda yönetmeliklerin günün koşullarına uygun hale geti rilmesi. 14. Ayrıca yeni gelecek önerilerin görüşülmesi. Bu amaçlara ulaşmak için kongrede ye di dalda komısyon (cncümen) kurıılmuş ve bu komisyonlar karar geliştirmişlerdir. Bunlar; a. Basım, Yayın ve Satış İşleri Komisyonu. b. Dilekler Komisyonu. c. Telif Hakları Komisyonu. d. Gençlik vc Çocuk Edebiyatı Komisyonu. e. Ödiil, Yartlım ve Propaganda tşleri Komisyonu. f. Yayın Programı Komisyonu. g. Çeviri İşleri Komisyonu biçiminde çalışmışlardır. tncelendiğinde belki de en kısa öneri olarak bulunacak olan Tercüme işleri Komisyonu raporu, çevirisi yapılacak vc yayımlanacak olan kitaplar listesinden oluşan eki ile çok etkili olmuştur. Bu ekte, Yıı nan vc Latin dillerinden 38, Alman dilinden 34, Rus dilinden 33, Italyan dilinden 10, Şark dillerinden 7, Şimal dillerinden 10, Ispanyol dilinden 6, Ingiliz dilinden 42, Amerikan dilinden 5 ve Fransız dilinden 112 kitabı görüyoruz. Bu kitapların büyük çog'unluğu iiniversite onerileriylc de çakışmaktadır ve hızla Türk diline kazandırılirlar. Difier komisyonların önerıle ri de bugün bile ne yazık ki çözülmcmiş durumda olan, ama o günden aydın insa nın görebilecegi önerilerle doludur. Ancak Çeviri Etkinligi, sanırız Birinci Türk Neşriyat Kongresi'nin en kalıcı vc toplıım üzerindeki etkilerinin en uzun sürcli oldu ğıı etkinlik olmuştur. Türk yayıncıhğımn gelişmesim sağladı () döncnıde yayıncvlen belki azdı, an cak bu büyük aydınlanma hareketı mer kezi hükümet taıafmdan başlatılmca, vayın dünyasinda bir bakııııa nitelik açisin tlan bir rekabet doğurtlıı. Yayıncı Anmet Ihsan lökgöz kongrede vaptı^ı konuşma da, 1890 yılında yayıncılıöa başlaılıgında bu alanda iki basınıevi olduğunu sövlcve rck üç dönemi yasamış olmaktan kaynak lanan scvincincdikkat çekivor. (2;s.2324). Abdülhamıt dönemınin yayıncılık üzerin ıleki baskısı ve Harl Dcvrimi ilk iki ılönemdir. Üçüncüdöneımleyani 1 larf l)ev rimi sonrasındakı on yılda rse, daha onccki elli yıla sığan sayıda yayının vayımlan mışolması dönemedamgasını vurn>ııştur. Neşriyat Kongresi sonrasındaki yıllarda. CUMHURİYET KİTAP SAYI 443 Hasan Ali Yücel,Inonuyie blrilkte Hasanoğlan Köy Enstitusünde SAYFA 14
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear