24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sait Faik Öykü Armaganını alan Erdal Öz'le yazarlıgı ve öykücülügü üzerine çük sırlar vereyim. çok yalın olmasıBir kere öykülerimin yazmak Çok güzel öyküler istedim" nı, okurun kolaylıkla okuvup anlayaeağı, anlayamadığı bir paragrah geri dönüp bir kez daha okııma gereği duvmayacak kadar açık ve anlaşılır bir dille yazınayı, o yalınlığı yakalamayı istedim. Birtakım görüntüler yaratmayı, öyküyü bu görüntü kareleriyle okurun gözünde görüntülemeyi, canlandırmayı, okuru o görüntülerin içine çekmeyi.büyülemeyi istedim. Oykülerimde geriye dönüşler yapaı ken, öykünün bütünliiğü içinde bunu okurun farkına bile varmadan okumasını jstedim. Oyle oturup özetlenecek öyküler ol mamasını, konunun özetlenip bir başkasına anlatılamayacak kadar geri planda kalniasını istedim. Öykülerimi okurun elinden bırakamayaca^ı kadar ilginç bir anlatmıla yazabil meyi, okuru uyanık turacak olayîar dizi si yerine, görüntü, kurgu ve anlatımla onun ilgisini ayakta tutabilmeyi istedim. Bunlart gerçekleştirmeyi, başarmak is rcdim. Ne kadarını becerebildim bilemem. Ama böyle t)lsun istedim. Kitabtnızt ohurhcn.ötelereıtıhni) ama artık gem vurttlamayan, özlcnı dolıı bir taşkınlıkla kalcmc sanlmışnııız diyc dü )ündibfi sızı. Bıt taşkınltkta aşh değılyazma tutkusu vardı sanki. Yazım biçiıni vc yazıltş surcsiııiıı kısalığı bcndc bu duygııyu uyandırdı Bir nykiiyc hayat vcren, yazım biçimimi, anlatım özclli&i mi, olavlar Doğıu. Ozlem yüklü bir taijkınlıkla kaleme sarıldım. Ne yazık ki bu 'kalcme sanlmak' deyimi de artık eskici pazarlarına düşecek. Çünkü bu öyküleri bilgisa yarda vazdım. Ozlemle 'bilgisayara sarıl dım' da diyemeyeceğime, şimdilik bövle bir deyim olmadığına göre, kısaca 'özlemle yazdım' diyebilirim. Evet, birkaç aylık bir sürüngenliktcn sonra bir gün birden öyküler ardı ardına belirmeye başladı ekranda, iki buçuk ay sonunda da bu son biçimlerini aldılar. Bu iki buçuk ayın kısa bir süre oldugunu sövleyemem, çünkü her öykü, kaba niçimiyle bir gecede çıkıyordu belki, ama üzerinde gece gündüz, saatlerce, günlerce, haltalarca çalışmam, bu son biçimlerine getirmem gerekiyordu. Bu iki buçuk ay, benim en güzel iki buçuk ayımdır. Bir öyküyc hayat veren, öyküyü güzel kılan, baijarılı kılan tek bir öge olamaz. ( )ykü dühyasının disiplinleri içinde, ama o alışılmış dünyayı sarsarak, dili savunırak, kurguyu belki altüst ederek, en yalı nı yakalamaya, elden kaçırmamaya çalı şarak, nasıl gelişeceğini, nerede nasıl bi tecegini bilerek ya da bilmeyerek ve en önemlisi de, Türkiye'de ve dünyada ya zılmış en güzel öyküleri diişiinüp, onlann altında kalmamaya çalı.şarak vazmaktır övküye, güzel bir öyküye havat veren. Böyledir diye düşündıim. Yanfı.ş anlaşılmasın, ben bütün bunları gerçekle^üıdim demek istemedim, gerçeklestirmeye çalıştım. Bu sorunuzu böylc yanıtlamayı doğru buldum. • Anıvrikalılarnı bir deyimi vardır 'Gii n('i altında yenı hır $ry yok ' Öyküde ko nunun önctnltOlmadıgım wylü\(<rsunuz üykülcrinizdc siz nc\ı gcrçeklc$tırdi>ıizJ 1998 Sait Faik Öykii Armağanı bu yıl iki yazarımız arasında paylaştırıldı: Erdal Oz ve Ornan Duru. Erdal Oz'le, bu yılın öykü ödülünü alan kitabı üzerine, henüz ödülü almadan kısa bir süre öncc konuşmuştuk. Öz'ü bu yılın Sait Faik Oykü Armağanı'nı aldığı için kutluyor bu söyleşiyi sunuyoruz aşağıda. MUAZZEZ MENEMENCİOĞLU E rdal Öz'le taııiijiklıgınıız kırk yıla yaklaşıyor. l%0, Ankara. Edebiyata aılım atışımda, ilk şiir kitabııiıııı yayımlanmasinda puk çok katkısı ol mııştıır. Bu, onunla vaptığım ikinci söylc^i. ()ıuınla ilk söyleşiyi de ben yapmıştım. Odalarda'nın ilk hasımı Varlık Yayınları'nca yapılmiijtı. Yaptıgımız söyleşj de Varhk Dergisi'nde yayimlanmıştı. (1.12.1962). () konuşurken onıı dinlcnu'klen çok hoşlaııırdım. iyi biröğreti ciydi. Bir ahşkaniıktı benim ıçin sözlüğe baijvurur gibi hcT şcyi gidcr ona sorardıın. Bir gün baııa "Cano" dedi. ()ylcsi ne ezgili, hoş bir sözcüktü ki bu, bcn niye akılcdcmcdim divc kendimc kızdım. (,ok dalıa çckici, daha czgili bir sözcük aradını, ama bulamadım. Sonunda ben de ona "(lano" dcmeye başladım. Ona tıayran bir kopyacıydını. Sürekli okıırdu. Bırbüyücüydü o. Oykü anlarma büyücüsü. Şimdi yazma büyücüsü oldu. I lapse girdi. Kitaplar yaz dı. Eleştirildi. Ovgüleri es geçip, yanlış yorumfanmakian lizüntüler duydu, acılar çekti. İlk öykü kitabı Yorgunlar için "Kusurları olan bir kilaptı. Ama o kitaptaki iiç bcş öyküyü yıllar sonra da yok sayamadım" der. 12 Mart dönemini yansıtan Kanayan (I97 5)vcYaralıstn(197})adlıkirapfarı, rıırııklu bıılunduğugünlcrdecezaevinde tanıdığı De.nizGe.zmis. veaıkadasjarının İlk öyküler trajik scruvenlerini dile getirdigi Deniz Gezmiş Anlatıyor (1976), daha sonra genisjlelerek, yenidcn düzenleyerek yazdıgı Gülünün Solduğu Akşam (1986) adlı kitapla rı, büyük elcştirilcr aldı. Buagıreleştiriler, yalnızca sol kesimden gelmiyordu; o dönemdt edebiyat eleştirmenlcri de, bilinı adamları da Erdal Oz'ü siyasal açıdan eleş,tirdiler. Kimseonun anlatımına, kıır gulama becerisine, öyküleme usralıgına, evreıısel olanı yakalama çabasına dikkal etmemişti. Ama o giincel olanı değil, kalırı olanı yakalamayı başarmıştı. Kanayan adlı övkü kitabının kapak arkasına yaz dıgı açıklamada kcndini şöyle savunur: "nivclim çevrilip dünyanın bir baijka ucunda bileokunsa, okuyanın yiiregınde insancıl ve sanarsal bir sarsıntı yaratabilmevi amaçlanıiijunı." \'orgunliiı adlı ilk oykü kitabındaki kinıı öyküler, yeniden gözden geçirilerek, I lavada Kar Sesi Var adlı veni öykü kitabına eklenir. Cjörüldüğü gibi, Lrdal ( )z, ilk öykü kitabı Yorgunlar'dan vazgcçcmiyor. O kitapıaki bir övkü: Sular Ne(lüzelse, yeııi biı dü/enleııı«yle, yeııi çıkan kitabma alınmış, iıstelik kitaba adını da vermi.ş. Bu kex. de Erdal Oz'ü, yazıııı sanatına getirdigi yenilikleri anlatnıa çaba sı içinde görüyoruz: "Edebiyatta konu, sö/lüedebiyaiın kalıntısıdır" diyor. "Sözlü edebiyat, anlatılan bir edebiyattıı. Ya zı, bir başka büyüdür. Artık günümüzdc konuya sırtını davanıış edebiyat örnekleri köhne gcliyor bana." Erdal Oz, tstanbııl Hukuk F'akültesi'nde öğreneiykerı, arkadaslarıyla birlikte A Dcrgisi'ni çıkardı. Ankara'da Sergi Kitabevi'ni altı yıl çalıştırdı. Uğur Mumeu'yu, Orlıan Kemal'i, Ruhi Su'yu, orada, o kitabevinde tanımıştım. Ankara Hukıık F:akültesi'ni bitircfi. Siyasal görüslçri yüzünden 12 Mart dörıeminde Erdal ()z, sıkıyönetimce üç kez turııklanıp cezaevinc atıldı. Sergi Kitabevi, onun son tutukluluk dönemi boyıınca, bir yıl kapalı tııtuldu. Cezaevinden çıkınca o ünlü kitabevini kapatif) yeniden Istanbul'a göemek zoIıdal Oz SUIAR NK GCZKLSK runda kaldı. Istanbul'da 1975 81 yılları arasında Arkadaş Kitaplar adlı çocuk kitapları dizisini yönctti. Daha sonra (1981) Can Yayınlan'nı kurdu. Sular Ne Güzelse adlı son kitabının vayınından sonra tnati Çetin Adam Öykü'de, Zevnep Arıkanlı Radikal'de, Özlem Gülscn (Aimhuriyet'te Erdal Öz'le yaptıkları söyleşileri yayımladılar. Feridun Andae'ın yaptıftı uzun bir söyleşiden de lıaberim var. Sular Ne Güzelse, bir kaç ay içindc beş basım vaptı. Bir öykü kitabı için ilginç bir durum. Çünkii şiir kitapları da, öykü kitapları da az satıfır ülkemizde. Erdal Oz, kadına savgılı, anlayışlı, yunıuşak, sıcak yaklaşımlı ve hoşgörülü bir ınsan. Onun öykü ve romanlarında üstü kapalı geçiştirdiği kadınları canlı olarak tanıdım ben. Sarı saçlı sevgiliyi, Sevgi'yi vb... Çok güzel kadınlardı. Kişilikliydiler. O kadınları, kanlı canlı konuijmala rıyla, tartışmalarıyla bizimle neden paylaşmadığını gerçekten merak ediyorum. Deneyimlerindeıı yola çıkarak, kadını da başarıyla yazaca^ına inanıyorum. Kendisiyle yaptığımız bu söyleşide kitapla ilgili klasik sorular yerine, insan olarak da onu yakından tanımamıza yol açacak kişisel sorular sormava çalı^tını. Insan olarak ben Erdal ()z'ü çok sevivo runı. ()nu sizlere ranıtıp sizlcrle payfaşmak istedim. 'Sular Nc Cıiizclsc' adlı son iiykii kıta bınızı nkuyup kapngıtn kapattığtmda k<mser clnılcmışım gıbı btr hoşluk hisscttim. Kitabın ohunnıan bitmişti atna yansımaları L'ıdmfjtı iutümdc Kıdlandıfcımz, } V ır\cl lada vakıtı sözciiklcr vc ctkilcri ı)/c. Cjcrçck saııatçı, okuyuçunun ruh halini yarıitabılcııdtr, derU'r. Oyle mıdır? Ne güzel şeyler söylüyorsunuz öyküleıim için. Tcşekkür ederim. I langi yazar yazdıklarının be^enilmesini, okuyanlar üzerinde etkili olmasını istemez ki? Bu öykülerle okuyuçunun ruh halini değıştirebildim mi, onda yeni bir ruh hali yaratabildiın mi, bilemem. Ama benim ne yapmak istediğimi ille de bana söyletmek istiyorsanız, şunu söyleyebilirim. Oncelikle, çok güzel öyküler yazmak is tedim; ya da şöyle söyleyebilirim: yazdığım öykülerin çok güzel olmalarını isledim. Bunu yapınaya çaiışırken, küçük ayrıntılara da gireyim isterseniz, size kü Özlemle yazmak Konuyu öııenibeınediğinı, küçümsediöim sanılmasın. konunun aşılması ge rektigini söylüyorum. Üstelik yeni birşey dc söylemiyorum. Bir durumu saptıyo rum yalnızca. Öykücülügümün bugünkü aşamasında, konunun ertelennıesi gerektiğini an ladım. Kurgunun, anlatımın önemini kavradım. Konunun küçülrülüp geriletilmcsindcn doğan güzclligi söylemek is tedim. I lepsi bu. Oykülerimdeyaptığım, yapmaya çalıştigım buydu. Ihanctisormak istiyorum. "/.aman za ' K İ T A P S A Y I 4 3 2 Kurgunun önemi SAY FA 10 C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear