26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Anasıntlan daha yakın Ka/.dağı Koca adanı oldugunda bıle Oıuıi) di/.iııde başı Saçlarında oııun elı liakkal Ali'den sonra I lasanboğııldu'dtır (!an dostu Clolpcsindc yiızyıllık çmarların Dibi görüncn dag gölii Ondan öğrendi aşkı Yetmediği yerde kitapların Tuttu clindcn biige zeytinler ligilip kulağına yaşamın Inceliklcrini anlattı Homeros Baba Uyandırdı yüreğindeki ateşi llk sevgilisi Sankız Suçlanmış, aşağılanmış bir gıizel Yıkayıp ak sütüylc söylcncclcrin Bir doruğa gömdügü halkın Ne zaman Edremit'c gclse Her sokakta karşısındadır Ve omzunda KazdagVnın cli Bir gün kadrim bilinirse tsmim ağza alınırsa Yerim soran bulunursa Benim meskenim dağlardır Diyc yazmıştır Oldürülmeuen çok önce ü gün bugündiir susar Istıranca Dagları Bildiklcri Dıllcrini yakar çıbanlann Dalgın akar Sazara Deresi Ormanda apak scsiyle Ağıt yakar bir çeşme Uzun bir kıştan sonra Kardelenler değil Yamaçlarda açan Ayak izleri şimdi Bakıp b.ıkıp ııuır \ .ırmtıl.ua tckrar yemek yerleı. Ortalık ağaınkcn yc ıııcktcn kalkaıııayacak halc gclnıi^lcıdir. Ama kapınııı oınınc tırlayıp aglamaya, Ktrım Ajia öldü dıye dövünmeye başlarlar Çaydanlık adlı kısa hikâyenin konıKıı ısc kocıısı lıastancdf jilen bir kadının, ölümüıı acısıyla yo^rulıihik yerinc, cski vc dcğcrsiz bir çaydanlık için hastancyi ayaga kaldırmasıdır. Uzun yıllar Orta Anadolu'da, özellıkle Konya'da öğretmenlik yapmış olan Saba hattin Ali'nin hikâyclcrinin ana nıckânlan gcncllikle Orta Anadolu kasaba ve köylcridir. Buralar ıçın Arap I layri adlı hikâycsınde şöyle der: "Birkaç biiyük şehrimizi dolduran ve dünyayı oraılan ibaret sananlar, bu kasabalara gcldiklcri zaman nc kadar ayrı bir alemin insanları olduklannı anlarlar. Kendileri için ehemntiyetli olan birtakım şeylerin buralarda adının bile anılmadığını, senelerin burada ancak resmi birkaç binada ve kahvenin mermcr masasının üzerinde yatan bir iki gazetede yiirüdüğünü, yaylı arabanın yerini tutan otomobilin, kiiçük bir daire üzerinde dönen hayatta bir değişiklik yapmadığını farkedince şaşırır ve hemen kaçmak isterler (Biitiin Övkülcr I, s. 168). Bu bölgelerın gclcncklerındc kaynaöını bıılan hikâyelcri de vardır. Orneğin eğlcnccdc kadın oyııatma gcleneğini şa^kın bir bakı^la dcğil, lıayatın bir parçasıymış gi bi anlatır Yeni Dünya, Gramofon Avrat, Bir Mesleğin Başlangıcı kadın oynatma gcleneğinin izlerini sürer. Sosyalist gcçıui^i bilinen, hapislerdc yat mış ve bazı hikâyclcrindc ınahkumların iç dünyasını, hapishane hayatını da anlatan Sabahattin Ali için aslında toplum iki kesiındcn oluşur Dcvlct ve halk. Yönetinı eıkini clindc tutan her türdcn görcvliyc karşı sonsuz bir güvcnsızlık, nercdcysc bütün hikâyelerınde yerını alır. Yöneten sınıf için yönetilenler yani köylüler, yoksullar, kimsesizler yaşama hakkı tanınmayan insanlardır. Jandarmalar güçlüdcn yanadır. Dcvlct mc nıurları köyün vc kasabanın zcnginlcrini kollarlar. (iardiyanlar kendi çıkarlarını duşüncn hainlerdır. Asfalt Yol adlı hikâycsınde yönetici sınıfı bir tür kara mizahla anla tır. Bir köy ögretmeninin sabırlı çabaları so nucıında köyu vilayct merkczinc bağlayan yol, asfaltlanır. Köylüler yola kavuştukları için sevinmişler, öğretmeni takdir etmişlerdiı. Ancak yol öylc kötü bir asfaltla kaplan ınıştır ki, kısa süredc delik dcşik olur. Bu nun üzcrinc buyük krcdiler alınarak yapılan, "devlet biiyüğü zat" birkeregörmeden delik deşik olan yolun köylülerce kullamlması yasaklanır. Küylülereskisinden çok daha uzun bir yolu katctmck zorunda kalınca öğretmene diişman olıırlar. Sabahattin Ali'nin yönetici sınıfın kötü, ahlaksız ve hain olduğuna dair pek de haksız olmayan kesin bir kanaati vardır. Devlct crkini kullanan zcnginlerin haksız bile olsalar, her zaman haldı çıktığını derin bir umutsuzlukla anlatır. Bu umııtsuzluğu laf olsun diye derinleştirmez. Sistem böyle sürdükçr umutsuzluğun var olacağını anlat mak ister. Bu sistem içindc iyi şeylerin olmasına, "düzenin düzefmesine" imkân olmadığını vurgular. Bu yüzden bütün hikâyeleri umutsuz ve halktan olan kahramanların kaybettiği hikâyelcrdir. Ozcllikle doktorlan acımasızca eleştirir. Devletin yumuşak clini tcmsil ctmcsi gereken doktorlar son derece acımasız, tezgâhçı, kendi çıkarlarını düşünen insanlardır. Hastaneleri ve doktorları konu aldığı pek çok hikâyesi vardır. Çaydanlık'ta anlatılan sefil bir hastanedir. Sulfata'da doktor, karısı sıtmadan titreyen genç köylüye inanmaz, kapıdan kovar. Köylü bütün parasını dev letin parasız vermesi gereken Suliata adb ılaca yatınr. Böbrek'te doktorların daha fazla para kazanmak için ne dolaplar çevirdiğini anlatır. Dekolman'da bir meslektaşlarının başarısını kıskanan doktorlarla dalga geçer. Cankurtaran'da devlet hastanesinin başhekimi namuslu biradamdır. Ancak onu bile iyi vc idealist bir kahraman olarak çizmcyc eli varmaz. Şöylc der: "Bütün bunlan, biiyük bir ideal sahibi olduğundan yahut insanlar için derin bir scvgi beslediğinden değil, başka türlü olanlaralcarşı, adeta hastalık halinde, bir tiksinti duyduğundan ya uykülerin ana mekân BAŞARAN Koca bir Troya Dünya ÇınarYayınları(1997) pıyordu." r lastanın gitmek zorunda kaldığı özcl doktor ısc ııısani olan her riırlıı ılııs gııdan ıızak bir para manyagRİır. Sabahattin Ali entelektiiel biı çevrede ya şanıış olmasına rağıııcn onlaıl.ı dalga gcç ıııcktcn, entclcktücllcıi aşafiılamaktan kcıı dini alamaz. Zengin, yüksck bir cğıtıın görmüş, kendını toplumu eöıtmekle göıevlı zannedenlerc karşı, bir tiksinti duyar. Kö pek adlı hikâyesinde bir köylü ilc konuşma ya çalışan snop bir şchirliyi aşağılamakla kalmaz onu bir cani gibı çizcr. Köylü gcncın cevapsızlığını ıımıırsamazlık zanneden zengin ve züppe şchirli, ötkesini köpckten alır. Silahını çekip köylü çocuğun hayatta cn scvdigi şcy olan köpcgini vurur. Ama Bir Konferans'ta cöitimli, şchirli bılgiçlcrle dalga geçer. Bir okııl açılışı sııasında bir iktisatçı, köylülere kooperatifçilik hakkında konferans verir. Sonunda soraı. "Anladınız mı?" Köylüler anlamamışlardır ama "anladık" dcrlcr. Nahiye Müdürü bir köylüye neden anlamadıöı haldc anladık de diğini sorunca, köylü "Aman beyiın!" dcr. " Anlamadık diyelim de bir daha baştan mı anlatsıni'" Ressamlarla alabildığinc dalga gcçtığı Beyaz Bir Gemi, yalaka ve entel bir rcssamın portresidir. ü n u n bir Ingiliz lordunun be yaz gemisinin resmini yaparak, gcmi sahi binden para koparttığını duyan birkaç ressam, bütün gün rıhtımda, resmi yapılıp sahibine satılacak beyaz bir gemi beklerler. Bulurlar da. Ancak bu zavallı hülyayla be yinleri o kadar bulaııınıştır ki, resmini yap tıklarıgemi, kaptanı bir Lazolan, dcvlctcait bir tahlisiye gemısidir. Sabahattin AJi'nin en gü/cl hikâyelcri ask hikâyelcridir. Çıkarsız, ölümüne aşklardır bunlar. Doğması açısından olağan, yaşanması açısından olağanüstü aşklardır. I Iikâyelerinde pek yer almayan sürprizli sonlar, aşk hikâyclcrindc keııdini bulur Sinema nın ilgisini çckenlcr de Sabahattin Ali'ıtin aşk hikâyelcri olmuştur. Gramofon Avrat, Hasanboğuldu, Hanende Melek lııkavıolarak kalmamış, beyazperdcdc de canlan mıştır. Hikâyelerinin en başarılı yanı olan anlatım ustalığı vc dil cambazlığı, ozcllikle aşk hikâyelerinde adcta hayat bulur. Değirmen'dc aşık olduöu tck kollıı bir Çingene kızı için kendi kolunıı da kesen bir kahraman vardır. Selam'da bir vakitler kasabaya gelcn bir kumpanyada çalışan bir kıza aşık olan ve onun ytllar sonra gönderdiği bir sclamdan sonra evini barkını, kasabasını terkedip aşkının peşine diişen bir berberi an latır. Köstence Güzellik Kraliçesi'ndc anlatılan, çok hazin bir hal almış bir aşktır. Hasanboğuldu'nun Hasan'ı sevdiği kız ıçın ölünıü göze alır. Bir Komiki Şchir'de aşkı mahveuen yine yöneticilerdir. Kumpanya sahibinin sevgilisi artisti kasabanın ağaları dağa kaldırırfar. Nc kaymakam, ne jandarma kumpanya sahibine yardımcı olmazlar. Aksine deliler gibi sevgilisini arayan adamı şehirden attırırlar. Sabahattin Ali günümüz hikâyecisı değıl. Ama bu ülkenin nikâyecisi. I Iikâyelerinde; çağına toplumsal ve sınıfsal bir açıdan ba karak tanıklık yapmış, gcncllikle çok incelikli olmayan bu tanıklıklarını pürüzsüz, akıcı, lezzetli diliyle aktarmış. Aıtmış yıl sonra bile bir solukta okunabiliyor olmasından iki sonuç çıkıyor: Bir, Sabahattin AJi iyi bir hi kâyeci. Insan olmaktan doğan her şeyi öylc güzel yazmış ki, hikâycleri zamana karşı direniyor. İki, Sabahattin Ali'nin yaşadığı Tür kiye ile şimdiki Türkiye arasında hemen he ıncn hiç fark yok. Yine yönetilenlereskisi kadar yok sul, çaresiz, kimsesiz. Yönetenlerle, gücü elinde tu tanlara yakın olanlarisc, bclki dc Sabahattin Ali'nin tanıklık etmek bile istemeye ceği kadar güçlü, hain vc zalım.B SAYFA 5 Mününe aşMar sabahattln All, hlkâyeierının hemen hemen tamamında derin bir yoksulluğu, voksulluğun yalnızlaştırdığı. caresız kıldığı. kendllerlne yardım edecek blrelin olmadığını bllen, umutsuz Insanian anlatır. imkân vcrcn hikâyclcr olsa da yoksulluk bıı hikâyelerde acı, katı ve alabildiğine soğuktur. Bir Gemici Hikâyesi ve Bir Orman Hikâyesi ise yoksulluğun ve ezilmişliğin örgiitlenme olmadan aşılamayacağını, açıkça ortaya koyar. Sonunda bir parça uınut taşıyan birkaç hikâyeden biri, Bir Gemici Hikâyesi'dir. Bir gemide karınları sadecc kuru baklayla doyurulan gemicilerin sonunda isyan ctmclcrini, kaptanın vc adumlarımn ycdiöi koyunlardan pay istcmelerini konu alan hikâyenin sonunda, Sabahattln Ali şöyle dcr: "Fakat bunlar 'Kuru baklayla ateş yakamayız! dcmesini ve kaptanın yarım koyununu alrnayı öğrenmiştiler." (Sabahattin Ali Biitiin Öyküleri I, YKY, s.82) Kahramanlanna gerçekçi vc lıatta acımasız bir gözle bakar. Onlar şirin, iyi niyetli, yoksul olsalar da "kalpleri altın gibı" insanlar dcğildirlcr. Yoksullar da kötü olabilir. Ama onları buııa yoksulluk ürctcn düzen zorlar. Yoksulunki yaşama dcğil, bir hayatta kalma miicadelesidır. Kanal adlı hikâycdc olduğu gibi, kendi rızkı için çocukluk ar kadaşını vurabilir. Para bulamadıg'ı için gcn cccik karısını doktorun clindc ölmcyc bıra kıp "köydc karı yok dcğil a?" diycrck çckip gidebilir. Sabahattin AJi için insanlar, ölüyebilesay gı duynıayacak kadar ikiyüzlü olabiJir. Ben C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 423 ce en güzel hikâyesi olan Yeni Dünya'da insanların bir cesede bile saygısı yoktur. Yeni Dünya düğünlerde, alemlerde dans ederek geçincn bir kadındır. Bir düğiine çagrılmış,tır ama, Deli Eminc adında bir rakibi vardır. Herkes genç ve sağlıklı olan Deli Emine'nin dans etmesini; zayıf ve hasta Yeni Dünya'nın çekip gitmesini ister. Ama Yeni Dünya herkestcn daha iyi oynamaktadır. Bunıı ispat etmek için dokuz saatlik yola gider, gelinin köyünde ekmek parasını çıkarabilınek için ölümüne dans eder. Sonunda bir yaşlı kadının cvindc ölür. Düğünün tadını kaçıran bu cesedi bir çula sarıp arabaya atarlar. Kimsenin cesetle ilgilendiği yoktur. Araba hareket ettikçe cesedin başı tekerleklere vurur durur. Yokluk ve yoksulluk insanları, insanlığtndan çıkanr. Önlara acılarını bile yaşatmaz. tki Kadın'da cimri, kazandıöını biriktircn ve iki karısını yan aç, yarı tok yaşatan Kerim Ağa, hastalanıp ölür. Biri genç, diğeri yaşlı iki karısı, Kcrim Ağa'nın öldüğünü anlayınca köylüyc haber verip gereğini yapmak yerinc, önce Kerim Aga'nın gömdüöünü bildikleri servetini ararlar, bıılamazlar. Ellerine geçeıı sadecc kilerin anahtandır. Akıllarından geçen doyasiya yemek yemek tir. Kilcri açarlar, yiycccklcri çıkarırlar, oca j^ı yakarlar, sabaha kdtljr yııfka açıp, hamur yoğıırunıılar, ba/.Lıııı,ı, pckmcz şcrbetı yaparlar, tıkanıncaya kaılaı ycrli'i. Dinlenip Hayattakafenamücadetesl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear