05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bir Anadolu Ereni Ircnc Melikoff, bir başka Anadolu ercnini anlatıyor "Anadolu '.rcnı nitclcmcsini hak eden İrcnc Melikoff un "Hacı Bcktaş Efsaneden Gerçeğe" adlı kitabı, tarihimizi ve toplumsal kültürümüzü ön yargılardan uzak, doğru anlamak isteycnlerc yol gösteriyor, öncmli ipuçları sunuyor. Yrd. Doç. Dr. OKTAY GÖKDEMİR' ağımızın yaşayan en büyük Türkologlarından Irene Melikoff; Azeri bir baba vc Rus bir anncdcn Pasım 1917 tarihindc Pctrograd'da 7 Hhsı dünyaya gelmiş. Melikoff iki yaşında iken ailesi Rusya'dan ayrılmak zorunda kalmış ve 1919yılmda Fransa'yagelerek Paris'e yerlcşmişler. trcnc Melikoff burada "Le Destan d'Umur Paşa (Düstürnamei Enveri)" adlı çalışmasıyla Paris Universitesi Edebiyat Fakültesi'ni ve Ya şayan Doğu Dilleri Ulusal Mcktcbi'nin (Ecole Nationale des Langııes Orientales Vivantcs) Türkçe ve Farsça bölümlerini bitiımiştir. 1957'de "Melik Danişmend Destanı, Danişmendnamenin Eleştirel Incelcmesi" (La Geste de Melik Danişmcndetııde rritique du Danişmendname) adlı tezi ile doktor unvanı nı alan Melikoff, 1968 yılında Strasbıırg Türk Etiitleri Enstitüsü direktörlüğüne atanmıştır. 1970 yılında "Tıırcıca" adlı araştırma dergisini yayına sunan Ircnc Melikoff, 1969 yılından sonra AlevilikBcktaşilik araştırmalarına yonelmiştir. Yazarın 1993 yılında Turan Alptekin ta raf'ından dilimizc kazandırılan yine AlevilikBekt aş i1ik araştır nıaları Efsaneden gerçeğe Hacı Bektaş mın modern çağlardaki evrimi ile gelecekteki görüniişjeri, insanı merkez almayadogru yönelişleri iledinlerüstü veevrensel kapsamlı görünüşlerini içermektedir. Irenc Melikoff, kıtabının adını "Hacı Bcktaş Efsaneden Gerçeğe" olarak koymuş. (.ünkü 1 lacı Bektaş gerçek bir tarihsel kişilik olmakla bcraber bizonuancak "anlatı"larla tanıyoruz. Tarihsel kişiligi üzerine bilgimiz ise çok a/dır. O, bir söylence kahramanıdır ve bir "myhte" olarak yasamaktadır. Söylencedeki görünümüyle de Buda'da bedenleşen tan rısallık ve tanrının bir bedenleşmesi olarak belirir ve başlıcası Bektaşilik ve Alevilik olmak üzere yüzyıllara ve yörelere göre degisen çeşitfi bicimlenişjer sunar. Melikoff bu baglamda Bektaşiler ile Aleviler arasındaki ayrımın gerekçesini sosyal yaşam olgusuna bağlayan ve ken disinin de bir zamanlar ınanuığı bu acıklama biçıminin tam da gerçe^i yansıtmadığını söylemektedir. Yazar, bir "mea culpa" (hatadan döniiş) ile varmış olduğu sentezi kitabında şöyle açıklıyor: "... Şimdiye kadar Bektaşilerle Aleviler arasındaki temel ayrılığın sosyal yaşamlarından kaynaklandığını düşündiim, hatta yazdım. Bektaşiler az ya da çok okumuş bir sosyal tabakadandılar ve kent çevrelerinde, tekkclerin yapılanışı içinde bir bütünlük oluşturuyorlardı. Oysa Aleviler göçerdiler ve büyük ölçüde eğitimsizdiler. Sorun bu kez farklı biçimde ortaya çıkmadaydı. Bektaşiler, Aleviler gibi halk sınıfından idiler. Kentlerde oturan ve iyi eğitimli Bektaşiler de vardı. Jön Türklerin evrimci eylemine katılmış olan Farmasonluğa bağlı bir Bektaş i zümre vardır, bunlar tekke bağlantılıdırlar. Yakup Kadri'nin başyapıtı Nur Baba'ya esin Kaynağı olanlar da yine bunlardır. Namık Kemal, Kıza Tevfik, Harabi gibi Bektaşi şairler, yazarlar, aydınlar ve siyaset adamları vardır. Fakat bütünüyle Bektaşi çevreler kır kesimindendirler. Bektaşiler, Alevilerle aynı çevreden, başlangıcını "islamlaşmış şamanlık" olarak tanımlayabileceğimiz eski bir olgııya kadar inen bir halk islamlığı çevresinden gelmcktedirler. Aynı inanç temelini korumakla birlikte, onları birbirlerinden farklı kılan kimi için Trakya, kimi için Doğu Anadolu içinde yaşayaueldikleri coğrafyadadır." (s.19) Belctaşiliği dinler karışımı (syncrctism), bir irfan ve bilinc birikimi (gnose) olarak tanımlayan ve gcliştigi bölgelcrdekiögeleıi keııdi i(,inueerittiğini, Alevili ğin ise onun değişik bir göriınümu olduğunu söylcycn (s.20) Melikoll 'un kitabını ilgınç kılan bir başka rizellik dc Alevi ve Bektaşi kültürünün üretmiş olduğu dile yönelik alan deyimlerini içeren bir sözlüğün kitabın sonunda yer almasıdır (s.345 361). Melikoff burada Abdal, Ayini Cem, Çırağ Uyandırmak, Dem, Eren, 1 lu, Ikrar, Kırklar C>em'i, Musahip vb. gibi kavramların ayrıntılı bir açıklamasını yapmıştır. Kitap, Anlatı (myhtos) ve Anlatınm Evrimi adı verilen iki kısımdan oluşuyor. Yazar birinci kı met Yesevi, Fazlullah Hurufi, Seyyid Nesimi incelemelerini kapsayan vcözellikle Balkanlaıdakı Bektaşiler üzerine ilginç gözlemlerinin yer aldıgı kitabı "Uyur ldik Uyardılar" büyük yankı uyandırmıştı. Melıkoff'un yirmibes yıllık araştırmalarının bir sentezi olan kitabı ise Cumhııriyet Kitap Kulübü tarafındaıı geçtiğimiz Eylül ayında "Hacı Bekyayımlandı. Alevilik ve Bektaşilik olguları Tiirkiye'de her zaman güncclligini korumustur. Dilimızdcki Alevilik ve Bektaşilik araştmnalarının ço£u konunun güncelliğinden dolayı çoğu zaman siyasal tercihlcrin yörüngcsinegirmiştir. Alelacelc, kaynakları yeterince taramadan yazılan ve çoklukla da bilimsel temelden yoksun olan bu araştırmalar toplumsal külrürümüziın önemli bir mozaiöini oluşturan bu iki olgunun sağlıklı bir şekilde anlaşılmasını zorlaştırmıştır. Yaşamının son yirmi beş yılını DU alandaki çalışmalara ayıran trene Melikoff'un kıtabının ayırt cdici özelligi ise Osmanh Kronikleri, Menakıbnameler ve Vilayetnameler gibi ilk elden kaynaklara dayanmasının yanı sıra, çağdaş tarihçiliğin en önemli yaklaşımlarından birisi olan "sözlii tarih" yönteminin kullanılarak olgunun içinde yer alan insanlarla yüz yüzc yapılan söyleşilerden çıkarılan sonuclann yansıtılmasma dayanmasıdır. Kitap, 13. yü/.yıldaki kökenleıinden başlayarak Türkiye'dc halk inanışının tarihini, Bektaşilik ve Alevilik adları ile tanınan din ler karışımı ozelliklı ve hoşgörü ağırlıklı cemaat diiji inanışın olu^umunu; bir halk ermişı olan Hacı Bektaş'a bağlı bu akımların iki belirgin kola aynlısını inceleve rek, bu ıkı kolun ınanç ve edımlcrinin bir çözümleme denemesi, onların zengin edebiyatlarından bir görünüm, yine bu iki akıtaş Efsaneden Gerçeğe" (1) adı altında Bir söylence kahramam sımda daha çnk "tslamlaşmış Şamancıhk"olgusu üzerindeduruyor. Buolgu ile kastedilen Horasan'a Maveraiınnchir'e ve Anadolu ya göc eden l'ürkmen topkıluklannın İslamı kcndilerinde içselleş tirirken daba önceki iııanış ve vaşayış biçımlerinin etkisiyle bir senteze dönüştii rüJdügü veŞamangelenekleıininyaşatılmaya devam edilmesi tezıdir. Burada Türk halk sufiligindc önemli t>ir yeri olan I loca Ahmct Yesevi'nin yaşamından ke sitlerdeaktaran (s.3438) Melikorf, Hacı Bektaş'ın I loca Ahmet Yesevi'nin mii ridi ve onun Anadolu'daki başlıca temsilcisi oldu^unu söylemektediı. Melikoff'a göre Bektaşilik; 13. yiı/yıl Anadolusunun dinsel çevresinin önemli öğclerinden olan Hurufilik ve Kalen dirilik gibi yine cemaat dışı sufi tarikatlardan etkilenmiştir. F.W. I lasluck ve Ahmet Yaşar ücak'ın aksine ki Hasluck, Bektaşiliğin I lurufiliğin bir uzan tısı oldugunu, Ocak'ta Kalcnderiligin uzantısı olduöunu söylerler Melikoff, Bcktaşiliğitı etKİlenmelere uğradığını kabul etmekle birlikte onun özgün bir bi çimlcniş olduğunu şu sözlerle açıklar: "... Bektaşiler tarikatı yönetime karşı (anarchique) ve cemaat dışı (heterodoxe) halk sufiliğinden gelişti, kendisini belirginleştiren Türk halk sufiliği biçimini almak üzere, kendi alt yapısından ayrılmaya başladı. Bu şüphesiz karmakarışık (composite) bir biçimleniştir. Fakat, ne bir Hurııfi Bektaşilikten, ne de bir Kalenderi Bektaşilikten söz edilebilir. Bektaşilik, ayrıca bir biitiin ve kendisi olarak incelenmesi gereken bir olgudur." (s.92) Irene MelıkoH, ll.uı Bektaş'ın tarıh sel ve söylencesel kişiliginin sınırlarını Osmanh Kronikleri, Menakıbnameler ve Vilayetnamelere dayanarak çizmeyi başarabilmiştir. \ lacı Bektaş, 1 loca Ahınei Yesevi'nin müridi ve aynı zamanda Horasan Erenlerindendir. Babailer Ayak lanması sırasında kardeşi Mintaş ile birlikte Anadolu'ya geçmis, ayaklanınanın önderi Baba llyas ve Baba Resul ile ilişkilcri olmuştur. Kardeşi Mintaş, ayak lanmaya katılıp yaşamını yitirmesine ragmetı Hacı Bektaş, ayaklanmada öne çıkmayarak 1295 yılından önce Sulııca Karahöyük'eycrleşmiştir. (s.9295) Söylencedeki 1 lacı Bektaş ise Lokman Paren de'nin ögrencisi olarak Pirı Türkistan Hoca Ahmet Yesevi'nin öğretisinin etki si altına girmiş Yesevi tarafından saçları kazınıp kendisine kutsal emanetler su nıılduktan sonra : "... Git, seni Rum ülkesine (Anadolu), gönderiyoruz. Sana, oturacağın yer olarak Suluca Karahöyük'ü veriyor vc seni Rum Abdallarına baş kılıyoruz. Rumda gizlerc ermiş, kendini aldırmış ve cezbeye girmiş olanlar (gerçekler, hudalalar veesrikler) çoklur. Biryerdeeğlenmeden heman var" sözleriyle Anadolu'ya gönderilmiştir. Yine söylenceye gö re I facı Bektaş, güvcrcin kılif*ına girerek Anadolu'ya ucmuş ve Suluca Karahöyiik'te (bugünkü 1 lacı Bektaş ilçesi) bir taşa konmuştur. Melikoff kitabında I lacı Bektaş ile Osmanlılar arasındaki ilişkiyi aynı sosyal cevreden gelinmiş olmasına dayamıır maktadır. Hacı Bektaş'ın da ()£uz Boylanndan birisinden gelme olasılığının yüksek oldu^unu söyleyen yazar, bu konudaki düşüncelerini şöyfe dile getir mektedir: "... Hacı Bektaş ve Oğuzların Kayı boyundan gelen Osmanlılar aynı sosyal çevredendirler. Yaşamını yine bir Oğuz boyu olan ve yakın dostu kendisi gibi Babai cevreden Baba tlyas'ın yanındangelmis bulunan Ede Bali'nin de yer aldığı Çepnilerin ilinde sürdüren Hacı Bektaş, hiç şüphe yok ki bir Oğuz boyundan geliyordu. Siinni tslamlığın savunuculuğunu üstlenmeden önce, Osmanlılarda bütiin Türkmen boyları gibi" CUMHURİYET KİTAP SAYI 463 Hacı Bektaş ile Osmanblar Irene Mellkof SAYFA 16
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear